| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 16 .03.2015 |
FARUK BAL (Konya) - Ara vermeden önce dediniz ki: "Ben aslında konuşma yaparken her milletvekiline değil, önerge sahibi olan bir kişiye söz verecektim, arkasından oylayacaktım, oylamadan sonra isteyen milletvekillerine söz vereceğim." Ben de bu İç Tüzük'e aykırıdır, oylamayla maddeler yürürlükten kalkacaktır. Kalkan bir madde üzerinde milletvekili ne konuşacaktır? Dolayısıyla bu İç Tüzük'ün mantık, akıl kurallarına uymayacak bir şekilde çöpe atılması demektir demiştim. Şimdi siz bundan da dönüyorsunuz. Şimdi ifade ettiğiniz duruma göre önergeden sonra bir kişiye, önerge sahibine söz hakkını vereceksiniz, ondan sonra oylama yapacaksınız ve milletvekilline hiç söz vermediniz dediğimiz bir durum ortadan kalkmış oluyor. Dolayısıyla üç ayrı durum ortaya çıkmış oluyor bu durumda. Bir, sizin katılmadığımız kararınız; iki, önerge sahiplerinden birer kişinin konuşmasından sonra milletvekillerine söz verip vermeyeceğiniz hususu -bunu ara vermeden önce konuşmuştunuz- şimdi ise "Vermeyeceğim." sözü. Dolayısıyla nedir bu yani? Böyle bir şey olabilir mi? Bu kadar kısa zamanda bu kadar farklı bir yöntemle, siz tebessüm etseniz bile biz sinirlerimize hâkim olsak bile söz hakkımızı size vermeyiz Sayın Başkanım. İç Tüzük veriyor bunu bize.
BAŞKAN - Estağfurullah, estağfurullah. Böyle bir şey demedik.
FARUK BAL (Konya) - Yani germeyelim işi.
BAŞKAN - Aynen böyle.
FARUK BAL (Konya) - Germeyelim işi. Kanun açık yani.
BAŞKAN - Efendim, madde açık. "Önergeler görüşüldükten sonra..." diyor, öyle mi? "Önergeler görüşüldükten sonra..." diyor. Madde açık. "...metni kabul edebilir ya da yeni bir metin hazırlayabilir."
FARUK BAL (Konya) - Efendim, bakın...
BAŞKAN - "Önergeler görüşüldükten sonra..."
FARUK BAL (Konya) - Görüşüldükten... "Görüşme" ne demek? Oylama demek değildir. Önerge hakkında konuşmak demektir. Önerge hakkında siz sınırladınız milletvekillerini, "Bir kişi konuşacak." dediniz. Varsayalım ki konuştu, ondan sonra ne yapacağız? Ondan sonra İç Tüzük diyor ki "Bu metni kabul edebilir -yani önergeyi kabul edebilir- veya reddedebilir veya yeni bir metin yazabilir." Şimdi üç konu tamamen birbirinden farklı. Siz bu üç konu hakkında milletvekillerini konuşturmuyorsunuz. Sayın Başkan, rica ederim.
BAŞKAN - Hayır. Olur mu efendim öyle şey? Lütfen...
FARUK BAL (Konya) - Öyle oluyor, sonuç bu. Yani bunun hiç akılla...
BAŞKAN - Hayır efendim. Olur mu öyle şey?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Bu Komisyonun yeni bir metin hazırlayabilmesi için müzakere etmesi lazım.
BAŞKAN - Tamam efendim. Bir şeyde anlaşalım, ne diyor? "Önergeleri görüştükten sonra..." diyor.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Tamam.
BAŞKAN - Genel Kurulda da ne yapıyoruz? Bir önergeyle ilgili konuşma yapılıyor, görüşme yapılıyor, o önergenin gereği neyse o yerine getiriliyor, ondan sonra diğer önergeye geçiliyor. Şimdi, ben burada Sayın Bal, şunu söylemeye çalıştım: Biz burada İçişleri Komisyonuyuz. Bugüne kadar yerleşik teamüllerimiz de var, arkadaşlarımızla bir hukukumuz da var. Bir hukuk içinde bir sayın milletvekili, bir üyemiz bir konuda belli bir katkıda bulunmak isterse biz bunlara çoğu kere o sözü veririz, konuşuruz kendi aramızda ama iş, İç Tüzük'ün uygulanmasıyla ilgili ilke kararına geliyorsa ilke kararı budur.
FARUK BAL (Konya) - Hayır efendim, ilke kararı...
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Bağış, bahşetmiş gibi konuşuyorsunuz.
BAŞKAN - Estağfurullah. Şimdi, bu tutumumla ilgili...
FARUK BAL (Konya) - Yok, şimdi bu tutum meselesi değil Başkan.
BAŞKAN - Onu söylemeye çalıştım. Bu tutumumu tartışmaya açıyorsanız buyurun tartışalım.
FARUK BAL (Konya) - Şimdi sen bunu tutumla halledemezsin. Yani böyle bir şey mi olur ya?
BAŞKAN - Ne yapacağız efendim?
FARUK BAL (Konya) - Yani İç Tüzük bana "Bu geldi komisyona, iade edildi, bu önergeler görüşülür." diyor, tamam.
BAŞKAN - Tamam.
FARUK BAL (Konya) - Bu kabul edilir veya edilmez. Arasındaki marj iki kutup kadar zıt. Güney kutbuyla kuzey kutbu kadar zıt. Bu ikisi arasında at oynatılacak bu Komisyonda, yani laf söylenecek, yani müzakere yapılacak. Bu müzakereler neticesinde bir metin bile ortaya çıkabilir. Bunların hepsi milletvekili olarak benim yetkim.
BAŞKAN - Tamam.
FARUK BAL (Konya) - Ben Komisyon üyesi arkadaşlarla diyorum. Beni sınırlandırabilirsiniz, Komisyon üyesi değilsin, şu kadar konuşursun. Amenna! Ama Komisyon üyelerinin bu hakkını elinden alamazsın.
BAŞKAN - Efendim, hakkını elinden aldığım yok.
FARUK BAL (Konya) - Alıyorsunuz efendim. Konuşmayı sınırlıyorsunuz.
BAŞKAN - Önergeleri görüştükten sonraki işlemde yapılacak bir şey kalırsa yaparız.
FARUK BAL (Konya) - Efendim, önergeleri görüştükten sonra...
BAŞKAN - Önce önergeleri görüşecek miyiz efendim?
FARUK BAL (Konya) - "Görüşmeyi" siz ne diye anlıyorsunuz? Görüşme oylama mıdır?
BAŞKAN - Aynı zamanda oylamadır.
Efendim, Anayasa'ya aykırılık önergesini okuttum. Gerekçesini okuttum ya da ilgili arkadaşımız görüşünü söyledi. Ne yapacağım? Onu oylayacağım öbür önergeye geçeceğim.
FARUK BAL (Konya) - O zaman bizim söz hakkımızı kesiyorsunuz.
BAŞKAN - Başka ne yapabilirim ki?
FARUK BAL (Konya) - Olur mu öyle şey?
BAŞKAN - Tabii, böyle olacak efendim.
FARUK BAL (Konya) - Hayır efendim.
BAŞKAN - Yani bununla ilgili usul tartışması...
FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, usul tartışması filan olmaz.
BAŞKAN - Başka ne yapacağım efendim?
FARUK BAL (Konya) - O zaman, aynen Genel Kuruldaki olaylar burada cereyan eder. Ben sizi uyarıyorum.
BAŞKAN - Ne yapacağım başka efendim?
FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, bakın, ben işi, nezakete, zarafete ve aklıselime uygun yönüyle götürmek istiyorum. Siz çıkarmak istiyorsunuz. Bize söz hakkı verin, ne yapacaksanız yapın zaten oy çoğunluğunuzu bölecek hâlimiz yok.
BAŞKAN - Efendim, söz hakkı vermeyeceğim demiyorum ki zaten.
FARUK BAL (Konya) - Vermiyorsunuz efendim.
BAŞKAN - Ama önergeyi görüşüp işlemini yapmadan nasıl söz hakkı vereceğim?
FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, önergeyi görüşmek demek oylamak değildir.
BAŞKAN - Aynı zamanda oylamaktır.
FARUK BAL (Konya) - Önergeyi görüşmek demek üzerinde konuşmak demektir. Siz dediniz ki: "Kardeşim, ben önerge hakkında bir kişiye söz vereceğim imza sahibine." "Tamam" dedik. "Bu yanlış ama tamam." dedik. Ondan sonraki kısmı görmüyorsunuz. Bu neye benzer biliyor musunuz?
BAŞKAN - Efendim, görmez olur muyum? Siz o işlemi yaptırmak istemiyorsunuz.
FARUK BAL (Konya) - Çocukluğumda ben bir film seyredip o filmin neticesinde de hukukçuluğu benimsedim. At çalmak Amerika'da eski devirlerde idamı gerektiriyormuş. Bir tane kovboy at çalıyor -ama güçlü bir kovboy bu- gidiyor şerifin huzuruna, şerifin huzurunda bunun idamına karar verilecek. Şerif idamına karar vermek istemiyor. Yanındaki şikâyetçiler diyor ki: "Kardeşim, aç kanunu bak, bu adamı idam etmen lazım." "Açayım kanunu bir daha." diyor. Açıyor. O maddeyle ilgili kısmı buluyor kitaptan, cart diye yırtıyor, "Okuyun bakalım at çalmanın bir hırsızlık olarak cezası var mıymış bu kanunda?" Şimdi siz aynen bunu yapıyorsunuz.
BAŞKAN - Yok, estağfurullah...
FARUK BAL (Konya) - Vallahi billahi aynısını yapıyorsunuz.
Dinleyin bakın. Şimdi siz diyorsunuz ki, mantığınızı yorumlayın kendiniz: "Madde görüşüldükten sonra oylama yapacağım, ondan sonra da söz vermeyeceğim."
Peki, kardeşim, bu İç Tüzük'ün 82'nci maddesi niye "kabul edilebilir" veya "reddedilebilir" veya "yeni bir metin ortaya konulabilir" diye üç ayrı konuyu buraya yazmış? Bir anlamı var bunun değil mi? Bu İç Tüzük'ü yapanlar abesle mi iştigal ediyor?
BAŞKAN - Onun bir izahı var. Karşılıklı konuşmak istemiyorum da.
Tekrar ediyorum: O zaman ya usul tartışması açalım fikirlerimizi beyan edelim.
FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, bu usul tartışmasıyla olmaz.
BAŞKAN - Başka türlü... Benim yorumladığım da bu.
FARUK BAL (Konya) - Hayır sizin yorumunuz yanlış.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Yoruma ihtiyacı yok ki bunun.
BAŞKAN - Nasıl yok efendim?
FARUK BAL (Konya) - Yani siz şöyle deseniz "Ben bu İç Tüzük'ü açtım kardeşim, okudum. Burada uygulanacak bir madde görmüyorum, kafama göre yapıyorum."
BAŞKAN - Hayır, olur mu öyle şey?
FARUK BAL (Konya) - Biz de itiraz ettik. "O zaman usul tartışması açalım." dediniz. Açtınız usul tartışmasını, AKP'nin oylarıyla kabul edildi. İç Tüzük uygulanmayacak.
BAŞKAN - Olur mu öyle şey canım? Bu oylamaları da İç Tüzük'e göre yapıyoruz.
FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, bakın, akıl var, mantık var. Ortada okuduğumuz bir metin var. Bunun dışına çıkmayın. Bu çok ağır bir sorumluluk gerektirir. Ben zatıalinizi böyle bir sorumluluğu üstlenmemeye davet ediyorum ve burada çok yanlış işler olur.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bal. Ama gerçekten o maddenin okunmasından...
FARUK BAL (Konya) - Kardeşim, aç görüşmeyi. Arkasından söz isteyenlere söz ver. Bu bir saat yerine beş saat çalışılır ama bitecek, bir yerde bitecektir yani bu. Ne dediğimizi duyarak gidelim.