KOMİSYON KONUŞMASI

ESİN KARA (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli misafirlerimiz, Komisyonumuza hoş geldiniz.

Hande Fırat Hanımefendi'nin sunumunu büyük bir zevkle dinledim. Söylediğiniz her şeye katılıyorum.

Melik Yiğitel Beyefendi'nin sunumu gayet samimiydi. İçtenlikle cevap verdiniz çünkü maalesef Anadolu'nun birçok yerinde erkek çocuklar kız çocuklara göre yetiştirme tarzı bakımından da doğumdan itibaren ayrıcalığa tabi tutuluyor; buna ben de karşıyım. En basitinden, aile içerisinde kız çocuğuna uyandığı zaman kendi yatağını toplaması öğretilirken erkek çocuğununki için "Sen kardeşininkini de hadi topla." deniliyor ya da bir bakıyorsunuz; kız çocuğu akşam yemekten sonra sofra kaldırılmasında anneye yardım ederken erkek çocuğu gayet güzel kumandayı eline alıp televizyonun başına geçebiliyor. Aslında bizim aile içerisinde de kız-erkek cinsiyet ayrımında eğitimin ailede başladığını ve onlara bir sorumluluk, beraberlik, eşitlik duygusunun verilmesi gerektiğinin ailede başladığını da güzel bir şekilde örneklemiş oldunuz. O yüzden de teşekkür ediyorum ama şu da var: 4 kız kardeşten sonra siz kendinizi bu şekilde eğitip de bunu düzeltebilip kendi kendinize otokontrolünüzü sağlayıp kendi kendinizi bir değerlendirebilmişsiniz; bu da çok güzel bir şey, eğitimin de çok büyük önemi olduğunu gösteriyor.

Yine kız çocuklarınıza verdiğiniz değer bizi duygulandırdı, ki canlı yayında bile olsa size atılan mesajla sizlere ne kadar demokrat olduğunu gösteriyor; yani sizleri bile uyarabilmesi "Baba, burada hata yaptın." diyebilmesi bizim için çok değerli.

Okan Bey'e teşekkür ediyorum, gayet samimiydi.

Muhammed Bey, size de teşekkür ediyorum ama bazı şeyleri ufacık ben de eleştirmek istiyorum:

Erkek eğer şiddeti yapıyorsa evin içerisinde, evden uzaklaştırılması gerekiyor; bu, sadece kadın için değil çocuklar için de çünkü sürekli olarak sözlü ve fiziksel olarak şiddetin olduğu bir ailenin içerisinde yaşayan çocukların da maalesef geleceklerini biz karartıyoruz. O yüzden o çocukların psikolojik durumu ve geleceğimizi düşünerek aileden uzaklaştırılması gerektiğine ben de katılıyorum.

Medya üzerinde, özellikle mağdurların yaşadıkları vahşetin detayıyla yazılmaması ya da sunulmaması gerektiğine kesinlikle katılıyorum.

Tabii ki, bizler Müslüman bir coğrafyada dünyaya geldik ve Müslümanların çoğunluk olarak yaşadıkları bir ülkedeyiz; tabii ki, bizim için İslam bir yaşayış felsefesidir, bir yaşam tarzıdır, yaşadığımız her şeyde İslami ölçütlerimizi esas alırız. Yani her iyi şey Batı'da vardı da biz Batı'dan aldık gibi bir mantık, bunu düzeltmek gerekiyor. Ben Konya Vekiliyim, bizde Selçuklu kartalıdır; bir pençemiz garba, bir tarafımız şarka yönelmiştir. Aslında özümüze dönersek ve bakarsak, biz beş bin yıllık kadim tarihimizde... Bakın, sadece, kız çocuklarının gömüldüğü, diri diri toprağa gömüldüğü hep Arap kavimlerinde gösterilmiştir, aslında İrlanda'da da vardır bu; kız çocukları diri diri toprağa gömülüyordu, kadın şeytandı ve Batı toplumunda İncil'e dahi el sürmesi kesinlikle kabul edilemiyordu. Homeros'un İlyada ve Odysseia Destanı'na bakarsanız kadını küçümsüyordu "Senin ne işin var burada, git halı tezgâhının başına." şeklinde sözler vardı ama bize bakarsanız, beş bin yıl önce taş yazıtlara yazdığımız zaman Bilge Kağan'ın annesi Ay Kağan'ı bir ışık ve nur olarak benimsiyorduk ve boşanmada vesairede öncelik hakkı veriliyordu, kadının sözü her şeyin üstündeydi.

O yüzden, ben, özellikle kendi özümüze dönerek... Hiçbir kavimde olmayan, beş bin yıl öncesinde kadına en güzel değeri veren bizim milletimizdir, Türk milletidir. O yüzden ben, ne Batı ne başka bir şey aramaya gerek yok, özümüze dönmemiz yeterlidir diyorum.

Hepinize geldiğiniz için, sunumlarınızdan dolayı çok teşekkür ediyorum.