KOMİSYON KONUŞMASI

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, insanlık tarihinin son yüz elli, iki yüz yılı hukuk ve hukuk devletiyle ilgili gelişimin çok hızlı bir şekilde ortaya çıktığı ve hukuk devleti kavramının çok ayrıntılı bir şekilde mevzuata işlendiği bir süreci yaşadık. Başlangıçta devletin bir kişi tarafından ya da bir soy tarafından yönetilmesi anlayışından halkın yönetime katılması, demokrasi, eşitlik, insan hakları gibi kavramların toplum ve devlet hayatında yer almasıyla beraber bugünkü manada hukuk devletinin temelleri o tarihlerde atıldı ve süreç, hukuk devletinin hedefinin kanunların genelliği, kanunların anayasal denetimi, kanunların temel hak ve hürriyetleri koruyan, özellikle devlete kaşı koruyan hukuk güvenliğinin ortaya çıktığı yani müktesep haklara saygının ve hukuk devletinde öngörülebilirliğin ortaya çıktığı bir süreç. Bugün için "hukuk devleti" denildiğinde, kamu düzenini sağlayan kanunlar, bu kanunlara uyulmadığı zaman kolluk güçleri tarafından yapılan müdahale ve tekrar kamu düzeninin tesis edilmesini sağlayan adalet sistemi. Böyle bir yapının ortaya çıktığı devletleri hukuk devleti olarak isimlendirmek mümkün olabilmekte.

Türkiye Cumhuriyeti devleti de bir hukuk devleti olarak tanımlanmış Anayasa'nın 2'nci maddesinde. Dolayısıyla bu çerçevede kanunların hem genel hem Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından çıkarıldıktan sonra çeşitli mekanizmalar tarafından hem Meclis içerisinde hem Meclis dışında hem de Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasaya uygunluk açısından denetlendiği bir sistem. Kanunlar kamu düzeninin tesisi için varlar. Kamu düzeni tesis edilirken ortaya çıkan kanunlar ihlal edildiğinde kamu düzeni bozulmakta. Nasıl ihlal ediliyor? Cumhurbaşkanı Anayasa'ya göre tarafsız olmak zorunda. Anayasa Cumhurbaşkanını devletin başı olarak tarif ediyor. Tarafsızlığıyla ilgili çeşitli mekanizmalar ortaya çıkarmış Anayasa'mız. İşte, partisiyle ilişiği kesiliyor, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki üyeliği düşüyor, bir de yemin ettiriliyor Cumhurbaşkanına. Deniliyor ki "Sen tarafsız kalacağına dair yemin et." ve Cumhurbaşkanı da geliyor hepimizin huzurunda, Türk milletinin huzurunda yemin ediyor, "Namusum ve şerefim üzerine, tarih ve büyük Türk milleti önünde yemin ederim." diyor. Cumhurbaşkanı tarafsızlığını bozunca ne oluyor? İşte kamu düzeni bozuluyor. Niye bozuluyor? Çünkü ondan beklenen davranışlar var. Cumhurbaşkanı, hepimizin Cumhurbaşkanı. Bugüne kadar siyasi partilerin başında olup da Cumhurbaşkanı seçilmiş bir sürü örnek var ama onların hiçbirisi bugünkü gibi kendisinin verdiği söz, Anayasa'nın teminat altına aldığı o yapıyı ihlal etmediler ya da bu kadar açık ihlal etmediler, belki perde arkasında da yaptılar. Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımızın hoşuna gidebilir; "Ya, ne güzel, bak, seçimlere gidiyoruz. Bizim partimiz Cumhurbaşkanı sayesinde de daha çok oy alacak, o da bize destek veriyor." falan diye düşünebilirler. Bu onların nefsine hoş gelebilir ama bu, devlet sistemi açısından çok tehlikeli bir durum çünkü bunun yarın Cumhurbaşkanının desteklemediği bir partinin iktidara gelmesi hâlinde nelere, hangi sorunlara sebep olabileceğini tahayyül etmelerini onlardan rica ediyorum. Bu açıdan bizim kamu düzeninin tesisi noktasında anayasal hükümlerin çiğnenmesine karşı gösterdiğimiz tepki aslında sadece bugün bizim dezavantajımıza olan bir noktadan dolayı değerlendirilmemeli, yarın kendileri açısından da çok dezavantajlı ya da sistem açısından çok dezavantajlı, çok probleme açık bir şekilde sorun ortaya çıkaracağı açısından değerlendirilmeli diye düşünüyorum.

Meclisin bir İç Tüzük'ü var, o da Meclisin anayasası. Meclis Başkan Vekili uymuyor İç Tüzük'e, Komisyon Başkanı uymuyor İç Tüzük'e. Şimdi o da buranın düzenini bozuyor. Peki, şimdi size bir soru soracağım. Yani Meclis Başkanını, Komisyon Başkanını veya Cumhurbaşkanını kim tekrar Anayasa'da ve kanunlarda, İç Tüzük'te yazılı hükümlere uygun davranmaya kim itecek, kim bunu sağlayacak? Özgecan'ı öldüren o sapık cezalandırılıyor, yani adalet sistemi, ceza sistemi onu yakalıyor, bir şekilde yargılıyor, cezalandırıyor. Peki, o da bir kamu düzenini bozdu, o da bir kanunu çiğnedi, o da bir hukuk dışı hareket yaptı; sonuçları itibarıyla tabii, çok farklı, biri insan hayatına mal oldu vesaire ama neticede kamu düzenini bozdu, başlık o. Şimdi, burada da kamu düzeni bozuluyor. Cumhurbaşkanına kim dur diyecek? Lütfen yani düşünelim, sesli düşünelim. Kim dur diyecek? Yapma bunu Sayın Cumhurbaşkanı, bu makam bir partinin makamı değil, bu makam hepimizin makamı, yapma bunu, bu makamı Anayasa'yla hüküm altına alan irade hiç aklına getirmemiş Cumhurbaşkanının taraflı davranacağını. Çünkü 9'uncu Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel'in ifadesiyle, diyor ki: "Cumhurbaşkanının makamı bir fâninin gelebileceği en iyi yerdir." O fâninin geldiği yerde böyle bir hareket yapacağına ihtimal vermemiş Anayasa'yı yazanlar ama bugün gözümüzün içine baka baka tarafgir, açıkça, 400 milletvekili istiyor. Bir partiye istiyor bunu, bu istediği parti Milliyetçi Hareket Partisi değil, zaten bizim için oy istese Sayın Cumhurbaşkanı biz deriz ki bir dakika, hop!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Bize Devlet Bahçeli yeter, sen bizim işimize karışma deriz yani bundan emin olun. Ama Cumhurbaşkanı Adalet ve Kalkınma Partisine oy istiyor. Yani bu hoşunuza gidebilir, işinize de gelebilir ama bu ağır bir bedelle sonuçlanır. O açıdan önergemizin kabulünü istirham ediyorum.