| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Tokat Milletvekili Yusuf Beyazıt ve İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuş ile 63 Milletvekilinin; Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3697) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 23 .06.2021 |
AYHAN EREL (Aksaray) - Başkanım, teşekkür ediyorum.
Dün oylama olduğu için genele ilişkin görüşlerimi ifade edememiştim. Hoşgörünüze sığınarak iki dakikada toparlamak istiyorum.
Kanun teklifinde emeği geçen tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum.
Tabii, içinde çok olumlu olanlar var, iyi niyetle hazırlanmış olanlar var ama bize göre eksik olanlar da var. Mesela "boşanmış eş"e denilirken yarın öbür gün birileri imam nikâhlı eşe, birlikte yaşadığı kadına, ne bileyim, sevgilisine karşı işlenen suçlarla ilgili de bir artırım sebebi isteyebilir. Tüm bu taleplerin önüne geçmek için neden "kadına" diye ibareyi koyup bunu genelleştirmediğimizi açıkçası anlamış değilim. Kadınlarımız hem bedensel olarak hem zihinsel olarak hem duygusal olarak erkeklere göre daha zayıftırlar. Yani ileride "boşanmış eşe, nişanlısına, imam nikâhlı eşine, birlikte yaşadığı kadına" şeklindeki taleplerin önüne geçmek adına, doğrudan doğruya "kadın"a denilse herhâlde gerekçedeki "Kadına yönelik şiddeti önleyeceğiz." gerekçesine de uygun bir düzenleme olur. Zira kanun teklifinin sayın sahibi gerekçeyi okurken kadına yönelik şiddeti engelleme amacını güttüklerini ifade ediyor ama sadece "boşanmış eş"e demek, kadına yönelik şiddeti engellemeyecek diye düşünüyoruz.
Yine, süreleri kısaltma, idari yargıda yargılanmanın hızlandırılması yönünde olumlu bir adım ama otuz günleri on beş güne düşürmenin daha faydalı olacağı kanaatindeyiz. Günümüzde her ne kadar hâkimlere süre verilmiş olsa da hâkimlerimizin buna riayet etmediğini bilfiil avukatlık yapan arkadaşlarımız bilmektedirler. "Kararlar otuz gün içinde yazılacaktır." deniliyor ama hiçbir zaman yazılmıyor. Buna on beş gün diyelim, on beş de öyle olur, bari otuz gün içinde yazılır diye düşünüyoruz.
Bir de ne zaman Adalet Komisyonuna teklif gelse kamuda çalışan hukuk mezunu arkadaşlarımız bizi mesaj yağmuruna tutuyorlar. Gerçekten bin bir zorluklarla, çocuklarının rızkından, sosyal hayatlarından fedakârlık yaparak hukuk fakültesini bitirip çeşitli kamu kurumlarında çalışan hukuk fakültesi mezunu bu arkadaşlara da hukuk camiasına katılma adına stajlarını görevleriyle birlikte yapabilme imkânı sağlanması, herhâlde bir adaletsizliği, bir haksızlığı ortadan kaldıracaktır diye düşünüyorum. İktidar partisi arkadaşlarımızın bu konuda bir çalışması olursa bizim de bu çalışmayı canıgönülden destekleyeceğimizi, katma değer sağlayacağımızı ifade etmek istiyorum.
Yine, Türk Ceza Kanunu'nun 179'uncu maddesinde "trafik güvenliğini tehlikeye sokma" şeklinde bir suç var. Bunun 3'üncü maddesi "alkol ve uyuşturucu" diye belirtiliyor yani alkol ve uyuşturucu alarak araç kullanan insanlara 179/3'ten ceza veriliyor. Bu vatandaşın sabıkasında 179/3 olunca uyuşturucudan mı ceza aldı, alkolden mi ceza aldı diye problem meydana geliyor. İşveren bu ayrımı yapamadığı için bu vatandaşa çok hoş bakmıyor. Bu konuyla ilgili bir düzenleme bu adaletsizliği ortadan kaldıracaktır çünkü vatandaş bir düğün dernekte alkol almış olabilir, onu hoş görebilir ama uyuşturucu bağımlısı bir insanı hoş görmediği için 179/3'te de böyle bir ayrım olmadığı için vatandaş sıkıntıya düşüyor.
Yine, bize en çok gelen taleplerden bir tanesi de bu ehliyet affı. Yani 100 puan üzeri ceza alan insanların eğer ölüme sebebiyet vermemişse taksirle ve olası kasıtla bir kazaya sebebiyet vermemişse bunların da ekmeklerini eline alma adına bir ehliyet affı düşünülebilir mi? Tartışılması gerektiği kanaatindeyim.
Yine, gelen taleplerde, işte, bir dönem yargıya hâkim olan hain FETÖ terör örgütü mensubu hâkimlerin vermiş olduğu kararlar yüzünden mağdur olan binlerce vatandaşımız var. Bu vatandaşlarımız verilen bu kararlar kesinleştiği için de mağduriyetlerini gideremiyorlar. Bu kararları verenlerin sahte tutanaklarla, komplolarla, kumpaslarla bu vatandaşlarımızı mağdur ettikleri hepimizce bilinen bir gerçek. Bu nedenle bu konuda da Adalet Komisyonunun veya Mecliste bulunan hukukçu arkadaşların bir çalışma yapması adaleti sağlayacaktır diye düşünüyoruz.
Yine, bu yakalama emrinin mesai saatleri dışında olduğunda cumhuriyet savcısı serbest bir taahhüt karşısında serbest bırakılmasını emredebilir şeklindeki ifade muallak. Bana göre mesai saatleri dışında yakalama olmasın eğer yakalama saatleri dışında yakalama olacaksa da bu işlem iki saat içerisinde bitirilsin çünkü mesai saatinin bitimine beş dakika kala yakalanan bir vatandaşın ifadesi, tabii, cuma akşamı beşe beş kala yakalanmışsa eğer pazartesi sabahına kadar cumhuriyet başsavcısının inisiyatifine bırakırsanız bu pazartesi sabahını bulur. Yurt dışında işçisi çok olan Aksaray'da bu sorun çok yaşanmaktadır. Bir ifade yüzünden işte, havaalanında yakalanan vatandaşımız eğer cumartesi yakalanmışsa pazartesi öğlene kadar çoluğuyla çocuğuyla karakolda perişan olmaktadır. Ya mesai saatleri dışında yakalanma yapılmasın yapılacaksa iki saat içerisinde işlem görülsün ve vatandaş serbest bırakılsın diye düşünüyoruz.
Diğer bir husus, bu 22'nci madde bize göre Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesini karşılamıyor teklif edilen madde de yer alan "talep yazısında belirtilen yaptırımdan daha ağır olmamak üzere" ibaresi Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gerekçesini oluşturan yargı bağımsızlığı, mahkemelerin bağımsızlığı ilkelerine aykırılık durumunu devam ettirmektedir. Teklif bu yanıyla Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesini karşılamamaktadır. Bu konuya da dikkatinizi çekmek istiyorum.
Hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.