| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Tokat Milletvekili Yusuf Beyazıt ve İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuş ile 63 Milletvekilinin; Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3697) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 23 .06.2021 |
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Esasında bu kanun teklifinin, gerçekten, en önemli maddelerinden bir tanesi 13'üncü madde. Şimdi, tabii, bu 13'üncü maddede somut delile dayanma usulü getirilmiş ve aynı zamanda, bu somut delille ilgili, işkence, cinsel saldırı suçları, çocuğun istismarı gibi katalog suçlarda somut delil aramak suretiyle tutuklama ve aynı zamanda, soykırım, insanlığa karşı işlenen suçlar, kasten öldürme gibi suçlarda da yine tutuklama tedbirinin somut delil arama şartına bağlanması kişinin bu tür suçları işlediğinin iddia edilmesi hâlinde somut kanıt olarak, görüntü veya benzeri hususların kanıt olarak ileri sürülmesi ve aynı zamanda, adli kontrol uygulamasının tutuklama tedbirine göre çok yetersiz kalacağına ilişkin bir düzenleme öngörülüyor.
Şimdi, Değerli Başkan, değerli üyeler; bu kanun teklifine baktığımız zaman, şimdi, gerçekten, şöyle şeklî anlamda bir bakmayla olumlu bir düzenleme gibi görünse de esasında burada birkaç suç türü açısından baktığınız zaman, birkaç maddenin Anayasa'ya aykırılık teşkil edebileceğini görmek gerekiyor. Şimdi, nedir? Anayasa 17'nci maddede "Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz." deniliyor. Peki, burada ne var? Mesela işkence, Ceza Yasası 94 ve 95'inci maddedeki işkence yine katalog, aynı zamanda somut delillere dayandırma ilkesiyle ancak tutuklama gerçekleştirilebileceği hükmü getirilmiş.
Soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçlar, cinsel saldırı, özellikle çocukların cinsel istismarı ve bunları bir değerlendirmeye tabi tuttuktan sonra, aynı zamanda, düşünceye karşı işlenecek olan suçlara ilişkin olan kısmı, düşüncü hürriyetini de etkileyecek olan hususu da dile getirmek isterim.
Değerli Başkan, şimdi, kamu görevlilerinin gerçek anlamda son dönemde çok ciddi bir şekilde hak ihlalleri gerçekleştirdiğini çok net bir şekilde biliyoruz. Sokakta yapılıyor artık net bir şekilde, çok açık bir şekilde; tutuklama alanlarında yapılıyor, mahpusların nakil sırasında mevcut olan aşamalarda yapılıyor ve en önemlisi, Millet Meclisinin kürsüsünde de çok ciddi bir şekilde tartışmaya konu olan, işkence niteliğinde olan çıplak aramada da bu ciddi iddiaların ayyuka çıktığı bir dönemde, hasta mahpusların nakil sırasındaki uğramış oldukları eziyet ve işkenceye dair olan iddialar gözetildiğinde, bu tür durumlarda özellikle kamu görevlilerinin gözden ırak, hani "sünger odaları" dedikleri odalarda, çeşitli işkence uygulamalarına kişiyi maruz bıraktıklarına dair çok ciddi iddialar söz konusu. Onu bırakın, sadece 2911 sayılı Yasa'da, Anayasa'da güvence altına alınan bir düşünceyi ifade etmek, toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkını kullanmak isteyen onlarca göstericinin üzerine çok ciddi bir şekilde bir yönelimin olduğunu net bir şekilde görüyoruz. Bizim bire bir kendimizin maruz kaldığı olaylar bunlar.
Şimdi, ne yapılıyor? Bakın, polis, milletvekiline karşı da ciddi bir şekilde bir hak ihlali yapmak istiyorsa, tartaklamak istiyorsa -Anayasa'da güvence altına alınan kişileri veya kim olursa olsun, bir vatandaşı- kalkanlar havaya kaldırılıyor, kalkanlar bir siper hâline getiriliyor, görüntü alınması engelleniyor ve ciddi bir şekilde bir eziyet ve kötü muameleyle karşı karşıya bırakılıyor. Bu, sokakta yapılan bir şey.
Şimdi, tabii, siz burada, mevcut bu kanun teklifinde işkenceyi somut delile dayandırarak "Böyle bir hüküm altında ancak tutuklama yapılabilir." diye bir hüküm ihdas ederseniz... Türkiye'nin karnesi iyi değildir, Türkiye'nin insan hakları karnesi gerçek anlamda sıkıntılıdır. Yargı gerçekten şu anda çok ciddi bir şekilde baskı altındadır. Biz bunu da somut bir delile dayandırırsak, somut bir delile bunu bağlarsak bunun önüne geçemeyiz.
Bir diğer husus: Bakın, çocuğa karşı cinsel istismar çok önemlidir. Türkiye'de çok ciddi hak ihlalleri söz konusu. Bizim, koruma altına almamız ve ciddi şekilde üzerine düşünmemiz gereken alanların başında geliyor. Cinsel istismar ve cinsel saldırı suçlarında gerçek anlamda kişinin beyanına bağlı kalınması gereken ve somut delili de bırakın, somut bir ortamda bile bunu ispat etmesi güç olan bir alandır. Böyle bir saldırı karşısında kişinin vücut bütünlüğünü koruyan, kişinin haysiyetini koruyan Anayasa maddesinin, Anayasa hükmünün çok net bir şekilde ihlali anlamına gelecek; bu çok ciddi bir şey.
Bakın, soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçlarda da keza öyle bir durumla biz karşı karşıyayız. Göçmen kaçakçılığı... Değerli Başkan, bu çok önemli. Bakın, bu coğrafyanın, bu Orta Doğu coğrafyasının insanlık anlamında karşı karşıya kaldığı en önemli meselelerin ve insanlığın gerçek anlamda imtihan edildiği alanların başında geliyor. Göçmen kaçakçılığıyla ilgili olan kısımda siz hangi ölçütte ve kriterde somut delil arayacaksınız, hangi kriterde? Bakın, insanlar botlarla ve deniz araçlarıyla bir yerden bir başka yere nakledilirken binlerce insan can verdi.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Somut delil aranmasın mı?
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Bakın, somut delille ilgili olan kısımda bunlar çok önemli şeyler.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Tutuklamayı zorlaştırıyor.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Tutuklama şöyle bir şey: Hakkaniyet ölçüsünde yer alsın bu. Bunun üzerine biraz daha düşünmek gerekiyor.
Sayın Başkan, şimdi, bunlar çok önemli şeyler, çok önemli kriterler. Bu saydığımız şeylerde, saydığımız bu suç türlerinde uygulamada ciddi şekilde sorun yaratabilecek bir kanuni düzenleme.
Bir diğer maddeyi de izninizle ben açıklayayım. Şimdi, Anayasa 25'inci madde, düşünce hürriyetini düzenleyen bir madde. Peki, bu düzenlemeyle ne ilgisi var diyeceksiniz. Bakın, Ceza Yasası 220'nci maddede de somut delil arama kriteri getirmişsiniz ama 220'nci maddenin 2, 7 ve 8'inci fıkraları hariç." diyorsunuz. 8'inci fıkrada propaganda var. Propaganda nedir biliyor musunuz Sayın Başkan? Propaganda, Anayasa 67'nci maddede siyasi parti içerisinde faaliyet yapma hakkını engelleyen önemli bir kriterdir. Her Adalet Komisyonu toplantısında bunları, Terörle Mücadele Yasası'nı muhalefet olarak biz dile getiriyoruz. Dile getirdiğimiz husus nedir? Biz şunu belirtiyoruz, diyoruz ki: Terörle Mücadele Yasası ve bu örgüt veyahut da propaganda çok geniş bir şekilde tanımlanan bir suç türüdür. Siz burada da somut delil arıyorsunuz. Şimdi, siz burada, somut delil aramayla ilgili, bunun dışında tutuyorsunuz somut delili. Bakın, bir yerde, bir tarafta cinsel istismar suçu, bir tarafta çocuğun istismarı, bir tarafta göçmen kaçakçılığı, bir tarafta... Yani birçok suçta diyorsunuz ki: "İlla ki somut delil gelsin, ona göre ben tutuklama yapacağım." Ama ben bir siyasi parti içerisinde faaliyet gösteriyorum, düşünce açıklaması yapıyorum, Anayasa'nın 25'inci maddesini kullanıyorum. Siz bana "propaganda" diyeceksiniz ve propagandadan dolayı, söylediğimiz bir iki cümleden dolayı somut delil aranmaz diye tutuklayacaksınız.
Değerli arkadaşlar, bunlar çok ciddi çelişkiler, bunların giderilmesi gerekiyor. Bakın, bu paketin, 4'üncü paketin yargı için bir reform olmadığını biz söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz. Olumlu şeyler yok mu? Var ama bunlara baktığınız zaman, olumlu değil, yine olumsuz bir düzenlemedir. Yine belki birkaç ay sonra eğer nasip olursa biz bir araya geleceğiz ve yine mevcut yasalarda yapılan bu tür tahribatları, uygulamalardaki tahribatları düzeltmek için bir araya gelmiş olacağız. Bu nedenle de bunların gözden geçirilmesi, bunların yeniden ihdas edilmesi gerektiğini söylüyor, teşekkür ediyorum.