KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET SAİT KİRAZOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, Komisyonun çok değerli üyeleri; ben aslında sadece bu kanun teklifini veren Ramazan Can Vekilimize ve bu süreçte onunla birlikte çalışan bakanlıkların ve kurumların temsilcilerine teşekkür etmek niyetiyle söz almıştım ama birçok konu dile getirilince bazı hususlara değinmeden geçemeyeceğim.

Öncelikle, kamuda, kamu sermayeli bir işletmede uzun yıllar çalışmış, görev almış, yöneticilik yapmış, yönetim kurulu üyeliği yapmış biri olarak, oradaki deneyimlerime dayanarak bu kanun teklifiyle ilgili de görüşlerimi ifade etmek istiyorum.

Şimdi, 1921 yılında kurulan MKE, Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu yüz yıl sonra, bugünün çağdaş işletme esaslarına uygun, tedarikten üretime, ARGE'den mali ve finans yönetimine, insan kaynaklarına, tüm işletme yönetiminin esaslarına uygun bir şekilde yönetilmeyi hak ediyor ve bunun için de doğru bir donanıma ihtiyacı var. Bu kanun teklifinin de bu ihtiyacı karşıladığı, bu ihtiyacı göreceği son derece açık. Nitekim benim de kamuda, kamu sermayeli işletmelerde görev yaptığım dönemlerde bizim bu yönlü yaptığımız hazırlıklar ve çalışmalar olmuştu, bunların bazılarını yasalaştırabildik ve çok olumlu sonuçlarını aldık.

Şimdi, çok net bir örnek verildi; 2.800 civarı mavi yakalı var, 2.300 civarı beyaz yakalı yani oran neredeyse 1'e 1 gibi. Aslında bu tür işletmelerin tamamında oranın minimum 1'e 3 olması gerekir yani 1 beyaz yakalınız varsa bunun karşılığında en az 3 mavi yakalının işbaşında olması gerekir. Bu bile, bu işletmelerin ne denli... Nasıl ifade etsem bilemiyorum ama -çünkü bu kurumlarımızda çalışan hiç kimseye de haksızlık etmek istemem, çok büyük emekleri var yüz yıldır bu ülke için- bir şekilde sistemin çağdaş işletme esaslarına uygun bir şekilde gitmediğini, gidemediğini, ne kadar çabalarsanız çabalayın bunun mümkün olmadığını bizzat biz de çalışarak müşahede etmiştik. Bu teklifle de bence Makina ve Kimya Endüstrisi hak ettiği yere hem ülkemiz için hem dünyadaki rakipleri açısından gelecektir. Burada en temel konu, insan kaynağı. Doğru insan kaynağını yetiştirmek, seçmek, onları istihdam etmek ve mevcuttan istifade etmek üzere de bir kurgu var burada, bunu da çok değerli buluyorum.

Şimdi, burada Tarım Kredi Yönetim Kurulu üyeliği üzerinden, daha önce de diğer KİT'lerin yönetim kurulları üzerinden, onlara ödenen ücretler üzerinden veya birden fazla yönetim kurulu üyeliği yapmak üzerinden maalesef sık sık bazı iddialar, haksız, gerçek dışı iddialar dile getiriliyor. Bir, 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun son derece açık. Kamuda, kamu sermayeli işletmelerde işin gereği olarak bir kişi birden fazla yönetim kurulu üyeliğinde bulunabilir, bu son derece doğaldır. Ancak huzur hakkını sadece tek bir yönetim kurulu üyeliği üzerinden alır. Aynı mevzuat, Tarım Kredi Kooperatifleri için de geçerlidir, kanunu açıktır, yönetmeliği açıktır, işin gereği olarak yönetim kurulu başkanı olan kişi veya yönetsel görevi olan bir kişi şirketin çeşitli iştiraklerinde birden fazla yönetim kurulu üyeliği yapabilir, ben de bunu geçmişte yaptım ama asla ve asla bir yönetim kurulu üyeliği ücreti dışında hiçbir ücret alamaz ve bu defalarca açıklanmasına rağmen bunun bugün MKE'nin kanununda yapıcı bir tek eleştiri getirilmeden bu konunun ön plana çıkarılmaya çalışılmasını da anlayamadığımı ve doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum.

Şimdi, şöyle bir şey var: 2011 yılında ben Türkiye Petrollerinde göreve başladım, 5.200 personelimiz vardı, bugün 3.200 personeli var. O gün karalarda üretim günlük 35 bin varil bile değildi, bugün 55 bin varile ulaştı. Karadeniz'deki keşfin inşallah yakında Akdeniz'de yapılmasını dilediğimiz, umduğumuz, Allah'tan niyaz ettiğimiz keşifleri de söylemeye gerek yok.

Şimdi, çağdaş işletme esaslarına uygun bizim KİT'lerin tamamının yapılandırılması gerekiyor. Bu konuda biz geçmişte Başbakanlıktayken de kanun hazırlıkları yaptık ancak muhalefet yirmi yıldır sadece bunları engelleyerek, sadece bunlar üzerinden duygu sömürüsü yaparak bu kanunun bugüne kadar gecikmesine sebep oluyor. Şimdi, az önce bir sayın milletvekilimiz onu ifade etti. Evet, bu kanunun aslında on sene önce gelmesi gerekiyordu ama maalesef doğru ve yapıcı muhalefet olmadığı için, eleştiriler olmadığı için bu kanunlar bugüne kadar gecikiyor ama ne kadar gecikirse geciksin bugün geç değil.

Ben, bu şirketimiz tıpkı ASELSAN hangi hukuki statüyle çalışıyorsa, özel bir savunma sanayi şirketi hangi hukuki statüyle çalışıyorsa veya özel sektördeki herhangi bir başka holding hangi hukuki statüyle çalışıyorsa burası da devletin bir şirketi olarak, onların sahip olduğu donanımlara, imkânlara sahip olarak, teknik kabiliyetlerini ve kapasitesini yükselterek, insan kaynağını geliştirerek çalışmaya devam etmeli diyorum ve bu anlamda bu kanun teklifinden dolayı sayın vekilimiz, katkı koyan tüm bürokratlara ve Komisyonumuzun değerli üyelerine teşekkür ediyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.