| Komisyon Adı | : | MİLLİ SAVUNMA KOMİSYONU |
| Konu | : | Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 96 Milletvekilinin; Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketi Hakkında Kanun Teklifi (2/3677) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 24 .06.2021 |
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Değerli Komisyon üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, ilk konuşmamda belirtmiş olduğum üzere, bir kere daha, eski bir Anayasa Komisyonu üyesi olarak bu itirazlarımızın tutanaklara geçmesi açısından, daha önce bahsettiğim, konuşmamda belirtmiş olduğum, Anayasa'nın 2'nci maddesindeki, Anayasa'nın 3'üncü maddesindeki ve Anayasa'nın 5'inci maddesindeki kamu yararına ilişkin kaygılarımızı bir kere daha buraya şerh düşmek istiyorum. Kamu yararı, yasama faaliyetlerinin temeli, bireysel beklenti ve çıkarlar değil kamu yararıdır. Yani parlamentolardan beklenen budur. Bizler de yıllarca hukukçular kanunları uygularken "kanun koyucu" diye bir ulvi kavramın ne kadar önemli olduğunu ve buradan hareket ederek kanun koyucunun kamu yararından hareket ettiği noktasından yol alarak bugüne kadar yargı faaliyetlerini yürüttük ve yasama organından da bunu bekledik. Bu anlamda, kamu yararı basit bir kamulaştırma işleminde bile normal bedel artırımı, davanın ötesinde bir idari davaya konu olan var mıdır, yok mudur diye bir özel hukuk uyuşmazlığında bile çok önemli olan bir husustur. O anlamda, biz kamu yararına ilişkin itirazlarımızı, Sayın Başkanım, yarın bir gün, biraz önce de ifade ettiğim gibi, kanunların Anayasa'ya uygunluğunun yargısal denetimi açısından, bir şerh olması açısından bir kere daha Komisyonun dikkatlerine sunuyorum.
Şimdi, arkadaşlarımızı dikkatle dinledik. Bir ara ayrılmak zorunda kaldım, kusura bakmayın. Bugün benim de ilk toplantım yani Millî Savunma Komisyonuna ilk defa katılıyorum. O anlamda da bütün arkadaşlara başarılar diliyorum Sayın Başkan, sizin şahsınızda. Tarzım şu değildir: Kimseyi incitmem, kendime göre bizim doğrularımızı anlatmak istiyoruz. Burada bir ortak paydada buluşalım. Bizler bu ülkenin milletvekilleriyiz. Bir yasama görevi veya buna ilişkin bir düzenlemede, özellikle dış politikada, millî savunma konusunda hepimiz cumhuriyetin milletvekilleriyiz yani bu tarafa doğru baktığınız zaman veya biz size baktığımız zaman elimizde vatanseverlikle alakalı bir parametre yok, öyle bakmıyoruz size. Siz de bize, bu tarafa doğru baktığınız zaman öyle bakın. Kendimi şöyle tarif ederim: Bizler Mustafa Kemal'in milletvekilleriyiz, Mustafa Kemal Atatürk'ün milletvekilleriyiz. O nedenle ülkenin ali menfaatleri, cumhuriyetin korunması, ulus devlet, üniter devleti ne tartışırız, ne tartıştırırız. Bunun herkes tarafından böyle bilmesini istiyoruz.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, önce 2 tespiti söyleyeceğim: 2 değerli milletvekili... Halil Bey'i çok severim. Keşke burada olsaydı, ona söyleseydim. Halil Bey şunu dedi: "Bu kanun teklifi bizim kaygımıza göre alelacele hazırlanmış bir kanun teklifi." 3 temel noktası var, yani gerekçeye baktım, 3 temel nokta şu: Bunlardan bir tanesi gelişen teknolojiye ayak uydurulması, yani bir temel nokta bu. Yani artırılabilir ama 3 temel noktayı koymuşlar.
Şimdi, Sevgili Ramazan Can konuşmasında dedi ki... Gelişen teknolojiye ben Makine Kimyanın ayak uydurduğuna inanıyorum. Kendisi de ifade etti, dedi ki: "Pandemi koşullarında hiç beklenmedik aceleyle ve çabuklukla -not aldım- teknoloji transferi yaparak maske üretimine başladık." Yani Makine Kimya Kurumu demek ki gelişen teknolojiye çok çabuk şekilde ayak uydurabiliyor.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Daha iyi...
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Sevgili Ramazan, lütfen laf atma. Biliyorsun...
Üretim imkân ve kabiliyetini de artırdı burada, şeyde. Demek ki üretim yaparak bunları arttırabildi. Bunu bir tespit anlamında sizlerle paylaşmak istiyorum. Hemen arkasından da nitelikli personelin istihdamının sağlanması gibi bir koşul ileri sürdü. Sayın Bakan Yardımcısı -çok ilginç bir tespit- "98 kişiden ihracat bölümünde çalışan 2 kişi yabancı dil biliyor." dedi.
Sayın Bakanım, son yirmi yıldır bu ülkeyi yöneten bir siyasal iktidar var. Bunlar ne zaman alındı filan diye bilmiyorum. Bizim için kamuda istihdamın ölçüsü liyakattir, sadakat değildir. Demek ki burada bir problem var. Bu bizle alakalı değil. Bu istihdamın gerçekleşmesinin temel faktörü de kamu iktisadi teşebbüsü olduğundan dolayı ise bütün KİT'leri kapatın, eğer bunun alakalı bir problem varsa. Yani 2 tane yabancı dil alınmışsa bu bizim problemimiz değildir. İhracat bölümüne 2 tane yabancı dil bilen kişiyi niye almışsınız bugüne kadar? Buna çok şaşırmıyoruz biz. Neden şaşırmıyoruz Sayın Bakan Yardımcımız? Dışişleri Bakanlığına bakın, önceki yıllarda alınan -istiyorsanız size belgelerle beraber sunabilirim- 100 aday memurdan 70'e yakınının yabancı dil bilmediği... Sonra da basın ataşeleriyle alakalı düzenleme yaptınız. Basın ataşelerinde yabancı dil şartını 2019'da getirdiniz. Ondan önce Bern Büyükelçiliğine 2012'de -ismini de veririm- basın ataşesi alan kişi kendisine 6 bin euro vererek yabancı dil konusunda danışman tayin etti. İsimlerin hepsi var bende, belgeli. Hukukçular belgeli konuşuyor. Bu problem bizim problemimiz değil, sizinle alakalı bir problem.
Şimdi, şöyle bir kaygımız var; siz diyorsunuz ki: "Burada özelleştirme olmayacak." Öyle demiyor musunuz? Bizim de böyle bir kaygımız var. Yani bu özelleştirmeye gider diye bir kaygımız var yani biz bu taraftan baktığımız zaman diyoruz ki daha önce yaşanmış olan gerçekler var, bununla alakalı kaygılarımız var. Yani nitelikli personelle alakalı bir şey, oraya bir daha döneceğim geriye. Burada kaygılarımız var, şundan dolayı kaygılarımız var: Bizim bu kaygılarımızı MHP de destekliyor. Neden? Bakın, MHP diyor ki: "Mevcut getirilen teklif alelacele bir teklif." Bizim kaygımız o. Yani olayın muhataplarıyla masaya oturup olayın aktörleriyle tartışılmamış bir teklif getiriliyor. Eğer öyle olsa, bu kaygı teklifin içerisinde olmasa biraz önce Sevgili Halil demez ki: "Biz buna ilişkin özelleştirmeyle alakalı bir yasak koyacağız. Özelleştirme olmasın diye bir önerge vereceğiz." Demek ki böyle bir kaygı var bu teklifin içerisinde. Yani bu kaygıyı MHP de duyuyor. MHP bu önergeyi vermese demek ki bu teklifin içerisinde özelleştirmeyle alakalı bir boşluk var ve bu boşluğu suistimal edecek bir siyasi irade var. Ben demiyorum, biraz önce Halil Bey söyledi, sevgili kardeşim söyledi benim. Demek ki bu düzenleme mevcut hâliyle olursa özelleştirmeyle alakalı -bir kere daha diyorum- bir boşluk var. Ben demedim. Diyor ki: "Önerge vereceğiz." Yani siz düşünün, Cumhur İttifakı'nın bir ortağı bu kaygıyı duyuyorsa Millet İttifakı'nın bu taraftan baktığınız zaman bu kaygıyı... Arkadaşlar, bunu bir saygısızlık olarak addetmeyin, içimizde bu kaygıyı duymayla alakalı soru işaretimiz var.
Değerli milletvekilime saygım sonsuz, çok güzel bir şey söyledi, dedi ki... Bakın, 3 gerekçede de diyor ki: "Gelişen teknolojiye ayak uydurulması. Üretim imkân ve kabiliyetlerinin artırılması. Nitelikli personel istihdamının sağlanması." Sayın milletvekilim dedi ki: "Biz bunu on yıl önce getirecektik." Öyle demediniz mi? Ama siz engellediniz.
MEHMET SAİT KİRAZOĞLU (Gaziantep) - Gelseydi diyorum.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Sayın Milletvekilim, öyle dediniz. Ben yazdım şimdi. "On sene önce gelecekti siz engellediniz." Biz nasıl engelledik merak ediyorum? Biz nasıl engelledik? Sayısal çoğunluğumuz...
MEHMET SAİT KİRAZOĞLU (Gaziantep) - Bu tür çalışmalarla ilgili bir şey söylemedim. MKE'yle ilgili özel bir şey söylemedim, genel anlamda söyledim.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Saygıdeğer milletvekilim, bakın, size hiçbir şey söylemeden, incitmeden bir şey söylüyorum. On yıl önce siz bunu getirmeye çalışıp da biz sizi engellediysek biz kendi kendimizi tebrik ediyoruz. Biz nasıl engelledik? Eğer bu gerekçeler haklıysa, on yıl önce de sizler bunu düşünemediyseniz sizle alakalı bir eksiklik vardı. Bu on yıl önce gelmedi. Ben on yıldır Parlamentodayım. Böyle bir düzenleme gelmedi, böyle bir teklifle de gelmediniz benim bildiğim kadarıyla. Sayın Başkan beni bağışlasın, böyle bir şey ben bilmiyorum. Yani muhalefete bunu atmayın yani "Muhalefet böyle engelledi." filan diye. Millî Savunma Komisyonunda daha önceki arkadaşlarımız var. Demek ki muhalefetin engellediğiyle alakalı argüman, öyle bir şey yok. Şöyle bir ucuz beklentimiz yok yani arkadaşlar, böyle bir düzenleme geçiyorsa, biraz önce değerli milletvekillerimden bir arkadaşımız söyledi, bu herhangi bir kamu iktisadi teşebbüsüyle alakalı anonim şirket değil. Biz sizi anlıyoruz. Genel Başkanınız diyor ki: "Ülkeyi anonim şirket gibi yöneteceğim." Bu bir tarzdır, biz bunu şey yapmıyoruz. Olabilir, anonim şirket olarak da yönetebilir. Bu siyasi tarzda, aynı düşünmek zorunda değiliz. Ama nitelikli personelle alakalı biraz önce Sayın Bakanın ifade etmiş olduğu, Bakan Yardımcısının ifade ettiği konuda bizim tereddütlerimiz var. Olayla alakalı değil, bir sarıklı amiral var, ortalıkta dolaşıyor. Her gün soru soruyorum Millî Savunma Bakanlığına, rütbesinin üzerine Mustafa Kemal'in ordusunun amirali cübbe giyindi. Her gün soruyorum ne yaptınız diye, duruyor. Liyakat diye bir şey yok. Soruyorum Sayın Bakan Yardımcım, ne yaptınız? Burayla alakalı değil. Bakın, kaygımız var, bir astsubay geçenlerde inşatta, bir tarikat inşaatında vefat etti, oğlu orada çalışıyor. Zonguldak Valisi bile diyor ki: "Ben bile şaşırdım, ben de anlayamadım durumun ne olduğunu." Bizim bu konuda kaygılarımız var, liyakat konusunda. Biz bu orduyu Mustafa Kemal'in ordusu olarak görüyoruz, bakın, tekrar tekrar söylüyorum ve bu ordu Mustafa Kemal'in ordusu, cumhuriyetin ordusudur. Bizim şöyle bir kaygımız... Bunlar diyor ki "Efendim, siyasi rantmış." falan diye. Bizim Kırıkkale'yle alakalı siyasi rantımız, öyle bir beklentimiz yok. Önceki seçimlerde AKP 3 milletvekili alıyordu, şimdi MHP 1, CHP 1, AKP 1. Yanlış mı diyorum Ahmet Bey? Böyle bir kaygımız yok. Yani böyle bir kaygı içerisinde değiliz. Biz ülkenin geleceğiyle alakalı ciddi bir tereddüt içerisindeyiz.
Bakın, size yakın olan şeylere gitmeyeceğim, hikâye anlatmayacağım. Yani altı yüz yıllık bir kurum, 1921'de Mustafa Kemal... Türkiye'nin ilk sanayi kuruluşu, müthiş bir kuruluş. Sizlerin omuzlarında büyük bir yük var. Ben üniversitede öğrenciydim, Recai Önder'i hatırlıyorum, ilk aklıma gelen o. İyi, kötü, Allah rahmet etsin, herhâlde yaşamıyor, tam bilmiyorum ama, kurumun eski genel müdürü, yanılmıyorsam yani onu hatırlıyorum, onun ormanını hatırlıyorum. Benim seçim bölgeme gidiyorken Kırıkkale'nin kenarında Recai Önder Ormanı'nı hatırlıyorum. Makine Kimya bir kent. Murgul benim seçim bölgem. Murgul'da aynı bu şekilde bu kapsama yani tam aynı olmasa da böyle başladılar ve Murgul öldü. İlk sosyal tesisleri, ilk tiyatroyu, ilk sinemayı orada gördüler, cumhuriyetin kurumları bunlar. Yani 13 haneden bir kent yaratan bir kimlik. Biz bunları anlatıyorken etkileneceğinizi, bu yaptığımız konuşmaların sizi etkileyeceğini veya sizin bize yaptığınız konuşmalardan bizim etkileneceğimizi beklemeyin, bunları tarihe not düşüyoruz. Yarın bir gün buralardan kalkıp gideceğiz, diyecekler ki: "Bununla alakalı konuşmalar yapıldı." Biz diyoruz ki: Olayın bileşenleriyle, şeyle alakalı... Alkışlamak veya popülizm falan diye değil. Kırıkkale, Makina Kimyanın -çok hoş bir kelime değil ama- başkenti yani ilk sanayi kuruluşunun başkenti. Yoksa Cumhuriyetin başkentini kimse tartışamaz, adını bile alamaz, o anlamda başkenti. Oranın bileşenlerine sormak lazım.
Bakın, sizinle bir şey paylaşacağım, sözlerimi fazla uzatmayacağım Sayın Başkanım, affınıza sığınarak. Bakın, MEMUR-SEN Hükûmete yakın. MEMUR-SEN Genel Başkanı Hacı Bayram Tonbul bazı şeyler paylaşmış, o da bir kaygı duyuyor. Demek ki ortak payda yani ülkenin millî güvenliğiyle alakalı bir politikada yelpazeye veya... Nereden bakarsanız bakın, biz ortak bir paydada buluşmak istiyoruz. İç politikada farklı görüşlerimiz olabilir ama biliyoruz ki Makina Kimya sadece bir savunma sanayi kuruluşu değil. Kaç gündür çalışıyorum, öğrendim; pil üretmiş, tek motorlu uçak üretmiş, çok ilginç, bilmiyordum yani; bunları bilmiyordum ve çok mutlu oldum, çok önemli bir stratejik kuruluş ÇAYKUR gibi, FİSKOBİRLİK gibi. Yani dünyada, bizim masaya oturduğumuz zaman rakiplerimizi alt edeceğimiz ciddi bir kuruluş. Anlıyorum ki şöyle bir gerekçeyle yola çıkıyorsunuz: Kamu iktisadi teşebbüsü olması, sizin, uluslararası dünyada rekabetle alakalı kaygılarınız, soru işaretleriniz, tereddütleriniz var. Bunu zaman içinde göreceğiz yaptığımız zaman. Biz özelleştirmeyle alakalı kaygılarımızı diyoruz, biraz önce sevgili Halil kardeşim ifade etti. Demek ki, biraz önce dedim, yine yasanın içinde bir boşluk var.
Şimdi, MEMUR-SEN'in Başkanı "'Özelleştirme olmayacak.' denmesine rağmen kurum personelini memuriyetten istifa ettirerek İş Kanunu'na tabi personel statüsüne geçirmeye yönelik sözleşme dayatılıyor veya personel kurumdan ayrılmaya mecbur bırakılıyor. Yetişmiş, tecrübeli kurum personelinin memuriyet hakkı elinden alınarak kuruma vatandaş dahi olmayan yabancı personel takviyesi yapılmasının önü açılıyor." diyor. Onun dediklerini diyorum ben. "Savunma ve güvenlikle ilgili devlet sırrı niteliğindeki bilgiler tehlikeye atılıyor. Metnin hiçbir paydaş kurum ve kuruluşla görüşülmeden alelacele, gizlice hazırlanması, taslakta büyük boşlukların ve belirsizliklerin bulunması, kuruma verilecek olan muazzam yetki ve imtiyazlar, sendika, vatandaş, devlet ve millet açısından büyük tehlikeler içeriyor." diyor, devam ediyor: "Hareket alanı ve hız kazandırma iddiasıyla yeni bir yapı ve statü tasarımını içeren kanun taslağı kamuoyuna yansımıştır. MKE'yi 'MKE AŞ'ye dönüştürülüp, sermayesi hazineye aktarılıp personel rejimi kökten değiştirilmek istenmektedir. Mevcut personel ve yöneticiler, 657 ve 399 sayılı Kanunlar kapsamından çıkarılıp İş Kanunu statüsüne dönüştürülmek istenmektedir. Mevcut personele sözleşme önerilmekte ve âdeta sahip oldukları statü ve hakları tamamen ellerinden alınmaktadır." diye devam ediyor, ayrıntılara girmeyeyim. Şimdi, buna ilişkin bunlar da bir kaygı duyuyorlar Değerli Başkanım, Değerli Bakan Yardımcım. Yani burada bir şey var.
Şimdi, ben bir Komisyon üyesi olarak soruyorum: Şu mevcut teklifin içerisinde, mevcut hâliyle özelleştirmeyle alakalı hiçbir teklife gerek olmadan... Bu garantiyi Ramazan Bey kardeşim verdi, 3-4 kere dedi ki: "Özelleştirme olmayacak." Eğer buna ilişkin garantiyi veriyorsa MHP bu önergeyi vermesin, vermesin MHP bu önergeyi. Bu önergeyi tartışmak benim haddim de değil. Çünkü onlar da o kaygıyı duyuyorlar Sayın Bakan Yardımcım. Bakın, onlar da o kaygıyı duyuyorlar, diyorlar ki...
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Minareyi doğrultacağız.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Yani onlar da o kaygıyı duyuyorlar.
Biz bu 657'den İş Kanunu'na geçişle alakalı, statüyle alakalı... Demin Ramazan Bey de anlatıyorken veya Sayın Bakan siz de ifade ettiniz; ben bunu anlayamadım şey olarak. Yani bu personel rejiminde bu statü, 657'den İş Kanunu'na... Uzun yıllar bu konuda avukatlık yaptım, bunu anlayamadım. Bu statü nasıl aynı öbür tarafa doğru gidiyor, ben bunu anlayamadım yani. Yani statü aynı şekilde nasıl muhafaza edilir, 657'nin o koruma kalkanının dışında İş Kanunu'na tabi hükümlerle bu kamu personeli nasıl istihdam edilir, ben bunu anlayamadım, bu da benim eksikliğim, onu da ifade etmek istiyorum.
Sözlerimi bitirmeden evvel... Ha, bir de şey dedi Sevgili Ramazan kardeşim: "Makina Kimyayı ayağa kaldıracağız."
BAŞKAN İSMET YILMAZ - "Şahlandıracağız." dedi.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - "Şahlandıracağız." dedi. Bu lafı bana göre Kırıkkale'nin meydanında yapın. Kırıkkale'nin meydanında "Makina Kimya ayağa kalksın." diye deyin, bakalım ne diyecekler yani bileşenler ne diyecek?
Şimdi, burada kim var bilmiyorum, Kırıkkale'yle alakalı var mıdır? Gerçi, ben tanımadığım için...
BAŞKAN İSMET YILMAZ - Burada herkes Kırıkkaleli.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Yok, yok, temsilciler anlamında Sayın Bakan. Yok, o anlamda demedim efendim, bileşenleri anlamında yani milletvekillerimize demiyorum, işçi temsilcileri anlamında.
BAŞKAN İSMET YILMAZ - İşçilerin de yüzde 90'ını temsil edenler, memur sendikasının da yüzde 90'ınına yakınını temsil edenler, hepsi buradalar; konuştuklarımızın hepsini duyuyorlar.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Buradalarsa mutlu olurum yani "Burada yokturlar." diye bir şey koymadım ortaya. Onların da yani masanın etrafındakilerin de bununla alakalı kafalarındaki soru işaretlerini gidermeleri gerekiyor. Biz, bu kanun teklifiyle, stratejik bir kurum olması, millî savunmayla alakalı bizim amiral gemilerimizden olması, Türkiye'nin ilk sanayi kuruluşu olması ve altında cumhuriyetin banisi Mustafa Kemal Atatürk'ün imzasının olması nedeniyle, yapılacak bir statü değişikliyle, anonim şirketi kimliğiyle ileride kaygı duyuyoruz, çalışanlarıyla ilgili kaygı duyuyoruz, özelleştirmeyle alakalı kafamızda kaygılarımız var, mevcut durumuyla alakalı kaygılarımız var.
Kurumun hesaplarına da baktık. 2019-2020 yıllarında ürettiği mallara, elindeki kâr marjlarına baktığımız zaman, sadece gerekçeyle kâr marjlarını, sadece onları karşı karşıya aldığımız zaman, gerekçelerle kâr belirtildiği zaman gerekçenin bir anlamda soyut kaldığı iddiasındayız. Bu anlamda biz bu itirazlarımızın Sayın Başkanın nezdinde Komisyon tarafından dikkate alınmasını; Anayasa'ya aykırılık iddialarımızın ve itirazlarımızın göz önüne alınarak kanun teklifinin Parlamento gündeminden çekilmesini saygılarımızla arz ediyoruz.