KOMİSYON KONUŞMASI

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Şimdi, Sayın Bakan cevap verdi, teşekkür ediyorum.

Benim de zaten argümanım oydu. Demek ki önceki yıllarda zarar etmiş kurum yani öyle tahmin ediyordum ki doğaldır zarar etmesi. Yani niye etti diye demiyorum. Onunla alakalı kaygımız vardı yani. Zarar ettiği zaman şöyle bir garanti vermek, hemen kamudan sermayen talep etmek gibi bir şeyi her zaman olmayabilir. Arka arkaya üç yıl, beş yıl filan olduğu zaman da ben bunu elden çıkartayım da diyebilir. Türk Ticaret Kanunu'nda bize öyle öğrettiler. Serbest piyasada böyle bu iş. Yani Sayın Bakanın dediği "basiretli tüccar"dan bunu anlıyoruz. Baktı ki zarar ediyorum diye böyle, böyle dedi.

Şimdi, güzel bir şey dediniz. Dediniz ki: "Sizlerin çocukları için Aselsan ile Makine Kimya arasında bir tercih yapsanız..." Vallahi emin olun, sokaktaki yani normal halkın çocuklarına deyin ki: "Belediyede taşeron işe girmek istiyor musun?" diye. Ölürler. Halkın önüne gelmiyor böyle bir tercih. Keşke böyle bir tercihi halkın önüne getirseniz de Aselsan ile şeyin arasında bir tercih yapsalar. Böyle bir tercih gelmiyor yani o başka bir olay. Yani bu başka bir şey, böyle bir tercih gelmiyor, oraya alıyoruz, buraya alıyoruz.

REFİK ÖZEN (Bursa) - Hayır, öyle bir şey kastetmiyor ki Sayın Bakan.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Şimdi, arkadaşlar, bakın, ben sizlere konuşurken hiçbir şey demedim, incitecek bir şey de demiyorum. Niye rahatsız oluyorsunuz? Hiçbir şey demiyorum ki size. Bakın, dediklerimde incitecek bir şey varsa söyleyin, deyin ki... Sizleri sonra dinleyeyim.

REFİK ÖZEN (Bursa) - Çarpıtıyorsunuz.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Çarpıtmıyorum, öyle bir şeyim yok, benim öyle bir tarzım yok Beyefendi. Bakın, sizi yeni tanıyorum.

Şimdi, buradaki olay şu: Genel gerekçede şöyle söyleniyor: "Gelişen teknolojiye ayak uydurulması, üretim imkân ve kabiliyeti, nitelikli personel." Altında da diyor ki... Aslında ben bu düzenlemeden şunu anlıyorum Sayın Başkanım... En altında da "Kritik ve nitelikli personelin istihdamının sağlanması..." diyor. Yani burada lafzıyla değil de ruhuyla yorumladığınız zaman yasayı, anlıyoruz ki gerekçeye göre bir hantal yapı var. Bu hantal yapının sorumlusu da mevcut personel. Eğer Türk Silahlı Kuvvetleri de -ki bilmiyorum, burada önemli olan siyasi iradedir- eğer bu hantal yapıdan şikâyetçi oluyorsa o kendi takdirleridir, onu bilmiyoruz. Ama bizim kaygımız şu: Yani anlıyoruz ki bu, 4 bin veya 5 bin... O aradaki tam rakam elimde yok benim, bir 5 binlik rakam var. "4 bin" dedi demin Sayın Valim. Bununla alakalı bir hantal yapı... Ki sizin dediğiniz ihracat bölümünde 2 kişinin yabancı dil bilmesi... Demek ki mevcut piyasa koşullarında rekabetle alakalı bir problem var sizlerin demesine göre. Bu hantal yapı kim tarafından oluşturuldu, nasıl oluşturuldu? Yani bir öz eleştiri yapmak gerekmiyor mu? Yani yirmi yıldır bir irade var ortada veya oradan geriye doğru alınan da var. Demek ki bu kurum bir arpalık olarak yönetilmiş yani öyle anlıyorum ben böyle böyledir diye. Kamudaki istihdamla alakalı, liyakat ile sadakat arasındaki ince çizgide bir problem var. Bu anlamda da bana göre Makine Kimya yönetimi kendisiyle alakalı bir öz eleştiri yapsın diye diyorum.

Teşekkür ediyorum.