KOMİSYON KONUŞMASI

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Başkanım, yaklaşık beş saattir çalışıyoruz, bir ara vermenizi istirham ediyorum yani en azından bir ihtiyaç molası arası verelim, o arada da gruplarla konuşalım diye diyorum.

BAŞKAN İSMET YILMAZ - Değişiklik önergesini geçirdikten sonra vereceğiz.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Ondan sonra bir ara verirseniz, istirham ediyoruz Başkanım, o arada gruplarla da konuşma yaparız.

Şimdi, burada getirilen düzenleme şu: Biraz önce de ifade ettiğimiz gibi, gerekçelerde de çok ayrıntılı bahsettik, tekrara da girmek istemiyoruz. Yani böyle bir düzenlemenin... Arkadaşlardan anlıyorum, "Bir an önce bitirelim gidelim." hareketindeler, öyle diyeyim, kelime bulamadım, incitmeyeyim diye. Şimdi, böyle bir düzenlemenin de oldubittiyle Komisyondan geçmesini istemiyoruz yani bir düşünelim, tartışalım, aynı şekilde milletvekillerimiz de bunun üzerinde bir değerlendirme yapsın.

Şimdi -burada getirilen- baştan beri söylüyoruz, 15'inci yüzyıldan bu tarafa doğru hizmet eden bir kurumdan söz ediyoruz ve cumhuriyetin yüz yılında Türk savunma sanayisi açısından önemli kilometre taşı olan bir kurumun geleceğiyle alakalı çok önemli kararlar alıyoruz; bu anlamda, çok önemli bir noktadayız bizim açımızdan. Bir yol ayrımında Makina ve Kimya Endüstrisi; anonim şirketle nereye gidecek veya mevcut hâlini koruduğumuz zaman -biraz önce gerekçede de ifade ettiğiniz gibi- gelişen teknolojiye ayak uyduracak mı uyduramayacak mı, piyasa rekabet koşulları açısından ne yapacak? Bu çok önemli.

Türkiye'de birçok kamu iktisadi kuruluşunun, bankaların bile zarar etmiş olduğu, bazı kamu bankalarının bile zarar etmiş olduğu bir ortamda Makine Kimyanın özellikle, son yıllardaki dediğiniz tabloda kâr etmesine çok sevindik, onu ifade edeyim, yani o çok güzel bir şey. O anlamda da demek ki, uygulanan politikalar veya kurumun içinde bulunmuş olduğu hukuki statü zarar etmesine engel. Bu, güzel bir şey; yani bizim argümanımızı doğruluyor ama piyasa koşulları içerisinde bir anonim şirket yapılanmasında ne olabilir diye... Böyle bir düzenleme geçtiği zaman -burada tabii, "İşçi temsilcileri de var." dediniz veya diğer sivil toplum örgütlerinden- bütün personelin işçi statüsüne geçeceğini, mevcut personelden emekliliği gelenlerin istemeleri hâlinde -yanlış bir şey varsa sayın Bakan düzeltir- hemen emekli edileceğini bu düzenlemeyle, ki altı ayın sonunda şirkette özel hukuk hükümlerine tabi olmayan hiçbir personel çalıştırılmayacak. Makine Kimyadaki bütün Yönetim Kurulu üyeleri, genel müdürler, daire başkanları, şube müdürleri, fabrika müdürlerinin görevleri hemen sonra erecek; hep böyle oldu bundan önceki şeylerde. Bizim ısrarla ifade etmiş olduğumuz, 657'den İş Kanunu'na tabi bir şeye geçtiğimiz zaman, statüyle alakalı iddia ettiğimiz buydu. Yani bu statüyü nasıl koruyacaksınız? Yani, kamu hukukunda "usuli kazanılmış hak" bize onu öğrettiler yani bunun temeli budur; "Usuli kazanılmış hak." diye bir şey olması gerekir. Bunu nereye, nasıl götüreceğiz diye temel soru işaretlerinden bir tanesi bu. Kabul edenler ise işçi olarak devam edecek bunda herhangi bir şey yok, sizlerin de koymuş olduğu teklifte; etmeyenler, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına gönderilecek ancak bu personelin hâlen görev yaptığı ilde bir yer yoksa talep edeceği en fazla 3 ildeki kamu kurumlarına yönlendirilecek. Hâlen kurumda işçi olarak çalışan personele de sözleşme teklif edilecek, eğer işçiler sözleşme imzalamayı reddederse Millî Savunma Bakanlığına ait başka iş yerlerine gönderilecek, işçiler bunu kabul etmezler ya da beş gün içinde yeni yerlerinde göreve başlamazlarsa işten atılacak. Bu konuda demek ki, işçiyi veya oradaki kamu personelini yönlendirecek Makine Kimya içerisinde bir birim oluşturulacak çünkü işçi önünü göremeyecek, orada çalışan personel önünü göremeyecek, yani buna ilişkin bir yönlendirme yapılacak öyle görüyorum ben. Bu yönlendirmenin ne derecede objektif veya subjektif olacağını, burada ne kadar konuşsak, anlatsak da bunu anlayamayız, bunu ancak pratikte önümüzdeki günlerde göreceğiz. Yani, "Ne olacağız?"a ilişkin Nostradamus değiliz ki buna ilişkin bir kehanette bulunalım.

Bir de bu, ileri ki maddeler de gerçi var ama. İşte, yabancı çalıştırabileceğini ilişkin -ki MEMUR-SEN bile bu konuda kaygı duyuyor- yani ülke güvenliğini ilgilendiren bir şeyde yabancıların evet, yani biz, kapalı bir ülke değiliz, sizin ilk başta ifade etmiş olduğunuz, o yabancı çalıştırılmasına ilişkin, kamu mevzuatına ilişkin bazı sırlar var, onları biliyoruz ama bu, çok önemli, çok stratejik bir kurum. Şimdi, bakın, dünyada başka ülkelerde -sizlerde çok çok daha ayrıntılı örnekleri vardır- inanıyorum ki mesela bir Türk'ü, kalkıp da bir başka şeyde, bir Yunanistan hadi onlarla çok ciddi problemlerimiz var ama bir Rusya'da, bir Amerika'da yani NASA'nın veya onların, Pentagon'un en stratejik bölümlerinde sadece kimliğinden dolayı bir Türk vatandaşını oraya sokmazlar yani Amerikan vatandaşı olup da aidiyet bağıyla ilişkin anayasal yemini yapmış olsa bile; bu konuda kaygı duyarlar. Yani ülkeler millî güvenlikleriyle alakalı ciddi bir kaygı içerisinde olurlar ve kendi stratejik kurumlarıyla alakalı bir bariyer koymaya ve ülkelerin savunma hakları açısından ve içinde bulundukları egemenlik hakları açısından çok önemli ve kıymetlidir. Bunun Makine Kimya açısından düzenlenmesi, bir oldubittiye getirilmeden kendisiyle alakalı bir öz eleştiri yaparak "Ben ne yapıyorum?" demesine ilişkin tarihî uyarılarımızı yapıyoruz. AK PARTİ'deki değerli milletvekili arkadaşlarım da bu konudan kaygılanmasınlar, biz, bu itirazları ileri sürmek zorundayız.

Sonuç olarak, bu bir dış politikadır ve Makine Kimya, bizim en stratejik kurumlarımızdan bir tanesidir. Kaygı duyuyoruz bu konuda, gerçekten ciddi anlamda kaygı duyuyoruz yani anonim şirket statüsü veya bununla alakalı, yabancılarla alakalı istihdam millî güvenlik politikalarımıza zarar verir mi? Kaygı duyuyoruz yani. Bu konuda gerekli, içten şeyler istiyoruz. Biraz önce sevgili Çetin Arık ifade etti. Biz, anonim şirketin yapılanması, denetimleriyle bunlarda değiliz, biz, yani siyah ve beyaz gibi; yani flu bakmıyoruz olaya. Biz bu taraftan baktığımız zaman diyoruz ki: Bu statü değişikliği kanun teklifinin gerekçesinde ileri sürülen soyut gerekçelerle ifade edilemez. Yani o soyut gerekçeler bu statü değişikliğinin muhik sebebi olamaz hukuki terimle yani o, muhik sebep olamaz, bunu bir kere daha ifade ediyoruz.

İşte, kamulaştırma görevi var, şirketin yüklendiği taahhütleri yerine getirebilmek için Millî Savunma Bakanlığının envanterinde bulunan ham madde, araç gereç, cihaz, bina gibi şeylerin bedelsiz kullanımına ilişkin hükümler var; bunlar ayrı olaylar.

Bir de şirketin 12 yasa ve kararnameden muaf olacağına ilişkin bir düzenleme getiriyorsunuz. "Türk Ticaret Yasası'na göre kuruluşu, ayni-nakdî sermaye konulması ve şirket topluluğunun genel kurul toplantısına Ticaret Bakanlığından temsilci görevlendirilmesine ilişkin hükümler de şirket hakkında uygulanmayacaktır." deniliyor.

Özel hukuka ilişkin hükümler ve Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulandığı zaman, piyasa koşullarında "AŞ" dediğimiz zaman, biraz önce de ifade ettiğim gibi, AŞ'ye nereden bakacaksınız? Kâr-zarar mantığıyla yola çıkacaksınız ve bu marjı kendinize baz alacaksınız. Türkiye Cumhuriyeti -biraz önce arkadaşlarım da ifade ettiler- bir anonim şirket değil, anonim şirket olmadığı için de kâr-zarar mantığıyla bakamayız. Israrla ifade ettiğimiz gibi, bu kurum da herhangi bir kamu iktisadi teşebbüsü değil, stratejik bir kurum. Biz buradan baktığımız zaman ÇAYKUR da bizim için bir stratejik kurum, fındık da FİSKOBİRLİK de bizim için stratejik yani bunlar dünyada Türkiye'nin elinde olan en büyük kozlar. Hangi siyasal iktidar gelirse gelsin, siyasal iklim nasıl değişirse değişsin Makine Kimyaya bugüne kadar yüz yıl içerisinde o kurumun mahremiyetine dokunmayacak bir anlayışla bakmış siyasi iktidarlar, hiçbir problem olmamış. Yani siyasetin içerisinde siyasi manevralar olabilir, genel müdürlüğü değişikliği olabilir, onları anlayışla karşılayabiliriz ama Makine Kimya siyasetin dışında kalmış, özerk kalmış, bugüne kadar o kâr marjıyla getirmiş. Biz diyoruz ki biz o kurumu pamuklara sarmalıyız; bakın, biz o kurumu pamuklara sarmalıyız. İçtenlikle böyle söylüyoruz yani hiç yıpratacak şeyler söylemiyoruz, o kurum bizim için çok kıymetli. Sayın Başkan, o anlamda diyoruz ki çok müthiş bir envanteri var, bu teklif gelene kadar ben bu envanteri bilmiyordum, envanteri görünce ne kadar güçlü olduğumuzu, ne kadar güzel şeyler yaptığımızı gördüm. İyi ki cumhuriyet var, cumhuriyet bize böyle bir kurumu kazandırmış, nur içinde yatsın Mustafa Kemal Atatürk. O anlamda, bu kaygılarımızla alakalı, eğer Sayın Başkan da uygun görürse -biraz önce Özgür Bey de şeyle görüştü, çok ayrıntıya da girmeyeyim o konuda- bir değerlendirme yapılırsa bunları yeniden şey yapalım.

Başkanım, bir ara verirseniz onu da takdirlerinize sunarsam...

Çok teşekkür ediyorum, saygılar.