KOMİSYON KONUŞMASI

ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Arkadaşlar, Amerika'yı yeniden keşfedeceğimiz bir süreç değil önümüzdeki süreç. 1980 sonrası neoliberal dalganın sert rüzgârı neticesinde "arpalık", "verimsiz", "Zarar ediyor." söylemleri ve boyalı basının pohpohlamaları, işveren çevrelerinin alkışları ve sağ siyasal iktidarların kamunun neyi var neyi yoksa elden çıkarma arzuları neticesinde yaklaşık 70 milyar dolarlık özelleştirme yapıldı ki bunun 62,7 milyar dolarlık kısmı son on dokuz yılda gerçekleştirildi. Buradan şuraya varmak istiyorum: "Uçacağız, kaçacağız, işçiler açısından şöyle güzel olacak, böyle güzel olacak." söylemleri en hafif deyimiyle palavranın ötesine geçmedi.

Türkiye işçi sınıfının, özelleştirme deneyimlerinden ötürü sütten ağzı yanmıştır, TELEKOM ve enerji sektöründe yaşanan özelleştirmeler sonrası yangın yerine dönen o iş kollarının dumanı hâlâ tütmektedir. Günün koşullarında yeni işverenin "Birlikte daha güzeli, daha iyi koşullarda başaracağız." söylemleriyle işverenle sözleşme imzalayan çalışanlar kısa süre sonra "Keşke kamu işçisi olarak kalsaymışız." dediklerinde atı alan Üsküdar'ı geçmişti. Birçoğu işini, aşını kaybetme durumuyla karşı karşıya gelmiş, şanslı olanlar özel sektörün acımasız şartlarında emeklilikleri için gün saymışlardır. Özelleştirilme gerekçesiyle istihdam fazlası olarak gösterilen ya da özel sektörde çalışmak istemeyen kamu personeli başka kamu kurum, kuruluşlarına gönderildi; yıllarca çalışıp deneyim kazandıkları alanlardan kendilerinden gereği gibi yararlanılamayacak kurumlara ve görevlere gönderilen mühendis, teknisyen ya da diğer alanlarda çalışanlar kendi mesleki varlık ve üretkenliklerinden koparıldılar. Özlük haklarındaki gerilemenin yanında, kamu açısından da atıl istihdam yaratılması anlamında gelecek sonuçları Türkiye Cumhuriyeti devleti ve çalışanları olarak deneyimledik.

Teklifte de MKE Anonim Şirketi çalışanlarının 4857 sayılı İş Kanunu'na tabi işçi statüsünde olacağı öngörülüyor, sosyal güvenlik statüleri 5510 sayılı Kanun'un 4 (a) maddesinde olacak. Burada az önce bir milletvekilimiz de soru olarak gündeme getirdi, kamu işçisi olan işçiler bu kuruma geçtiklerinde kamu işçisi niteliklerini kaybedecekler, benim anladığım bu. Sözleşme yapacaklar, normal SGK'ye bağlı olarak çalışmaya başlayacaklar, özel kanuna tabi. O zaman kamu niteliğini kaybedip normal işçi statüsüne dönecekleri için aslında bu da bir anlamda bir özelleştirme gibi anlaşılabilir; bununla ilgili de cevap verilirse memnun olurum. Bu işçilerin durumu özelleştirme değil midir? Sayın Bakanım, kamu işçisi olacak mıdır hâlâ bunlar? Bunlar özelleştiğinde bu işçilere hâlâ kamu işçisi mi diyeceğiz yoksa özel işçi mi olacak? Bir milletvekilimiz daha sormuş, zannedersem Milliyetçi Hareket Partisindendi.

En önemli hususlardan biri de şirket faaliyet alanıyla ilgili konularda geçici veya sürekli olarak yerli ve yabancı uyruklu personel istihdam edilecek. Şirkette istihdam edilecek personelin kamu kurum ve kuruluşlarına personel alınmasına dair mevzuat hükümlerinin uygulanmayacağı düzenlenmektedir. Bu sermayenin tamamını bu memleketin hazinesi karşılayacak ama birileri kafalarına göre bir istihdam modeli uygulayabilir. Bunun işleyen bir demokraside kabulü mümkün değildir. MKE kurumu statü değişikliğine rağmen bir iktisadi devlet teşekkülüdür ve öyle de olması gereklidir. Kurulacak bu anonim şirkette istihdam edilecek kişilerin de şirket her ne kadar özel hukuka tabi olacaksa da Millî Savunma Bakanlığının ilgisi olması sebebiyle, personel temini noktasında, kamu mevzuatında aranan niteliklere sahip olmayan kişilerin istihdamına cevaz verecek düzenlemelerden kaçınılması gerekirdi.

Burada alelade bir şirket kuruluşundan bahsetmiyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri ve kolluk güçlerimize silah, mühimmat, araç ve gereç üreten, doğrudan doğruya ülkenin güvenliğine ilişkin alanlarda faaliyet yürüten bir şirketi konuşuyoruz ama bu şirkette çalışacak kişilerle ilgili yeter şartlar söz konusu olduğunda işi şansa bırakmak tam da işte bu iktidarın kafa yapısıyla mümkün olabilirdi. Şirkette çalışacak kişilerin 657 sayılı Kanun'un 48'inci maddesinde tanımlanan şartlar ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarına İşçi Alınmasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4'üncü maddesinde belirtilen şartları taşımaları kimi niçin rahatsız etmiştir? Kriterlerin önceden belirlenmesinden neden rahatsız olunur? "Daha önce ne istediler de vermedik?" "Kandırıldık." diyenler hâlâ iş başındayken biz bu ülkeyi kumar masalarında bulmadık ki birilerinin iyi niyetine güvenerek riske edelim. Türkiye Cumhuriyeti, savaş meydanlarında emperyalizme meydan okuyan koca yürekli Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının gayreti, Mehmetçik'in kanı, ulusun topyekûn fedakârlığıyla kuruldu. Ne demek şimdi, parasını benim milletim verecek, düdüğü başkası alacak? Bu millet bunun hesabını sorar.

Kanuna ve yönetmeliğe göre, affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, millî savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas ve ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak şartı teklifin bu şekilde yasalaşması durumunda bu şirkette çalıştırılacak kişilerde aranmayacaktır Değerli Bakan Yardımcım, dolayısıyla, niteliği itibarıyla, ulusal güvenlikle doğrudan ilişkili olan bu şirkette bu şartlar aranmadan personel istihdamının önünün açılması kabul edilemez.

Teklifin genel gerekçe kısmının ilk paragrafında da aslında teklif sahipleri gerçeği kabul etmiştir; Türk savunma sanayisinin temelini oluşturan Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu ve ikinci paragrafında mühimmat, silah, roket, patlayıcı ve diğer savunma ürünleri konusunda Türk Silahlı Kuvvetleri ve güvenlik güçlerinin en önemli tedarikçisi konumunda olan Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu nitelemeleriyle MKE'nin Türkiye Cumhuriyeti devleti açısından taşıdığı önem ortaya konmuştur. Bu gerçeklik orta yerde dururken bu ülkenin yetişmiş mühendis, teknisyen ve işçi kadrolarıyla yürütülebilen ve oldukça da başarılı olan bu kurum şirkete dönüştürülerek yabancı istihdamının da yolunun açılması ayrıca düşündürücüdür.

Teklifle, şirket nezdinde istihdam edilecek personelin işe alınması, sayısı, atanması, nakli, görevlendirilmesi, eğitimi, niteliği, kadrosu, unvanı, görevde yükselmesi, ücreti ile diğer tüm mali ve sosyal hakları, terfisi, izni, çalışma esasları, vekalet, ödül ve disiplin işlemleri ile sözleşme esasları ve benzeri diğer uygulamaya ilişkin hususların Genel Kurul tarafından çıkarılacak düzenlemelerle belirleneceği ve anılan personele ücret ve diğer tüm mali sosyal hakları kapsamında yapılacak ödemelerin aylık ortalamasının Hazine ve Maliye Bakanlığının görüşü alınarak, Genel Kurul tarafından tespit edilecek üst sınırı geçemeyeceği hüküm altına alınmak istenmektedir. Başlı başına bu düzenleme dahi Anayasa'nın 48'inci maddesinde düzenlenen sözleşme hürriyetine ve 53'üncü maddesinde düzenlenen toplu sözleşme hakkına aykırılık taşımaktadır. Kamu kurumu olmaktan çıkarılan ve özel hukuk hükümlerine tabi bir şirkete dönüşen MKE AŞ'nin imzalayacağı sözleşmelere kanun yoluyla bir üst sınır getirilmesi ve bu üst sınırın da işveren konumundaki bir organa, Yönetim Kurulu ya da Genel Kurula bırakılması sözleşme hürriyetini zedeleyeceği gibi, hâlihazırda toplu sözleşme imzalayan bu kurumda toplu sözleşme hakkına müdahale niteliğindedir.

Bu teklife neresinden bakarsak bakalım bir kamu yararı olduğunu ifade etmek abesle iştigaldir. Her fırsatta yerli ve millî olduğunu ifade edenler bilmelidir ki bu teklif başlı başına bir millî güvenlik zafiyeti doğuracaktır.

Teşekkürler.