| Komisyon Adı | : | MİLLİ SAVUNMA KOMİSYONU |
| Konu | : | Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 96 Milletvekilinin; Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketi Hakkında Kanun Teklifi (2/3677) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 28 .06.2021 |
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Sayın Bakan Yardımcım, değerli bürokratlar, değerli milletvekilleri, sivil toplum kuruluşunun değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Geçen hafta perşembe günü görüştük ve muhalefet olarak çekincelerimizi bir bir anlattık. Dediniz ki: "Daha nitelikli bir eleman alımı olacak." Bunun olmayacağını örnekleriyle tek tek sayarak gösterdik. Hantal bir yapı olduğunu söylediniz; kâr eden bir kuruluş olduğunu söyledik. Ticari bir dönüşüm yapılacağını söylediniz ve ısrarla da... Şunda ısrar ediyoruz: Yani "Bu bir anonim şirkete dönüştürülürse özelleştirilecek, bunu yapmayın, Makine Kimyaya bunu yapmayın." dediğimiz de Sayın Ramazan Can da biraz önce "Makine Kimya anonim şirketine dönüştürülse dahi özelleştirilmeyecek, satılmayacak." dedi. Çekincelerimizi görüyorsunuz ki şimdi bir önergeyle bir madde ekliyorsunuz yani "Bu satılabilir." diye bir madde ekleme gayreti içerisinde olduğunu görüyoruz.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sizi ikna etmek için.
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Bakınız, "Satılmayacak." dediğiniz bir şirket... Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesi yok sayılarak bütün partilerin oy birliğiyle geçmiş olan İstanbul Sözleşmesi'nden bir gece yarısı kararıyla vazgeçilmedi mi? Vazgeçildi. Yani burada "-ecek" "-acak" diyerek milletin aklıyla dalga geçmeyin. Bakın, bir gecede Cumhurbaşkanı kararnamesiyle "İstanbul Sözleşmesi'nden çekiliyorum arkadaş." denildi, çekildi.
Yani biz sizi bir kez daha uyarıyoruz: Sayın Ramazan Can, siz Kırıkkale'nin ekmeğini yemişsiniz, babanız, dedeniz orada çalışmış, siz orada çıraklık okulunda okumuşsunuz. Biz sizi bir kez daha uyarıyoruz, bu milletin bir evladı olarak uyarıyoruz; sizin de Kırıkkale'yi sevdiğinizi düşünüyoruz. Eğer ki bir gece yarısı kararnamesiyle "Makine Kimya anonim şirketi özelleştirildi." derse çocuklarınızın, torunlarınızın yüzüne bakamayacaksınız. Onun için gelin, bu imzanızın arkasında durmayın.
Aslında biz şunu da çok iyi biliyoruz Sayın Başkanım; yani Ramazan Bey bunun da ilk imzacısı ama bunun nerelerde nasıl hazırlanıp da getirildiğini iyi biliyoruz. Ama bir vatandaş olarak, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir vatandaşı olarak bir kez daha uyarıyorum: Bir gece "Bu şirket özelleştirildi." derse bunun altında kalırsınız.
Bakın, "Satılmayacak." diyorsunuz, ben size daha yeni... Sayın Cumhurbaşkanının hayali neydi? Hayalini satıyor. "Türkiye'de şehir hastaneleri benim hayalimdir." dedi; şu anda hayalini satıyor, sattırıyor; Danimarkalı bir şirkete bugün şehir hastanelerimiz satıldı, 5 tane şehir hastanemiz Danimarkalı bir şirkete satıldı, bir günde satıldı Sayın Can, bir günde şehir hastanelerimiz satıldı.
Bir de bu şehir hastaneleri, bakınız, kâr eden kuruluşlar. Yani öyle ki kimin kime ne verdiği, ne aldığı belli olmayan şehir hastaneleri bir gecede satıldı. Yapılırken bu şirketlere o kadar kıyaklar sağlandı ki. Devlet bunlara garantörlük verdi, bunlara yüzde 80 doluluk oranı verdi, hasta garantisi verdi, efendime söyleyeyim, etrafındaki eczanelerin, otoparkının vesairesinin işletmesinin garantisini verdi; laboratuvarı bu şirkete verdi, arsayı devlet verdi bu şirkete ve yirmi beş yıl da ödediği parayı üç yılda çıkartacağının garantisini verdi. Niye kaçıyor peki şimdi bu şirketler ya da bu, Rönesans şirketi bu, 5 tane şehir hastanesini niçin satıyor? Şunun için satıyor: Biliyor ki ufuk görüldü artık, kara görüldü ve iktidar gidiyor, iktidardan gidiliyor. İktidardan gidilirken de Sayın Genel Başkanımız "Bu, kamu-özel ortaklığıyla yapılan şirketler kamulaştırılacak. Yetimin hakkını sonuna kadar savunacağız." dedi ve Danimarkalı bir şirkete satılıyor şimdi. Yani deniliyor ki: "Muhatabınız ben değilim. Ben kârımı ettim arkadaş, bundan sonra Danimarka'daki bir şirketle uğraşın."
Bakınız, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak şu benim kanıma dokunuyor. Şimdi şunu soruyorum ben size: Bir şehir hastanesi ile devlet arasında bir anlaşmazlık çıksa bunu kim çözecek? Türkiye'deki mahkemeler, değil mi? Yani Türkiye'deki mahkemelerin çözmesi gerekir ama İngiltere'deki bir mahkeme tahkim mahkemesi olarak kabul edilmiş ve de bir anlaşmazlık olduğunda "Gidin, işinizi oradan çözün." denilecek.
Bakınız, Sayın Milletvekilimiz Ahmet Bey de söyledi, dedi ki: "Ya, bu Katarlılar gitmişler, Makine Kimya Endüstrisinin orada bir keşif yapmışlar, orada gezmişler. "Bu doğru mudur, bunun aslı var mıdır?" denildi. İçinizden çıkıp da bir tanesi "Hayır arkadaş, böyle bir şey yok." demedi.
İSMAİL KAYA (Osmaniye) - Doğru değil, yok öyle bir şey.
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Bakınız, bir Katar sevdanız var. Bakın, sayın milletvekilleri, bir Katar sevdanız var.
BAŞKAN İSMET YILMAZ - Arkadaşlardan bu konuya cevap bekleyeceğiz; siz notunuzu alın arkadaşlar.
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Anlayabilmiş değilim ben, bu Katar sevdası neyin sevdasıdır, niçin Katarlılara bu kadar sevda var? Yani bir uçak...
İSMAİL KAYA (Osmaniye) - Üniversite sınavında da aynı şeyi söylediniz, "Katar sevdası" diye, yalan olduğu ortaya çıktı. Öyle bir sevda yok.
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Bakın, yalan olduğu ortaya çıkmadı, Sayın Milletvekili, bakın...
İSMAİL KAYA (Osmaniye) - Çıktı, biz önergenin imza sahibiydik.
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Şunu söylemek istiyorum, bakın, Katar sevdanızı: Bakın, ne yapmışsınız? Borsa İstanbulun yüzde 10'unu Katarlılara vermişsiniz, Tank Palet Fabrikasını Katarlılara peşkeş çekmişsiniz.
YASİN UĞUR (Burdur) - Salda'yı unuttunuz, Salda'yı da...
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Yani düşünebiliyor musunuz, burada Kanal İstanbul diye bir ihanet projesi var, etrafın Katarlılara peşkeş çekmişsiniz.
İSMAİL KAYA (Osmaniye) - Her şeye karşısınız!
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Her şeye karşı gelmiyoruz.
İSMAİL KAYA (Osmaniye) - Üçüncü Köprü'ye de böyle dediniz, Kanal İstanbul'a da...
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Bu milletin, bu vatanın, bir yetimin hakkını savunuyoruz Sayın Milletvekili.
Bakınız, ya, "Millîyiz, yerliyiz." diyorsunuz -ben tıp hekimiyim- diyorsunuz ki askerî hastanelerle bir anlaşma imzalandı. Ya, Katar'da askerî bir durum yok, tıp alanında bir ilerilik yok ki. Niçin Amerika'da değil?
İSMAİL KAYA (Osmaniye) - Misafir askerî öğrencilerle ilgili yapılan bir anlaşma, ilk imza sahibi benim. Millî Savunma Komisyonundan geçti.
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Bakınız, ben bir konuşayım.
BAŞKAN İSMET YILMAZ - Arkadaşlar, lütfen dinleyelim. Siz de söz alırsınız, o söz aldı.
ÇETİN ARIK (Kayseri) - "Yalan." diyorsunuz, bakın, Katar askerî öğrencilerinin Türkiye'de tıp, diş hekimliği ve eczacılık eğitimini sınav koşulu olmadan alınabilecekleri şeklinde yorumlandı.
İSMAİL KAYA (Osmaniye) - Nerede yazıyor, bu nerede yazıyor?
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Önceden, sınavın olduğu vardı. Niçin Katar diyorum; niçin Amerika değil, niçin Almanya değil, niçin Fransa değil, niçin Avrupa ülkelerinden birisi değil de bu Katar? Sevdanız nedir arkadaşım ya bu kadar bu Katarlılara?
İSMAİL KAYA (Osmaniye) - Bu sadece Katar değil, bunun gibi başka ülkeler de var. Misafir askerî öğrenciler...
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Ya, utanmasanız "Apartman görevlilerimiz ya da bina yöneticileri de Katarlı olsun." diyeceksiniz. Allah aşkına, bu kadar da bu ülkeye bu kötülüğü yapmayın. Yani Katarlılara neyimiz varsa...
YASİN UĞUR (Burdur) - İnsaf ya! Saçmalıyorsunuz yani...
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Siz saçmalıyorsunuz. Düzgün konuşun lütfen ya! Konuşursunuz, cevabını verirsiniz arkadaşım.
YASİN UĞUR (Burdur) - Bu söylediklerinize...
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Ne demek yani...
MEHMET SAİT KİRAZOĞLU (Gaziantep) - Yalan konuşmayın yeter.
YASİN UĞUR (Burdur) - Şimdi bunları söylüyorsunuz, bunlara cevap hakkı da...
BAŞKAN İSMET YILMAZ - Yasin Bey, dinleyelim. Cevap verecekler.
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Bakınız, cevabınızı hazırlayın. Cevabınızın hepsinin de karşılığı var. Bakın, "Satmayacak." diyorsunuz, "Özelleştirmeyecek." diyorsunuz, hayalinizi satıyorsunuz diyorum. Şehir hastanelerini niçin sattınız arkadaş Danimarka'ya?
MEHMET SAİT KİRAZOĞLU (Gaziantep) - Yine yalan söylüyorsunuz, öyle bir satış yok.
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Ne demek ya? Bakın, tek tek, Adana, Yozgat, Elâzığ...
MEHMET SAİT KİRAZOĞLU (Gaziantep) - Yalan söylemeyin.
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Yalanı siz söylüyorsunuz. Terbiyeli konuşun. Terbiyeli konuş önce! Terbiyeli konuş, ne demek yalan söylüyorsun!
MEHMET SAİT KİRAZOĞLU (Gaziantep) - Tamam mı şehir hastanesi... Doğru konuşun.
BAŞKAN İSMET YILMAZ - Sait Bey, lütfen...
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Yalanı siz söylüyorsunuz. Milletin gözünün içine baka baka yalan söylüyorsunuz.
İSMAİL KAYA (Osmaniye) - Hayır, bunu kabul etmiyoruz.
ÇETİN ARIK (Kayseri) -Yalanı siz söylüyorsunuz. Yalan söylemeyin. Dikkat edin, cevap verirsiniz...
İSMAİL KAYA (Osmaniye) - Yazdığınız pankartların hepsi yalan. Bakın, bu pankartların hepsi yalan.
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Bakınız, burada cevap vereceksiniz. Bakın, diyorum ki: Sizin Adana, Yozgat, Elâzığ, Bursa ve İstanbul Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastaneleri Danimarka markalı bir şirkete sattınız mı; soru bu. Bu yalansa ben çıkayım, milletin önünde "Ben, yalan söylemişim arkadaş, özür dilerim." diyeyim. Ne yapıyorsunuz? Hepsine "Edilmiyor, edilmiyor." deyip yapıyorsunuz.
MEHMET SAİT KİRAZOĞLU (Gaziantep) - Siz de diyorsunuz.
BAŞKAN İSMET YILMAZ - Sait Bey...
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Bakınız, bu milletin vatanperver çocuklarını saçma sapan sorularla eleyip FETÖ'nün kirli çocuklarının eline sınav sorularını verirken de "Bunlar yalan söylüyor." diyordu. O zaman da biz haykırıyorduk "Bunlar, sınav sorularını çalıyorlar. Bunlar, bu milletin evlatlarını milliyetçi, vatanperver, yurtsever insanlarını eliyorlar, FETÖ'nün kirli çocuklarını devletin kilit noktalarına yerleştiriyor." diyorduk "Sınav soruları çalınmıyor, çok da gayet güzel sınav oluyor." diyen sizdiniz. Yalan söyleyen sizsiniz.
MEHMET SAİT KİRAZOĞLU (Gaziantep) - FETÖ'yle mücadele ederken...
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Tamam mı? Yalan söyleyen sizsiniz. Bunları söyleyen biziz ve bu milletin temsilcileri olarak da doğruları haykırmaya devam edeceğiz; bunu söyleyeceğiz, bunu söyleyeceğiz.
YAVUZ ERGUN (Niğde) - 50 sefer konuşuldu.
ÇETİN ARIK (Kayseri) - 50 sefer konuşulduysa 50 sefer daha konuşulur. 50 sefer daha konuşulacak.
Bakın, ne dediyse tersini yapan sizsiniz. Bakın, diyorum ki: İşte yaptıklarınız ortada. Anonim şirket hâline getirip de "Satmayacağız." deyip de sattıklarınız ortada. "Hayallerim" deyip de buradaki bu milletin evlatlarının geleceğini çaldığınız şehir hastanelerinde... Cumhuriyet tarihinin en büyük kara deliğidir şehir hastaneleri, en büyük kara deliğidir. 13 tane hastane yapmak için 21 tane devlet hastanesini kapattınız, 21 tane, 6 bin yatak elde etmek için sadece bunun gayreti. Ama neydi? "Yandaşa bir şekilde hizmet sağlayabilir miydik?" Diyorsunuz ki: "Yalan" Ben, bir kere daha soruyorum: Ankara Şehir Hastanesiyle devlet arasında anlaşmazlık çıkarsa "Kim çözecek?" diyorum; soru bu.
REFİK ÖZEN (Bursa) - Konumuzla alakası yok, konumuza dönsek...
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Konumuz bu, yani konumuzu şunun için anlatmak istiyorum: Sayın Milletvekilim, bakın, örnekler veriyorum, diyorum ki "Siz nitelikli personel" diyorsunuz...
REFİK ÖZEN (Bursa) - Onu da ayrı bir tartışırız yani.
ÇETİN ARIK (Kayseri) - ...nitelikli personelden kastınız kendi yandaşlarınızı bu devletin şirketlerine yerleştirmek; örnekleriyle açıkladım. Bugün, hayvanat bahçesinin müdürünü TÜBİTAK'a atadınız, bugün, FETÖ'nün bütün çocuklarını devletin kilit noktalarına yerleştirdiniz. "Amaç, nitelikli personel aktarımı değil." diyorum. "Amaç, buranın özelleştirilmesi, anonim şirket hâline getirilip birilerine peşkeş çekilmesi." diyorum, "Birilerine satılması." diyorum "İtirazımız bu." diyorum. Diyorsunuz ki: "Millî savunmanın omurgasıdır, burası satılmaz." diyorsunuz. "Millî savunmanın omurgasını kırmayın, bu milletin omurgasını kırmayın." diye isyanımız bu, söylediğimiz bu. Bunu söylüyoruz, diyoruz ki: Bakın, bir gece yarısı -örnek veriyorum size, diyorum ki- İstanbul Sözleşmesi'nden bir gecede çıkıldı hem de bütün siyasi partilerin, Meclisin iradesi yok sayılarak çıkıldı. Sen burada 8'inci maddeye önerge vermişsin, özelleştirilmeyecekmiş; kim dinleyecek seni? Kim dinliyor. Bir gecede bir karar çıkıyor ve anında geçiriliyor. İşte, burada da yapılmak istenen bu diyorum. İşte, o zaman siz bunun altında kalacaksınız Sayın Bakan Yardımcısı, sayın ilk imzayı atan Kırıkkale Milletvekili. Ben de bu milletin bir evladı olarak sizi uyarıyorum. Bir gece yarısı "Aman Allah'ım, özelleşmiş." dediğinde ne yapacaksınız, nereye kaçacaksınız? Onun için, bu yanlışa düşmeyin diye uyarıyorum. Daha önce de uyardık, dedik ki: "Bu FETÖ sizi sokacak, ülkeyi sokacak, bu milleti sokacak." dediğimde malum "Muhterem Hoca" dediniz, bunları söylediniz, öyle olmadığını gördünüz; devleti Allah korusun elimizden alacaklardı. Bir yanılgıya daha düşmeyin.
Bakın, bu Makine ve Kimya askerimize silah üretiyor, askerimize mermi üretiyor. Burada, yabancıların önünü açıyorsunuz siz, önünü açıyorsunuz ya; bu kadar kötülük etmeyin bu ülkeye. Bu millet size ne yaptı da neyin intikamını alıyorsunuz bu milletten? "Keşke Yunan kazansaydı." diyenlerin tarafında mı saf tutuyorsunuz? Ben, tekrar bir kez daha bu milletin seçip Meclise gönderdiği bir milletvekili olarak söylüyorum: Burası özelleşecek, burası satılacak ve gelin, bu yanlışa ortak olmayın, bunun altında kalmayın diyorum. Sayın Başkanım, söylemek istediğim bu.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.