KOMİSYON KONUŞMASI

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Bakan Yardımcısı, kıymetli milletvekilleri, değerli hazırun; herkesi saygıyla selamlıyorum .

Aslında dün biraz daha geniş değinme fırsatımız olmuştu, betonun, asfaltın, fosil yakıtların bize bıraktıkları konusuna biraz değinmiştik. Tabii, yine asfalt ve betonun oluşturduğu ısı deposu, ısı adası etkisi sonrasında yine iklim felaketlerine çarpan etkisini de hesapladığımızda ortaya çıkan felaketler aslında net bir şekilde kaynaklarını hepimize gösteriyordu. Bunu dün de söyledik, bugün de tabii bunu ilgilendiriyor. Bu konuda da birkaç bir şey söylemek istiyorum yine.

Sayın Bakan Yardımcısı, on sekiz yılda yaklaşık yarım milyar ton asfalt dökmüşüz, yetmemiş on sekiz yılda 1 milyar ton çimento dökmüşüz, yine yetmemiş on sekiz yılda yarım milyar ton kömür ithal etmişiz, yine yetmemiş on sekiz yılda 1,7 milyar ton kömür yaktırmışız ve yine yetmemiş o kömürden de elde edilen enerjiyi petrol yakıp bir o kadar da enerji elde etmişiz. Tabii, tüm bunlarla birlikte dediğimiz gibi her döktüğümüz beton, her döktüğümüz asfalt hem bir nevi serinliğe sebep olan o doğayı yok ediyor hem de aynı zamanda o ısı dalgalarının oluşumuna ve ısının artışına da sebep oluyor. Çarpan etkisini falan da hesapladığımızda aslında karşımızda bu yaşadığımız doğa felaketlerinin çoğunun kaynakları çok basit bir şekilde karşımıza çıkıyor ve basit önlemlerle de aslında bunlarla mücadele edebileceğimiz anlamına da geliyor. Ancak bunları yapmadığımız için, enerji verimliliğine yönelmediğimiz için, kaynaklarımızı doğru kullanmadığımız için de maalesef ki bu felaketlerle karşı karşıya kalıyoruz.

Özellikle, bu kullanılmış suların geri kazanımı başlığı konusunda bir sorum olacak. Şimdi, 2020 itibarıyla yüzde 2,5 tekrar geri kullanım söz konusu ve bunu yapabilmek için de sanırım -yine ulaştığım bilgilere göre- 255 milyar TL -diye bir rakam var- bir bütçe ayrılmış bu işe şimdiye kadar. Peki, bu yüzde 2,5'u yüzde 10'a ya da 12,5'e ya da 15'e çıkarabilmek için ne kadarlık bir ekstra bütçeye ihtiyacımız var? Elimizde öyle bir veri var mı? Ya da yine yüzde 15'e çıkarabilseydik yani suyu tekrardan bu şekilde kullanabilseydik bugün karşılaştığımız müsilaj felaketi ya da kuraklıkla karşı karşıya kalma konusunda bir değişiklik olur muydu? Evet, kuraklık bir doğa felaketi ancak dediğim gibi yüzde 2,5'tan 10 veya 15 civarına eğer çıkarabilseydik kuraklıktan bu şekilde etkilenir miydik şeklinde sormak istiyorum.

Bir de aslında Sayın Başkan söyledi, biraz da DSİ'ye ilişkin ilginiz olduğunu söyledi ama ben yine de buradan Sayın Başkanın da dikkatini çekmek istiyorum, yine değerli Komisyon üyelerimizin de sizlerin de aynı zamanda. Şimdi, Bingöl'de yaklaşık dört hatta beş gündür devam eden bir orman yangını vardı. Yine uzun zamandır özellikle Cudi'de, Gabar'da, Şırnak'ta, memleketimde orman yangınları, yine ağaç kesimleri sürekli gündemde olan bir konu.

Sayın Başkanım, şöyle söyleyeyim size, hani şu an memlekette herkes bu durumdan aşırı derecede muzdarip, herkes şikâyetçi çünkü Cudi Dağı bildiğiniz üzere kutsal kitap Kur'an-ı Kerim'e göre de Hazreti Nuh'un gemisinin konduğu yer, kutsal bir dağ ama maalesef ki güvenlikçi politikalar sebebiyle sürekli orman yangınlarıyla gündeme gelen de bir dağ. Özellikle son iki yılda ağaç kesimleriyle de inanılmaz bir doğa talanı söz konusu. Sürekli bunu gündeme getirmeye çalışıyoruz ama tabii karşımıza sürekli güvenlikçi bir bakış açısıyla bir refleks çıkıyor. Buradan belirtmek istiyorum hani insanlar şunu diyor artık: "Bingöl'de orman yangını beş gün devam ederken niye müdahale edilmiyor ya da yeterince müdahale edilmiyor -tabii ki edilmesi gerekiyor Muğla'daki yangına da- Muğla'da niye hemen onlarca arazözle ya da helikopterlerle, uçaklarla, yüzlerce personelle müdahale ediliyor?" Bir tarafta, ülkenin bir tarafında...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Ben de takip ettim, Bingöl'e de hemen müdahale edildi.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Şöyle söyleyeyim Sayın Başkanım, istiyorsanız hani bu duruma ilişkin de bir oturum açılabilir. Net bir şekilde söyleyeyim, bunu sadece burada siyaseten iktidara yönelik bir şey söylemek adına söylemiyorum. Genel itibariyle toplumda böyle bir rahatsızlık var yani Bingöl ya da Şırnak ya da Cudi Dağı bu ülkenin bir nevi sınırları dahilinde değil mi? Niye müdahale edilmiyor? Niye bilgilendirme yapılmıyor? Kastettiğim tam da bu işte, bunu hissettirme adına hani Bakanlık gerçekten... En azından bunu Sayın Bakan Yardımcısını burada bulduğumuz için de...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Ben de takip ettim, hemen helikopterler gitti.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Doğrudur "Hiç gitmedi." demiyoruz ancak şunu söyleyeyim, Bingöl'dekine bu şekilde gidildiğini söylüyorsunuz ama net bir şekilde şunu söyleyebilirim Sayın Başkanım: Şırnak'ta, Cudi'de gidilmiyor. Ben kendim bire bir gittim, ilgililerle görüştüğümde özel güvenlik bölgesi ilan edilmiş, gidemiyoruz ya da askerî yetkililer izin vermiyor, gidemiyoruz ancak yurttaşların da müdahale etmesine ilişkin engellemeler var. Bu durumu artık gerçekten... Bu iklim değişikliğine ilişkin yaptığımız görüşmelerde de hani o ağaçların kesimi ya da ortaya çıkan orman yangınlarının da iklim üzerindeki etkisini de göz önünde bulundurduğumuzda bu ülkenin hepimiz için, tek bir ağacının bile kıymeti, tartışmasızdır. Herkes herkes için çok kıymetlidir ancak dediğim gibi toplumda oluşan bu duruma da müsaade etmememiz gerekiyor. Bu sebeple Bakanlığınızın da bu konuda üstüne düşeni yapması gerektiğini düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.