KOMİSYON KONUŞMASI

ESİN KARA (Konya) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Değerli misafirlerimiz, Komisyonumuza hoş geldiniz, sunumlarınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyorum. Sunumlarınızın da büyük çoğunluğuna katıldığımı ifade etmek istiyorum.

Benim de kısa kısa sorularım olacak, çok da fazla uzatmak istemiyorum.

Sorum Ali Bey'e olacak. İstanbul Sözleşmesi'nin bağlamından koparıldığına, evet, ben de katılıyorum. Bir ifadenizde şunu söylediniz: Satır aralarında bazı bölümlerin olduğunu ve bundan dolayı rahatsızlık duyduğunuzu söylediniz, Somut olarak bize birkaç tane örnek verebilir misiniz?

Yine, ben de Emine Hanım'ın şahsında girişimci kadınların olması ve kadının iş hayatında yerini alabilmesi gerektiğini ve bizlerin de destek olması gerektiğini düşünenlerdenim. Çalışan kadın, ev hanımı ayrımı yapıldı. Aslında şuna da not düşmek gerekiyor, hani "çalışan kadın" derken, işte avukat olsun, doktor olsun, öğretmen olsun, eczacı olsun aslında tüm kadınlar aynı zamanda ev kadınlığı görevini de ifa ediyor yani bunu da iyi ayırt etmek gerekiyor. Yani ben bir milletvekiliyim ama evime geldiğim zaman hem bir anneyim hem de ev kadınlığı görevimizi yapmak zorundayız. Yani işte bir şey dökülüyor "Kusura bakmayın, ben milletvekiliyim -evdeyim- ben bunu toplamam." gibi bir şey hiçbirimiz demiyoruz. Ev kadınlarının yapmış olduğu vazifeleri, görevlerini aynen yapıyoruz; yemek de yapıyoruz, temizlik de yapıyoruz, ütü de yapıyoruz yani aslında ev kadınlığı vazifelerimizi ihmal etmediğimizi düşünüyorum.

Kadınların da yine... Dün Başkanımızla sohbet etme imkânımız oldu. Ben kendi ofisimden örnek verdim; ben mali müşavirim ve Konya'da muhasebe ofisim var ve bütün çalışanlarım kadın. "Bir iki tane erkek stajyer bari alın." diyorum ama hepsi kadın. Ağır bir sektör; yeri geliyor, gece yarılarına kadar çalışılıyor ama şunu yapıyoruz: Yanımda çalışan kadınların büyük çoğunluğu evli, büromuzda 3'üncü bebeği büyüttük biz. Büromuzun bir odasını bir bebek doğduğu zaman ya da doğmasına yakın hemen organize ediyoruz, beşik koyuyoruz, halı koyuyoruz, orada annenin ve bakıcısının rahat edebileceği bir ortam hazırlıyoruz. Büromuzda çalışan kadın altı ay boyunca... Yani bebek altı ay sonra ek gıdaya geçiyor, ek gıdasına geçinceye kadar bakıcısı yani büyük ihtimalle bu, annelerden bir tanesi oluyor, ya eşinin ya kendi annesi oluyor yani ofisimizde altı ay boyunca bir bebeği bakıcısıyla birlikte misafir ediyoruz ve onun huzurunu yaşıyoruz. Aslına bakarsanız, bu, tüm işverenler açısından desteklenmeli yani "Bir kadın olduğun için sen doğum yaparsın, sen anne olursun ve işten altı ay, bir sene uzaklaşırsın." mantığı bence engel olmamalı diye düşünüyorum.

Fariha Hanım'a bir sorum olacak. Fariha Hanım, çok güzel bir sunum yaptınız, bizim için de çok değerliydi ve yapmış olduğunuz o biyolojik açıklamalar beyinle ilgili, çok önemliydi. Öfkeli davranışın üç sebebini belirttiniz ve dediniz ki: "Birincisi, mizaçtan kaynaklanan saldırgan davranışlara yatkınlık." Son zamanlarda bir dizi vardı, yayından kalktı, yanılmıyorsam "Kâğıt Ev"di ismi ve orada bir cinayet geninden bahsediliyordu yani cinayet işleyen bir kız çocuğu anlatılıyordu ve gende bulunan bir özellikten dolayı yani genetiksel olarak böyle bir genin olduğu belirtilmişti ve ben o dönemde böyle bir geni ilk defa duymuştum, şöyle bir bakayım istemiştim. Şimdi, baktığınız zaman da İsveç'te Karolinska Enstitüsünde araştırmacılar hapishane mahkûmları üzerinde bir dizi test yapmışlar; sonuçlarda ise cinayet dâhil olmak üzere şiddet suçlularının MAOA ve CDH13 adı verilen genlere sahip olduğunu tespit etmişler ve özellikle de moleküler psikoloji dergisinde bu bulgular yer almış. Sizin de bununla ilgili herhangi bir çalışmanız oldu mu? Gerçekten şiddet ve cinayetle ilgili genetik olarak bu tarz davranışlar var mı? Biz psikolojide "id" deriz, onu baskılamak ya da iyi ya da kötü insan olma sizin sonradan öğrendiğiniz, eğitiminizde ve kendinizi bastırmanızla ilgili bir şeydi. Gerçekten böyle bir gen var mı, sizin bu konuda çalışmalarınız var mı?

Bu kadar benim sorum, teşekkür ediyorum.