| Komisyon Adı | : | (10 / 77, 372, 491, 534, 693, 817, 868, 992, 1004, 1018, 1150, 1170, 1221, 1305, 1434, 1518, 1806, 1815, 1943, 2009, 2139, 2206, 2391, 2909, 2929, 3031, 3032, 3382, 3558, 3575, 3581, 3583, 3647, 3677, 3682, 3690, 3708, 3740, 3769, 3798, 3817, 3831, 3840) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Akif Özkaldı'nın, iklim değişikliği ve Türkiye'de suyun yönetimi hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 30 .06.2021 |
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Evet, şimdi, Akif Bey'e teşekkür ediyoruz.
Devlet Su İşleri, ülkemizin en güzide kurumlarından biri yani hakikaten gurur duyuyoruz. Tabii, burada yapılacak şey: Sulamalara hız vermemiz lazım yani sulamalar kesinlikle... Eski sulamaların -biliyorsunuz- kırk yıllık olanlarını rehabilite ediyorduk, hatta bedelsiz rehabilite ediyorduk; şimdi onu belki otuz yıla indirmek lazım, bilemiyorum. Dolayısıyla, benim şahsi kanaatim: Artık tarım, orman, su hepsi birleşti, hepsi bir arada ve aşağı yukarı 5-6 Bakanlık bir Bakanlık hâline geldi. Dolayısıyla, buradaki teşviklerin -bana göre- mutlaka -yüzde 1 dediğiniz, Sayın Murat Bey'in bahsettiği teşviklerin- buna kaydırılması lazım yani bu konuda bir seferberlik yapalım, bu işin şakası yok. Türkiye'de en öncelikli iş, sulamadır çünkü yakın bir gelecekte dünyadaki en önemli sektör gıda güvenliği, gıda arzı olacaktır; bakın, bunu açık söylüyorum. Dolayısıyla, bunu dikkate alalım. Birincisi: Sulama, sulama, sulama. Tabii, kirlenmenin kontrolü, bu konuda da çok sayıda kurum ve kuruluş denetim, ölçüm yapıyor ama ölçümlerde iş birliği yok yani, kimi debiyi ölçmüyor, kirliliği ölçüyor; kimi konsantrasyonu ölçüyor; kimi yükü ölçüyor. Dolayısıyla, bunları daha önce, biliyorsunuz, laboratuvarları bir araya getirelim, çok sayıda laboratuvar yerine esas laboratuvarlar olsun diye böyle bir su kirliliğini ölçecek laboratuvarları da bir arada toplamak lazım. Türkiye, aynı zamanda, laboratuvar çöplüğü hâline geldi. Kimi yerde cihaz var eleman yok, kimi yerde eleman var, cihaz yok. Geçmişte, Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde Başbakanlıkta bir toplantı yapıldı, bunu tetkik ettik ama netice alınamadı.
Bir de siz, bu sunumda iklim değişikliğinin hidroelektrik enerji üretimi üzerine etkisini grafik olarak verdiniz. Şu anda 108 gözüküyor yani 2.108 milyar kilovatsaatlik bir üretim imkânı var, Yalnız, tabii, burada küresel iklim değişikliğinde bir azalma oluyor, 87'ye iniyor ama biliyorsunuz, şu anda, hâlihazırda mevcut bir potansiyeli var, onu da dikkate alarak bu grafiği çizmekte fayda var diye düşünüyorum.
TARIM VE ORMAN BAKAN YARDIMCISI AKİF ÖZKALDI - Bu mevcut duruma göre efendim, artarak devam edecek tabii.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Evet, o da dikkate alınırsa yani belki o artış azalmayı karşılayacaktır diye düşünüyorum.
TARIM VE ORMAN BAKAN YARDIMCISI AKİF ÖZKALDI - Tamam.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Bir diğer husus da: Geçen toplantıda özellikle yeraltı barajından bahsedildi, "Ya, bu nedir?" dendi ve toplam 150-200 barajdan bahsediliyor. Biliyorsunuz, bir baraj olması için yeraltında bir akım olduğunu tespit etmek lazım, onun altına "set" dediğimiz seti 30 metre veya daha yüksekse yer altında baraj oluyor; dolayısıyla, bunu da arkadaşlar sormuştu. Bu kadar topladığı su... Aslında, baraj değil o, "yeraltı suyu beslemesi"dir teknik adı; adı bu yani lütfen bunu ikaz edelim. Tamam birileri "Böyle bir şey keşfettik." diye ortaya çıkabilir ama neticede, biz teknik adamız, bu yeraltı suyu beslemesidir. Ben baktım bir tanesine, mesela Bursa'dakine, "baraj" dedikleri toplamı 300 bin metreküplük suyu depoluyor, en fazla 300-400 yani toplamı belki bir gölet kadar değil, zaten göletleri yapınca yer altı suyunu da otomatik besliyorsunuz. Buna o şekilde değil de "yer altı suyu beslenmesi" desek daha isabetli olur diye düşünüyorum çünkü bazı bilim adamları "Bu neyin nesidir, nerede var baraj?" diye şey yapıyor. Bir de "baraj" denilmesi de garip çünkü yer altında, 30 metreden... Barajı, biliyorsunuz, yüksekliği 30 metreden yüksek olursa baraj, düşük olursa gölet diyoruz. Yer altında 30 metre yükseklikteki bir barajı inşa etmek de mümkün değil. Yer altında jeolojik araştırma yaparak böyle akan bir nehir bulmak da çok zor. Var mı böyle bir nehir, akan nehir? Dolayısıyla, bunu özellikle...
Bu konuda arkadaşlar... Çünkü çok soru geldi, ben özellikle DSİ'deki arkadaşları...
NEVZAT CEYLAN (Ankara) - Dengeyi de bozuyor ayrıca, yer altındaki suyun.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Çünkü yer altı suyunda o kadar şeyi acaba depolayabilecek mi? Yani etrafını çevirmeniz lazım ki depolayasınız. Yer altı suyunda belli bir şekilde öbür tarafa doğru sızmalar da akışlar da olacaktır, bunu da özetle vurgulamak istiyorum.
HASAN KALYONCU (İzmir) - O iş mühendislerin işi, onlar hesaplasın, yapsın.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Hasan Bey diyor ki: "Bu iş mühendislerin işi, onlar hesaplasın, yapsın."
NEVZAT CEYLAN (Ankara) - Yalnız Sayın Bakanımız da mühendis, biliyorsun.
HASAN KALYONCU (İzmir) - O kadar şeye takılmayalım.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Tamam, peki.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Önemli olan, suyu depolamak.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Ama ona "yer altı suyu depolaması" diyeceğiz, "baraj" dersek yanlış olur.
TARIM VE ORMAN BAKAN YARDIMCISI AKİF ÖZKALDI - Öyle diyelim efendim, yer altı depolama tesisi.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Başkanım, bu, Marmara'daki olaya da "alg patlaması" diyorlar ya, bilimsel olarak öyle bir tabir yok; İngilizceden yanlış tercüme yani kavramlar aynı değil.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Ne olmalı adı?
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Adına ne diyelim?
HASAN KALYONCU (İzmir) - Aşırı alg çoğalması.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Yani "müsilaj" doğru mu?
HASAN KALYONCU (İzmir) - "Müsilaj" doğru, "aşırı alg çoğalması" demek lazım.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Şimdi, efendim, o zaman burada bir çevre mühendisliği dersi vermemiz lazım.
Efendim, algın formülü vardır. Algın bünyesinde karbon, azot, fosfor, hidrojen, oksijen vesaire; algın formülü budur. Dolayısıyla, ortamda herhangi bir şekilde çok fazla miktarda -karbon her zaman olur- azot ve fosfor olduğu zaman Güneş ışınıyla birlikte fotosentez yoluyla bir yosun, deniz yosunu, alg ürer; "alg" diyoruz. Dolayısıyla, bu, çok fazla olduğu zaman üreme patlama şekline dönüşür veya alg.
Tamam mı Hasan Bey?
HASAN KALYONCU (İzmir) - Aşırı çoğalma olur.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - İsterseniz ben size kitaplarımdan bir tane vereyim. Arkadaşlar, kitapları dağıttınız mı?
HASAN KALYONCU (İzmir) - Ben algcıyım Başkanım.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Algın formülünü ben kitapta verdim.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Ben onun hocasıyım.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Tamam, hocasıysan, ben de dersini verdim onun.
Peki, teşekkür ediyoruz.
Sorularımız bitmişti ama Konya'yı çok konuştuğumuz için son olarak Konya Milletvekilimiz Halil Etyemez bir soru soracak.
Son sözü de size vereyim efendim.
Buyurun.