KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dün sözlerime başlarken belirttiğim gibi, her ileri adımı desteklememiz gerekiyor. Bu bakımdan, olumlu anlamda emeği geçen herkese teşekkür bir borçtur. Fakat tabii, bu kadar önemli bir konuda acaba ileri adım yerine -tabii ki ileri adımları görmezlikten gelmemek kaydıyla- neden bazı geri adımlar atıldı özellikle hak temelinde bunu anlamak mümkün değil. Bu ortak komisyon raporu çok konuşuldu; ondan bağımsız olarak aynı zamanda, biz doğru, insan hakları konusunda uzlaşamıyoruz. Yani benim hakkım daha değerli oluyor ben iktidardaysam, diğerlerinin hakkı gerçekten çok daha değersiz oluyor ama hiç değilse hayvan hakları üzerinde anlaşabilmemiz aslında insan olmanın olgunluğunun bir ölçütü olmalıydı. Hayvan hakları deyimini kullanmaktan kaçınmamız aslında bir ön sorundur. Belki bunu, bu kavramı kullanamadığımız için çifte, hatta üçlü ve dörtlü ayrımlar, ayrımcılık denebilecek düzenlemeler içermektedir bu metin. Şöyle ki: Evcil hayvanlar ve evcil olmayan hayvanlar. Bu ayrımı, çok yönlü olarak yapılan bu ayrımı anlamak mümkün değil. Evcil hayvanlar içerisinde özellikle geviş getiren hayvanlar ve diğerleri arasında ayrım yapmak, ayrımcılık sonucunu doğuran düzenleme yapmak; bunu da anlamak mümkün değil. Geviş getiren hayvanlar için dinsel saiklerle hayvan kesilmesi ile dinsel saik dışında hayvan kesilmesinin tabi olduğu işlem ayrımını anlamak mümkün değil. Bu bakımdan, bu alt ayrımlara gittikçe hayvan hakları açısından ciddi ayrımlar ve ayrımcılık sonucunu doğuran uygulamalarla karşı karşıya kalacağız. Bunun nedeni de hayvan hakları kavramını kullanmaktan kaçınmamız, belki hayvan hakları kavramını özümsemekten biraz uzak durmamız oysa, ben eğer bir kedi, bir köpek, bir koyun, bir keçi besliyorsam her iki kategori, tür arasında bir ayrım yapmamın bir mantığı yok. Eğer kedi ve köpeği mezara kadar, belki törenine kadar, sonuna kadar bakmakla yükümlüyüm ama keçi ve koyunu istediğim zaman boğazlayabilirim, çıplak bir biçimde can çekiştirerek onu kesebilirim. Peki, dinsel saikle değilse dikkatle yapmalıyım ama dinsel saikle yaparsam bağırtarak yapabilirim. Şimdi, bu şeyler aslında, bu ayrımlar gerçekten...

SERAP YAŞAR (İstanbul) - Pardon ama bu konuşmalar böyle dindarları rencide edici bir boyut. Yani din adına yapıyorsanız "bağırtarak" ne demek? Hocam, ben burada bir açıklama bekliyorum sizden.

HASAN KALYONCU (İzmir) - Din adına yapılınca, evet, bağırtarak demek bir tuhaf oldu.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Hanımefendi, ben, hayır, hayır, yo şöyle, ben, yo değil, hayvan hakları açısından bakıyorum.

HASAN KALYONCU (İzmir) - Nasıl yani din, hayvanlara burada eziyet mi ediyor demek istiyorsunuz?

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Şimdi, bakın, değil. Ben dindarım, siz diyelim, hayvanı dünyevi olarak şey yapmak istiyorsunuz, yaşamını sonlandırmak istiyorsunuz. O zaman, burada bu ayrım yani hayvanın yaşamını sonlandırmak hayvan onuruna yaraşır biçimde olmalı yoksa bizim sahip olduğumuz inanç hayvanlara daha çok eziyet etme veyahut da daha acısız sonlandırma sonucunu doğurmamalı, ben onu söylemek istiyorum. Ben zaten hayvan hakları derken hayvanı özne olarak alıyorum, yoksa ben özne değilim.

HASAN KALYONCU (İzmir) - Hayvanı özne alırsanız hiçbir zaman kesim yapamazsınız, et diye bir şey söz konusu olmuyor.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - O zaman yemeyenler var ama...

HASAN KALYONCU (İzmir) - Yani kısırlaştırma da bu durumda böyle, o da hayvan haklarına aykırı. Özne olarak aldınız mı onu da yapamazsınız, üreme hakkı var.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Şimdi, bir hayvanı işkenceyle öldürmek başka bir şey, hayatını sonlandırmak başka bir şey, yoksa...

HASAN KALYONCU (İzmir) - Dinî ritüellerin hiçbirisinde hayvanlara işkence söz konusu değil.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Tamam ama bakın, şimdi, o zaman buradaki konuşmamız dinî ritüellere göre yapılan bir konuşma değil, ben hayvan hakları temelinde bir konuşma yapıyorum.

SERAP YAŞAR (İstanbul) - Biz de tam o temelde itiraz ediyoruz Hocam.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Konuyu niye dine getirdiniz?

BAŞKAN YUNUS KILIÇ - Bir saniye arkadaşlar... Hocam, özür dilerim.

Şöyle: Hocam, zaten siz aslında iyi başladınız, insan ve hayvan temelli başladınız, sonra insanı kategorize ettiğiniz zaman hayvanlara karşı davranışlarda bir taraflara sıkıntı olabilecek sohbetlere doğru gitmeye başladı. Bence insan ve hayvan üzerinden güzel bir değerlendirme yapıyordunuz.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Ama şöyle: O değerlendirmeden beni uzaklaştıran bu 5199 sayılı Kanun'un "Hayvanların kesimi" başlıklı 12'nci maddesidir.

SERAP YAŞAR (İstanbul) - Hıfzıssıhha Kanunu'nda var zaten o.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Dolayısıyla o maddeyi, 12'nci maddeyi koyan bizler isek, farklı biçimde koyabilen bizler isek o zaman 12'nci maddeyi tartışabilecek olan da bizler olmalıyız. Eğer "12'nci maddeyi tartışamayız." dersek o zaman zaten böyle bir masanın etrafında bulunmamızın bir anlamı kalmaz.

SERAP YAŞAR (İstanbul) - Yine anlaşılamadı bence söylediğiniz, "Dindarlar bağırtarak kesiyor." diyorsunuz...

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Yok, değil, geri alıyorum; ben yaparsam dedim dindarlar demedim.

SERAP YAŞAR (İstanbul) - "Din adına" dediniz.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Peki, o zaman onu ben geri alıyorum. Bakın, şöyle: Hayvanların kesilmesi dinî kuralların gerektirdiği özel koşullar dikkate alınarak hayvanı korkutmadan, ürkütmeden, en az acı verecek şekilde... Şimdi, benim bu düzenlemeyi... Tabii ki diğer paragrafları zaman sorunu nedeniyle okumama gerek yok ama bu düzenlemeden hareketle ben eğer hiç hissettirmeden hayvanın yaşamını sonlandırabiliyorsam ki hayvan hakları bakış açısı odur o zaman sorun yok zaten.

SERAP YAŞAR (İstanbul) - Burada aksini savunan kimse yok zaten.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Tamam, dün akşamki tartışma çerçevesinde ama eğer dinsel ritüel nedeniyle "Hayır, hayvanı bayıltmadan yaşamını sona erdireceğiz." dersek ve yatırırsak o zaman zaten ayrımcılık oluyor. Belki hızlı davranmak nedeniyle iyi ifade edemedim, bu saikle hayvanlar arasında ayrımcılık yapmamak yani orada hayvanı özne almak ve mümkün olduğunca hayvana ölümünü hissettirmeden yaşamına son vermek...

HASAN KALYONCU (İzmir) - Yani ahtapotları öldürürken nasıl davranılması gerekiyor? Ahtapotu yere vura vura öldürüyorlar!

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - İşte, o olmasın diyorum ben de.

HASAN KALYONCU (İzmir) - Bunun dinî ritüellerle alakası yok yani.

BAŞKAN YUNUS KILIÇ - Bir saniye Hocam, bir şey söyleyeyim: Dünyadaki hayvan refahının kaynağı İslamiyet'tir. Tamamen İslami geleneklerden ve inançlardan alınarak hayvanlara en az işkence ve eziyetle yaşamına son vermek hakkı...

RIDVAN TURAN (Mersin) - Yok Hocam böyle bir şey. Bunu nereden çıkartıyorsunuz Allah aşkına?

BAŞKAN YUNUS KILIÇ - Siz nereden biliyorsunuz bunu? Ben hem veteriner hekimim hem İslam'ı da bilen birisiyim.

RIDVAN TURAN (Mersin) - Ben de İslam'ı bilen birisiyim.

BAŞKAN YUNUS KILIÇ - Bunlardan bir sonuç çıkarma hakkım yok mu?

RIDVAN TURAN (Mersin) - Elbette var.

BAŞKAN YUNUS KILIÇ - Tamam, o zaman buna saygı gösterin, farklı bir fikriniz varsa dinleyebiliriz ama bakın, hayvan refahının -söylüyorum burada, aksini iddia eden varsa tartışırım- kaynağı İslamiyet'tir. İslami kurallara göre hayvana acı vermeden, ızdırap vermeden kesme geleneği şu anda dünyada yaygınlaşan bir gelenektir. İslam fetva verdiği sürece bunun bir sonu yoktur, bayıltma da bunun içerisindedir, çeşitli başka yöntemler de bunun içerisindedir. O yüzden yani İslam'a sanki böyle hayvanlara karşı hiçbir duyarlılık göstermeyen bir yaklaşım olarak bakarsak bunu topluma da izah edemeyiz, burada oturanlara da izah edemeyiz.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan. Bir saniye Sayın Başkan, yaptığınız açıklama önemli, ben de zaten o eşiğe varmak istiyordum. Önemli olan, şimdi, sizin sözlerinizden şunu anlıyorum: İslam, bir hayvanı bayıltarak yaşamını sonlandırmaya engel değildir, tam tersine -dediğiniz- İslam, hayvana en az işkence ederek ya da hissettirmeden...

BAŞKAN YUNUS KILIÇ - Acısını en aza indirerek diyelim.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - İşte, burada bu konudaki hayvan hakları yaklaşımına göre dünyevi düzenleme ama bu Budizm olabilir, bir başka inanç olabilir veya ateizm olabilir; hayvana acı vermeden... Hayvana acı vermeden yaşamını nasıl sonlandıracağız? İşte, sizler yani biraz önce dinsel şapkayla bir müdahale ettiniz ama bilim şapkanızla, veteriner hekimlerin bu konudaki önerileriyle hayvan bunu hissetmeyecek; benim başlıca kastım budur, dolayısıyla yoksa...

HASAN KALYONCU (İzmir) - Bir şey soracağım: Balıklar açısından nasıl yapacaksınız bunu?

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Yani aslında Hocamın ne demek istediği çok net bir şekilde anlaşıldı, o yüzden hiç uzatmaya gerek yok, sulandırmaya hiç gerek yok. Dediği doğru yani amaç hasıl oldu.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Şöyle: Eğer benim dün akşamki konuşmamda da dediğim gibi, eğer bunu Kara Avcılığı Kanunu'nu, Su Ürünleri Kanunu'nu birlikte ele alarak şey yapsaydık o zaman onları da konuşurduk ama ben bu çerçevede özellikle evcil ve evcil olmayan hayvanlar arasında bir ayrımcılık yapıldığı için cinsel ilişkiye kadar, öldürmeye kadar, neslini tüketmeye kadar ve evcil hayvanlar içerisinde de hâliyle bu koruma tarzına göre ve önceki yasada yani 5199 sayılı Yasa'da bir düzenleme söz konusu olduğu için ve bu düzenlemeyi Sayın Başkanın dile getirdiği gibi dinî, bilimsel verilerle takviye etme yerine ya da işte, bilimsel veriler ışığında dinî açıklama yerine bu şekilde dinsel ritüel ve diğerleri arasında bir ayrım yaptığımız zaman hayvanların yaşamını sonlandırma konusunda bir ayrımcılık söz konusu oluyor. Belki dinsel ritüeller daha elverişlidir, belki dünyevi olanlar daha elverişlidir ama burada önemli olan, özne olarak empati yaparak kendimizi hayvan yerine koymak ve yaşamımızın... Benim vurgulamak istediğim budur.

Çok teşekkür ederim.