| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin (2/3740) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 12 .07.2021 |
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Herkes burada, çıkarabiliriz yani Bütçe Başkanımız burada, görüştüklerimizi çıkarıp size söyleyeceğiz.
ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) - Ben uyarı görevimi yaptım arkadaşlar, gerisini siz bilirsiniz.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Yaparsınız ama hani doğrusunu söylemek, en doğrusu bu; Sayın Bakanım, onu söyleyeyim.
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Çelebi, hatibe söz verdim.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakan Yardımcılarımız, kamu kurumlarının değerli üyeleri, STK'lerin değerli temsilcileri, basınımızın değerli mensupları ve değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle herkesi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, Komisyonumuzun yeni üyesi Sayın Orhan Yegin Vekilimizin ve 45 milletvekilinin imzasını taşıyan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni görüşüyoruz. Bu kanun teklifinde 25 madde, yürürlük ve yürütme çıkınca 23 madde 18 kanunda ve 2 kanun hükmünde kararnamede değişiklik içeriyor ve tabii, bu, artık alışık olduğumuz üzere, sizlerin getirdiğiniz torba kanunlardan alışık olduğumuz üzere bir düzenleme, değişiklik yapıyor. Açıkçası, içeriğe baktığımız zaman da hakikaten hiç birbirine benzemez kanunlar, birbirine benzemez düzenlemeler içerdiğini görüyoruz. Buradan da artık kanun yapma kalitesinin gittikçe düştüğünü, daha fazla darbe aldığını da söyleyebiliriz ama torba kanunun yöntemiyle ilgili çok fazla eleştiri yapmayacağım çünkü artık sizin bunu değiştirmeyeceğinizi görüyoruz, siz bu yöntemle gitmeye devam edeceksiniz. Ancak sandıktan sonra, iktidara geldikten sonra bizlere düşüyor bu görev anladığım kadarıyla; bu kanun yapma kalitesini yeniden eski düzeyine getirmek. O yüzden bu konuda fazla konuşmaya da artık lüzum duymuyorum, direkt, biraz içerikle ilgili bir şeyler söylemek istiyorum açıkçası. Şimdi, kanun teklifini genel olarak değerlendirdiğimizde içerisinde tabii, yine her zamanki gibi olumlu görebileceğimiz düzenlemeler var, düzenlemeler içeriyor. Olumlu görebileceğimiz düzenlemelerle ilgili eksiklerini de burada belirterek yorumlarımızı yapacağız ama bu kanun teklifinin içinde hiç olmaması gereken, uygun olmayan uygulamalar da var.
Şöyle, kanun teklifinin geneli üzerine konuşmamda birkaç düzenlemeye değinecek olursam, örneğin, 5941 sayılı Çek Kanunu'ndaki hapis cezasıyla ilgili gelen yeni düzenleme... Şimdi, bu kanun teklifi çek borcunun kalan kısmının onda 1'ini en geç üç ay içinde ödemesi şartıyla tahliye edilen ve infazı durdurulan hükümlünün bu ödeme süresini üç aydan bir yıla çıkaran 18 Haziran 2020 tarihli Kanun'u bir yıl daha uzatıyor. Aslında sık sık gelen bir düzenleme ve bu düzenlemeye baktığımız zaman bu insanların çekleri ödeme yeteneği arttı mı, artmadı mı diye de bir değerlendirme yapmak gerekiyor. Şimdi, aslında burada tartışılması gereken bir şey de bu hapis cezası. Bu hapis cezasının uygulanmasıyla ilgili de bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak görüşümüz biliyorsunuz sizlerle uyuşmuyor. Aslında 31/1/2012 tarihli 6273 sayılı Kanun'la bu Kanun'da değişiklik yapılarak karşılıksız çeki keşide etme suçu kaldırılmıştı ancak tekrar getirildi, bu hapis cezasının önünü açıldı 2016 tarihli düzenlemeyle.
Şimdi, şöyle bir rakamlara baktığımız zaman, sadece 2019'la ilgili bir örnek vermek istiyorum; toplam çek kesenler içindeki karşılıksız çek sahibi oranı 2017'de yüzde 8,8'ken 2018'te yüzde 9,8'e, 2019'da yüzde 10,3'e çıkmış. Yani hapis cezası yaptırımı da ekonomik krizin gerekçeleri karşısında maalesef geçerli olmamış, yerini bulmamış, caydırıcı olmamış çünkü insanların alım gücü olmadığı, satım gücü olmadığı için bir etkisi olmamış. Ve bu çeklerin ödenmesiyle ilgili aslında asıl çözülmesi gereken sorunlar yapısal sorunlar yani ülkenin ekonomik gidişatıyla ilgili ve bu, çekle ödeme yapan, ticaret yapan şirketlerin aslında zincirleme olarak sistemde birbirlerine borçlarını ödeyememesini getiriyor. İşte, bir firma şirkete çekini ödeyemediği zaman o çeki alıp aldığı ödemeyle kendi borcunu ödeyecek olan şirket de tıkanıyor. Bu sefer zincirleme bir çöküntüden bahsediyoruz ve para cezasının da hapis cezasına dönüştürülmesi aslında kişilerin borcunu ödeme imkânlarını daha da fazla elinden alıyor. O nedenle bu yapılan ertelemeye evet belki itiraz etmeyebiliriz ama bu yapılan hapis cezası düzenlemesinin aslında bir an önce değiştirilmesi gerekiyor, daha farklı düzenlemeler getirilmesi gerekiyor. Cumhuriyet Halk Partisinin de bu konuda kanun teklifleri vardı -Sayın Akif Hamzaçebi'nin- diğer konuşmacıların da bahsettiği gibi. Yani, evet, burada yine uzatabiliriz Çek Kanunu'ndaki bu hapis cezalarıyla ilgili süreyi ama hiçbir şeyi değiştirmez ve bu düzenleme hiçbir şeyi çözmeyecektir, bunun da altını çizmek gerekiyor.
Şimdi, tütün üreticileriyle ilgili bir madde gelmiş kanun teklifinin içerisinde, biz bunu daha önce görüşmüştük, o zaman da itirazlarımızı belirtmiştik ama maalesef dinletememiştik, sonrasında çeşitli yaşanan olaylar ve baskılar neticesinde görülüyor ki bir erteleme kararı alınmış. Şimdi, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nda 2017'de yapılan değişiklikle Tarım ve Orman Bakanlığından yetki belgesi almadan veya bildirimde bulunmadan yapılan tütün ticareti yasaklanmış, bu yasaya uymayanların üç yıldan altı yıla kadar hapisle cezalandırılması öngörülmüştü. Şimdi, baktığımız zaman aslında bu düzenlemeden en fazla etkilenen özellikle Adıyaman ve Malatya'daki tütün üreticilerimiz, burada çok ciddi bir mağduriyet doğduğunu hem bölge milletvekillerimiz hem bizler aslında her fırsatta dile getirdik. Burada en fazla ezilen, köylerinde 1 ya da 2-3 dönüm kadar tarlada ekim yapıp kendi geçimini sağlamaya çalışan küçük tütün üreticisinin, sarmalık tütün üreticisinin mağdur olmasından bahsediyoruz. Şimdi, bu tütün üreticisinin tütün kartelleriyle, sigara üreticisi kartelleriyle mücadele etmesi şu içinde bulunduğumuz koşullarda da pek mümkün değildir. Büyük tarımsal alanlarda ekim yapanlar ile bu 1-2-3 dönümlük tarlalarda ekim yapanların aynı statüde değerlendirilmesi de açıkçası çok yanlış.
Şimdi, bölgenin genel durumuna baktığımız zaman da eskiden bölgede hayvancılık yapılmasına rağmen artık bu da yapılamıyor, sizlerin yanlış tarım ve hayvancılık politikalarınız nedeniyle ve tütüncülüğün de yasaklanması durumunda buradaki insanların karşısına çıkan tek seçenek ne oluyor? Göç seçeneği. İşte, aslında sizin yürüttüğünüz bu politika insanları burada tütün üretmemeye, göç etmeye, büyükşehirlerde sigortasız, güvencesiz çalışmak zorunda kalmaya itmektedir. O nedenle bu sürenin uzatımından ziyade bu düzenlemenin, tütün üretimiyle ilgili düzenlemenin yeniden ele alınması gerekmektedir.
Evet, Tütün Üretimi, İşlenmesi, İç ve Dış Ticareti ile İlgili Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik 2020 yılının Aralık ayında yayınlanmıştı ve 250 tütün üreticisinin kooperatifleşmesinin önü açılmıştı, belli bir süre verilmişti ve o süre bittikten sonra da hapis cezası gündeme gelmişti.
Şimdi, değerli arkadaşlar, kanunları yapıyoruz, yönetmelikleri çıkarıyoruz ama ülkenin ve bölgenin gerçekleriyle uyuşmadığı zaman bu çıkardığımız kanunlar işte, orada sıkıntılar yaşanmaya başlanıyor. Mesela, her kanun düzenlemesinde "Efendim, pandemiden kaynaklanan olumsuz gelişmelerden dolayı bu kanun düzenlemesini getirdik, bu ertelemeyi getirdik." demenize rağmen, neden tütün üreticisiyle ilgili uzatmayı, pandemi sürecinde onların yaşadığı bu pandemiden kaynaklanan -belki- o kooperatifleşmelerinin önüne çıkan engelleri görmezden geldiniz de bu hapis cezası yürürlüğe girdi? Daha önce alınamaz mıydı bu önlem? Bu kadar insan niye perişan oldu? Sokaklara döküldü bölgedeki insanlar.
Bakın, bu tütün üreticilerinin 10'u eylem yaptıkları için tutuklandılar. Ya gerekli miydi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Buyurun, tamamlayın Sayın Emecan.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bugün biz konuşuyor olmayacaktık üreticilerle. Bugün zamanında bu önlem alınsaydı, hakikaten pandeminin getirdiği koşulların tütün üreticilerinin önüne engel çıkardığı tespiti yapılmış olsaydı, biz bugün bunu konuşuyor olmayacaktık.
Bir şey daha eklemek istiyorum bu konuyla ilgili: Erteleme beş, altı ay gibi bir süreyi kapsıyor, bunun yerine bu sürenin en azından bir yıl kadar daha uzatılması gerekiyor; biz bunu öneriyoruz grup olarak da. Bu beş, altı aylık ötelemenin de dostlar alışverişte görsün ötelemesi olduğunu düşünüyorum. Bunun da altını özellikle çizmek istiyorum.
Tabii, diğer maddeler var, hepsiyle ilgili geneli üzerinde konuşmada herhâlde konuşamayacağım. Maddelere geldiğimiz zaman değerlendirebilirim ama özellikle kanun teklifinin geneline baktığımız zaman en sakıncalı görünen 3 tane madde var: 12, 19 ve 22'nci maddeler, Olağanüstü Hal Kanunu'yla ilgili. Burada 15 Temmuzda ilan edilen OHAL 18 Temmuz 2018'de kaldırılmasına rağmen gözaltı süreleri uzatılmıştı. Şimdi getirilen kanunla bu üç yıllık uzatmaya bir üç yıl daha ekleniyor. Gerçekten bu 3 maddenin hem Plan ve Bütçe Komisyonuna gelmesi hem de bu şekilde uzatmanın getirilmesinin vahim olduğunun da altını çizmek lazım.
Aslında bu düzenleme terörle mücadelede başarısız olduğunuzun da bir göstergesi. Demek ki başarılı olamadınız ki bir üç yıl daha istiyorsunuz ama burada bazı çelişik durumlar da var. Şimdi, baktığımız zaman, mesela, terörle mücadelenin etkin biçimde sürdürülmesi gerekçede yazıyor. Terörle mücadelede İçişleri Bakanı Sayın Soylu'yu -Sayın Bakan Yardımcımız da burada- ne zaman dinlesek hep çok başarılı bir terörle mücadele sürecinden bahsediyor. İşte, sayılar her zaman... Bütçede de bunu anlatıyor, diğer konuşmalarında da televizyonlarda da madem bu kadar başarılıyız terörle mücadelede niye bu teklifle bu gözaltı süreleri üç yıl daha uzatılıyor, diye de sormak lazım. Eğer FETÖ terör örgütüyle mücadelenin -biraz önce de bahsedildi- çok derinlere nüfuz etmesinden dolayı zorlaşmasından bahsediliyorsa derinlere nüfuz etmesine neden olan siyasi ayakla ilgili neden hiçbir işlem bugüne kadar yapılmadı? Siyasi ayakla ilgili hiçbir çalışma yok ama insanların sırtında bir sopa gibi kullanılan OHAL Kanunu'nda yeniden gözaltı süreleri uzatılarak halkın üzerinde yeniden bir sopa olarak kullanılmaya çalışılıyor. Yani aslında bu düzenlemeden görünen budur, diye düşünüyorum çünkü baktığımız zaman bu OHAL sürecinde birçok insanın mağdur olduğunu, at izinin kurt izine karıştığını, aylarca cezaevinde kaldıktan sonra "Pardon" denilerek birçok insanın salıverildiğini de görüyoruz; insanların yaşam hakları, ülkedeki yaşam hakları, ekmekleri bile elinden alındı bu süreçte. Şu anda en ufak bir olay söz konusu olduğunda, iktidara karşı en ufak bir muhalefet yapıldığında insanlar "FETÖ'cü" olarak damgalanarak bu etiket altında yargıda süründürülüyorlar.
Şimdi, bunları, bu üç tane teklif maddesini görüştüğümüz süre içerisinde kesinlikle görmezden gelemeyiz.
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Evet, Sayın Emecan, teşekkür ediyoruz.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bir şeyi daha eklemek istiyorum bu üç düzenlemeyle ilgili. Ülkenin içinde bulunduğu duruma baktığımızda, ekonominin belini doğrultamadığı bir süreçteyiz; iflaslar, zamlar, bunların yanında, hapis cezaları, bütün bunların yanında en önemlilerinden bir tanesi de şunu da eklemek lazım: Yabancı yatırımcının aslında ülkeden çekildiğini de görüyoruz, bunun yanında, yerli sermayenin de yurt dışına kaçtığını görüyoruz; bütün bunların yanında, ekonomiyi düzeltmek için daha olumlu, dışa dönük, daha iyi, özellikle Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir hukuk devleti olduğunu ve normalleşme sürecine girdiğini göstermemiz gereken bir süreçte biz tam tersini yapıyoruz.
Bakın, sıcak paraya da hemen bir örnek vereyim; yabancıların Türkiye'deki hisse senedi, iç borçlanma kâğıdı, banka mevduatı ve swaplardan oluşan sıcak para stoku 25 Haziran ve 2 Temmuz haftasında, sadece bu haftada 143 milyon dolar küçülerek 71,4 milyon dolar olmuş. Ülkeden para gidiyor, biz burada hâlâ OHAL kanunlarıyla, OHAL'i kalıcı hâle getirerek, ülkeyi demokratik bir ülkeden OHAL devletine daha fazla sürüklemek istiyoruz.
Yine, bahsedilen bir şeyin altını da çizerek sözlerime son vereyim. Bu kanun teklifindeki bu uzatmayla ülkenin genel ve yerel seçimlere de OHAL kanunları çatısı altında girmesinin önü açılıyor, bunun sakıncalarını da çok uzun konuşabiliriz; bugüne kadar da çok konuştuk, bundan sonra da konuşabiliriz. Yani bu 3 teklif maddesinin aslında bu tekliften çıkarılmasını öneriyorum ben.
Diğerleriyle ilgili maddelerde sırası geldiği zaman değerlendireceğim.
Teşekkür ediyorum.