| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin (2/3740) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 12 .07.2021 |
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, memlekette açlık sınırı 2.875 lira, TÜRK-İŞ'in belirlediği rakam, asgari ücret de 2.825 lira ve bu açlık sınırının altında on milyonlarca yurttaşımız yaşam mücadelesi veriyor ve bununla ilgili, bakın, arkadaşlar, genel bir çalışma yapacağımıza biz bunun bir mağduriyet bölümünün elinden tutuyoruz yalnızca, tek bir bölümün elinden tutmaya çalışıyoruz, bundan bahsediyoruz. Topyekûn bir reform yapılabilse, bu mağduriyet yaşayan sosyal kesimlerle ilgili genel ne tip bir çalışma yapılabilir konusunda etkin bir adım atılabilse, bu mağduriyetleri kamu kaynakları çerçevesinde nasıl gideririz konusunda bir çalışma yapılabilse işte orada, arkadaşlar, biz "Milletin derdine derman olduk." diyebiliriz. İşte bunu eleştiriyoruz. Bu yasama kalitesizliğidir. Bugün korucularla ilgili böyle bir düzenleme geldi, yarın başka kesimlerle ilgili de söz konusu olabilir. İşte milletin vekilleri bütün bu dertleri harmanlarlar, kamu kaynakları çerçevesinde de bunlarla ilgili çareler bulurlar. İşte "yasama kalitesi" dediğimiz şey budur arkadaşlar.
Açlık sınırı 2.875 lira, peki, yoksulluk sınırı nedir arkadaşlar? 9.275 lira. Yani bir eve 9.275 lira girmiyorsa o ev yoksul arkadaşlar. Ben size soruyorum, kaç eve 9.275 lira giriyor? Herhâlde "Çok az." dersiniz, değil mi? Ben bu salonda bulunan, vekiller dışında olan, bürokratların dahi bu anlamda evine böyle bir rakamın girdiğini düşünmüyorum? Ha, çifte maaş alanlar var, onlar ayrı, onları ayrı tutuyorum. Ama değerli arkadaşlar, bu anlamda, şapkayı önümüze koyup düşünmemiz lazım, bu derin yoksulluk meselesini nasıl çözeriz?
Bakın, bu maddede bu derin yoksulluğun sebeplerinden birisi de yatıyor. 1980'lerde sonuç olarak Evren zihniyeti, darbeci zihniyet, Kürt meselesinin çözümünün güvenlikçi anlayıştan geçtiğini düşündü, köy koruculuk sistemini dayattı, her şeyi terör parantezinde gördü ve bu anlamda, güvenlikçi bakış dayatıldı. Bu çerçevede, her köyden, efendim, belli köylerden korucuların oluşması ve bu çerçevede meselenin çözüleceği ortaya konulmaya çalışıldı, Evren bunu dayatmıştı. İşte "kart kurt" diyordu Evren, "Kürt meselesi diye bir şey yoktur." diyordu. İşte o zihniyetin devamını bu maddede görmemiz lazım değerli arkadaşlar. Kırk sene geçmiş 12 Eylül darbesinin üzerinden, kırk bir sene geçmiş. 2021 yılındayız, bütün dünya bu meselelerini çözmüş, İspanya çözmüş, Avrupa'nın pek çok ülkesi çözmüş, İngiltere çözmüş, biz hâlâ güvenlikçi bakışa hapsolmuş bir yolda yürümeye devam ediyoruz. Hâlâ güvenlik köy korucularına şunu yapalım, bunu yapalım, bunları tartışıyoruz. Oysa, mesele, bu kişilerin köy korucusu olması yerine çiftçi olması, işçi olması, çocuklarının korucu olmayı hayal etmek yerine, diyelim ki "Emekli olsun, yerine bir korucu atansın." dediler; onun yerine nasıl bu ülkeye doktor olacağı, mühendis olacağı meselesini tartışmamız, bu meseleyi çözümüne ulaştırmamız gerekirken biz hâlâ güvenlikçi meseleyi tartışıyoruz.
Bakın, polis arkadaşlarla konuşuyorum, ya öğretmenlik mezunu ya mühendislik mezunu. Öğretmen veya mühendis olarak atanmıyor, polis olarak atanıyorlar. Niye? Yalnızca polislere kadro açılıyor veya yine aynı benzer eğitimden geçen kişiler asker olarak atanmaya çalışıyor veya köy korucusu olarak atanmaya çalışıyor. Değerli arkadaşlar, bakın, Avrupa da bu yollardan geçti, şimdi orada polis, asker, böyle bir atama yapılmıyor. Niye? İç meselelerini çözmüş durumdalar ama bakın Suriye rejimi, her mahalleye, biliyorsunuz, bu anlamda güvenlik kadroları atıyordu. Irak'ta aynı şeydi, Libya'da Kaddafi bunu yapıyordu, 3'ü de iflah olmadı. Yani her mahalleye onlarca polis atasanız, her köye yüzlerce korucu atasanız meseleleri çözemezsiniz. İşte demokrasi meselelerimizi çözemediğimiz sürece, eşitlik meselelerimizi çözemediğimiz sürece her şeyi güvenlik parantezinde görürsünüz ve her şeyi de elinizde bir çekiç olarak görürsünüz. Yani, siz kendinizi bir çekiç olarak görürseniz bazılarını da çivi olarak görüp kafalarına vurmaya kalkabilirsiniz. Evren de böyle yapmaya kalktı, olmadı; 90'lı yılların karanlığı böyle yapmaya çalıştı, olmadı. 2000'li yıllarda belli bir rahatlamaya eriştiysek bile 2015 yılından sonra, iktidar da bu yoldan çıktıktan sonra bakın altı yıl geçti, bu gerilim üzerinden darbe dinamiği de yaşandı...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyoruz, sürenizin sonuna geldiniz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Toparlayayım, son cümlelerim Sayın Başkan.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümleniz lütfen.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hâlâ bu meseleler çözülemedi ve iktidar maalesef hâlâ bu yolda yürümeye devam ediyor, güvenlik koruyucusu atayalım, onların haklarını konuşalım, polis atayalım, asker atayalım ama arkadaşlar, bakın, hem huzurumuzu kaybediyoruz hem refahımızı kaybediyoruz. Yapmamız gereken huzurumuzu, refahımızı sağlayacak demokratik bir yola girmek, sorunlarımızı çözmek, ardından yurttaşlarımızın... Elbette polise, askere de ihtiyacımız var ama kaynaklarımızı oralara doğru akıtmayacak bir siyasal düzleme gidebilmektir.
Teşekkür ederim.