| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin (2/3740) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 12 .07.2021 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sadece soru mu, yoksa açıklama da mı? Çünkü...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yani soru olursa seviniriz, bu, zaten müzakere edildi daha önceden.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Ha, müzakere edilmedi.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Belli oranda edildi diyelim.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Bakan Yardımcısı beklendi, dolayısıyla müzakere şimdi yapılacak.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun, dinliyoruz sizi.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Şimdi, tabii, bu konu yeni boyutlar kazandı gerçi Sayın Bakan Yardımcısının açıklamaları sonrasında ama diyor ki: -şöyle anladım, doğru anlamadıysam lütfen düzeltin- Tesis varsa, örneğin Artvin'de Cerattepe'de büyük bir işletme var, altın işletmesi diye. "Orada kurulacak." deniliyor yoksa eğer, orada altın işletmesi tesisleri olmasaydı Cerattepe yamacında böyle bir ayrışma tesisi kurulmayacaktı. Doğru anlamışım. Şu hâlde, bunun düzenlenme şekli o zaman, burada bağımsız bir düzenlenme söz konusu. Şimdi, bu açıdan bakıldığı zaman mesela, Cerattepe tesisleri için olumsuz ÇED raporu verildi, reddedildi; sonra, Bakanlık bir genelgeyi gerekçe göstererek onu iptal etti ve olumlu ÇED raporu düzenletti ve onun üzerine şimdi Anayasa Mahkemesinin önünde o. Şimdi, düşünün, mesela Artvin'de Cerattepe yamacında ayrıştırma tesisi kuracaksınız, zaten dolambaçlı bir biçimde 2'nci ÇED raporu alındı. Bunun için bağımsız bir ÇED raporunun burada yazılmadığı hâlde uygulanacağı konusuna yanıt veremeyebilirsiniz bana çünkü sonuç olarak politik bir makamda bulunuyorsunuz ama ben konunun az çok uzmanı olarak olmayacağını düşünüyorum. Fakat şu var, tabii, sorunuz yine mahfuzdur. Şimdi, bu bizim Anayasa madde 169 fıkra iki ve üç, bunu tabii siz ezbere biliyorsunuzdur, buradaki heyet de hemen hemen biliyordur ama ben sadece izninizle üçüncü fıkrayı paylaşmak istiyorum. Bu çok önemli bir fıkra zira yasama yetkisinin asliliği ve genelliği ilkesine istisna öngören belki de birkaç Anayasa maddesinden biri. "Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. -önceki fıkra baki kalmak kaydıyla- Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz." Yani, bırakın Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuda kural koymasını, yasaklamasını ifade özgürlüğünü bile sınırlıyor, propaganda şeyini bile sınırlıyor. Böyle bir anayasa maddesine rastlamadım ben. Bhutan Anayasası'nda "Ormanlık alan ülke topraklarının yüzde 60'ının altına inemez." diyor; keşke bizde de olsaydı ama bizde olsa yine benzetirdik yani yine benzetirdik bu şekilde dolambaçlı yasalarla çünkü bu kadar...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Orman varlığımız her geçen gün artıyor.
CAVİT ARI (Antalya) - Nerede artıyor, biz göremiyoruz; nerede arttı? Her tarafı kesiyorsunuz, nerede artıyor? Döşemealtı'nda kesilmedik yer kalmadı.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, lütfen hatibin sözünü kesmeyelim.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, bu hüküm Anayasa madde 169...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Kesilenleri gördüğün kadar dikilenleri de gör.
CAVİT ARI (Antalya) - Nerede diktiğinizi göremedim ben.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, vaktimiz kıymetli lütfen.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Anayasa madde 169 iki ve üç böyle bir şeye, özellikle mevcut olan tesislere yamanan bir ek tesise kapalı. Zaten mevcut olan tesisler bildiğiniz gibi hep zorlama yoluyla yapılmış tesislerdir. Cerattepe'yi çok iyi biliyorum, başından beri süreci izliyorum. Kaz Dağları'nı nasıl oyduk, nasıl canına okuduk?