| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Ankara Milletvekili Orhan Yegin ve 45 Milletvekilinin, Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3740) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 13 .07.2021 |
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, ben bir şeyi hatırlatarak bir şeyi daha eklemek istiyorum sözlerime. Şimdi, bakın, benim izlediğim kadarıyla, özellikle sosyolojide şöyle bir tespit var. Eğer bir kimlik baskı altındaysa o kimliğin içindeki farklılıklar homojenleşir yani farklı oldukları hâlde yan yana gelirler. Şimdi, değerli arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisi 28 Şubattan sonra -28 Şubat büyük bir baskı olarak hissedilmişti sizin üzerinizde- dolayısıyla da sizin aranızda farklılıklar olmasına rağmen daha sonra "FETÖ'cü" dediğiniz insanlarla bir ilişki oluştu. Bu, çok doğal bir şey ve dediğim gibi bütün bu tür hadiselerdeki mekanizma bu aşağı yukarı. Dolayısıyla da bu, o gün için doğal olan bir şeydi sizin açınızdan. Dolayısıyla da daha sonra işte, 15 Temmuz darbe girişimine sebep...
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Yanında yer aldılar.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Efendim?
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - FETÖ'cüler 28 Şubatın yanında yer aldı.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İsmail Bey, rica ediyorum, karşılıklı böyle bir usulümüz yok, lütfen.
Buyurun, devam edin Sayın Katırcıoğlu...
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Darbenin yanında...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İsmail Bey, böyle bir usulümüz yok, karşılıklı konuşma usulümüz yok, rica ediyorum.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Arkadaşlar, bir müsaade edin ya, Allah Allah!.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Rica ediyorum...
ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) - Hâlâ yanında olmanın bir anlamı yok kardeşim, sonuçta bugünü konuşuyoruz.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Yani sonuçta arkadaşlar, ben anlamıyorum.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Tamam, doğru...
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Ya İsmail Bey, bir dakika...
Ya, arkadaşlar, şunu unutuyor musunuz yani ya? Sayın Cumhurbaşkanı "Ne istedilerse verdik." dedi ya, ağzından çıktı bu laf. Bu ne demektir?
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - "Dilimiz kırılsaydı." dedi, devamı da var.
(CHP sıralarından "Verdikten sonra kırılmasının bir anlamı yok." sesi)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Ya, arkadaşlar, bir dakika...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar...
Sayın Katırcıoğlu, devam edin lütfen.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Ama edemiyorum, baksanıza, laflar giriyor.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Katırcıoğlu'na ilave bir dakika süre veriyorum, her laf atmada bir dakika daha süre vereceğim.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
Dolayısıyla da arkadaşlar, bu o günün siyasi atmosferinde normal, doğal olan bir şeydi ve öyle de oldu zaten. Sonra, anlaşılan o ki cemaat, başka bir perspektif içinde sizinle beraber yan yanaymış, dolayısıyla da bakanlıklar içinde, bütün bürokraside, askeriyede kendine yer açmış. Bunu nasıl yapmışlar, bunu da henüz daha öğrenemedik ama bildiğimiz kadarıyla -demin Garo söyledi yani ben de hatırlıyorum- o zamanlar devlet hiyerarşisinde bir yere gelebilmek için oradan bir referans alman gerekiyordu. E, bunu birinci elden bir bilgi olarak söylüyorum size, Ömer Dinçer benim arkadaşımdır, onun Bakan olduğu zamanlar onunla yaptığımız bir görüşmede bunları söylemiş oldu. Dolayısıyla da bunu normalleştirelim arkadaşlar, bu normal bir durum yani o gün açısından. Ha, sonra, bir anlamda, siz iktidara gelince, o baskı ortadan kalkınca farklılıklar da güneşin altında kendine yer aramaya başladı yani "Biz de varız." demeye başladılar ve bütün o 17-25 hikâyeleri de bununla bağlantılı.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu madde çok kapsamlı da bir madde fakat şöyle bir soru var kafamda, hep olan bir soru ve bunun bir cevabını da bulamadım. İltisaklı ve irtibatlı olduklarından dolayı insanlar hapislere atıldı, işlerinden atıldılar vesaire. Şimdi, değerli arkadaşlar, benim telefonumun Cemal Bey'de olmuş olması bizim bir iltisak içinde olduğumuzu mu gösteriyor, irtibat içinde olduğumuzu mu gösteriyor? Neyi gösteriyor? Ama bundan dolayı yani böyle bir sebepten dolayı kendini hapiste bulan veya işsiz bulan birçok insan var. Dolayısıyla da ben açıkçası şunu isterdim: Bu kanun teklifi gelirken, bize en azından bu konudaki yaklaşımın ne olacağını biraz anlatmanız lazımdı yani siz "iltisaklı"dan ne anlıyorsunuz "irtibatlı"dan ne anlıyorsunuz ve bunlar nesnelleşmedikçe yani hukukun önünde bunlar nesnel hâle getirilmedikçe hâkimlerin verme ihtimali olan kararlar daima o yönde olacaktır yani iltisaklı ve irtibatlı olacaktır ve dolayısıyla da binlerce, yüz binlerce insan kendini işsiz veya hapiste bulmuş durumda olacaktır.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Bülent Bey de söyledi, bunlar, sonuç olarak bizim ülkemizin insanları; bizim eşlerimiz, dostlarımız belki de. Dolayısıyla da bugüne kadar sürdürülmüş olan, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra sürdürülmüş olan tavrı anlayabiliyoruz ama bu çok uzadı ve uzadığı hâlde siz üç yıl daha istiyorsunuz yani, bu, kabul edilebilir gibi gelmiyor bana. En azından, başka bir şey yapmamız lazım, bunun tekrar, başka bir düzeyde konuşulması lazım ve ondan sonra bir karar verilmesi lazım gelir diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ek süre veriyorum.
Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
Çünkü, buradaki maddelerden anladığımız, gerçekten de toplumun çok çeşitli yerlerinde bu sebeple, iltisaklı ve irtibatlı olduğu veya aidiyeti bilmem nesi... Tamam, aidiyeti varsa mesele yok, üyeyse yani bu kanıtlanabiliyorsa, buradan söylenecek çok fazla bir şey yok ama "iltisak ve irtibat" benim anladığım kadarıyla bu, 15 Temmuzdan sonra hukuk sistemimize giren bir kavram oldu ve bu kavram çok kaypak bir kavram -daha önce de vardı ama bu kadar kullanılmıyordu- ve dolayısıyla da büyük haksızlıklara sebep oldu değerli arkadaşlar. Dolayısıyla da biz buna "Evet." dediğimiz zaman bu haksızlıkları da onaylamış olacağız diye düşündüğüm için ben de bu maddenin doğru olmadığını düşünüyorum.
Teşekkür ederim.