KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Tamam.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Evet, bu kanun teklifinin en önemli maddelerini görüşüyoruz. Dün de geneli üzerinde genel değerlendirmeler yaptık, bugün de birçok konuşmacı önemli sorun ve sıkıntılara detaylı olarak değindi. OHAL süreci sonrası ve özellikle de OHAL sonrası çıkartılan mevzuat sonrasında birçok kurumda görevden almalar, ihraçlar sürecinde özellikle ben de üniversiteler, akademisyenlerle ilgili süreçlere müdahil olmuştum, bu konuda yaşanan mağduriyetleri özellikle dile getirmeye çalışmıştık. Gerçekten, o zamanki süreç, işte, bağımsız ve tarafsız yargı yetkisinde somut delile dayalı olarak ve tamamen şeffaf usullerle, özellikle de masumiyet karinesine dayanarak ve ceza sorumluluğu da başta olmak üzere adil yargılanma hakkı ve bu tür usuli haklar da gözetilerek gerçekten iyi ve detaylı bir inceleme süreci olmadı ve bu da bugün, birçok hatibin de belirttiği gibi, çok büyük mağduriyetleri de beraberinde getirdi. Bunun Mecliste de, şimdi, Komisyonda da örnekleri var zaten aramızda. Özellikle ihraçlar konusunda akademisyenlerin, ailelerinin, eşlerinin birçok hakkının elinden alınması, pasaportlarının elinden alınması, işte, o daha sonra kurulan ve bu süreci daha şeffaf yürütmek isteyen OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun kurulması ancak Komisyonun da bir iç hukuk çözüm yolu olarak gerçekten gerekli bir düzenleme yapmaması... Bunu bazen de biz ilgili bakanlıklara ilettik, Komisyonla görüşmemiz olmuştu Sayın Kaboğlu Hocamızla birçok dosyanın hızlı ve gerçekten mağduriyet yaşayanların bu mağduriyetlerinin giderilmesi noktasında. Terörle mücadele konusunda -Sayın Bakan Yardımcısı da iyi bilecektir- 72 kriterden geriye kalan son 6 kriterden biri de terörün tanımı yani bu terör tanımı konusunda önemli bir düzenlemeye ihtiyaç var ve bizim ülkemizin de böyle bir taahhüdü var Avrupa Birliğine. Bu konuda, Terörle Mücadele Kanunu'nda bir düzenlemeye gidilmesi gerekli. Ucu çok açık, çok geniş ve subjektif kriterlere de sebebiyet veren bir süreç var yani bizim asıl görüşmemiz gereken belki, bu noktada nasıl bir düzenleme yapılacağı. Mevcut mağduriyetler konusunda, görevlere iade edilmeleri konusunda, kendilerinin tekrar haklarını kazanması noktasında birçok dosya varken biz, şimdi, bu mağduriyetleri gidermeden yeni mağduriyetler yaratacak bir süreç içinde üç yıl daha bir süre uzatımı yapıyoruz. Belki Adalet Komisyonu da sürece dâhil edilerek Bakanlık yetkilileriyle ve ilgililerle daha detaylı bir çalışma yapılması gerekiyor. Dediğim gibi, uluslararası raporlara yansıdı ülkemizde yaşanan bu mağduriyetler, bu ihraçlar konusu. Akademisyenler, askerler, eğitmenler, öğretmenlerle ilgili ve özellikle meslekten ihraç ve tasfiyelerle ilgili yargıya erişim konusu çok gündeme geldi, uluslararası mahkemelere başvurular oldu; bunların sonuçları bekleniyor. Kurumsal bağımsızlık yok, yargı bağımsızlığının eksikliği, inceleme usullerinin çok uzun sürmesi, işte, OHAL Komisyonunun çalışma, usul ve yöntemleri... İşte, bugün, gerekçede şu belirtiliyor: Bu kadar dosya üç yıl süre içerisinde tamamlanamamış. Peki, bu üç yıl süre içinde mağduriyet yaşayan ve çözüm bekleyen insanlar ne aşamada, ne yapıyor bu insanlar? Tekrar bir kurumda çalışamıyorlar, kurumlarına dönemiyorlar, kurumlarına dönmeleri için mahkeme kararları varken görevlerine başlayamıyorlar. Bizim asıl yapmamız gereken öncelikle bunları tamamlamak, sonrası için ise bir OHAL mevzuatı değil, mevcut Ceza Kanunu'muz ve mevcut yargı sürecimizde adil yargılanma süreciyle terörle ilgili iltisak, irtibat -ne derseniz- bu süreci mevcut hukuk sistemi içerisinde sürdürmek. Ama şu an mevcutta ciddi dosyalar var ve bu dosyaların sonuçları bekleniyor ve bu insanlar bekliyorlar. Şu an birçok akademisyen ya da -sayın vekilimiz bahsetti- askerî okullardan ya da asker, Savunma Bakanlığından, farklı kurumlardaki ihraçları da bekleyenler var, görevlerine dönemiyor bu insanlar. Ne olacak bu akademisyenler?

Şimdi, pasaportları verilmedi. Eşleri, çocukları...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne yapıyor bu insanlar? Beş senedir ne yapıyor bu insanlar? Bunların çocukları ne yiyor Sayın Bakan Yardımcısı?

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın Vekilim, lütfen...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Hiç düşünüyor musun başını yastığa koyunca? İntihar edenler var, bunlar insan, insan; araç değil bunlar, araç değil değerli arkadaşlar, bunlar insan.

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Bitti mi Sayın Vekilim, bitti mi?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bitmedi, bitmedi; bu işler bitmez.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Bombalayanlar mı bizi? Bunlar değil mi onlar?

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın Kaboğlu...

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Son bir cümlemi tamamlayacağım.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Dalga da geçin, bu insanlarla dalga da geçin. Helal olsun size!

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Dalga geçen yok, kayıtlara geçsin diye böyle yapıyorsun.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Size helal olsun! Sizi teşhir ediyorum.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Hayır, dalga geçen kimse yok.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Acı çeken insanlardan söz ettim, dalga geçtiniz.

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın Vekilim, lütfen, kimse kimseyle dalga geçmiyor.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Dalga geçen kimse yok. Hiç kimse bir laf bile etmedi.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşhir ediyorum sizi.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Siz niçin böyle çarpıtıyorsunuz? Kayıtlara geçsin diye. Hiç kimse dalga geçmiyor.

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Nilgün Hanım, tamam.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Evet.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - E, gülüyorsunuz.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Hayır!

AHMET KILIÇ (Bursa) - Sen gülüyorsun esas.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Şu an siz gülüyorsunuz.

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sibel Hanım, lütfen tamamlayım, beş dakika verdim ben size. Tamamlayın, bir dakika daha veriyorum.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Tamamdır, tamamlıyorum.

Gerçekten bu konuda ciddi düzenlemeye ihtiyaç var. Anayasa'yla güvence altına alınmış haklar var, talepler var, evrensel insan hakları değerleri var ve uluslararası alanda gerçekten önümüze çıkacak ilk raporda da 1'inci madde OHAL mevzuatının uzatılması olacak ve bu ihraçlar, bu kayyumlar, bu gözaltı süreleri tekrar gündeme gelecek. Bunu hiç kimse hak etmiyor; vatandaşlarımız da hak etmiyor, ülkemiz de hak etmiyor ve bunun ekonomik maliyetleri de her geçen gün giderek daha da artıyor.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.