| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Ankara Milletvekili Orhan Yegin ve 45 Milletvekilinin, Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3740) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 13 .07.2021 |
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yani bu 3 OHAL düzenlemesinin bu torba yasa içine konmuş olması ve dünden beri tartışıyor olmamız bana şunu düşündürüyor: İktidarın aslında normalleşmeye rağmen bunları getirmiş olması esasında bir tür başarısızlığın ifadesi gibi geliyor bana ya da açıklanması gibi geliyor. Neden böyle? Çünkü eğer başarılı olunsaydı bir üç yıl daha uzatma talebi olmazdı diye düşünüyorum. Yani şunu söylüyor yönetim, diyor ki: "Biz şimdiye kadar bir şeyler yaptık ama daha bitmedi, bir üç yıl daha verin, bitirelim." Şimdi, doğrusunu isterseniz bu gerçekten tartışmaya değer ama yeteri kadar bilgi sahibi olmadığım için de tartışılabilecek bir konu değil burada diye düşünüyorum. Ama anlaşılan o ki üç yıl daha ihtiyaç var, demin İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy da söyledi bunu, "İhtiyacımız var, bunun için destek verin." dedi.
Fakat değerli arkadaşlar, ben de bir soru sorarak devam edeceğim, neden üç yıl? Bu üç yılın içinde bir seçim var, uzun zamandan beri üzerinde tartışma yönetilen bir hadise var yani erken seçim ya da normal seçim. Ama bu üç yıl esasında olağanüstü koşullar, eğer bu maddeler kabul edilirse Olağanüstü Hâl Yasası'nın bir şekilde bir parçasının en azından yürürlükte olduğu bir döneme rastlayacak. Şimdi, bunu, gerçekten aslında seçimlerle ilgili kuşku duymamıza veya en azından rahatsız olmamıza neden olacak olan bir hadise diye düşünüyorum. Bunu bilmiyorum, yeteri kadar açıklanabilir mi? Fakat asıl söylemek istediği şu: OHAL kanunları aslında yönetimin normal yani demokratik düzenden ayrılması anlamına gelir yani Hükûmetin normal koşullarda kullanabileceği yetkilerinin daha ötesinde, daha üstünde yetkiler kullanması anlamına gelir. Bu yetkiler esasında demokrasiye de aykırı olabilir. Nitekim bizim partimizin belediyelerine nasıl kayyum atandıysa anlaşılan o ki FETÖ şirketlerinin yönetimlerine de kayyum atanmış durumda ve bu atanmaya da devam edilecek anlaşılan.
Fakat değerli arkadaşlar, ben gerçekten şöyle bir şey söyleyeyim, eğer bu uygulama çerçevesinde bir hesap verilebilirlik meselesi olabilseydi yani bu sürecin sonuçları şeffaf bir şekilde toplumla paylaşılabilseydi o zaman biz daha iç rahatlığıyla bu şeyi destekleyebilirdik. Ki bu da esasında şeyi getiriyor, Bülent Bey'in altını çizdiği TMSF meselesiyle bağlantılı olarak TMSF'nin performansıyla ilgili çok fazla bilgimiz yok. Bilgi olarak basına sızan ve Sayıştay raporlarına giren hadiselere bakarsanız TMSF etrafında büyük bir yolsuzluk halesi var ve bu benim söylediğimi de zaten doğrulayan bir şey. Yani bir sistem demokratik usullerle yönetilme, şu veya bu şekilde -burada olağanüstü hâl meselesinden dolayı, gerekçelerini şey yapmıyorum ama- olağanüstü bir şekilde yönetmeye başlayınca iktidar, ekstra bir güç kullanmaya başlar ki bu da esasında demokrasiyi zehirler, hem gücü kullananı zehirler, bir güç zehirlenmesine yol açar hem de demokrasinin çalışmasının önüne geçer. Dolayısıyla da ortaya çıkacak olan tablo şudur değerli arkadaşlar: Hakikaten informel ilişkilerdir yani büyük ölçüde yolsuzluğu barındıran ilişkilerdir. Ki TMSF etrafında Sayıştayın tespit ettiği birtakım bulguları hatırlayarak ve basına çıkmış olan verileri yan yana getirdiğimizde doğrusunu isterseniz ben bu konuda bu performansın kabul edilebilir olduğunu düşünmüyorum. Dolayısıyla da ya ekstra bir şey yapılması lazım yani "TMSF'nin organizasyon yapısı bu." dersiniz... Çünkü sonuç olarak, TMSF şirket de satıyor, hani kendisi şirketlere kayyum atadığı gibi o kayyumlar da o şirketleri satabiliyor. Mesela, tıpkı Diyarbakır'daki kayyumun yaptığı gibi bence gayrimeşru sayılabilecek tasarruflar oluyor ve burada da bu tasarrufların olma ihtimali çok kuvvetlidir. Sayıştay her iki durumu da açıklığa kavuşturdu bence. Yani gerek Halkların Demokratik Partisine ait belediyelerle ilgili Sayıştay raporları bunu söylüyor gerekse TMSF bağlamındaki Sayıştay tespitleri bunu gösteriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Bitiriyorum efendim, bitiriyorum.
Dolayısıyla da değerli arkadaşlar, hakikaten anlamakta zorlanıyorum yani. Daha normalleşmiş bir Türkiye bir seçime gidecek, dolayısıyla da yeni bir dönem başlayacak belki de. Biz, şimdi, üç yıl daha uzatılmış bir OHAL'le gireceğiz buna. Yani ben bunun kabul edilebilir, demokratik olmadığını düşünüyorum, onun için de...