KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, şimdi, bu olağanüstü hâl döneminde yani sizin yarattığınız olağanüstü hâl döneminde insanların özgürlüklerini gasbettiniz büyük oranda ve pek çok mağduriyete yol açtınız. Bu açıdan insanların özgürlüklerine halel getirdiniz. Ancak bunun yanında cumhuriyet tarihinde bazı örnekleri olan ama son dönemdeki tek örneği insanların mülkiyet güvencesine de halel getirdiniz yani mülkiyet güvencesi çok önemli bir şeydir arkadaşlar yani bir ülkede bir insanın mülkiyet güvencesi yoksa o ülkede kimse mülkiyet sahibi olmak istemez veya güvende hissetmez. Bu açıdan son dönemdeki aslında ekonomik krizin bir sebebi de -dünyada bu kadar bol para dönemi varken- bu kadar ülkemizin güvenilmez bir ülke olmasının bir sebebi de bu dönemde yarattığınız bu çökme ekonomisidir arkadaşlar, insanların malına çöktünüz.

Bakın, ben size iki örnek anlatacağım: Bir baklavacı vardı, burada markasını vermeyeyim, baklavacının, efendim, bu yapının içinde yani şöyle ki destek veriyor çünkü size öyle yol verdiniz, "himmet" ne diyorsanız, bilmiyorum artık onu, insanlar bu yapıya işte yurt dışında okul açıyor falan falan diye bu baklavacı para veriyordu, okul açıyordu çünkü siz gidiyordunuz, siyasetçiler, efendim, bakanlar okulların açılış töreninde bulunuyordu, bu baklavacı da, ben tanıyorum, bu anlamda bu yapıya destek veriyordu, yurt dışında okul açılıyordu. Yani kendisince Allah rızası için bunu yapıyordu. Ne yaptınız? Bu kişiyi aldınız, hapse attınız, şu anda hapiste yani yıllardır hapiste. Başka ne yaptınız? Şirketine el koydunuz baklavacının, yüzlerce insan çalıştırıyordu, yüzlerce insan ekmek veriyordu. O yapının başına getirdiğiniz, efendim, yöneticiler TMSF'nin getirdiği yöneticiler bu baklava işini yönetemediler. Kim anlar baklava işinden? Baklavacı anlar değil mi arkadaşlar ya, herkes baklava işinden anlar mı? Getirdiğiniz yöneticiler şirketi yönetemediler ve pek çok yolsuzluğa imza attılar, baklavacı battı gitti, tasfiye edildi yani battı, arkadaşlar, baklavacı yok artık. Yüzlerce insan işsiz kaldı, o da yetmedi, baklavacının hani çocukları da orada ekmek buluyorlardı, çalışıyorlardı, onlar da işsiz kaldılar, yetmedi, baklavacının evine de çöktünüz, öbür mallarına da çöktünüz. Çocukları, şu anda ailesi perperişan. Yani tek bir kişiyi cezalandırayım diye bütün ailesini cezalandırdınız ve yüzlerce çalışan işçisini cezalandırdınız, o da yetmedi, bir millî değer olan yani sonuç olarak millî servet bu, bir baklavacıyı yok ettiniz; bu birinci örnek. Ya, bunun yanında, bildiğim, ayakkabıcı şirketi vardı, çöktünüz, ayakkabıdan ayakkabıcı anlar. Ben de ayakkabıcıyım, dededen yedi kuşak ayakkabıcıyım, ben ayakkabıyı çok iyi bilirim ama sen oraya bir yönetici atarsan, o ayakkabı işinden anlamaz arkadaş, ayakkabı işini batırdı. Tekstil işinde batan şirketler var, öz sermayesini kaybeden şirketler var. Ya, bu anlamda yani bir şeye zarar vereyim derken aslında ülkeye zarar verdiniz değerli arkadaşlar.

Şimdi, düşünün ki TMSF bu anlamda kayyumlar atıyor, öyle değil mi? Eminim ki uğraşıyorlardı ki anlayan bir insan bulalım diye. Ya, bir kişiyi 5 şirkete, 10 şirkete, 15 şirkete yönetici olarak atıyorlar. Burası ulufe dağıtılan bir sisteme döndü arkadaşlar. Hani bürokraside ben burada oturanlara da soruyorum, hani bazı bakan yardımcılarımızın 2 maaş, 3 maaş aldıklarını duyuyoruz, skandalları duyuyoruz ama bir kişinin 10 şirketten, 15 şirketten maaş alması, huzur hakkı alması, bu kadar işsizliğin, bu kadar yoksulluğun olduğu bir dönemde hak mıdır, adalet midir arkadaşlar? "Bir kişi hem baklavadan anlar hem ayakkabıdan anlar hem tekstilden anlar hem kuyumculuktan anlar." mı diyorsunuz ya? Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar? Ve o kişiye huzur hakları olarak 150 bin lira, 200 bin lira, 300 bin lira...

ORHAN YEGİN (Ankara) - O kişilerin listesini bize verebilir misiniz?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tabii tabii, veririz efendim.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi verebilir misiniz?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yok yok, siz isteyin, siz isteyin oradan.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, listeler zaten sizin elinizde, listelerin tamamı sizin elinizde.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, siz, efendim, bakan yardımcılarınıza baksanız...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Hayır, verin.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kime ne verdiğinizi bilmiyor musunuz?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakan yardımcılarınıza baksanız...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Siz bir iddiada bulunuyorsunuz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Orhan Bey, en sonunda topluca cevap verirsiniz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Söyleyemiyorsanız verin, ben sizden istiyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Allah Allah! Şuna bak ya!

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ben sizden istiyorum yasa getiren olarak. Kim, hangi şirkete...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ben de iddia sahibi olarak sizden istiyorum.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, öyle değil, efendim. Siz yasayı getirdiniz, siz bana bilgi vermek zorundasınız.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, arkadaş, sen bir elini indir, elini. (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Size ne oluyor?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı değil.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yasayı siz getirdiniz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Haddini bil.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sen de iftirada bulunuyorsun.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Karşılıklı konuşmayalım, herkes sırası geldiğinde görüşünü ifade eder.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yasayı getiren sizsiniz, ben sizden talep ediyorum. Ezcümle olarak onu söyleyeceğim: Kim, hangi şirkete...

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - İftirada bulunuyorsun.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, iftira değil, açıkça söylüyorum, açıkça söylüyorum. Yasayı getiren sensin Orhan Bey.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım, herkes sırası geldiğinde görüşünü ifade etsin. Sıra gelecek size, görüşünüzü ifade edersiniz o zaman.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kaç tane ilçe başkanınız kaç tane şirkete...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, ama böyle olmaz ki.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kaç şirkete kayyum...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Garo Bey, süreniz doldu, toparlarsanız memnun olurum. Son cümlelerinizi alayım.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Toparlıyorum.

Kaç şirkete kaç kişiyi kayyum atadınız? Kaç şirkete kaç tane yönetim kurulu atadınız? Bu şirketlerde mükerrer atamalar söz konusu mudur diye size soruyorum Orhan Bey. Ben bunu iddia ediyorum.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Siz az önce iddia ettiğiniz şeyin karşılığında sorduğum sorunun listesini bana Komisyon bitmeden verin, ben de size...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ben size niye vereyim? İddiayı getiren, yasayı getiren sizsiniz, siz bana vereceksiniz, siz bana getireceksiniz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - İftirada bulunan sizsiniz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum Sayın Paylan.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bak, bakan yardımcılarınızın çıkıyor 3 maaşı.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Paylan, teşekkür ediyorum.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sizin öyle bir sorumluluğunuz var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ne benim ne de buradaki arkadaşların...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Orhan Bey, şimdi sıra zaten sizde, lütfen.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - O zaman, Orhan Bey'in yoksa Sayın Başkan, kurum temsilcisinden rica ediyorum.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Onun da yok size böyle bir...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sorularınızı sordunuz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, siz niye müdahale ediyorsunuz? Ben kurumdan talep ediyorum.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bilgi veririz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ben talep ediyorum.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Siz önce kendi sorumluluğunuzu yerine getirin.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım lütfen. Karşılıklı konuşmayalım, tamamla, sordunuz sorularınızı, şimdi ben cevaplar için söz vereceğim.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bitireyim.

Ben talebimi iletiyorum Sayın Başkan, talebimi iletiyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreyi çok aştınız, lütfen, son bir cümleyle.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - TMSF temsilcisi sizsiniz değil mi? Sizden rica ediyorum, kaç şirkete kayyum atadınız? Bu şirketlere kaç tane yönetim kurulu üyesi atadınız? Bu yönetim kurullarındaki listeleri rica ediyorum ve mükerrer atamaların listesini rica ediyorum ve ne kadar huzur hakkı, ne kadar yönetim kurulu maaşı aldıklarını.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Onu bu arkadaşlara soramazsınız.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Orhan Bey, böyle bir şey yapamazsınız! Siz de vekilsiniz, ben de vekilim! Ben kurum temsilcisinden talep ederim, siz müdahale edemezsiniz!

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Önce ağzındaki lokmayı yut da ondan sonra konuş.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ya, oradan öyle, sana ne oluyor?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Orhan Bey, sıra geldiğinde lütfen cevap verelim.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Allah Allah ya! Nasıl böyle bir şey söylersiniz ya!

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Çiğneye çiğneye konuşuyorsun.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sana ne oluyor ya? (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

CAVİT ARI (Antalya) - Ya, bu şartlarda çalışılmaz Başkan. Bırakın Allah aşkına.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Çalışılır, çalışılır, hep bu şartlarda çalışıyoruz maalesef öyle.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, Sayın Başkan, ben burada milletvekili olarak kurum temsilcisinden bilgi talep ediyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım, sakin olalım lütfen, herkes görüşlerini ifade ediyor, katılmak zorunda değiliz birbirimize.

CAVİT ARI (Antalya) - Kime söylüyorsunuz?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Herkese söylüyorum.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Size düşen görev talimat verip "Bu bilgiyi verin." diyeceksiniz. Size düşen görev bu.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Durmuş Yılmaz, ikide bir bana ayar çekmeyin lütfen siz de oradan.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Ya, ayar çekmiyorum. Bakın, siz oraya hakem olarak oturmuşsunuz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tamam, bir durun.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bilgi talep ediyorum ya.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - "Bu milletvekilinin talebini karşılayın, bu bilgiyi verin." diyeceksiniz, size düşen görev bu.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bu kadar ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bekleyin, söyleyeceğim, bekleyin siz.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Tamam, teşekkür ettik, sağ olun.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, milletvekillerimizin bilgi talepleri olabilir, bu gayet doğaldır, kurumlarımızdan her türlü bilgiyi de isteyebilirler. Şu anda bilinen bir şey varsa, hazır bir bilgi varsa sunulur.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Tamam, onu söyleyin.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değilse bir hazırlık yapılır, hazırlıktan sonra sayın milletvekilimize o bilgi gönderilir.

CAVİT ARI (Antalya) - Hazırlıksız niye buraya geliniyor Sayın Başkanım?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bunu farklı bir şekilde tartışmanın bir anlamı yok, onu ifade etmek istiyorum.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkanım, bilgi hazır olmadan bu yasa da gelmez zaten.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yasalarda her türlü bilgi her an hazır olmayabilir yani öyle bir şey yok.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama Sayın Başkan, tam bununla ilgili, yasayla ilgili.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Öyle bir şey yok ama sizin bilgi istemeye hakkınız var.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yasayla ilgili ama.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Hemen hazır bir bilgiyse elbette sunulur, değilse bir hazırlık yapılır.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bu yasanın temel konusu Sayın Başkan, bu yasanın konusu.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşım, lütfen...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yani ben ülkedeki buğday üretimini sormuyorum sonuçta.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bugüne kadar bütün kanunlar nasıl yapılıyorsa bugün de aynı şekilde yapıyoruz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Aynı değil.