EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Anladığım kadarıyla Durmuş Bey "Kurul Başkan ve üyelerine benzer şekilde 2531 sayılı Kanun'un 4'üncü maddesinde belirtilen cezaya tabi olacakları hüküm altına alınmaktadır." diye önergede ifade etmişler arkadaşlar, anlaşılan önergeyle sizin söylediğiniz konu belirlenmiş olacak.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, önerge zaten genişletiyor.

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Fakat bu arada ben de şunu söylemek ihtiyacı hissediyorum: Bu kurum ve bu kurul esas itibarıyla idari kurullar içinde en önemli kurullardan bir tanesi çünkü piyasaya çok büyük etkisi var. Diyebilirim ki Türkiye'de üretimin yüzde 60-70'ine yakınını yapan şirketlere etki etme şansına sahip olan bir kurum. Dolayısıyla da biliyorsunuz bu mesele gündeme geldiğinde Trendyol'un bir davası görülürken kurumun bu konuyu araştıran başkanı -yanılmıyorsam- Trendyol'dan teklif aldı ve Trendyol'a geçti. Dolayısıyla, Rekabet Kurumu çerçevesinde sahip oldukları bilgileri daha sonra girdiği şirkete taşımış oluyor ki bu esasında "conflict of interest" dediğimiz bir çıkar çatışması olduğu hasebiyle de bu uygulama gerekiyordu. Ben de Durmuş Bey gibi düşünüyorum. Bunun olmuş olması...

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Benzer durumlar EPDK yöneticileri için de yapılması lazım.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Çerçeve bir düzenleme olması lazım.

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Evet, şimdi, ben de onu söyleyecektim yani bu sadece Rekabet Kurumuna ilişkin değil, bütün idari otoritelere yani regülatör kurumlara şamil hâle getirilmeli çünkü hatırlayacaksınız, bu regülatör kurumları deregüle edilmesiyle ilgili iddialar Amerika'da başlamıştı 1980'li yıllarda ve oradaki iddia şuydu: Özel sektör bu kurumlarda çalışanları etki altına alıyor ekstra paralar vererek. Dolayısıyla da oradan gelen bir deregülasyon yani regülasyondan ayrılma veya regülasyonları kaldırma biçiminde neoliberal düzenin önemli ayaklarından biri oluşmuştu. Dolayısıyla, şunu da parantez olarak belirtmiş olayım ki sadece Rekabet Kurumu değil, bu türden idari kurumların yani regülatör kurumların gerçekten de hem özel çıkarlara karşı bir mesafesi olması lazım hem de siyasete belli bir mesafesi olması lazım. Bu iki mesafeyi oluşturabilmesi için de gerçek anlamda bağımsız olabilmesi lazım. Doğrusunu isterseniz, bu, bir kredibilite sağlar, böyle bir tedbir ama bu kurumların ihtiyacı olan kredibiliteyi sağlamaz diye düşünüyorum, yetmez diye düşünüyorum. Dolayısıyla da bunu da söylemiş olayım diye düşünüyorum.