KOMİSYON KONUŞMASI

İZZET ÇETİN (Ankara) - Tam baştan itibaren. Eğer öyle bir usul varsa... Sen usulsüzlüğü kendin yaptın. Maddeyi okutur okutmaz önergeyi okuttun.

BAŞKAN - Bakın, özür dilerken gene aynı şeye başladınız.

Buyurun.

İZZET ÇETİN (Ankara) - Hayır, özür dilemiyorum ya.

BAŞKAN - Ha, pardon.

İZZET ÇETİN (Ankara) - Dileyecek bir şey de yapmadım. Sen hak ettin dedim.

BAŞKAN - "Küstah" dedin, ben de sana mı "küstah" diyeyim buradan yani?

İZZET ÇETİN (Ankara) - İşte, sen hak ettin diyorum ben sana.

BAŞKAN - Yakışır mı?

İZZET ÇETİN (Ankara) - Deme ama hak ettin, yapma o işi.

BAŞKAN - Sizin bir Başkana bunu söylemeniz de ayrı bir küstahlık ama.

İZZET ÇETİN (Ankara) - O davranışı yapma, ben de demeyeyim.

BAŞKAN - Neyse...

Buyurun.

İZZET ÇETİN (Ankara) - Şimdi, bakın, arkadaşlar, Başbakanın yapmış olduğu açıklamada bu politika bir bütündü. Yani bürokrat arkadaşı zorda bırakmak değil amacımız. Tabii bu konuşmalarımızın muhatabı ya yürütme organıdır ya da Başkanlık Divanıdır yani Komisyon Başkanıdır. Biz burada milletvekilleri olarak iktidarı, muhalefeti bir arada bir katkı vermeye çalışıyoruz. Yapılan işlem doğru değildir yani -Sayın Türeli'nin az evvel söylediği- bunu nüfus artışını teşvik etme gerekçesi olarak da izah etseniz... Ya da genel gerekçede var olan yani kadın istihdamında part-time çalışmayı teşvik ederek ya da diğer çalışma biçimlerini, esnek çalışmayı bu alanda yaygınlaştırarak doğurganlığı teşvik etmeyi istiyorsunuz. Ama yasa alelacele geldiği için pek çok eksiği bağrında taşıyor.

Az evvel verilen önergeyle bir bütün olarak bakayım olaya. Mesela, 2'nci maddeyi arkadaşım sordu. İşçiler yönünden toplu sözleşme özgürlüğüne müdahale var içinde, "Bu ödemeler yapılmaz." diyorsunuz. Şimdi, toplu sözleşmeyle 300 lira değil de, ben 3 bin lira doğum parası koydum bir defaya mahsus olmak üzere... Çünkü dünyada örnekleri var, geçtiğimiz günlerde söyledim. Yani, şu anda bizim başlangıcımız buzağının altında, biz buzağının üstüne geçirelim. 500 liradan başlasak bile... Önergeyi burada yetiştirme şansım olmadığı için Genel Kurulda vereceğim. Yani, eğer ben toplu sözleşmeyle bir hak elde etmişsem sen onu burada engelleyemezsin çünkü toplu iş sözleşmeleriyle kanunlarda düzenlenen haklar geliştirilebilir, çalışan lehine değiştirilebilir. Hukukun genel kuralı budur. Sen böyle bir hüküm koyarak toplu sözleşme özgürlüğünü engelleyemezsin. İşin özünde buradan başlayın, bir.

İkincisi: Gerçekten siz burada derme çatma bir madde getirmişsiniz, iyi hazırlanmamışsınız. Bir kere eğer gerçekten anneliği korumak, çocuğu teşvik etmekse amacınız Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak sizin 183 sayılı Anneliği Koruma Sözleşmesi'ni Meclis Genel Kurulundan bu doğum parasından önce geçirmeniz gerekirdi. Neden 183 sayılı Sözleşme'yi gündeme getirmediniz şimdiye kadar, on üç yıldan bu yana? Onu geçirmeden, derme çatma, yama gibi bunu getiriyorsunuz sanki bir şey bağışlanacakmış gibi. Bakın, geçen gün verdim, tutanaklara geçsin diye söyleyeyim: İngiltere'de yıllık 7 bin lira civarında, Fransa'da ta eğitiminin sonuna kadar gidecek şekilde ilk çocuk için 320, ikinci çocuk için 430, üçüncü çocuk için 540 euro yardım yapılıyor. Bu yapılan yardım her ay, ta ki şeyini tamamlayıncaya kadar. İspanya'da 2.500 euro, bir defaya mahsus; Rusya'da 9 bin dolar, bir defaya mahsus -dünya örneklerini vereyim- İsveç'te her aileye çocuk başına 106, dördüncü çocuk için 190 euro veriliyor ve kadın, 4 çocuk sahibi olan bir aile ayda 500 euro ayrıca destek alıyor, on beş ay da kadın ücretli izinli sayılıyor. Burada aile bağı kurulmuş. Bizim örf, âdet, geleneklerimizde çok yok ama bugün hepimiz rastlıyoruz, doğum yapan sadece nikâhla aile şeyinde değil, birlikte yaşayanlar da var. Onların doğumlarına eğer şeyse bir hak vermeyeceksin burada. Çünkü düzenlemenize bakıldığı zaman, içinde diyorsunuz ki: "Doğum yardımı ödenmesinde Kimlik Paylaşımı Sisteminde yer alan nüfus kayıtları esas alınır." Yani, annesi belli, babası belli, birlikte yaşıyorlar ama nikâhları yok. Yani, doğum yapana mı verilecek? Sonra -bizim anlayışımızda yok ama hiç kimse kusura bakmasın- imam nikâhlı doğumlar var, nikâha geçmemiş bir sürü evlilik bağları var. Orta Doğu ülkelerinin hepsinde var olan bizde de var, bu gerçeklik bizim gerçekliğimiz. Yani, bunu seçim yatırımı diye, kadınların oyunu alacağız diye, kadını korumadan, altyapısını oluşturmadan, sanki şey gibi... 300, 400, 600 lira, evet, hiç yoktan iyidir, herkes alacak, "Hiçbir şey de yoktu." diyor Müsteşar Yardımcısı arkadaşımız ama kendisi bir taraftan da söylüyor. İşçiler yönünden SSK mevzuatında -103 liraydı, 112 lira olmuş o yardım, şimdi baktım- 112 lira orada var, memurlarda ve Silahlı Kuvvetler personelinde var. Demek ki çalışan kesimde var yani sosyal güvence altında olanlarda var, güvencesiz kesimde yoktu. Aslolan onları bu kapsama dâhil etmekse, yapılan düzenlemede bu para diğerlerinden çoksa aradaki fark ödenir. Tamam, kabul. Ama toplu sözleşmeye müdahale edecek şekilde yapacağınız bir düzenleme hakları kısıtlayıcı bir özellik taşır. Onun düzeltilmesi gerekir burada. Bu haklar toplu sözleşmeyle geliştirilebilecek haklar mı? Bir de yetersiz, son derece yetersiz. İnşallah, Genel Kurulda gündeme getiririm.

Teşekkür ederim Başkan.