SELAHATTİN MİNSOLMAZ (Kırklareli) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanımıza da sunumları için teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde tabii, Devlet Su İşleri var, Türkiye'nin yüz akı kurumlarından biri, siz de bu kurumun Genel Müdürlüğünü yaptınız. Tabii, konuşulan konu Marmara Denizi'nde müsilaj sorunu, Komisyonumuzun da varlık amacı veya tesis edilme amacı bu ama şunu da biliyoruz ki: Bu öncesinde yapılan çok sayıdaki atık su arıtma tesisi de Devlet Su İşleri eliyle yapıldı yani şu an Marmara Denizi'ni konuşmamıza rağmen, derelerle ilgili de bugün de bazı problemler var, gelecekte de olma ihtimali yüksek problemler var.

Öncelikle teşekkür ediyorum, Devlet Su İşleri yeraltı ve yer üstü yüzey sularının yönetim planlamasını yapmak gibi misyonla ciddi barajlar, ciddi elektrik santralleri, sulama projeleri yaptı ama özellikle 2000'li yıllardan sonra, özellikle benim bölgemde Trakya'da, Ergene havzasında, Ergene Nehri'nde yaşanan ciddi sorunların yerel yönetimler tarafından yeterince duyarlılık göstermemesinden vaziyet çıkartarak ciddi anlamda tüm belediyelerin atık su arıtma tesislerini yaptı. Üzülerek görüyoruz ki tabii, yapmak yetmiyor çalıştırmak da gerekiyor. Bugün çok konuda konuştuğumuz ve Ergene havzasında Koruma Eylem Planı'yla beraber bu atık su arıtma tesislerini Sayın Bakanım, çalıştırmak zorunda değil miyiz? Birinci nokta bu.

İkincisi: Devlet Su İşlerinin nasıl atık suların yönetimine ilişkin de vaziyet aldığı, yerel yönetimlerin bu konuda yeterli olmadığı süreç içerisinde denizlerle ilgili Devlet Su İşlerinin bir görevi var mıdır? Yani yeraltı suları, yüzey suları, atık suların yönetimi... Çünkü Devlet Su İşlerinde çok ciddi bir "know-how" birikimi var, bu anlamda suyun yönetimi ve suyla ilişkin işlerde oldukça başarılı bir kurum; İSKİ de hakeza bu şekilde. Bu kurumsal kapasite ve kabiliyetin bu müsilaj sorunu gibi sorunlar için kullanılmasında Bakanlığın bir eylem planı var mıdır? Onu öğrenmek istiyorum.

Bu biyogazın çok önemli olduğunu düşünüyorum çünkü bizim bölgemiz özellikle Trakya'da büyük kapasiteli hayvan çiftlikleri kuruldu. Bunların tabii, gübrelerinin bir şekilde enerjiye dönüştürülmesi ama nihayetinde çok ciddi bir sıvı gübre çıkıyor yani olay sadece enerjiyle bitmiyor. Bu da bir şekilde dereler yoluyla yine alıcı ortama bu bahsettiğimiz süreçlerin bir parçası hâline geliyor. Bu anlamda da bunların yaygınlaştırılması gerektiği inancındayım.

Yaptığınız hizmetlerden ötürü teşekkür ediyorum ama hepsinin ötesinde bir planlamanın, üst planın, ülke planının olması gerektiği kanaatindeyim yani gerek Ergene havzasında yapılan atık su tesisleri gerekse bir dizi yapılan erozyonla mücadele tesisleri, bütün bunların aslında bir ülke planı gerçeğine dayanarak yapılması, üst ölçekli bir plan içerisinde bunların birbirine koordineli şekilde olması düşüncesindeyiz. Bunu da yapabildik, 2009 ile 2012 yılı içinde birçok bölgede, birçok ilde çevre düzeni planları yapıldı. Yine bu çevre düzeni planlarıyla ilgili de fikrinizi almak istiyorum çünkü sanayi yer seçimlerinden, tarımsal arazi kullanımlarına kadar ve bu yapılan çevre projelerinden, diğer sulama projelerine kadar hepsi aslında bir plan bütününün bir parçası hâlinde oluyor. Bu planlama hakkında da çevre düzeni planlarını ve bunların yürütümü hakkında ne düşünüyorsunuz? O konuda fikrinizi almak istiyorum.

Teşekkür ederim.