| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Komisyon Başkanı Hakan Çavuşoğlu'nun, Cumhuriyet Halk Partisi kontenjanından Komisyona yeni üye seçilen İstanbul Milletvekili Kadri Enis Berberoğlu'na hoş geldiniz dediğine ilişkin açıklaması |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 14 .07.2021 |
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, çok değerli Komisyon üyelerimiz, bürokrasinin çok değerli müdür ve müdür yardımcıları; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum. 20-21 Haziran 2021 tarihlerinde Van infaz kurumları yerleşkesinde siyasi partilerimizin temsilcileri milletvekili arkadaşlarla birlikte bir inceleme ziyareti gerçekleştirdik. Burada, ben, sayısal verileri sizlerle paylaşmadan sadece tespitlerimizi paylaşmak istiyorum.
Yüksek güvenlikli ceza infaz kurumunda görüşülen hükümlü ve tutuklar tarafından herhangi bir şiddet uygulandığına ilişkin bir bulgu tespit edilememiştir. Mevzuatta "çıplak arama" olarak adlandırılan uygulamanın usulüne uygun bir biçimde gerçekleştirildiği belirtilmiştir. Sıcak ve soğuk suyun miktar itibarıyla az ve kısıtlı zamanda verilmesi nedeniyle sıkıntılar yaşandığı, suyun cilt olmak üzere kimi sağlık sorunlarına neden olduğu belirtilmiştir. Yemeklerin besleyici olmadığı, lezzetsiz olduğu, hijyenik olmadığı, bu sorunun beraberinde mide ve çeşitli rahatsızlıklar yaşadıklarını belirtmişlerdir. Kantinden ürün tedarikinde bazı sorunlar yaşandığı ve fiyatların çok pahalı olduğu; ayda bir kitap değişimi yapılabildiği için aynı anda en fazla 10 kitap bulundurmalarına izin verildiği; talep edilen kimi gazetelerin yasal nedenler öne sürülerek "sakıncalı" gerekçesiyle kuruma alınmadığı; özellikle yerel kanallar olmak üzere birçok televizyon kanalının yayın listesine alınmasının talep edildiği fakat yerine getirilmediği; dilekçelerin işleme alınmadığı; sağlık konusunda da herhangi bir sorun yaşanmadığı ancak dış hastane sevkinde yine kelepçeli muayene yapılmasından dolayı kabul etmediklerini ve bu nedenle sağlık muayenesinden vazgeçtiklerini, talep etmediklerini; spor ve sosyal haklarının kullandırılmadığı; oda değişim taleplerinin karşılanmadığı şeklinde şikâyetler gelmiştir.
F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda sadece üst aramasının yapıldığı, mevzuatta "çıplak arama" olarak nitelendirilen uygulamanın söz konusu olmadığı; herhangi bir biçimde şiddet uygulamasının söz konusu olmadığı; yemeklerin besleyici, yeterli, hijyenik olduğu; soğuk suyun devamlı, sıcak suyun da sabah 9.00-12.00 arasında verildiği; televizyon kanallarının yapılan ankete göre tespit edildiği; kurum içerisindeki muayenelerde kelepçe kullanılmadığı ve dilekçelere zamanında cevap verilmediği; ayda bir kitap değişimi yapıldığından en fazla 12 kitap bulundurulabildiği; herhangi bir şekilde fiziksel şiddet uygulamasının söz konusu olmadığı ancak oda değiştirme taleplerinin karşılanmadığı ve dilekçelere cevap verilmediği şeklinde şikâyetler gelmiştir. Yemeklerin öğlen iyi iken akşam aşırı yağlı olması nedeniyle genellikle yenilemeyecek kadar kötü olduğu belirtilmiştir. Son on sekiz aydır hiçbir görüşe izin verilmediği ancak haftada yirmi dakika telefonla görüşme hakkı tanındığı; infaz koruma memurlarının insan onurunu zedeleyecek biçimde hitapta bulundukları, bu nedenle zaman zaman da tehdide varan konuşmalarda bulundukları bize şikâyet olarak belirtilmiştir.
T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda mevzuatta "çıplak arama" olarak nitelendirilen uygulamanın usulüne uygun olarak yapılmadığı, arama yapılırken gerek olmamasına rağmen elle temasta bulunulduğu, hamile olanlara da bu uygulamanın dayatıldığı belirtilmiştir. Hastane dönüşünde karantina odalarına alınmanın salgın tedbirleri kapsamında kabul edilebilir olduğu ancak bu odaların karma olması ve suç tipine göre ayrıma gidilmemesinden dolayı, belirli gruplandırma yapılmamasından dolayı sıkıntı yaşadıklarını ve bu nedenle bu karantina odalarında kalmamak için hastaneye gitmekten imtina ettiklerini belirtmişlerdir. Zorunlu sevk ve kuruma gelir gelmez hücreye konularak su dahi verilmeden günlerce burada tutulduğu söylenmiştir. Yemeklerin besleyici, yeterli ve hijyenik olduğu, dolayısıyla bu konuda herhangi bir sorun yaşanmadı, yalnız meyve konusunda sıkıntı yaşadıklarını belirtmişlerdir. Televizyon kanallarında yine sorun yaşandığı ancak en çok izlenen ulusal kanalların dahi yayın listesinde olmadığını belirtmişlerdir. Mahkeme tarafından hakkında yasaklama kararı olmamasına rağmen birçok yayının, gazetenin kendilerine verilmediği; sıcak ve soğuk su konusunda herhangi bir sorun yaşanmadığı; dilekçelere genellikle cevap verildiği fakat geç cevap verildiği; raporlu ilaçların zamanında verilmediği; yerleşke içerisinde semt polikliniğinde dahi kelepçeli muayene uygulamasının dayatıldığı; kantinden ürün tedarikinde bazı sorunların yaşandığı, fiyatların çok pahalı olduğu; Covid-19 kapsamında ilk dönemlerde temizlik malzemeleri verilirken kısa bir zaman sonra bu temizlik maddeleri ve dezenfektan maddelerinin dağıtılmadığı şeklinde şikâyet vardır. Sıcak ve soğuk suyun miktar itibarıyla az ve kısıtlı zamanlarda verilmesi nedeniyle sıkıntılar yaşandığı; yemeklerin besleyici olmadığı, lezzetsiz olduğu, hijyenik olmadığı; dilekçelerin işleme alınmadığı ve alınanlara çok geç cevap verildiği; sağlık konusunda herhangi bir sorun yaşanmadığı ancak dış sevkte kelepçeli muayenenin dayatıldığı; sosyal, spor haklarının kullandırılmadığı; oda değişim taleplerinin karşılanmadığı; kurum içine gönderilen mektupların dahi üç ay içerisinde ulaştığı yönünde şikâyetlerde bulunulmuştur.
Bir de bir başka kurumda, aynı nitelikli başka bir incelememizde de çocuklu anne ve hükümlü tutuklularla yapılan görüşmede herhangi biçimde şiddet ve kötü muamele ve çıplak aramanın söz konusu olmadığı; kuruma ilk girişte yalnızca üst araması yapıldığı; sıcak su ve soğuk su konusunda sorun olmadığı; yemeklerin yeterli ve besleyici olduğu; kitap, gazete konusunda sıkıntı olmadığı; kantin fiyatlarının kabul edilebilir olduğu; kurum içinde ihtiyaç duyulduğunda her türlü yardımda bulunulduğu; çocuklar konusunda kurum idaresinin gerekli özeni gösterdiği; çocukları için ayrı yatak temin edildiği; çocuklar konusunda gösterilen hassasiyetin kendilerine sağlık konusunda gösterildiği ve talep olması durumda gerekenin en kısa zamanda yerine getirildiği; çocuklara ayrıca gelişimi için gerekli besin maddelerin temin edilip çalışıldığı şeklinde talepler yazılmıştır ve alınmıştır.
Burada tabii şunu söylemekte fayda var: Aynı birim içerisinde özellikle farklı hükümlü ve tutuklular tarafından yemeklerin kimisinin besleyici olduğunun, kimisinin ise besleyici olmadığı, aksine midesine rahatsızlık verdiği ve kendilerini rahatsız ettiği şeklinde ki aynı yerden gelen yemek hususunda bilgi verilmesi bizde şüphe uyandırmıştır. Bunun özellikle sanki kasten, bir kısmının bilerek, isteyerek, aksine sözler konuşulduğu hususunda bir kanaat oluşmuştur, bizim heyetimiz tarafından da aynı kanaat paylaşılmıştır.
İzmir'e geçeyim mi Başkanım, ayrı ayrı mı?
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Tabii, tabii buyurun.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) - İzmir'de yine 28 Haziranda önce Aliağa Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünde, ikinci olarak da İzmir Menemen R Tipi yani "rehabilitasyon tipi" cezaevinde Komisyonumuz yine her partiden değerli arkadaşlarımızın katılımıyla incelemelerde bulunmuşlardır. Bize yapılan başvurular, genelde tedavinin geç yapılması, Covid-19 kapsamında yeterli önlem alınmaması, nakil taleplerinin yerine getirilmemesiyle ilgili dilekçelerin gelmesi üzerine özellikle Menemen Aliağa'yı...
Öncelikle İzmir Aliağa'da 2 no.lu T Tipi İnfaz Kurumunda ilk girişte aramanın mevzuata uygun olduğu ve koğuşlarda kapasite üzerinde hükümlü, tutuklu bulunduğu özellikle belirtilmişti; bir kısım hükümlü, tutuklunun yerde yattığını belirtmişlerdir. Zaman zaman su kesintisi yaşanmakla beraber, son dönemde böyle bir sorunla karşılaşılmadığı belirtilmiştir. Yemeklerin genelde besleyici olduğu ve yeterli olduğu belirtilmiştir. Covid-19 kapsamında bir koğuşun uyuz hastalığına yakalandığı, doktora çıkarılmadığı ve kendilerine bu konuda ilaç verilmediği yönünde bir şikâyet gelmiştir. Yine verilen kitap sayısının az olması nedeniyle kitap temini konusunda sorunlar yaşandığı, istedikleri kitabı, gazeteyi alabildikleri, yayın listesinde yer alan kanallardan genel olarak memnun olduklarını belirttiler. Kurum içinde dilekçelere tatmin edici cevap verilmediği, infaz koruma memurlarının kendilerine kaba davrandığı, yirmi dakika telefon ve kırk beş dakika kapalı görüş haklarının tam olarak kullandırılmadığı şekilde şikâyet gelmiştir.
İzmir 3 no.lu T Tipi Ceza İnfaz Kurumundaki görüştüğümüz hükümlü ve tutuklular tarafından 14 kişilik koğuşta 26 kişi kalındığı, cezaevine ilk girişte aramanın mevzuata uygun olduğu ve yapılan aramalardan rahatsız olunmadığı ancak bir tutuklunun kuruma ilk geldiğinde personel tarafından darp edildiği belirtilmiştir. Zaman zaman su kesintisi yaşanmakla beraber, son dönemde böyle bir sorunla karşılaşılmadığı belirtilmiştir. Kurum dışındaki hastanede muayene sırasında kelepçe takılmadığı, istenilen gazetelerin verildiği, yayın listesindeki kanallara sinema ve belgesel kanallarına eklenmesinin uygun olacağı talep edilmiştir.
Özellikle burada tüm heyetimizin birlikte gördüğü, ailesi yurt dışında oturan yani Türkiye'de kendileriyle irtibat sağlamaları mümkün olmayan, ailesi tamamen yurt dışında bulunan kişilerin telefonla görüşmelerinde kendilerine bir hak verilmediği tespit edilmiştir. Bunu da özellikle Sayın Genel Müdürümüze rica ediyoruz, ailesi tamamen yurt dışında olanların bir görüş hakkının, en azından telefonla görüş hakkının temin edilmesini talep ediyoruz. Hastaneye gidip geldikten sonra Covid-19 salgını nedeniyle karantina koğuşuna alındıklarını, bu koğuşun çok kalabalık olduğunu, televizyon bulunmadığını, vantilatör bulunmadığını, özellikle bir hükümlü de kendisinin çay hastası olduğunu, çay içmek istediğini fakat ne çay verdiklerini ne de semaver verdiklerini, bundan dolayı çok şikâyetçi olduğunu belirtmiştir.
Yine kuruma ilk girişte çıplak aramadan rahatsız olunduğu, çıplak arama yaptırmak istemedikleri zaman kıyafetlerinin zorla çıkartıldığı, infaz koruma memurlarının kendileriyle hakaretamiz bir şekilde iletişim kurdukları ve rahatsız edici olduğunu, bundan rahatsız olduklarını belirtmişlerdir. Koğuşlarda aramanın sık sık ve haftada gerekirse 2 defa yapıldığı belirtilmiştir, ortalama 2 defa yapıldığı belirtilmiştir. İstedikleri gazetelerin verilmediği, dışarıdan istenen bazı kitapların da yasaklı olmamasına rağmen kendilerine verilmediği, kütüphanede de bulunmadığı şeklinde şikâyet vardır. Karantina yine kalabalık ve televizyon yok, vantilatör yok şeklinde şikâyet gelmiştir.
Yine özellikle bir tespitimiz, seçimlerde hükümlü ve tutuklu olanların oy kullanma hakkı bulunmasına rağmen, kendilerine oy kullandırılmadığı yönünde bir iddia geldi, bunu da biz tespitlerimize aldık.
Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna geçtiğimizde, burada aramanın uygun olduğu, yapılan aramalardan rahatsız olmadıklarını, anneleriyle beraber çocukların da kaldığı koğuşlarda herkesin ayrı bir odası bulunduğu, çocukların ayrı yataklarının bulunduğu; kurum idaresinin süt, çocuk bezi gibi ihtiyaçlarını ücretsiz olarak verdiği, personelin çocuklara çok iyi davrandığı, bunlarla ilgili sıkıntılarla ilgilendikleri, hijyen maddesi konusunda sıkıntı yaşamadıklarını, gerekirse maddi durumu kötü olanlara idarenin ücretsiz temin ettiğini belirttiler. Yemeklerden memnun olduklarını, kendi odalarında televizyon olduğu için bu konuda bir sıkıntılarının olmadığını... Çocuklarının dışarı çıkıp tekrar kuruma gelmelerinde sıkıntı yaşandığıyla ilgili bir şikâyet geldi, bu da: "Çocuğu dışarıya teslim ederiz, ya gelmez ya da burada kalır, dışarı vermeyiz." şeklinde bir şikayet vardı.
Yine Çocuk Ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda da gerçekten burada bütün heyetimizin de çok memnun olduğu bir şeyle karşılaştık. Çocuk Gençlik Kapalı İnfaz Kurumunda öncelikle çocukların sahneye koyduğu bir tiyatro oyununu seyrettik, sonra folklor gösterisini seyrettik ve burada çocuklarla sonradan yaptığımız görüşmede, girişte aramanın mevzuata uygun olduğu, her birinin ayrı odası olduğu, sıcak su konusunda sıkıntı olmadığı, yemeklerin yeterli olduğu ve istedikleri gazetelerin geldiğini, televizyonla ilgili sıkıntının olmadığını, kütüphaneyi gün boyu kullandıklarını özellikle belirttiler. Telefonla görüşmede sıkıntı olmadığı, psikologla da istedikleri zaman görüşebildiklerine dair tespitlerimiz oldu.
Buradan Türkiye'de 2 tane olduğunu bildiğim kadarıyla Menemen R Tipi yani rehabilitasyon tipi cezaevine geçtik, orada da bir inceleme yaptık. Burada her şartta oradaki kalanlarla görüşmemizde sıkıntılarının olmadığını, her türlü problemlerinin karşılandığını, hatta buradan bazı hükümlü ve tutukluların, özellikle yatalak olan hükümlü ve tutukluların dışarı çıkmak istemediklerini, ailelerinin bunları kabul etmediğini bize yönetim söyledi. Yani tahliye günü gelmiş, çıkması gerekiyor, gönderilmesi gerekiyor, aile kabul etmiyor "Burada kalsın çünkü siz bizden daha iyi bakıyorsunuz." şeklinde bir talepleri vardı.
Buradaki en büyük talep de "Bizleri aldığımız cezaya göre değil, bulunduğumuz suça göre değil, durumumuza göre yani sağlık koşullarımıza göre, sağlık şartlarımıza göre bizi değerlendirip ona göre bizim tahliyemize karar verin." şeklinde bir talep vardı, bunu da tespitlerimize aldık.
Tabii, her 2 cezaevinde de -her 3 cezaevinde de diyebilirim- değerlendirme yaparken bazı şeyleri de ortaya koymak gerektiğini düşündüğümüz için Komisyonumuz; herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma, geliştirme hakkına sahip olduğunu yani Anayasa'nın 17'nci maddesini ve "Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin kurallar hükümlülerin ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, doğum, felsefî inanç, millî veya sosyal köken ve siyasî veya diğer fikir yahut düşünceleri ile ekonomik güçleri ve diğer toplumsal konumları yönünden ayırım yapılmaksızın ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınmaksızın uygulanır." Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 2'nci maddesini, bu ilgili mevzuatı bir kez daha hatırlatmak ihtiyacı duyuyoruz.
Yine bu kapsamda devletin hükümlü ve tutukluların temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahip olduğu ancak ceza infaz kurumlarında bulunmanın doğal sonucu olarak suçun önlenmesi, ceza infaz kurumunun güvenliği, düzeni ve disiplinin sağlanmasına yönelik gerekliklere bağlı olarak sahip olunan haklar bakımından sınırlamaya tabi tutulabileceklerine ve bu durumda sınırlamanın zorunlu bir ihtiyaç olduğunun göz önüne alınmasını ve bundan tereddüt edilmemesini özellikle belirtiyoruz.
İncelenen kurumlardaki kimi hükümlü ve tutuklular tarafından çıplak aramanın usulüne uygun yapılmadığı konusunda şikâyetler olduğundan buraya da bir değinmekte fayda görüyoruz.
Anayasa'nın 17'nci maddesi kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığıyla ilgili bir maddesidir. Burada herkese yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu, kimseye eziyet, işkence yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan cezaya tabi tutulamayacağı...
Yine, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 36'ncı maddesinde, bu odalarında ve hükümlülerin bulunduğu alanlarda arama yapılabileceği, üst ve eşya araması yapılabileceği ve bununla ilgili gerektiğinde dış güvenlik kuvvetlerinden, güvenliklerden yardım alınabileceği belirtiliyor.
Yine aynı kanunun "Ziyaret ve görüşlerde uyulacak esaslar" maddesinde, 86'ncı maddesinde, ziyaretlerin nasıl yapılacağı, hangi şartlara tabi olduğu belirtiliyor.
Yine, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "arama, güvenlik tatbikatı ve sayım" konulu 34'üncü maddesinde buradaki aramaların nasıl yapılacağı yönünde yine ayrıntılı bir bilgi var. Yine bununla ilgili ceza infaz kurumlarına girişte aramayla ilgili 6'ncı maddesinde nasıl arama yapılacağı belirtilmiş ve ceza infaz kurumları yönetim, dış koruma, hükümlü ve tutukluların sevk ve nakilleri ilgili protokolün "Ceza İnfaz Kurumuna Giriş, Arama, Kontroller" başlıklı 5'inci maddesinde hükümlü ve tutuklunun kuruma kabul işlemlerinde çıplak veya beden çukurlarında arama yapılmasına ihtiyaç duyulması hâlinde yönetmeliğin 46'ncı maddesine göre işlem yapılması gerektiği hükme bağlamış; dolayısıyla çok geniş ve kapsamlı bir düzenleme gerçekleştirilmiştir.
Burada, ceza infaz kurumunda güvenliğin temin edilmesi ve düzensizliğin ve suç işlemenin önlenmesi amacıyla usulüne uygun yapılmak kaydıyla çıplak arama yapılmasının hukuka uygun olduğu konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Bununla ilgili Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurulara (2013/5145) sayılı ve (2014/2316) sayılı kararlarını emsal gösterebiliriz.
Yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Iwanczuk-Polonya kararında hükümlü ve tutukluların çıplak arama ve hatta beden aramasıyla ilgili kendi güvenliği de dâhil olmak üzere, ceza infaz kurumunun güvenliğini sağlamak ve düzensizliğin ve suç işlemenin önüne geçmek için zaman zaman aramanın yapılabileceği belirtilmiştir.
Çıplak arama, mahiyeti itibarıyla özellikle mahremiyete yoğun müdahale oluşturan bir uygulama olduğundan, çıplak aramanın beraberinde getirdiği kaçınılmaz rahatsızlık seviyesini aşacak şekilde yapılmaması gerekir, aksi takdirde ilgilinin küçük düşmesine sebebiyet verilmesi, buna bağlı olarak da kötü muamele yasağının ihlal edilmesine neden olmaktadır. Bununla ilgili yine, Anayasa Mahkemesinin 2017/37181 numaralı bireysel başvurusu söz konusudur. Burada çıplak arama yapılırken göz önünde bulunması gereken en temel ilke hükümlü veya tutukluların hemcinsi personel tarafından aranması ve arama yapılan yerde başka bir hükümlü, tutuklunun bulunmaması ve kaydedici cihazın bulunmaması gerekmektedir. Burada özellikle şunu da belirtmek istiyorum: Tüm dünyada çıplak aramayla ilgili uygulamalar söz konusu, hatta Amerika'nın bazı eyaletlerinde karşı cinse arattırma şeklinde; erkeği kadına, kadını erkeğe arattırma şeklinde aramaların da bulunduğunu biliyoruz.
Burada bu izahlar çerçevesinde konuya baktığımızda Komisyonumuz, çıplak aramaların meşru bir amaç ve zorunlu bir toplumsal ihtiyacın karşılanması için gerçekleştirilmesi, yapılan müdahalenin ceza infaz kurumunun düzen ve disiplinin sağlanması, bu hususun gerekçeleriyle birlikte ortaya konulması, orantılılık ilkesinin muhakkak göz önünde bulundurulması, insan onurunun zedelenmemesi için gereken azami tedbir ve dikkatin gösterilmesi gerektiğine dikkat çektikten ve bu ilkeleri uygulayıcılara hatırlattıktan sonra uygun olarak gerçekleştirilen aramaların keyfî ve bir insan hakkı ihlali uygulaması olmayıp aksine kamu yararının tesisi amacıyla başvurulun hukuki bir enstrümandan öte bir amaç taşımadığı kanaatine ulaşmıştır.
Burada mevzuatımızda özellikle şöyle bir uygulama söz konusu: Mevzuatımızda açıkça "çıplak arama" diyor. Sayın Başkanım, bu İslamofobiyle ilgili "Uluslararası düzeyde oluşmuş bir deyim İslamofobi" demiştiniz hatırlarsanız; burada da uluslararası uygulamada yani kelimeleri birebir çevirirsek "çıplak arama" diye çevirebiliyoruz ama bu, literatürde böyle geçse de çıplak aramanın bizim kültürümüzde, örf ve âdetimizde farklı bir anlama çekildiği kanaati oluştu; ben özellikle bu Komisyonun Başkanı olarak söylüyorum: Burada, bu literatürü gerekirse bir kanun değişikliği veya başka bir şekil nasıl yapılacaksa -ben şahsi fikrim olarak söylüyorum- bunun "hassas arama", "nitelikli arama" ya da "ayrıntılı arama" şeklinde literatüre farklı bir kelimeyle koyarsak sanki çıplak aramadan kastedilen şeyin yani gerçek literatürde olan aramanın isim nedeniyle, literatürdeki bu deyim nedeniyle farklı yönlere çekilmesini engellemiş olacağı kanaatindeyim.
Burada tabii, 30 Ekim 2020'de İzmir'de meydana gelen deprem sonucu Buca Ceza İnfaz Kurumundaki hükümlü ve tutukluların da İzmir'e dağıtıldığı ve bir kısmının Afyonkarahisar'a gönderildiği de dikkate alındığında yoğunluğun da buradan kaynaklandığını özellikle belirtmek istiyorum.
Yine, ailesi yurt dışında olanları biraz önce söylemiştim; görüşmeyle ilgili sıkıntı var. Yine, oy kullanmayla ilgili şikâyetler var. Burada, Seçim Kanunu'nda açık ve net; oy kullanamayacaklar arasında sadece hükümlüler belirtilmiştir. Tutuklu ve hükümözlülerin oy kullanma hakları vardır, buna da dikkat etmek gerektiği kanaatindeyiz. Ceza infaz kurumunda bulunan çocukların kurumlardaki işleyişten, kendilerine gösterilen destekten de memnun oldukları gözlemlenmiştir. Burada yine, İzmir Çocuk ve Gençlik İnfaz Kurumunda yapılan uygulamalardan ve çocuklara karşı yapılan özel uygulamadan da çok memnun olduğumuzu özellikle belirtmek istiyoruz.
Sayın Başkanım fazla da uzatmadan...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Buyurun.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) - Komisyonumuz ceza infaz kurumunda özellikle sistematik bir şiddet ve kötü muamele yapıldığı yönünde şikâyet bulunmamasından da memnuniyet duymuştur. Her vardiya değişiminde arama yapıldığı ve bunun düzenli uygulamasına maruz kalmanın rahatsız edici olduğu yönünde şikâyetlerin de yukarıdaki arama müessesiyle ilgili hükümler çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini kanaatindeyiz.
Yine, süreli ve süresiz yayınlardan yararlanma hakkıyla ilgili 62'nci maddede de "Hükümlülerin mahkemede yasaklanmamış olmak koşuluyla süreli, süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek yararlanma hakkına sahip olduğu, resmî kurumlar, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve mahkemece yasaklanmamış olmak kaydıyla Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler tarafından çıkarılan gazete, kitap, basılı yayınların hükümlülere ücretsiz ve serbestçe verileceği, eğitim ve öğrenimine devam eden hükümlülerin ders kitaplarının denetime tabi tutulamayacağı, kurum disiplinini, düzenini ve güvenliği sağlamak bakımından tehlikeye düşüren ve hükümlülerin iyileştirilmesi amacına ulaşmayı zorlaştıran müstehcen haber, yayın, yazı, fotoğraf, yorumları kapsayan hiçbir yayının hükümlüye verilemeyeceğini de dikkate almak gerektiği görüşündeyiz.
Kelepçeli muayene ve tedavi konusunda da firara karşı engellerin bulunduğu muhafazalı muayene odaları oluşturulacağı ve devamında hükümlü ve tutukluların buradaki muayenelerinde firara karşı engellerin bulunduğu muhafazalı odalarda jandarma personelinin muayene esnasında oda dışında bulunacağı, gerekli güvenlik tedbirlerinin alınacağı, doktorun yazılı talep etmesi hâlinde Jandarma personelinin hükümlü veya tutuklunun kadın olması durumunda varsa öncelikle kadın infaz ve koruma memurunun muayene odasında kalması gerektiği hükme bağlanmıştır. Burada meskûn protokol hükmünün titizlikle uygulanmasına özellikle burada dikkat çekiyoruz.
Bir başka husus da kitap temini ve kitap sayısıyla ilgili bir sıkıntı. Burada gezdiğimiz bütün belki 10-12 cezaevinin tamamında bir uygulama birliğinin olmadığını gördük. Yani kimi cezaevinde 2 kitap verilebiliyor, kimisi haftalık 10 tane kitap veriyor, kimisi haftada değiştiriyor, kimisi ayda değiştiriyor dolayısıyla burada özellikle Bakanlığın bir uygulama birliğine gitmesini; haftalıksa haftalık, aylıksa aylık, 10'sa 10, 5'se 5 bir net olarak bunu belirtmelerinde fayda var görüşündeyiz.
Burada yine, televizyon yayınlarıyla ilgili düzenleme Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 67'inci maddesinde düzenlenmiş. Burada merkezî yayın kapsamında ve televizyonların belirli kanal sayıları da dikkate alınarak olabildiğince ıslaha yönelik kanalların olması kanaatiyle yine, hükümlü ve tutuklular arasında yapılan anketler çerçevesinde bir yayın ilkesi benimsenmiştir. Ama tabii, hükümlü ve tutukluların her istediği kanalın da dediğimiz gibi kanal sayıların yeterli olmaması nedeniyle karşılanması da mümkün değildir.
Bir başka tespitimiz de özellikle hastane dönüşündeki karantina odalarının karma olması, suç tipine göre ayrım olmaması, bu nedenle bir gruplandırma yapılmamasından sıkıntılar olduğu ve ceza infaz kurumları memurlarının insan onurunu zedeleyecek hitaplarda bulunduğu... Bunu eminiz ki bireysel diye düşünüyoruz bunları ama burada biraz daha personelimizin dikkat etmesi gerektiğini özellikle belirtmek istiyorum.
Yemekler yeterli ve hijyenik. Bu konuda dediğimiz gibi farklı yaklaşımlar olsa da ortalama bir kanaatten bizim oluşturduğumuz kanaat bu konuda bir şikâyetin ve sorunun olmadığı yönünde.
Yine, son olarak da ceza infaz kurumlarında görev yapan personelin iş yoğunluğu, ağır iş yükü altında çalıştığı bilinen bir gerçek. Bunu da oradaki personel arkadaşlarımızla da çalışma yapan personel kardeşlerimizle de yaptığımız görüşmelerde tespit ettik. Bu kapsamda 657'ye tabi bu memur arkadaşların güvenlik sınıfına alınması bir yöntem olarak benimsenebilir. Ayrıca sözleşmeli olarak çalışan infaz ve koruma memurları ile kadrolu olanların özlük haklarıyla ilgili bir sıkıntı var, bunların da birbirleriyle denkleştirilmesi gerektiği kanaatiyle ben Komisyon raporumuzu arz ediyorum.
Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum, sabrınız için size de teşekkür ediyorum.
Son bir şey de söyleyeyim: Bize hem Van gezimizde Sayın Osman Nuri Vekilimiz, İzmir gezimizde de Mahmut Atilla Kaya Bey ile Sevda Hanım'ın misafirperverliğinden dolayı da teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Çok teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.