KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, Bakanlığın değerli bürokratları, bugün bu toplantıya katılan çok değerli sivil toplum örgütleri, konuklar ve değerli Komisyon arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün öncelikle bu Komisyonla ilgili görüşlerimi, bu kanun tasarılarıyla ilgili görüşlerimi söylemeden önce bir şeyin altını çizmek istiyorum. Sekiz yıldır, bazı arkadaşlarımla dört yıldır bu Komisyonda uyumlu bir çalışma sergiliyoruz. Sanayi Ticaret Komisyonu uyumlu çalışmalarla ülkenin menfaatlerine yönelik çalışmalar üretme konusunda önemli başarılara imza atmıştır, çoğunluğunu da uyum içerisinde yapmaya çalışmıştır. Bu uyum içerisinde birbiriyle konuşarak yapmaya çalıştığı bu görev süresi içerisinde de önemli çalışmalara imza attığımızı söylemek mümkündür. Ancak, bunun bu yasada devam etme konusundaki samimi dileklerimiz ve isteklerimizin tutulmamış olması son dönemde Türkiye'de hem Hükûmette, Meclisteki anlayışla hem Komisyondaki anlayışın giderek "Ben yaparım." anlayışının egemen olduğunu göstermektedir.

Değerli arkadaşlar, Mecliste iki gün önce çok nahoş bir akşam yaşadık. Burada Mecliste yaşanan şiddeti, iktidar şiddetini -özellikle söylüyorum altını çiziyorum- telin ediyorum, kınıyorum, Meclise yakışmayan bir olaydır. Çünkü, toplumun giderek kamplaştığı, giderek gerginleştiği, insanların cinnet getirme noktasında, olmadık nedenlerle insan öldürebildiği bir ülkeye geldik. Ülkenin içinde bulunduğu koşullar giderek zorlaşıyor hem ekonomik olarak hem sosyal olarak hem psikolojik olarak ülkede ciddi bir gerginlik yaşanıyor. Bunun temel nedenleri yönetim anlayışından kaynaklanıyor. Bu yönetim anlayışı hem ekonomik olarak fakirleşen bir ülkeyi hem de giderek fakirleşen bu ülkede çaresizleşen, umudunu yitirmiş, gözü artık hiçbir şey görmeyen, kendine başka dünyalar arayabilen geniş bir çoğunluk yaratan noktaya geldi. Eğitimin kalitesinin, eğitimin niteliğinin, toplumda birleşme, bütünleşme, kaynaşma isteklerinin giderek azaldığı bir döneme girdiğimizi söylemek üzüntü verici bir şey, hele hele bu ülke yönetiminde sorumlu bir milletvekili olarak. Gerçekten bu anlamıyla Meclisteki yaşanan olaylar, bizim, topluma daha birlik, beraberlik ve şiddetten arınmış, konuşarak, uzlaşarak yapılması gereken çalışmalara örnek olmamız gereken yerde tam tersine muhalefetin çok temel bir kanunda, bunun olmaması gerektiği bir kanunda, en demokratik hakkı olan Meclis İç Tüzüğü'nü kullanarak bu yasanın geçmesi konusunda kendi muhalefet anlayışını sergilemeye çalışmasına tahammül edemeyen anlayış sonuç itibarıyla Meclisin hiç de itibarını artıracak değil, tam tersine itibarını zedeleyecek bir noktaya getirmiştir. Şiddet dili hiçbir zaman Meclisin dili olmamalıdır, kaba kuvvet hiçbir zaman Mecliste kullanılmamalıdır. Bizim söyleyeceğimiz ve söylememiz gereken her şey kürsüde, mikrofonda ve düşünce ve fikir düzeyinde olmalıdır. Bu noktada fikirde acze düşenler, söyleyecek sözleri veya anlatacak sözleri olmayanların şiddete başvurmuş olmasının Meclis koridorlarına ve Meclisin Genel Kurul salonuna kadar gelmesi çok üzüntü verici bir durumdur. Bu anlamıyla...

MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) - Başkanım, Genel Kurulu mu konuşacağız, gündemi mi konuşacağız?

BAŞKAN - Arkadaşlar... Arkadaşlar...

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Benim sözlerimi, burada ben sınırsız konuşma hakkına...

BAŞKAN - Evet, evet, konuşuruz.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - İşte, bak, tahammülsüzlüğünüz o kadar belli ki, o kadar tahammülsüzsünüz ki...

BAŞKAN - Sevgili vekillerim...

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - O kadar tahammülsüzsünüz ki...

BAŞKAN - Mustafa Ağabey...

HASAN ÖREN (Manisa) - Al önündeki suyu fırlat istersen ya, konuşturma!

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Burası ihtisas komisyonu, burada gündem dışı konuşma yapılmaz ki.

BAŞKAN - Arkadaşlar, tamam...

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Biz de konuşacağız o zaman ama burada o zaman asıl görevimizi yapamayız.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Konuşmak bizim birinci görevimiz. Siz de konuşun, biz de konuşalım, artı, konuşmalarımıza tahammül edin. Benim buradaki bu konuşmamdan siz mutlu olmalısınız, siz gurur duymalısınız. Mecliste barışı öneren...

MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) - Bu yaptıklarınızla mı barış olacak?

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - "Bir vekilimiz barışı öneriyor, bu konuda milletvekillerinin Meclisin itibarının artırılması gerektiği konusunda güzel bir uyarıcı konuşma yapıyor. Biz, arkadaşlarımızla bu konuşmaya destek olalım." demeli. Siz de aynı düzeyde bu konuşmalara devam etmeniz lazım.