| Komisyon Adı | : | ÇEVRE KOMİSYONU |
| Konu | : | Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop'un, Paris Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/3853) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 05 .10.2021 |
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ne yazık ki toplantının bir bölümüne katılamadım. Tabii ki bu toplantıya Paris İklim Anlaşması onay toplantısı olarak bakıldığında, gerçekten hem bireysel olarak hem de ülkemiz olarak çok sevindirici bir güne imza atacağız diye düşünüyorum.
Biz 21'inci yüzyıldayız; 21'inci yüzyıl da 2001 yılı ila 2100 yılı arasındaki dönemi kapsıyor. Ben, Darwin'in evrim kuramını tekrar bir hatırlatmak istiyorum, Darwin diyor ki: "21'inci yüzyılın kazananı ne en güçlüler ne de en akıllılar, sadece değişime en iyi ayak uyduranlardır." Evet, küresel anlamda düşündüğümüzde de dünyamız büyük bir değişimin içinde. Biz de bu değişime ne kadar iyi ayak uydurabiliyorsak kendimizi o kadar başarılı addedeceğimiz düşüncesindeyim.
Tabii, sayın milletvekilleri özellikle enerji konusuna çok büyük dikkat çektiler. Enerji, hepimizin bildiği gibi, küresel bir sorun ve aslında her ülkenin en büyük sorunu. Ben, aynı zamanda, Küresel İklim Değişikliği Komisyonundayım, enerjiyle ilgili konular orada da çok tartışıldı. İstanbul Teknik Üniversitesinden bir hocanın paylaşımı benim çok büyük dikkatimi çekti. Sayın Murat Bakan da -aynı Komisyondayız- orada tabii ki enerjiyle ilgili hissettiklerini paylaştı. Aynı zamanda bir sivil toplum örgütünün Başkanı olan hocamız şöyle bir cevap verdi... Sayın Bakan, Almanya'nın madenleri 2030 yılında kullanmayı bırakacağını ifade ettiğini söyledi. Evet, Almanya, gerçekten, 2030 yılında özellikle fosil yakıtların madenden elde edilişini durduracak. Şimdi, bu bizim için çok ütopik bir şey gibi geliyor. Orada hocamızın dediği şöyle bir şey vardı: "Ben 1990 yılında Almanya'daki madenlerde bizzat kendim bulundum ve de onlar bu tarihi, 2030 yılı tarihini aslında madenlerinin tükendiği tarih olarak... Yani madeni kalmayacak, o yüzden 2030 yılını gösteriyorlar." dedi.
Şimdi, enerji bütün ülkelerin sorunu, özellikle biliyorsunuz, emperyalist ülkeler kendi enerjilerinin yetmeyeceğini düşünerek ya da onunla ilgili tedirginlik yaşadığı için başka ülkelerin enerjileriyle bunu çözmeye çalışıyorlar; bunu hepimiz biliyoruz. Bizim de şimdi kendi zenginliklerimiz var, kendi madenlerimiz var ve enerji bizim için çok önemli, bütün dünya için çok önemli. Ha, neden biz kendi madenlerimizi kullanmayı bırakacağız ya da neden kapatacağız? Bu soru da gündeme geliyor. Tabii, burada asıl olan aslında kendi türümüzün, kendi insanımızın yaşamsal devamını sağlamak ise ve enerji de bununla ilgili çok önemli bir yer kapsıyorsa bu konuda atacağımız adımları da çok düşünerek atmamız gerekiyor. İşte, daha yeni yaşadığımız bir olay var, çok gerçekçi bir olay, onu da paylaşmak istiyorum: Kastamonu'da bir sel felaketi yaşadık. Evet, insanımızı kaybettik, orada yaşayan insanlar bütün mal varlıklarını kaybettiler ama sonuçta geldikleri nokta, kalan insanların geldiği nokta enerjiydi, elektrik istediler ve helikopterle oraya bir elektrik santrali indirildi yani o anki çare buydu. Elektrik insanımızın yaşamsal konforunu sağlamak açısından bu kadar önemli. O yüzden, biz enerjimizi de yok sayamayız yani o bakış açısıyla bakmamız gerekiyor.
Tabii, burada yapılacak en önemli şey... Tabii ki biz kendi ellerimizle bu dünyayı kirlettik, hepimizin bireysel sorumluluğu var. Biz Çin'in yüzde 24 küresel karbon emisyonundan bahsediyorsak ve bizim buradaki yükümlülüğümüz yüzde 1 gibiyse ama bu yüzde 1 de bizi bundan alıkoymamalı tabii ki ama biz Çin'de üretilen bir ürünü kullanıyorsak aslında o emisyondan bizim de sorumluluğumuz var; ya da Amerika'da ya da Almanya'da üretilen bir ürünü biz kullanıyorsak burada -bu her şey olabilir yani bir kalemden tutun, bir tişörte kadar her şey- bizim bireysel olarak da sorumluluğumuz var diye düşünüyorum. O yüzden, bu sorun küresel bir sorun ve o yüzden küresel bir çözüm bulmak gerekiyor.
Tabii, aslında, devletin başarısı ya da Hükûmetin buradaki başarısı da... Biz, Türkiye gerçeğini unutmadan Paris İklim Anlaşması'na ne kadar çabuk bir şekilde ayak uydurabilirsek ve çözüm bulmaya çalışırsak bizim gerçek başarımız bu yani Türkiye gerçeğini unutmadan bunu yapmak zorundayız diyorum.
Teşekkür ediyorum.