KOMİSYON KONUŞMASI

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Vergiyle ilgili bir düzenlemenin olduğu yerleri, Vergi Usul Kanunu'nun 359'uncu maddesinde bir mağdurlar grubunun yaratılmasını gündeme getireceğim.

Yargıtay Ceza Genel Kuruluna göre, bu madde... "Haksız kazanç sağlamak ve/veya vergi kaçırmak, az vergi ödemek-hiç vergi ödememek için işlenen fiillerden biri olan sahte belge düzenlemek veya belgeleri kullanmak eylemleri için Vergi Usul Kanunu'nda özel düzenleme getirme ihtiyacı duyulmuştur." diyor, burada bir problem yok. "Bu bağlamda, vergiye esas belgelerde gerçeğe aykırılık olgusu olarak sahteciliğin amaç değil, araç olarak görülmesi gerekiyor." Buraya kadar bir itirazımız yok çünkü bu düzenleme aynı zamanda ticari hayatta oluşacak karışıklıkların da önüne geçmeyi, düzen ve karşılıklı ticari faaliyetlerin devamlılığını sağlamayı da amaçlıyor.

Madde metnindeki "düzenlenmemiş sayılır" ibaresinin yarattığı karmaşa bir tarafa bırakılırsa, Vergi Usul Kanunu'nun 359'u doğrudan bir mağdurlar grubu yaratıyor, 359'uncu maddesi çünkü aynı maddede sahte fatura düzenlemek, kullanmak, defter ve belge ibraz etmemek gibi birden fazla suç türü düzenleniyor; öyle ki tek bir sahte faturayla tüm bu suçlar ayrı ayrı işlenmiş kabul edilip ayrı ayrı cezalandırılabiliyor. Sahte faturayı düzenleyen bunu kullanıyor ve incelemede vergi dairesine ibraz etmekten kaçınıyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bunun konuştuğumuz maddeyle bir ilgisi yok Sayın Vekilim.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - İzin verirseniz ilgisini açıklayacağım ben. Konuştuğumuz kanunla...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Az önce, siz gelmeden bu konu genel itibarıyla değerlendirildi.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Müsaade ederseniz onu da ben değerlendireyim sonucunda.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Kamuoyunda kendilerini "Vergi Usul Kanunu 359 mağdurları" olarak tanımlayan önemli bir kitle söz konusu. İşin esasına da girdiğimizde, mağduriyetin doğrudan Vergi Usul Kanunu'nun 359'undan değil, farklı yorumlanmasından ve uygulanmasından kaynaklandığı da ortaya çıkıyor. Örneğin bir limitet şirket 2010 yılında 159 adet, 2011 yılında 44 adet, 2012 yılında 160 adet sahte olduğu iddia edilen fatura düzenler; ayrıca, sahte fatura düzenleyicisi olduğu iddia edilen farklı şirketlerden de kendisi 2011 yılında 132 adet, 2012 yılında 67 adet belge alır. Bu eylemler zincirleme bir suç olarak kabul edilmeyip şirket ortağı ve yetkilisi tarafından her yıl ayrı işlenmiş suç olarak cezalandırılır...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Vekilim, bu konuyu biz genel görüşmede değerlendirdik, soru olarak da soruldu, bir cevap da verildi; tutanaklara bakarsanız görürsünüz.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Efendim, ben bir talepte bulunacağım, soru sormayacağım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ama maddelerle ilgili bir husus değil bu.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Bakın, ben kanun teklifinin tamamıyla alakalı bir husustan bahsedeceğim, müsaade ederseniz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Onu geçtik, konuştuk.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - "Göz ardı edelim." diyorsanız, Sayın Başkan, ben susayım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yok, yok, öyle bir şey demiyoruz.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Müsaade ederseniz, izin verirseniz...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir cevap verildi diyorum, tutanaklarda da var.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Verilen cevap benim dışımda. Ben talebimi dile getireceğim, sonra...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun ama çok detaya girmeyin lütfen çünkü maddeyi konuşuyoruz, maddeleri konuşuyoruz.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Burada dikkat çeken husus, ceza hukukçularının, bu eylemlerin 2010 yılında başlayıp 2012 yılında biten "zincirleme suç" niteliğinde bir suç olduğu görüşüne karşılık bazılarının -Yargıtay da aynı görüşte- aynı yıl içindekileri tek bir suç olarak kabul etmesidir, üstelik hem sahte fatura düzenleme hem de kullanma ayrı ayrı cezalandırılmaktadır. Sonuçta, Vergi Usul Kanunu 359 gereği mahkûm edilen kişiye ayrıca, vergi dairesi ziyana uğratılan verginin 3 katı tutarında parasal vergi zıyaı da uyguluyor.

Madem bunları biliyorsunuz, devamını anlatmayacağım, o zaman başka bir şey anlatacağım: Burada, Parlamentoda, her türlü adaletsizliğe karşı kanun koyarak çözüm üretmesi gereken yerde bizler oturuyoruz. Bu mağduriyet yıllardır devam ediyor. Bununla ilgili partimizin milletvekillerinin bugüne kadar vermiş olduğu kanun teklifleri de oldu. Şimdi, burada, bugün vergiyle ilgili mağduriyetleri telafi etmek için, bu faaliyeti yürüten Türkiye Büyük Millet Meclisi bu Komisyonda yeni bir ihdas söz konusu ederek, yeni bir madde ihdası söz konusu ederek bu sorunu çözmekle mükelleftir. Bu madde ihdasını ya da bu tartışmayı biz açarsak -yıllardır gördüğümüz şudur- muhalefetin önerdiği "ak"a "kara" demek gibi bir duruma düşürüyorsunuz. Bizim bugüne kadar getirdiğimiz hiçbir kanun teklifini Genel Kurulda geçirmediğiniz için ben sizi burada bu mağdurlara karşı vicdana davet ediyorum. Bu mağduriyeti çözmek anlamında, Vergi Usul Kanunu'ndaki bu ihtilaflı durumu ortadan kaldırmak anlamında, nasıl bugün bu faaliyeti diğer mağduriyetleri çözmek anlamında burada sağlıyorsanız bunu da göz ardı etmemenizi, özellikle Cumhur İttifakı'nın 2 bileşenine bununla ilgili düzenlemeyi getirmeleri hâlinde Genel Kurulda destek vereceğimizi beyan ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ederim.

Kısaca izah edelim: Bu hususta az önce konuşuldu. Adalet Bakanlığı ile Maliye Bakanlığımız bu konuları çalışıyorlar. Adalet reform programında yer alan bir husus.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkanım, biliyorsunuz, kanunları Meclis yapar.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Elbette...

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - "Erkler ayrılığı" dediniz. Şimdi niye Adalet Bakanlığı çalışıyor da bu kanun teklifini veren arkadaşlarımız çalışamıyor?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ama teknik hazırlık...

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ben veririm bunu.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir dinlerseniz ifade edeyim.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - İzin verirseniz... Ben bunu veririm, siz reddedersiniz diye vermiyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Eyvallah, peki, dinlemek istemiyorsanız bir şey söyleyemem.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Estağfurullah, buyurun lütfen.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Benim söylediğim şu: Bu dediğinizin içeriğine kimse karşı değil burada.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Yapalım o zaman.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Adalet reform programında yer alan bir husus.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkanım, niye reform programını bekliyoruz? Yapalım biz burada.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bu, Adalet Bakanlığımız ve Maliye Bakanlığımız tarafından çalışılıyor. Henüz olgunlaştırılmamış durumda. Dolayısıyla, ihtiyaç...

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkanım, o zaman sistemi şöyle tarif ediyorsunuz: "Yürütme getirecek, biz yapacağız." Öyle mi?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bu tartışmayı biz daha önce çok yaptık.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Hayır efendim, bakın...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yürütme, ihtiyacını ortaya koyacak, teknik destek verecek ama...

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Eğer bu Anayasa "erkler ayrılığı"nı tanımlıyor ise -burada, arkadaşların huzurunda söylüyorum- bu kanunu bizim yapmamız lazım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bu tartışmayı çok yaptık. Erkler ayrılığı var, erkler kopukluğu yok ama.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Adalet Bakanlığının böyle bir çalışmasına ihtiyaç yok.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Erkler kopukluğu yok, erkler ayrılığı var.

SALİH CORA (Trabzon) - Turan Bey, biz o konuda çalışıyoruz, ayrı bir çalışma yapıyoruz.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Çalışın bir an önce o zaman.