KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Değerli Bakan Yardımcıları, bürokratlar, milletvekillerimiz; ben de iyi akşamlar diliyorum, sevgiyle selamlıyorum sizleri.

Uzun bir müzakere oldu. Bugün saat onda da Çevre Komisyonunda çok detaylı, oldukça nitelikli, gerek Sayın Bakan Yardımcısının sunumu gerekse Çevre Komisyonu üyeleriyle gerçekten burada dile getirmeyeceğim, çevreyle ilgili özellikle içsel olarak, ulusal olarak, uluslararası taahhütlerimizle uymayan ne tür çevresel sorunları tartıştığımızı ve bu anlaşmayı da gerçekten detaylı ve özlediğimiz bir şekilde nitelikli bir tartışma ortamında yaşadık ve raporu da buraya ulaştı.

Burada ben Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyesi olarak birkaç konuya değinmek isteyeceğim sadece. Evet, Birleşmiş Milletler çevre çerçeve sözleşmesinin tarafı olduk ve ciddi yani tarafı olup ve sonra Paris Anlaşması sürecine evrilmesiyle beraber ülkemizin bulunduğu konum itibarıyla tartışmalı bir anlaşmaydı Paris Anlaşması ve sadece bizim ülkemiz açısından değil, diğer farklı ülkeler de zaman zaman bu anlaşmaya taraf olma ya da olmama noktasında işte o fon kısmı ve emisyon oranlarını ekonomik ve kalkınma modellerine göre politikalarına göre o hedeflere ulaşma noktasında sıkıntılar yaşadılar. Biz de doğal olarak ülkemizin ekonomik sahip olduğu performans nedeniyle de fonlara katkı sunan ve hızlı şekilde sera gazı emisyonlarını sağlama noktasından ziyade, bir zaman tanıyacak bir kategoride yer almak istedik. Sayın Bakan Yardımcısı oldukça objektif ve gerçekçi bir sunum yaptı sabah Çevre Komisyonunda ve o diplomatik sorunlardan ve süreçlerden de bahsetti, zorlu bir süreçle bizim ülkemizin belli kazanımları maalesef işte diğer ülkelerin de kararlarının olumsuz olması nedeniyle bu sürece evrilemedi. Şimdi de tabii, anlaşmanın gündeme gelmesi, özellikle de aday ülkesi olduğumuz, resmi aday ülkesi olduğumuz Avrupa Birliğinin uzun yıllardan itibaren çok detaylı bir şekilde önemli bütçe, kaynak, fon ayırıp kendisinin hazırladığı, üye ülkelerin hazırladığı, stratejik sektörler belirlediği özellikle enerji politikalarında -ki bugün onların sonuçlarını somut sonuçlarını özellikle otomotiv sektöründeki üretim modellerinde de görebiliyoruz- uzun vadeli bir eylem planydı ve bu temmuz ayında da Avrupa Komisyonu Başkanı deklare etti ve artık bu süreci başlattıklarını, resmî olarak geçiş yaptıklarını ve "yeşil mutabakat" dedikleri Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın o üretim, kalkınma, istihdam, özellikle enerji sektörü, gıda sektörü gibi stratejik sektörleri içine alan, dijitalleşmeyi de içine alan modellerini hayata geçirdiler ve biz Avrupa Birliğiyle üyesi olmayan ama tek Gümrük Birliği Anlaşması imzalayan çok özel statülü bir ülke olarak da bu anlaşmanın ve bu ticaretimizin büyük ortağı olan Avrupa Birliği ülkeleriyle bu ciddi yeşil mutabakat sonrası ülke ekonomisinin yaşayacağı ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldık. Gümrük Birliği Anlaşması'nın bir güncellenmesi süreci önümüzde ciddi bir durum olarak duruyor Sayın Bakan ve Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizde hepinizin takdir ettiği gibi en sorunlu dönemini yaşıyoruz. Bu ticaret politikalarımızın ve bu yeşil mutabakatın gerektirdiği o üretim modellerinin ve o stratejik sektörlerimizi uyumlaştırma noktasında ciddi bir hazırlığa ihtiyacımız var. Bu hazırlığın bir ön koşulu da Paris Anlaşması olarak önümüze çıktı ve bugün bu süreci tamamlayacağız. Ancak, Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncellenmesi noktasında diğer önemli kritik önkoşullar ise Kopenhag Kriterleri olarak karşımızda duruyor. Özellikle siyasi kriterlerde ciddi yapısal sorunlar var çünkü kabul ettiğimiz yeni Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemindeki yeni anayasal düzenlemeyle beraber, hukuk, adalet ve ekonomiyle ilgili kurumsal yapılarda bağımsız ve özerkliği noktasında ciddi yapısal sorunlar var. Bu sorunlar nasıl aşılacak, bu kriterler? Müktesebat uyumu noktasında, işte "çevre" başlığı da onlardan bir tanesi, açtık ama çok uzağındayız Avrupa Birliği müktesebatının. Bu tür 35 başlığın 16'sı şu an müzakereye açık. Yani böyle ciddi bir sorun da varken bu ön koşul olarak, siz nasıl görüyorsunuz Gümrük Birliği Anlaşması'nın ya da bu yeşil mutabakat sürecine uyumlaştırma noktasında bu süreci nasıl aşacağız? Bunu ben sormak istiyorum.

Bir sorum da, Sayın Bakan Yardımcısı gündüz Çevre Komisyonunda söyledi "Biz, Ek-1'deyiz ama bizim taahhüdümüz bizim de gelişmekte olan ülke koşulları noktasında..." Çünkü bir yaptırımı yok anlaşmanın, sadece çerçeve sözleşmenin bir eki gibi bir anlaşma Paris Anlaşması. Burada ama bunların başarılı olamadığını, neticede biz fonları talep ettiğimizde Ek-1'de olduğumuz için maalesef hep reddedildik. Şimdi de biz, bu anlaşmaya ek olarak Birleşmiş Milletlere bizim ekonomik durumumuzun dikkate alınmasını gerektiren bir ulusal beyan sunacağız. E, bu ulusal beyan nasıl karşılanacak? Geçmiş deneyimlerimize baktığımız zaman sanki çok da etkin bir yöntem olmuyor gibi gözüküyor. Bu iki konuyu dikkatinize sunmak istedim.

Son olarak da Sayın Başkan, izninizle... Bu yıl gerçekten ilginç oldu, bir uluslararası sözleşme, insan haklarıyla ilgili önemli bir uluslararası sözleşme, kurucu üyesi olduğumuz Avrupa Konseyinin kabul etmiş olduğu, Kadına Yönelik Şiddetle İlgili İstanbul Sözleşmesi'nden çıktık ve Meclisimizde böyle bir tartışma ortamı olmadan, çekincelerini ortaya koymadan, detaylı şekilde tartışmadan bir anlaşmadan çıktık, bir Cumhurbaşkanlığı kararıyla ve bir gece yarısı. Yine bu yıl, yasama döneminin başında da çevreyle ilgili, yine çok önemli, kritik bir konudaki bir uluslararası sözleşmeye de müdahil olacağız, dâhil olacağız, onaylayacağız; hepimizin oy birliğiyle geçecek yarın Genel Kurulumuzdan. Böyle bir ilginç ironiyi de ben tutanaklara geçirmek istedim.

Teşekkür ederim.

Umarım ülkemizin ekonomi ve kalkınmasında ve gelecek nesiller açısından muazzam bir katkı sunan, bizim de bu sürece müdahil olduğumuz bir anlaşma olur diye temenni ediyorum.

Teşekkür ediyorum.