KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli vekil arkadaşlarım, Sayın Merkez Bankası Başkanımız ve değerli arkadaşımız, Komisyondan geçmiş dönemden arkadaşımız, değerli bürokratlar, basının değerli emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan -gecikmiş, tabii ki bizim elimizde değil, keşke daha önce bu buluşmayı yapsaydık- göreviniz hayırlı olsun diyorum. Çünkü bazen gerçekten hayırlı olsun demeye bile fırsat kalmayabiliyor, o açıdan, hayırlı olsun diyorum bir an önce, umarım başarılı olursunuz.

Sayın Başkan, ben sunumunuzu dikkatlice dinledim ancak en son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim; bir hayal kırıklığına uğradığımı söyleyebilirim. Sebebi de şu: Sayın Başkan, sizin Para Politikası Kurulu üyeleriyle ve bütün kurum olarak iki göreviniz var, kanunun size belirlediği iki görev var, biliyorsunuz bunu. Bir: Fiyat istikrarı ki fiyat istikrarı konusunda gerçekten bu sunum büyük bir hayal kırıklığıdır. Düşünün, memlekette fiyat istikrarı darmaduman olmuş, fiyatlar her gün değişiyor. Ben geçen gün Ağrı'daydım, şöyle diyor yurttaş: "Geçen yıl 5 litresi 45 lira olan ayçiçeği yağı şimdi 90-95 lira, makarna 2 katına, 3 katına çıktı."

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bütün dünyada böyle.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şu var: Yapışkan bir enflasyon dönemindeyiz. Yani herkes bir sarmal içinde fiyatları artırırken ve yurttaşlarımız bu fahiş fiyatlar altında ezilirken bu işin doktoru olması gereken Merkez Bankası Başkanımız geliyor buraya, sunum yapıyor ve genelgeçer ifadelerde bulunuyor. Açıkça söyleyeyim, ben bu sunumdan hiçbir şekilde tatmin olmadım, yurttaşlarımız da tatmin olmuş değil ki sizin enflasyonu düşüreceğinize kimse inanmıyor. Tabii ki bu konuda tek sorumlu siz değilsiniz, elbette burada temel sorumlu iktidardır ama sizin göreviniz, iktidar yanlış da yapsa, iktidar irrasyonel politikalar da uygulasa kanunun size verdiği görevi yerine getirmeniz, toplumun sizden beklediği şey budur. Hem Hükûmete hem kamuoyuna "Arkadaş, para politikası rayından çıktı, bu konuda biz şu şu şu adımları atacağız." demeniz gerekir ve toplumu inandırmanız gerekir. Bakın, bir örnekle başlayayım: Biliyorsunuz, dünya bir şok yaşadı ve bunun sonucunda da bütün dünyada fiyatlar rayından çıktı. Yani Amerika'da bugün TÜFE 5 küsur yani sanıyorum; 5,4 perakende fiyatlardaki artış, ÜFE de 8 veya 9, o civarlarda. Şimdi, düşünün Amerikan Merkez Bankası uyguladığı etkin iletişimle, onunla enflasyonu 5 veya 8'ken piyasaları ve kamuoyunu şuna inandırdı: "Bak, enflasyon 5, 6, 7, 8 ama hiç merak etmeyin, bu enflasyon düşecek." e inandırdı. Neyle inandırdı? Sıfır faizle. Para politikası faizi 0 ila 0,25 arasında biliyorsunuz. Yani faizi yükseltmeden ufku gösterdi, dedi ki: "Bak, ben faizi yükseltmiyorum, bu enflasyon geçicidir ve hiç merak etmeyin 2'ye düşecektir." Ve milleti inandırdı, büyük oranda inandırdı; inanan var, inanmayan var, ayrı ama inandırdı ki Amerika Hazine faizleri şu anda 1,30'larda, 1,40'larda, 1,50'lerde geziyor, öyle değil mi? Öyle olmasa, güvenmiyor olsa ne yapardı? Eğer piyasa enflasyonun 5-6 olacağını düşünseydi Amerikan Hazine kâğıtları 5'lere, 6'lara çıkardı, öyle değil mi? Ve Amerikan Merkez Bankası da politika faizini yükseltmek zorunda kalırdı belki ama inandırdı.

Bakın, siz o kadar başarısızsınız ki siz yüzde 19 olan enflasyona yüzde 19 faiz verdiniz, şimdi yüzde 18'e düşürdünüz. Yani neredeyse açıklanan enflasyon kadar faiz veriyorsunuz, Amerika gibi yani sıfır faiz vermiyorsunuz ve şuna inandıramıyorsunuz, bu kadar yüksek faiz verirken piyasayı "Hiç merak etmeyin, ben enflasyonu düşüreceğim."e inandıramıyorsunuz. Niye? Çünkü bir Merkez Bankasında olması gereken üç şey sizde yok. Birinci şey, size itibar yok, Merkez Bankasının en büyük sermayesi itibarıdır. Merkez Bankası için en önemli şey itibardır, en önemli sermeyesi itibardır; itibarınız sıfır çünkü sizden önceki Başkanların nasıl koltuktan alındığını bütün herkes biliyor ve sizin bir vesayet altında olduğunuzu da herkes biliyor. Merkez Bankasının kurumsal yapısının rasyonel politikalar üretme yeteneği olmasına rağmen bu rasyonel politikaları üretme yeteneğinizin asla olmadığını herkes biliyor, o konuda itibarınız sıfır.

İkincisi...

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI BAŞKANI ŞAHAP KAVCIOĞLU - Sayın Başkanım, bu şekilde konuşma üslubu çok hoş değil.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Siz uyaramazsınız efendim, siz buranın Başkanı değilsiniz.

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI BAŞKANI ŞAHAP KAVCIOĞLU - Benim şahsıma söylüyorsunuz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şahsınıza değil, efendim, kurumsal olarak bir eleştiri yapıyorum. "İtibarınız sıfır, itibarınız sıfır." diyorum ya.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Garo Bey, fikirlerinizi, eleştirilerinizi daha farklı kelimelerle de ifade edebilirsiniz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Fikirlerimizi söylüyorum efendim. Hayır, efendim, yakıcı bir durumla karşı karşıyayız Sayın Başkan.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Farklı algılamalara yol açmamalı, değerli bir kurumumuzdan bahsediyoruz ama söz verdiğimizde mutlaka cevabını verecektir Başkanım.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bir Merkez Bankası için olması gereken ikinci şey: Politika belirlemedeki bağımsızlık. Ya, politika belirlemede bağımsızlığınız asla yok. Sayın Cumhurbaşkanı, sonuç olarak, o gün ne derse o oluyor. Yani sizin bağımsız olduğunuza, politika belirlemede bağımsız olduğunuza inan 1 kişi varsa bu salonda veya Türkiye'de veya dünyada, getirin, deyin ki: "Bak, bu inanıyor, bu kişi inanıyor."

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Var, var, milyonlar var. Ne demek "1 kişi yok." Milyonlar var.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yok, kimse inanmıyor.

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Olur mu öyle şey!

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Üçüncü şey: Rezerviniz yok. Yani 128 milyar dolarla sonuç olarak kesinleşmiş olan şey rezerviniz ekside. Yani bu anlamda kasanız boşken, eksideyken bir gücünüzün olmadığını hem faiz silahını etkin kullanma yönünde bir gücünüz yok hem de rezerv politikası konusunda bir gücünüz yok çünkü rezerviniz ekside ve en önemli şeylerden birisi de güven yani size karşı güven yok.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Müthiş bir güven var.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şimdi, buna baktığımızda sizin ne fiyat istikrarına...

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Ya, sen konuştuğunda ya iftira atıyorsun ya algı yapıyorsun ya da farklı bir şey yapıyorsun.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, müsaade eder misiniz?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ekrem Bey, söz verdiğimde cevabını verin lütfen.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Bir kamu kuruluşuna, Merkez Bankasına güvenle ilgili laf söylenebilir mi ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ekrem Bey, söz istediniz...

ERHAN USTA (Samsun) - Cumhurbaşkanlığı Merkez Bankasına müdahale ederken şu tavrınızı gösterseniz Merkez Bankası bugün daha güvenilir bir kurum olurdu.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Erhan Bey, bak, şöyle: Yanınızda Merkez Bankası eski Başkanı var. Bir kurumu eleştirebilirsiniz...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ekrem Bey, size söz vereceğim, o zaman...

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Böyle bir şey olur mu ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ekrem Bey, bir rica ediyorum... Arkadaşlar...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Başkanım, kim konuşuyor?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli Arkadaşlar, bir saniye...

(Gürültüler)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, hepinize söz vereceğim, sıra geldiğinde görüşlerinizi ifade edersiniz. Hiç kimse başkası adına konuşmasın, herkes kendi görüşünü ifade etsin.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, maalesef söylüyorum, Merkez Bankamızın...

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Eleştirebilirsiniz ama cümleleriniz kesinlikle doğru değil.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ben hakaret etmiyorum, eleştiriyorum. Merkez Bankamızın maalesef diyorum kanunda verilen iki görevi de...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Garo Bey, şu konuda arkadaşların bir şeyini söyleyelim...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Başkanın itibarına bir şey söylemiyorum ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Şöyle: Hani, başkaları adına konuşmayalım da kendi adımıza fikirlerimizi söyleyelim.

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan, kredibilite ile itibar aynı şey. Yani "kredibilite" dediği zaman doğru, itibar dediği zaman... Ben de aynısını kullanacağım.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - İtibar ile kredibilite aynı şeydir ya.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Farklı algılanabiliyor bazen.

ERHAN USTA (Samsun) - Elbette, ben de aynısını kullanacağım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar...

ERHAN USTA (Samsun) - Efendim, bakın sözlüğe...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yok, Erhan Bey, buradaki tartışma şu, tartışma şu değerli arkadaşlar... (Gürültüler)

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yani itibar kredibilitedir. İngilizce karşılığını mı söyleyeyim yani? İngilizce karşılığını mı söyleyeyim?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - "Kimse bu salonda inanmıyor." dediğin zaman başkası adına... Onu söylüyoruz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan... Sayın Başkan...

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Kendi görüşünü söyle!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ekrem Bey, sıra geldiğinde görüşlerinizi ifade edin lütfen.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Merkez Bankasının 2 görevi var... (Gürültüler)

Arkadaşlar, bir müsaade edin, ne oluyor ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Salondakiler adına değil de kendi adınıza konuşursanız memnun olurum.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Öyle yapıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - "Kimse yok." diyorsunuz ya, kendi adınıza söyleyin.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tamam, peki, kendi adıma söylüyorum, düzeltiyorum, kendi adıma söylüyorum.

İBRAHİM AYDIN (Antalya) - Tamam, şimdi oldu.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, 2 görevi var Merkez Bankasının...

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Bu koridorları bir dolaşsın da...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, arkadaşlar, bir susun ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, müsaade edelim, bir söz verdik.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Burada idari görevde bulunanların tamamı bu konuşmayı tasdik ediyor hiç şüpheniz olmasın.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Yılmaz, bir söz verdik, lütfen...

Değerli arkadaşlar, Komisyonumuzun bir usulü var.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Değerli Başkanım, herkesin kendi görüşü vardır, kendi görüşünü söyler.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Rica ediyorum Ekrem Bey.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Kimse kendi devletine böyle ihanet etmez!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ekrem Bey, defalardır uyarıyorum.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Merkez Bankası...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, bir saniye ama böyle olmaz, yönetemeyiz burayı.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sayın Başkan...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Söz vereceğim size, söz talebiniz var önümde, sıra geldiğinde en net şekilde görüşlerinizi ifade edin ama böyle karşılıklı bitiremeyiz bu tartışmayı. Lütfen!

Buyurun.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Arkadaşlar, bakın, ben niye bu kadar yakıcı konuşuyorum, biliyor musunuz? Şu anda sokakta yaşanan işsizliğin, açlığın, yoksulluğun temel sebeplerinden biri Merkez Bankasının uygulayamadığı para politikasıdır; emin olun, söylüyorum. Şu anda enflasyon gıda fiyatlarında yüzde 50'ye, yüzde 100'e varmış, insanlar açlıkla, işsizlikle, yoksullukla inim inim inliyorlar; bu konuda kurumlarımızın işlemesi için feveran ediyorum.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ne yapsın yani? Hangi politikayı uygulasın?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kurumlarımızın işlemesi için etkin güven vermesi gerekir. Bakın, diyorum ya, Amerikan Merkez Bankası sıfır faizle "Merak etmeyin, enflasyon yüzde 8 ama yüzde 2'ye düşecek." diyor; sıfır faize inandırıyor.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Biz de yaptık, 2011'de biz de yaptık.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Biz de yaptık. Cumhurbaşkanı...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ekrem Bey, lütfen ama...

Bizim Merkez Bankamız yüzde 18, yüzde 19 faizle inandıramıyor enflasyonun düşeceğine.

Bakın, arkadaşlar, geçen sene de örneğini vermiştim, bugün de gittim aldım simitçiden. Simitçi geçen yıl 2 lira olan simidini 3 liraya satıyor. Sordum, neden arkadaşım dedim, sordum, neden dedim. "Sen doğal gazın kaç para olduğunu biliyor musun? Sen doların kaç para olduğunu biliyor musun?" dedi simitçi ya, simitçi, sokaktaki simitçi!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Simidi kim alıyor? Gariban alıyor, gariban. Geçen yıl 2 lira olan simit, bugün 3 lira; hadi buyurun. Geçen yıl 45 lira olan ayçiçeği yağı bugün 90 lira. Bu konuda fren olması gereken mekanizma kim? Merkez Bankası. Kim fren olacak? İnandıracak insanları, inandıracak, inandıracak; para politikası, fiyat istikrarı, enflasyon konusunda inandıracak. Ne yapıyor Merkez Bankamız? Şu sunumda inandıracak ne var arkadaşlar? İnandıracak ne var enflasyonun düşeceğine dair? Hiçbir şey yok ve yapışkan bir enflasyon dâhilindeyiz.

Ben kirada oturuyorum, mal sahibinin yüzde kaç artış yapması lazım kiraya Sayın Başkan? Yüzde 17-yüzde 18, değil mi? En fazla TÜFE kadar yapabilir, değil mi? Bana telefon açtı -artış günüm geldi- yüzde 40 zam istiyor. "Ya, Sayın Ev Sahibim, en fazla yüzde 19 yapabilirsin." dedim. Bununla milyonlarca vatandaş karşılaşıyor. "Sayın Vekilim, sen demiyor musun 'Enflasyon yüzde 19 değil.'" dedi. Ben öyle diyorum, evet, kamuya açık olarak böyle diyorum. Ben yüzde 19 değil de diyorum. Al işte, golü yedik, yüzde 40 zam istiyor ev sahibim. Çünkü o da biliyor ki enflasyon yüzde 19 değil. Ya, halk buna inanmıyor, yüzde 19'a inanmıyor; çarşıya çıkıyor, ayçiçeği yağına yüzde 100 zam varsa yüzde 19'a inanmaz.

Bakın, siz çok büyük iki hata yaptınız göreve gelir gelmez. Birincisi: "Geçmişe dönük, enflasyona bağımlı olarak para politikası belirleyeceğim." dediniz. Ne dediniz? "Mevcut enflasyonun üzerinde olacak faiz." dediniz. Geçmişe bağlı kaldınız, geleceğe o ufku çizemediniz. "Geçmiş manşet enflasyonuna bağlı kalacağım." dediniz. Öyle düşürebilir misiniz enflasyonu? Düşüremezsiniz. "Geçmişte enflasyon yüzde 19 ama ben yüzde 5'e düşüreceğim. O yüzden de siz merak etmeyin, bu şekilde ben faizleri düşürebilirim." diye inandırmanız gerekiyordu ama siz buna inandıramadan enflasyon, o mevcut enflasyonun üzerine çıktı. Bakın, siz piyasaya bir taahhütte bulunuyorsunuz, diyorsunuz ki: "Faiz enflasyonun üzerinde olacak." Ne oluyor üzerine çıkınca, Başkan ne yapıyor? "Yok, ben çekirdek demek istedim." diyor. Böyle bir Merkez Bankasına ve Başkanına kim güvenir? Bakın, aylarca "Ben enflasyonun üzerinde faiz yapacağım." diyor; çok büyük hata bu, birinci hata. İkinci büyük hata: Enflasyon faizin üzerine çıkınca "Ya, ben aslında çekirdek demiştim." diyor. Böyle bir politika olabilir mi? Hem kurduğu politika yanlış hem de piyasaları aldatması bu anlamda yanlış, iki türlü yanlışla karşı karşıyayız.

Ne oldu sonuç olarak? Piyasaya güven vermeden, inandırmadan Sayın Cumhurbaşkanın talimatıyla faizi düşürdünüz. Ne oldu sonuçta? Faiz düştü mü arkadaşlar? Düşmedi, faiz yükseldi, gidin bankalara... Kredi faizi düştü mü, mesele budur, kredi faizi? Vatandaşın aldığı faizde bir düşüş var mı? Hayır, yok. Hazinemizin borçlanma faizi düştü mü? Hayır, düşmedi, yükseldi. Hazinemizin borçlanma faizi yüzde 17'diydi, yüzde 19'a yükseldi. Hazinemizin ödeyeceği faiz daha yüksek. Neden? Çünkü Merkez Bankamız güven yaratmadan en önemli silahından vazgeçti, düşürdü. Ben de düşük faiz istiyorum, evet, hepimiz düşük faiz istiyoruz ama önemli olan, faize inandırmaktır, düşmesi gerektiğine inandırmaktır. İnandırmadan hasta bir bünyeye ilacı keserseniz -hekimler var aramızda- ne olur? Bünye daha da hasta olur çünkü faiz bir ilaçtır. Eğer hasta bünye iyileşmeden, ateş 40 dereceyken siz faizi düşürürseniz ateş 42 dereceye çıkar, bünye havaleye girer. Bu anlamda yakıcı bir durumla karşı karşıyayız değerli arkadaşlar.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Toparlayabilirsek memnun olurum, epey bir aştık.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkanım, çok müdahale oldu; bir de bizden bir kişi, ben konuşacağım, programımızı bozduk geldik. Müsaadenizle toparlayacağım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, 2018 yılında... İyi bir şoför nedir Merkez Bankasında biliyor musunuz? Gaz-fren ayarını bilendir şoför, gaz-fren; ufku görendir, ufku, ufku gören ve gaz-fren ayarını yapabilen. 2018 yılında bu Para Politikası Kurulu üyelerine -değişmedi herhâlde, aynı Para Politikası Kurulu üyelerine- "Gaza çok basıyorsunuz." dedik. O zaman seçime gidiliyordu, "Bir şey olmaz..." Gaza basmaya devam ettiler, düşük faizde de kredi genişlemesi oldu. Sonucu ne oldu? Dolar 2 katına çıktı; 3,5-4'ten 7,5'a çıktı Berat Bey'in yönetiminde. Ne yaptılar? "Dış mihraklar var." Dediler. "Dış mihrak..." Oysa mesele dış mihrak değildi, yanlış para politikasıydı. O tencerenin fokurdadığını görüp 1-2 puan müdahale etseydi o zaman, 7'den 9'a yükseltseydi ve "Düşecek tekrar, merak etmeyin." diye güven verseydi, o zaman bu duruma düşmeyecektik ama o zamanki Para Politikası Kurulu üyeleri bunu yapmadı; aynı Para Politikası Kurulu üyeleri şu anda görevde. Bülent Bey "Ya, bu Para Politikası o zaman gaza basıyordu, şimdi frene basıyor, sonra niye gaza basıyor?" diye sordu ya; işte, gaz-fren ayarını yapamayan merkez bankaları ufku göremeyen merkez bankalarıdır. Bu açıdan ufku görecek, yumuşak gaza basacak, yumuşak frene basacak ve içindeki yolcuları hasta etmeyecek. Bu Merkez Bankası, içindeki 84 milyonu hasta ediyor, para politikalarını uçuruyor, o yüzden rasyonel politikalara ihtiyacımız var değerli arkadaşlar.

Bakın, bu Merkez Bankası Başkanımız ne dedi biliyor musunuz geçenlerde? "CDS, risk primi niye bu kadar yüksek?" dendi. Nasıl açıkladı biliyor musunuz? "Ya, bizim ülkemizde zenginler güvende, Brezilya'da zenginler yüksek duvarlar arkasında oturuyor, orada zenginler risk altında; ben anlamıyorum bizim risk primimiz niye yüksek?" dedi. İşte, böyle anlıyor Merkez Bankası Başkanımız CDS risk primini, ülke risk primini böyle anlıyor. Arkadaşlar, bunda bir yanlışlık görmüyor musunuz ya? Zenginlerin güvenliği midir ülkenin risk primi ya? Allah'ınızı severseniz, böyle bir şeye nasıl eyvallah edebiliriz? Ya, ondan sonra ne oldu? Risk primimiz 360'tan 450'ye çıktı çünkü Merkez Bankası Başkanımız zenginlerin güvenliği olarak anlıyor ülkenin riskini. Böyle bir şeyi eleştirmeyecek miyiz?

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI BAŞKANI ŞAHAP KAVCIOĞLU - Siz öyle anlamışsınız.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Siz aynen öyle açıkladınız, tekzip de etmediniz Sayın Başkan. Tekzip etseydiniz keşke, tekzip etmediniz.

Bakın değerli arkadaşlar, ben, şimdi, Sayın Başkana şu sorularımı sorarak bitireceğim.

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI BAŞKANI ŞAHAP KAVCIOĞLU - Kişiselleştirmeden söylerseniz...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, asla kişisel algılamayın meseleyi, memleket meselesidir sizin yönettiğiniz görev. Bakın, ama kurumsal olarak soruyorum, asla kişiselleştirmiyorum ve kurumunuzun durumundan bahsediyorum ve kurumunuzun güçlü olması 84 milyonun istikbalidir. Çöpten ekmek toplayan yurttaşımızın çöpten ekmek toplayıp toplamayacağına sizin uyguladığınız politikalar da katkı veya zarar verecek.

Bakın, dünyada bol para dönemi var; şu anda siz rahatsınız, yağmur yağıyor, bereket her yerden, trilyonlarca dolar yağıyor. Üç vakte kadar bu yağmur kesilecek, biliyorsunuz. Fed sonbahara "tapering"i başlatıyor, parayı kısacak, seneye faizi yükseltecek, Avrupa Merkez Bankası aynı şekilde. Kara günler geliyor, ya, bol para dönemi bitiyor arkadaşlar. Bol para döneminde hastalığımız ortaya çıkmadı çünkü para boldu, hastalık ortaya çıkmadı. Şimdi, bu hastalıklar ortaya çıkacak bizim gibi ülkeler için ve önümüzde bir kara kış yaşayabiliriz, bunlar iyi günlerimiz. Bu açıdan çatıyı sağlam tutmamız lazım, para politikası çatımız çürük. Siz para politikası çatısını güçlendirmek için gerçekten ne yapacaksınız? Milletin vekili olarak size bunu soruyorum, bu sunumda bu yok Sayın Başkan.

Bütün sorularıma cevap vermezseniz de buna cevap verin, son soracağım şey şu: Faiz sebep, enflasyon sonuç mudur Sayın Başkan? Buna lütfen cevap verin, bir tek buna cevap verin benim için. Siz "Eğer faiz sebep, enflasyon sonuç." diyorsanız... Ki yazılarınızda öyle dediniz, geçmişte yazdığınız yazılar arşivlerde, eğer o yazılarınızın arkasındaysanız buna inanıyorsunuz, buna inanıyorsanız da büyük bir hata yapıyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı gibi. Faiz sebep, enflasyon sonuç değildir. Eğer böyle bakıyorsanız bu ülkenin fiyat istikrarını sağlaması imkânsızdır.

Sonra, Sayın Başkan, görevden alınacağınıza dair haberler var. Biliyorsunuz, bu hafta bu da yankılandı.

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Yalanlandı o, tekzip edildi.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Her şey yalanlanınca illaki yalan demek değildir, ateş olmayan yerden duman çıkmaz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Her şey söylenince de gerçek demek değildir.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.

Bakın, şöyle söyleyeyim: Görevden alınma durumuyla karşı karşıya olan bir Merkez Bankası Başkanının, Demokles'in kılıcı her an başında olan Merkez Bankası Başkanının etkin görev yapma olasılığı var mıdır, size bunu soruyorum.

Yani sonuç olarak, Sayın Cumhurbaşkanı "Faiz düşsün." diyor "Düşecek." diyor siz düşürüyorsunuz bu kadar. Ya, bu, talimattır. Bu görevi bu anlamda kabul ettiyseniz bu durumu da kabul etmiş oluyorsunuz yani bunu kabul etmenizin ben yanlış olduğunu düşünüyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sorularımızı tamamlayalım lütfen, çok aştık.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, Para Politikası değişmiyor, eski Para Politikası Kurulu üyeleri var, bir değişiklik oldu sanıyorum. Ya, aynı Para Politikası üyeleri bundan bir yıl önce yani aylar önce Naci Ağbal göreve geldiğinde "Arkadaş, faizi yükselteceğim, sıkı para politikası uygulayacağım." deyip bir politika uyguladılar, aynı Para Politikası üyeleri sizinle beraber "Şimdi, efendim, ben çekirdeğe bakarım." kademeli olarak faizi düşüreceğimize onay veriyorlar, üstelik durum daha da yakıcıyken, enflasyon daha da yakıcıyken. Ben bu durumda çok ciddi bir zaaf görüyorum.

Yani, aynı Bülent Kuşoğlu'nun söylediği gibi, FED'in -biliyorsunuz- karar veren üyeleri sinyal verirler, piyasa da buradan okur üyelerinin, efendim, hangi görüşlere sahiptir, şahindir, güvercindir, şudur budur. Yani burada bütün para politikasına bir Merkez Bankası Başkanı mı karar vererek sonuç ortaya çıkıyor, bunu size soruyorum. Neden böyle ortaya çıkıyor? Başkan değişiyor, politika değişiyor, böyle bir şey olabilir mi? Berat Bey'in döneminde tam gaza basıldı, Naci Bey aşırı frene bastı, siz geldiniz yeniden gaza bastınız. Şimdi diyorsunuz ki "Zorunlu karşılıkları da düşüreceğim, frene basıyorum." Böyle gaz-fren politikasını nereye kadar sürdürmeyi düşünüyorsunuz Sayın Başkan?

Son sorum da: kripto paralarla ilgili Sayın Başkan. Bakın, pek çok skandala ülkemiz imza attı; Banker Kastelli krizi oldu, işte Tosuncuk meselesi, işte Çiftlik Bank meselesi oldu, Eminevim meselesinde milyonlarca mağdur var memlekette. Şimdi, pek çok devlet bunu tartışıyor ve regüle ediyor kripto para alanını. Şükür ki bizde daha kimse duvara çarpmadı, daha intihar edenler falan, düşüyor, çıkıyor çünkü bir günde yüzde 70 çıkıyor, bir günde düşüyor, çıkıyor. Merkez Bankamızın bu konuda nal topladığını düşünüyorum. Bakın, çok erken regüle etme dönemine girmemiz gerekiyordu Sayın Başkan ve şu anda, ben açıkça söyleyeyim, diyelim ki FED frene bastı, bir anda bu alanda pek çok kripto para, biliyorsunuz, devre dışı kalabilir ve milyonlarca mağdur olabilir, binlerce insanımız intihara kadar sürüklenebilir. Neden bu alanı regüle etmekle ilgili bu kadar geç kalındı diye bunu sormak isterim

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum Sayın Paylan.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Son cümlemle şunu da tamamlayayım...

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI BAŞKANI ŞAHAP KAVCIOĞLU - Bizi eleştirene kadar biraz da takip etseniz Garo Bey ne yaptığımızı görürsünüz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ben çok iyi takip ediyorum, çok iyi... Yalnızca konuşuyorsunuz Sayın Başkanım, yalnızca konuşuyorsunuz; icraat yok, icraat yok.

Yani bu açıdan para politikası Sayın Başkan, hayati önemdedir, 84 milyon yurttaşımız için hayati önemdedir.

Ben Merkez Bankamızın güçlü olmasını istiyorum, itibarlı olmasını istiyorum; görevi olan para politikasını, enflasyonu etkin bir şekilde düşürmesini istiyorum, paramızın itibarını istiyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Dolar/TL 9 lira olmuş ve bunlar, maalesef, görevini yerine getiremiyor. Bu açıdan da ben Merkez Bankası Başkanımız ya görevini yapsın ya da istifa etsin diyorum.

İBRAHİM AYDIN (Antalya) - Her seferinde aynı, geçen yıl da aynıydı, şimdi de aynı.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Her seferinde aynı, değiş ya.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ederim, sağ olun.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ne var? Ya görevini yapsın ya da istifa etsin, bu kadar.