| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin (1/282) ve Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 26 .10.2021 |
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Teşekkür ederim Başkan.
Ben de bütün katılımcıları selamlıyorum.
Politika geliştirme, bütçe yapma, planlama, yürütme ve izleme süreçlerinde eril kültür hâkim olduğunda toplumun yarısını oluşturan kadınlar, bütçeden, yani en az erkekler kadar hak sahibi olduğu kamu kaynaklarından hak ettiğini doğrudan ya da dolaylı bir şekilde alamamaktadır. Bunun için kadınlar yıllardır toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe talebini yükseltiyor. Biz de "Bu bütçenin toplumsal cinsiyete duyarlı hâle gelebilmesi için neler yapabiliriz." diye HDP Kadın Meclisi olarak ülkedeki birçok kadın örgütüyle, bağımsız bireylerle bir araya geldik ve bir Bütçe Kadın Çalıştayı düzenledik. Bu Bütçe Kadın Çalıştayı'nda da birçok kadın örgütünün de ifade ettiği gibi, bizim de yıllardır savunduğumuz şey, aslında bir bütçenin adil ve eşit olabilmesi, demokratik olabilmesi için öncelikle toplumsal cinsiyete de duyarlı olması gerekiyor ama maalesef bu bütçe adil olmadığı gibi, demokratik olmadığı gibi, katılımcı olmadığı gibi aynı zamanda toplumsal cinsiyete de duyarlı bir bütçe değil. Bu bütçeyi hazırlayan aklın böyle bir niyeti de maalesef yok, böyle bir derdi de yok. Aksine eril baskı ve tahakkümü güçlendiren bir politik duruşla karşı karşıyayız.
Kadınları birey kimliğinden koparıp içine sıkıştırmaya çalıştığınız aile bütçesinin artırımıyla da bu eşitlik sağlanamaz. Kadının adının geçmediği bir bütçe zaten ne eşittir ne adildir ne de demokratiktir, kadın sorunlarını çözmesi de mümkün değildir. Eşit olabilmesi için öncelikle toplumsal cinsiyete duyarlı olması gerekiyor, aslında sadece bu da yetmiyor, ayrıca kadınlar için ek, özel bütçelere ihtiyaç var. Biz neden mi bunu böyle düşünüyoruz? Bakın, biz HDP Kadın Meclisi olarak "Kadın yoksulluğuna hayır. Kadınlar için adalet." sloganıyla bir kampanya başlattık ve kampanya kapsamında ülkenin dört bir yanında kadınlarla bir araya geldik. Kentlerde, köylerde, tarlada, fabrikada, kampüslerde, atölyelerde yüzlerce kadınla buluştuk; KHK'li, engelli, işsiz, ev emekçisi kadınlarla buluştuk. Şunu bir kez daha gördük ki ülkemizdeki en derin yoksulluğu kadınlar yaşıyor, ciddi bir emek sömürüsüyle karşı karşıya kadınlar. Kadınlar güvencesiz işlerde sigortasız çalışıyor, zaten bu iş kollarında emekli olma şansları söz konusu değil. Yine kriz dönemlerinde ilk önce kadınlar işten atılıyor ve işten ayrılmak zorunda bırakılıyor.
Yine bu mevsimlik tarım işçisi kadınlar çok ciddi sorunlarla boğuşuyor. Özellikle kışın soğukla, yazın da sıcakla baş etmek zorunda kalıyorlar ve bu kadınların barınabilecekleri bir mekân bile yok. Sabah altıda işbaşı yapıyorlar, akşam beşe kadar çalışıyorlar ve aldıkları ücret 85 TL. Bir tarım işçisi kadın şunu söylemişti: "Bir öğün doyabilmek için tüm gün çalışmak zorundayım." Evet, bu kadınlar sadece bir öğün doyabilmek için tüm gün çalışıyorlar, neden mi böyle? Çünkü birileri iki üç maaş alabilsin diye bu kadınlar ancak bir öğün doyabiliyorlar. Onun için de bu bütçe, bu kadınların sorunlarını görmüyor, bunlara duyarlı değil, hatta cinsiyet körü bir yerden bakıyor.
Yine, bu bütçe de kadına yönelik şiddetle ilgili ya da şiddet konusunda herhangi bir şey söylemiyor, herhangi bir öneride bulunmuyor, oysa bu ülkede neredeyse bir kadın kırımı yaşanıyor. Biz pandemi sürecinde bunu çok daha net ve açık gördük. Kadınlar evlerde şiddet uygulayan erkeklerle kalmak zorunda bırakıldı. Yine, İnfaz Yasası'yla birlikte şiddet uygulayan erkekler salıverildi, herhangi bir önlem alınmadı, mevcut mekanizmalar işletilmedi ve bu süreçte 10'a yakın kadın katledildi ki bunların 3'ü de çocuktu ama iktidar ne yaptı? Şiddetle mücadele etmek yerine, aslında kadın mücadelesi verenlerle mücadele ediyor. Kadınları koruyan İstanbul Sözleşmesi'ni feshetti. Yine, kayyumlar kadın kurumlarını kapattı, kadın kazanımlarına el koydu.
Kadın aktivistler tutuklandı. En son, yine, kadın arkadaşımız Ayşe Gökkan, daha önce Nusaybin Belediye Başkanlığını da yapmıştı, en son bir kadın örgütü olan TJA'nın sözcülüğünü yapıyordu. Ayşe Gökkan'a yürüttüğü kadın faaliyetlerinden kaynaklı otuz yıl ceza verildi; evet, tam otuz yıl.
IŞİD'liler Antep'te elini kolunu sallayarak gezerken herhangi bir yaptırım uygulanmazken Ayşe Gökkan kadın mücadelesi yürüttüğü için otuz yıl ceza aldı.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Taşdemir, süreniz dolmuştur. Son bir cümleniz varsa alalım.
Buyurun.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Bitiriyorum Başkan.
Bu açıdan, bu bütçe emekçilerin, yoksulların, gençlerin bütçesi olmadığı gibi, kadınların da bütçesi değildir; rantçıların ve yandaşların bütçesidir.
Teşekkürler.