KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ederim, sağ olun.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Saygıdeğer Başkanı, Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Sayın Sayıştay Başkanı, Sayın Kamu Başdenetçisi, kıymetli bürokratlar, basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Meclis Başkanımıza, Sayıştay Başkanımıza ve Kamu Denetçiliği Kurumu Başkanımıza sunumları için teşekkür ediyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi ordular kurup yöneten, Millî Mücadele'yi zaferle taçlandıran, 15 Temmuzda işgalcilere direnen ve istila emelleri karşısında devleşen gazi bir Meclistir. Türk milletinin tam bağımsız yaşama iradesinden doğmuş Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılması, Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasi ve hukuki altyapısının hazırlandığı dönemin de başlangıcı olmuştur. Bu vesileyle cuma günü idrak edeceğimiz cumhuriyetimizin 98'inci yıl dönümünü, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı şimdiden kutluyor; devletimizin kurucusu, Meclisimizin ilk Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm Millî Mücadele kahramanlarımızı, tüm şehit ve gazilerimizi, Meclisimizin merhum üyelerini ve aziz ecdadımızı rahmetle ve saygıyla anıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti, kuruluş döneminin ardından çok partili hayata geçildikten sonra yetmiş iki yıldır uyguladığı parlamenter sistemden 16 Nisan 2017 halk oylamasıyla Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçmiştir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle yasamanın etkinliği artmıştır. Kanun teklif etme yetkisinin münhasıran milletvekillerine verilmesi, yürütmenin bütçe teklifi dışında kanun tasarısı verme yetkisinin olmaması ve kanun hükmünde kararname yetkisinin kaldırılması Anayasa'nın 7'nci maddesindeki "Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez." hükmünün tam manasıyla hayata geçirilmesini mümkün kılmıştır. Nitekim uygulama sonuçları, Sayın Meclis Başkanımızın kapsamlı sunumlarında da ifade ettiği gibi, mukayeseli olarak hem yasama hem de denetim faaliyetleri bakımından bunu teyit etmektedir.

Yeni sistemin hukuken ve fiilen uygulanmaya başlandığı 9 Temmuz 2018 tarihinden sonra Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine uyum düzenlemeleri Meclisimizde genel olarak yapılmış, teşkilatlanma başta olmak üzere idarenin işleyişine dair hususlar da ayrıca tanzim edilmiştir. Önümüzdeki dönemde sistemin tamamlayıcı unsurlarından olacak düzenlemelerin de yapılmaya devam edilmesi gerekmektedir. Bunlardan özellikle ikisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ve Meclis Teşkilat Kanunu Meclisimizle doğrudan ilgilidir. Daha evvel de ifade ettiğimiz gibi Meclis İçtüzüğü'nün yeniden ele alınarak Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle uyumlu hâle getirilmesi gerekmektedir. Yasama kalitesi ve etkinliğinin artırılması, yasama-yürütme ilişkisinin uygulamada netleştirilmesi, kesin hesap komisyonu oluşturulması, komisyon odaklı bir yasama faaliyeti yapılması ve komisyonlara sivil katılımın daha etkin hâle getirilmesi gibi hususların yer alacağı İç Tüzük düzenlemesinin yapılması ihtiyacı devam etmektedir. Ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisi idari kapasitesinin de yine yeni sistemin doğasına uygun olarak güçlendirilmesi gerekmektedir. İfade ettiğiniz gibi bu amaçla bazı adımlar atılmış, iç düzenlemeler yapılmış olsa da hem personel hem de teşkilat yapısının buna uygun olarak düzenlenmesine ihtiyaç bulunmaktadır.

Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı olan 2023'e yeni, sivil bir anayasayla girerek bu sürecin taçlandırılması ise nihai hedeftir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türk tipi başkanlık modelini kurumsallaştıracak yeni bir anayasa yapılmasını gerekli görüyor, Türkiye'nin demokratik yeni bir anayasa için uygun bir iklime sahip olduğunu değerlendiriyoruz. Nitekim partimizce cumhuriyetimizin 100'üncü yılında 100 maddelik yeni anayasa çalışması tamamlanarak kamuoyuna duyurulmuştur.

Bir başka önemli konu da terör, bölücülük ve benzeri nedenlerle Meclisimize ulaşmış olan fezlekelerin bir an önce işleme konulması gereğidir. Zira bekleyen fezleke sayısı hem oldukça fazla hem de içerikleri milletvekilliğiyle bağdaşmayacak niteliktedir. O sebeple söz konusu fezlekeler usulüne göre işleme alınmalıdır.

Sayın Başkanım, önceki yıllarda da gündeme taşınan Meclis çalışanlarına ilişkin bazı talepleri bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bunlardan birincisi, danışmanlara iş sonu ödentisi sağlama meselesidir. Danışmanların istihdamında da çalışma şeklinde de memurlara nazaran bir esneklik olması kaçınılmaz ve gereklidir. Bununla birlikte, görev sonunda bir ödenti olması iş hukukunun temel kurallarındandır. Bu nedenle, Teşkilat Kanunu'nda yapılabilecek bir değişiklikte bu hususun ele alınması önemli olacaktır. İkincisi, yardımcı hizmetler personelinin genel idare hizmetlerine geçirilmesi. Üçüncüsü, farklı kurumlardan gelenler arasındaki ücret farklılığının çalışma barışına etkisi. Dördüncüsü de 4/B ve benzeri sözleşmelilerin kadroya geçirilmesi meselesidir. Bunların gerçekleşmesi kuşkusuz, çıkarılacak bir kanuna yahut Meclis Teşkilat Kanunu'nda gerekli düzenlemelerin yapılmasına bağlı olmakla birlikte, geçmiş uygulamalarda bazılarına ilişkin düzenlemelerin Divan kararıyla yapılmış olanları da bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Sayıştay, Anayasa'mızın 160'ıncı maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisi adına kamu idarelerinin ve sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını denetlemek ve kesin hükme bağlamakla görevlidir. Bütçe hakkının kullanılması, kamu mali yönetim sisteminin belirlenen usullere uygun şekilde denetlenmesi sorumluluğunu da beraberinde getirmiştir. Bu kapsamda, Sayıştay kamu menfaatlerini koruma ve idarenin denetim yoluyla geliştirilmesini temin bakımından son derece önemli bir fonksiyon ifa etmektedir. Sayın Sayıştay Başkanımız bu anlamda yapılan faaliyetleri etraflıca anlattı. Bununla birlikte, mevzuatın yahut uygulamanın kamu kurumlarındaki uygulayıcılarca bilinmemesi veya Sayıştayın bulgularının yeterince dikkate alınmaması nedeniyle her yıl aynı sorunların tekrar edildiği görülmektedir. Özellikle, denetimden beklenen faydanın sağlanması ve kamu kaynaklarının etkin kullanılması bakımından Sayıştay ile kurumların daha fazla iş birliğine ihtiyaç bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu şekilde, bazı usulsüzlüklerin olmadan önlenmesi de sağlanmış olacaktır.

2013 yılında faaliyete geçen Kamu Denetçiliği Kurumu sekiz yıllık süreçte bir hak arama kurumu olarak aldığı başvuru sayısını 5.500'lerden 90.000'lere çıkarmıştır. İstatistiklerden başvuruların hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulduğu da anlaşılmaktadır. 2019 yılında Kuruma 20.968 başvuru yapılmışken 2020 yılında yapılan başvuru sayısı yüzde 330,2'lik bir artışla 90.209'a ulaşmıştır. 2020 yılında, devreden başvurularla birlikte 94.039 başvurunun 91.100'ü sonuçlandırılmıştır. Tavsiye karar sayısı 2020 yılında 68.832'ye yükselmiştir. Kurumun tavsiye kararına uyum oranı başlangıçta düşük seyrederken 2019'da yüzde 75, 2020 yılında ise yüzde 76,38'e ulaşmıştır. Yapılan şikâyet başvuruları konu bazlı değerlendirildiğinde en fazla başvuru başlangıçtan itibaren kamu personel rejimi alanında yapılmakta iken 2020 yılında bunun çeşitlendiği görülmektedir; bunda, konjonktürel gelişmelerin ve salgın döneminin etkisi olduğunu anlıyoruz.

Anlaşıldığı kadarıyla, Ombudsmanlığa ilişkin farkındalık artmış, buna bağlı beklentiler de yükselmiştir. Kurulmasını Türkiye'de gündeme taşıyan ilk siyasi partilerden biri olarak faaliyetlerimizin, hak arama bilincinin artmasına, idari uyuşmazlıkların azalarak uygulamanın istikrar kazanmasına ve yargı yükünün hafiflemesine katkı sunduğunu düşünüyoruz. Bununla birlikte hem kurumlardan hem de başvuru sahiplerinden Ombudsmanlığın değerlendirme ve tavsiyeleriyle ilgili eleştiriler de gelmektedir. Bunların çoğu, sizi bazen bir yasa koyucu, bazen de yargı yerine koymalarından kaynaklanmaktadır. O sebeple, Anayasa ve kanunlar çerçevesinde görev ve yetkinizin sınırının net şekilde ortaya konulması daha çok başvurunun işleme alınması bakımından önemli olacaktır.

2 Mart 2021 tarihinde Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı'nda Kamu Denetçiliği Kurumunun kararlarının kişisel verilerin korunması suretiyle kamuoyunun erişimine açılacağı ifade edilmiştir. Bu durumu, kamu hizmetlerinin şeffaf ve erişilebilir olmasını, zaman içinde istikrar kazanan görüşlerimizin de doğrudan uygulama imkânı bulmasını mümkün kılacaktır diye değerlendiriyoruz.

Bu düşüncelerle Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve diğer kurum bütçelerinin ülkemize, milletimize ve kurumlarımıza hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.