KOMİSYON KONUŞMASI

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Meclis Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli bürokratlarımız, çok değerli basın emekçilerimiz; öncelikle hepinizi saygıyla sevgiyle hürmetle selamlıyorum.

Günün ilerleyen bu saatinde, şu ana kadar birçok konuşmada söylenecek bir çok şey söylendi tabii ama ben de konuşmamın açıkçası sıralamasını değiştirdim Sayın Başkan, Sayıştayla başlayacağım çünkü biraz önce Hatay Milletvekilimiz Sayın Suzan Şahin'e yapmış olduğunuz müdahaleyi hakikaten kabul etmek mümkün değil.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Siz onaylıyor musunuz? Bir partiye, bir camiaya topyekûn bir ithamda bulunmayı onaylıyor musunuz? Kendi partinize böyle bir söz söylense bunu haklı bulur musunuz? Takdirinize bırakıyorum.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Bu, bugün geldiğimiz noktada kim sorumlu? Kim sorumlu bu gelinen noktada?

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Sonuç olarak, eleştirdiği parti iktidar partisi ve burada, Sayıştay gibi Türkiye Büyük Millet Meclisi adına kamu kurumlarını denetleyen bir kurumu konuşuyoruz ve onunla ilgili hakikaten sıkıntılı şeyler varsa bunlar da dile getirilmek durumunda, buna da Sayıştay Başkanı ve Sayın Meclis Başkanımız cevap versin.

Yani, şu bir gerçek ki Sayıştayın raporlarında birçok bulguyu ortaya çıkardığını biliyoruz. Bazı eksikler var ve bunları da konuşmak zorundayız. Ben, öncelikle, tüm Sayıştay raportörlerine vermiş oldukları emeklerden ve çalışmalarından dolayı teşekkür etmek istiyorum çünkü onların bu emekleri, çalışmaları olmasa belki bu raporlar bize bu hâlde bile gelmeyecek.

Şimdi, baktığımız zaman Sayıştay bulgularının, raporlarının Türkiye Büyük Millet Meclisi ile kamuoyuna sunulmadan önce önemli bulguların -bunlar usulsüzlük olabilir, yolsuzluk olabilir- bu raporlardan ayıklandığını görüyoruz. Yani, raporda elimize sadece görüşü etkilemeyen bulgular şeklinde bilgiler geliyor. Şimdi, Sayıştayda Rapor Denetleme Kurulundan arada bir bunların geçtiğini biliyoruz. Böyle olunca da tabii, yürütmenin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından millet adına denetleme hakkı, milletin bütçe hakkı adına denetleme hakkı gasbedilmiş oluyor.

Şimdi, başka bir konu, yine Sayıştayla ilgili, bizim çok tartıştığımız bu saray harcamaları, kamu-özel iş birliğiyle ilgili yasaya aykırı bulguların büyük çoğunluğu, aslında "görüşü etkilemeyen bulgular" kalemlerinde yer alıyor. Oysa bu raporlardaki harcamaların çok daha büyük harcamalarla ilgili de problemleri var. Bu problemlere aslında daha denetim aşamasında da el koyulmuş oluyor, raporlara yansıması da engellenmiş oluyor. Diğer bir yandan, Sayıştayın bulgularına yönelik yolsuzluk takibi de yapılmıyor yani bu anlamda Sayıştay görevini tam olarak yapamıyor. Sayıştay üzerindeki bu baskının kaldırılması lazım. Sayın Sayıştay Başkanı, tabii ki size de bu konuda görev düşüyor.

Sayın Meclis Başkanım, tabii ki Türkiye Büyük Millet Meclisinin en önemli görevi yasama, denetim -ve temsil görevi yapıyor- ve millete de hesap verme sorumluluğu var. Meclisin millete hesap verebilme görevini yerine getirebilmesi için de görevini layıkıyla yerine getirmesi lazım. Etkin bir yasama ve denetim konusunda Meclisin görevini yerine getirip getirmediği, bugün, maalesef, uzun uzun tartışıldı, konuşuldu.

Bütçe hakkı milletindir. Şu anda içinde bulunduğumuz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine bakacak olursak, bu sistemde yürütme Meclisin içinden çıkmadığı için, bakanların Meclise karşı hesap vermek gibi bir mecburiyeti, Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir güven alma durumu, zorunluluğu da olmadığı için, bu, yeni yönetim sistemiyle ortadan kaldırıldığı için, kendilerini -buna Cumhurbaşkanı Yardımcısını da dâhil etmek istiyorum- Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı sorumlu hissetmiyorlar; sorumlu hissetmedikleri için de hesap vermek gibi bir yükümlülükleri de olmadıklarını düşünüyorlar. Üç yıldır, bunu, biz, burada yaşayarak, deneyimleyerek gördük.

Türkiye'de yasama, yürütme ve yargının tek bir kişinin rolüne girmesi, bugün aslında Parlamentonun sekiz yüz yıllık kazanımlarının ve iki yüz seksen yıllık kuvvetler ayrılığının yok edilmeye çalışılması Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasa yapma kalitesini de etkinliğini de zora sokuyor. Bu arada, milletvekillerinin de tabii etkinliğini zayıflatıyor, Meclis yasama görevini şu anda layıkıyla yerine getiremiyor.

Sayın Başkan, ben, bugüne kadar görüşmelerde Türkiye Büyük Millet Meclisinin özellikle çalışmalarıyla ilgili en fazla tartıştığımız konuları şöyle bir listeledim, hızlıca üzerinden bir geçmek istiyorum, üç yıldır neleri biz konuşmuşuz mesela: Anayasa'ya aykırı kararların, kanunların, düzenlemelerin teamül hâline gelmesi; Türkiye Büyük Millet Meclisinin kurumların bütçesi yetmediğinde ek bütçe getirmek yerine, yedek ödenek kullanması -ki bu 2020'de 96,5 milyar TL'ye çıkmış- kanun tekliflerinin torba kanun şeklinde gelmesinin teamüle dönüşmesi, kanun tekliflerinin tali komisyonlarda görüşülmeden çoğu teklifin Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi. Anayasa'ya göre kanun tekliflerini Türkiye Büyük Millet Meclisine milletvekillerinin getirmesi ama kurumda hazırlandığı için içerik hakkında yeterli bilgiye sahip olmamaları; bu da Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin burada da, komisyonlarda da çokça tartıştığımız, arkadaşlarımızla da tartıştığımız problemli, aksayan yönlerinden, düzeltilmesi kesinlikle gereken yönlerinden biri. Muhalefetin uyarı ve önerilerinin dikkate yeterince alınmamasından kaynaklı, aynı kanunların düzeltilmek üzere tekrar tekrar Komisyonumuza getirilmesi. Mesela, bir örnek vereyim size en basitinden: Konaklama vergisi iki yıldır bütçeye gelir olarak konuluyor ama iki yıldır da erteleniyor, böyle bir çarpıklık hakikaten anlaşılır gibi değil. Tabii, yine, çok tartışılan bütçe görüşmelerinin televizyonlarda canlı yayınlanmaması konusu var. Şimdi, arkadaşlarımız, soru önergelerimizin cevaplanmaması, kanun tekliflerimizin kabul edilmemesiyle ilgili görüşlerini çokça belirttiler, ben bunlara çok girmeyeceğim ama sizin soru önergelerinin kalitesiyle, niteliğiyle ilgili bir eleştiriniz oldu, olabilir, "Paylaşacağım bazı şeyleri." dediniz ama ben de sizden şunu rica ediyorum: Lütfen, bakanlıklar tarafından soru önergelerimize verilen cevapların niteliğiyle ve kalitesiyle ilgili de bir konuşursanız, açıklama yaparsanız, bakanlıklara bir uyarı yaparsanız çok seviniriz.

Bugün aynı zamanda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin üzerinde bir baskı ve vesayet olduğundan bahsetmiştim, siz kendi üzerinizde bu baskıyı, vesayeti hiç hissetmiyor musunuz Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanı olarak?

Yine, mesela bir örnek vereceğim. Süleyman Soylu'ya "Sedat Peker'den 10 bin dolar alan siyasetçi var." açıklaması sorulduğunda, acaba özgür iradenizle bu konuya yaklaşmış olsaydınız, yine topu bu şekilde taca atar mıydınız diye sormak istiyorum size.

Şimdi, Sayın Başkanım, Kamu Denetçiliği Kurumuyla ilgili de birkaç şey söylemek istiyorum. Tabii, bir hak arama kurumu, kişi hak ve özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi için kurulan bağımsız bir kurum. Ben, kesinlikle geliştirilmesi ve desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum ve bağımsızlığının da korunması gerektiğini düşünüyorum. Burada arkadaşlarımız birçok eleştiriler yaptılar, ben bir noktada bir değerlendirme yapacağım. Özellikle çokça da gündeme getirdiğimiz, kamu kurumlarının, özellikle kamu bankalarının iktidar yanlısı kanallara milyonlarca liralık reklam veriyor olmasını biz çok eleştirdik. Bu, basına da yansıdı, hangi yandaş medyalara ne kadar bir gelir aktarıldığı, muhalefet kanallarına hiçbir şekilde bir reklam verilmediği... Yani vergisini ödeyen vatandaşın ödediği vergilerle bu kamu bankaları yandaş kanalları besler hâle getirildi. Bu, Kamu Denetçiliği Kurumuna sorulduğunda "Bizim yetki ve görev alanımızda değil." diye bir cevap geldi. Ben, buradan tekrar Kamu Denetçiliği Kurumu Başkanımıza sormak istiyorum: Yani belki kanunen buna bu şekilde cevap veriyor olabilirsiniz ama hiç mi sorumluluğunuz yok bunların denetlenmesinde?

Bir de çok bahsedildi ama...

Başkanım, bir dakika ek süre isteyeceğim çünkü sonuç olarak biz burada...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Daha kısa olabilirse sevinirim. Bekleyenler var.

Buyurun.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Şimdi, tabii, Türkiye Büyük Millet Meclisi bizim çalışma alanımız aynı zamanda ve burada bizim çalışma arkadaşlarımız var. Yine birçok arkadaşımız tarafından dile getirildi, bu çalışan arkadaşlarımızın sorunları var. Mesela, kıdem tazminatıyla ilgili, bizlerin birlikte çalıştığı danışmanlarımızın özlük hakları konusunda, en azından kıdem tazminatları ya da burada çalıştıkları sürenin kıdemlere yansıması konusunda bir düzenlemeye ihtiyaç olduğunu her bütçede söylüyoruz aslında, ilk defa söylemiyoruz.

Yine, personel sorunu... Bu, kadrolar arasındaki 4/A, 4/B, 4/D, dengesizlikler, aynı işi yapıyor ama maaşları arasında, özlük hakları arasında fark oluşu, mesai saatlerinin çok yoğun olması gibi sorunlar...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum Sayın Emecan.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bitiriyorum cümlemi, lütfen müsaade edin Başkanım, yani ben de Komisyon üyesi olarak bakın, bekledim bu kadar.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir dakikaya yakın... Bekleyenler var.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Sonuçta da Türkiye Büyük Millet Meclisinin, görev yaptığımız kurumun bütçesini görüşüyoruz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ama sürenizi aştınız yani, onu söylüyorum.

Takdir sizin, buyurun, devam edin.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bir dakika, bitireyim, bir de selamlayayım.

Soru bölümünde de sorularım olacak ama şimdi ben bir şey sormak istiyorum Başkanım. Üç yıldır bunları konuşuyoruz, hakikaten Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak daha kendi evimizde, içimizdeki problemleri çözemezken bu milletin problemlerini biz nasıl çözeceğiz diye de bir soru sormak istiyorum. Geçen yılki görüşmelerde bu konuda çeşitli çalışmalar yaptığınızı iletmiştiniz, tutanaklarda da var sorular üzerine; ne kadar yol aldınız, ne yaptınız, bunları da bizimle paylaşırsanız sevinirim.

Ben Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum, milletimize, ülkemize hayırlı çalışmalarla buradan ayrılmayı diliyorum.

Herkesi selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum.