| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Türkiye Büyük Millet Meclisi b)Kamu Denetçiliği Kurumu c)Sayıştay |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 27 .10.2021 |
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Değerli Başkanımız şahsında bütün heyete saygı sunuyorum.
Şimdi, Cevdet Bakanım ak yaklaşımı ifade eden bir fotoğraf koydu. Hata yaparsak hatamızı mutlaka ama mutlaka dile getiririz ve yeri geldiğinde o hatadan geri döneriz, bu bize ait bir hususiyet, bir hassasiyet. Keşke bu hassasiyet her tarafta olsa karşı tarafta da olsa, bugüne kadar hiç olmadı.
Değerli Başkanım, ben konuşmaya başlamadan önce bir tespitimi sizinle paylaşmak istiyorum. Dün burada bir konuşma yaptım ben, konuşmanın tamamı 13 sayfalık bir tutanakta kayda geçmiş, 13 sayfanın 4 sayfasında ben konuşmuşum, 9 sayfanın tamamı karşı tarafın laf atmasıyla geçmiş. Yani onların demokrasiye bakışları bu, demokrasi anlayışları bu, ellerine fırsat geçerse, samimi söylüyorum ki, söz hakkı tanımazlar. Ben her zaman şunu söyledim, hep altını çizdim: Biz nereyle mukayese yapacağız kardeşim, sizi nereye göre tarif edeceğiz, muhalefeti nereye göre tanımlayacağız, konuşlandıracağız? Şu anda nerede yetkinsiniz, ona göre konuşlandıracağız. Bakın, belediyelerde, belediye meclislerinin yönetilme tarzı var, şekli var, hiçbirinde demokrasinin kırıntısı yok, insanlara söz hakkı tanınmıyor. Bu şu anlama gelmesin: Biz oraya bakalım, biz de onu yapalım. Biz zaten yapmayız, bizim meşrebimize uygun değil bu, bugüne kadar hiç yapmadık ki çok şükür. Biz, şu anda Sayın Mustafa Şentop Başkanımızla iftihar ediyoruz, o münevver kimliğiyle, özellikle yurt dışında onu çok daha iyi görüyoruz o temsil kabiliyetiyle ve yaptıklarıyla, hizmetleriyle, yüz akı bir isim içimizden çıkmış. Dolayısıyla, burada, hakkı, adaleti bir kenara koyup üzerine abanmak samimi söylüyorum ki size de bir şey kazandırmaz, kimliğinizden ancak aşındırma olur, budur.
Değerli Başkanım, teşekkür ediyorum, hakikaten yaptıklarınıza minnettarız. Teknolojik altyapıda yapılan çalışmalar milletvekillerimiz tarafından takdirle karşılanıyor, bu sadece bizden değil muhalefetten de öyle, çok sayıda arkadaşımızla konuştuğumuzda minnettarlıklarını dile getiriyorlar. Efendim, Milletvekili Hizmetlerinde çok güzel işler yapılıyor; Ahmet Bey burada, kardeşim, çok minnettarız. Genel Sekreterimiz, Genel Sekreter Yardımcılarımız, çalışanların tamamı çok çelebice, çok ince tavırlarıyla milletvekillerine böyle çok hulusikalple yaklaşıyorlar, onlara minnettarız, sağ olsunlar. Ancak her şey mütekâmil, her şey tamam anlamına gelmiyor, ara ara bizim de müşteki olduğumuz hususlar oluyor, bunları da aktarıyoruz. Bakın, ben mesela bu kabîlden bir şey söyleyeceğim.
Bilmiyorum ki bu olur mu Değerli Başkanım ama hakikaten bence hayati önemde. Bir yönüyle gazeteci olduğum için gazeteci kardeşlerimin de hassasiyetini biliyorum, onların talebidir bu. Basın toplantılarında, keşke mümkün olsa, stenograflar kayıt altına alsalar orada yapılan konuşmaları ve gazeteci kardeşlerimiz de ondan istifade edebilseler. Bu mümkün müdür? Böyle bir talep var. Bunu ben de hususen burada böyle dillendiriyorum Değerli Başkanım.
Tabii, burada çok sayıda milletvekili vazife yaptı, "eski milletvekili" tarifi içerisinde şimdi onları dillendiriyoruz. Benim milletvekili olmamdan sonra Erzurum'dan darül bekaya uğurladığımız milletvekillerimiz var; çok yüz akı bir sima, Rıfkı Danışman bunların başındaydı, Allah gani gani rahmet eylesin; Muhyettin Aksak Bey vardı ki burada birçok insan belki onunla beraber aynı dönemde milletvekilliği yaptı, çok özel bir simaydı, onu kaybettik; Necati Güllülü Bey vardı, biz "ağabey" diye tarif ediyorduk, onu kaybettik ve iki gün önce de Şinasi Yavuz diye bir ağabeyimizi, bir büyüğümüzü kaybettik. Onları rahmetle, minnetle anıyorum; hizmet ettiler, gayret koydular. Onları addederek, arkadaşlar, Meclis Başkanlığımızdan özellikle önceki dönem milletvekillerinin taleplerine dönük bir müspet yaklaşım beklediğimizi de hususen burada kayıt altına alıyorum. Nedir o? Onların hayatını kolaylaştırmak, onlara çok konformist bir zemin hazırlamak değildir, ihtiyaçları olan birtakım şeyler var ki burada birçok insan, bir müddet sonra herkes o sınıfa geçecek, öyleyse şimdiden onların hakkı adına burada böyle bir kayıt düşüyorum, tafsilata da girmiyorum. Çünkü tafsilata girdiğimizde şundan da endişe ediyoruz Değerli Başkanım: Burada milletvekili insanlar çıkıp ardından sanki böyle enfüsi, nefsi şeyler istiyormuşuz gibi kendi cenahlarına bir gönderme yapacaklar, o yüzden de ayrıntıya girmeden söylüyorum.
Şimdi, efendim, dokunulmazlık zırhı altına girmekten bahsedildi burada. Biz, özellikle AK PARTİ kadroları, halkın içerisinde hep olduk, halkın bizatihi kendisiyiz zaten, asla o dokunulmazlık zırhını üzerimize almadık, giymedik. Öyle olduğumuz içindir ki yirmi yıldır halk kabullenmiş, Allah'ın izniyle daha ileriki yıllarda da AK PARTİ'nin iktidarlarını göreceğiz. Burada benim tenkidim muhalefete.
Bakın, arkadaşlar, bir milletvekili hukuken bir soruşturmaya tabi oluyor, bir takip yiyor, sonuçta da bir oylama sonucunda yahut da mahkemenin vermiş olduğu kararın okunması sonucunda milletvekilliği düşüyor. Olması gereken nedir? Ona uymak, Meclisi terk etmek, değil mi? Öyle yapılmıyor, öyle yapılmıyor, tam tersi, Meclis zeminini terörize bir vasat hâline getirme girişiminde bulunuluyor. Şimdi, benim milletvekillerinden beklentim şu olur: "Arkadaş, bunu yaparken sen hata yaptın, burası milleti ifade eden, millet iradesinin açığa çıktığı bir mahal, sen böyle davranamazsın." demek lazımdı. Kim diyecek en önce? Hukukçular diyecek. Biraz önce burada avukat olduğunu söyleyen arkadaşım hiç işin bu tarafında değil. Niye? Haktan, adaletten uzak düştükleri için. Biraz önce Cevdet Başkanımın tarzı bize örnek olmalı. Varsa bir hak teslimi onu yapacağız. Meclis Başkanımızın tavrı tam da yapması gereken tavırdır, olması gerekendi. Dolayısıyla haksız bir şekilde yönelmeyi biz asla kabul etmiyoruz. Onun tavrının arkasında çok net, çok yiğitçe bir duruş sergiliyoruz, Başkanımızın da o tavrını onayladığımızın altını çiziyoruz. Yapmamak lazım.
Bir başkası, arkadaşlar -ben böyle karışık gideceğim- Kamu Denetçiliği Kurumu. Bir sualim olsun Kamu Denetçiliği Kurumuna. Efendim, siz bu belediyelerin televizyonlara verdiği reklamları denetliyor musunuz? Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir; hangi televizyonlara reklam veriyorlar bunlar, denetliyor musunuz? Bunlar, yandaşlarının dışında hiç kimseye ama hiç kimseye bu anlamda hayat hakkı tanımıyorlar, bunu denetlemeniz lazım. Burada böyle iri iri bize suçlama yönlendiriyorlar, kendilerine fırsat geçse, dediğim gibi, samimi söylüyorum, şuralarda konuşturmazlar ve Kamu Denetçiliği Kurumuna bu sualleri bile yöneltemezler. İşte, numuneleri orta yerde, görüyoruz. Ben de bu kabîlden bu soruyu size yöneltiyorum.
Ve Sayıştay raporları... Ya, yıllardır ben milletvekiliyim şurada, 6 dönemdir bütçe yapıyoruz burada, her bütçede Sayıştay raporları üzerinden bize yöneliyor bunlar. Sayıştayın raporlarının tenkit edilecek birçok yeri var. Ben mesela bir şeyi söyleyeyim şimdi burada. Değerli Başkanımız da yeni Başkan oldu. Sayıştay bir noksan görüyor, herhangi bir kurumu denetlerken noksanı görüyor, rapor ediyor; eyvallah, yapacak, vazifesi bu ama o düzeltildikten sonra da raporlara, kayıtlara geçmiyor; sanki düzeltilmemiş gibi, burada o kurum ilzam altında oluyor. Dolayısıyla, bu bir büyük noksan Değerli Başkanım, bunu özellikle sizden istirham ediyoruz, rica ediyoruz ki bu neviden raporlarda varsa düzeltme, kurum yapılan yanlışı ya da noksanı düzeltmişse bunları mutlaka kayda almak lazım ki bir haksızlık orta yere çıkmasın. Bunu da özellikle burada kayda geçiyorum.
Ve Meclis Başkanımıza hususen yasa tekliflerinin Külliyede hazırlandığını, onların diliyle sarayda hazırlandığını, buraya dikte edildiğini söylüyorlar. Değerli Başkanım, biz burada kanun görüşmelerinde bu mevzuyu onlarca defa konuştuk, kendileri de biliyorlar, bizatihi şahitler ki şurada milletvekilleri gelip o kanunları yaparken çok ciddi emek veriyorlar. Yakın zamanda Uğur Aydemir kardeşim, Vergi Usul Kanunu'yla ilgili günlerce... Erol Hocam, hep beraber takip etmedik mi, gördük. Öyleyse yazık günah değil mi?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Aydemir, süreniz dolmuştur, toparlarsanız.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yani, milletvekillerini bu neviden bir suçlamaya muhatap kılmak, hele hele Sayın Cumhurbaşkanımıza dönük suçlayıcı bir tavır ve ezberleri dillendirmek hiç kimseye bir şey kazandırmaz.
Değerli Başkanım, bizde "Ya, günahını alma." derler. Niye? Hak etmediği şekilde gıyabında konuşursanız, günahını almış olursunuz. Ben de diyorum ki: Vallahi, Sayın Cumhurbaşkanımız hiçbir şey yapmasa şu alınan günahlardan dolayı cennetin tam göbeğinde oturur.
Hepinize saygı sunuyorum.