| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ve Sayıştay tezkereleri a) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı b) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu c) Nükleer Düzenleme Kurumu ç) Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü d) Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü e) Türkiye Enerji Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu f) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü g) Nadir Toprak Elementleri Araştırma Enstitüsü ğ) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 01 .11.2021 |
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri, kıymetli basın mensupları, bakanlığımızın saygıdeğer bürokratları; hepinizi saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum.
Ülkemiz geride bıraktığımız yirmi yılda OECD ülkeleri arasında enerji talebinin en hızlı arttığı ülke olarak bilinmektedir. Özellikle elektrik ve doğal gaz ihtiyaç artışı konusunda Çin'in ardından 2'nci sırada gelen ülkenin Türkiye olması, ülkemizin bölgesindeki en büyük doğal gaz pazarlarından birisi olmasını da kaçınılmaz kılmıştır. Bu durum ülkemizin enerjide dışa olan bağımlılığını artırmış olsa da dışa bağımlılığın azalması için sürdürülen çalışmaların daha kararlı bir hâl almasını sağladığı da inkâr edilemeyecektir. Bu süreçte enerji güvenliğini güçlendirmek, güzergâh ve kaynak çeşitliliğini artırmak, enerjide bölgesel ticaret merkezi hâline gelmek, nükleer enerjiyi çeşitlerimizin arasına dâhil etmek, bunu yaparken de sosyal ve çevresel etkilerini göz önünde bulundurarak hareket etmek, ülkemizin enerji politikalarının temelini oluşturmaktadır.
Kamuoyuna yansıyan son istatistiklere göre ülkemizin yenilenebilir enerjide kurulu güç bakımından Avrupa'da 5'inci, dünyada ise 12'nci sıraya yükseldiği bilinmektedir. Elbette bu oranın artırılması hepimizin ortak amacıdır ancak çağın dayattığı milletlerarası ilişkilerin insafsız bir hâl alması bundan çok daha fazlasını yapmamız gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu bağlamda nükleer enerji konusunda atılan adımları, yapılan yatırımları, gerçekleştirilen iş birliklerini ziyadesiyle önemsediğimiz bilinmelidir. 12 Mayıs 2010 tarihinde Rusya Federasyonu'yla Türkiye'nin ilk nükleer enerji santralinin inşasına ilişkin anlaşmanın imzalanması; 2018 yılının Nisan ayında ilk reaktör için temelin atılarak çalışmaların başlatılması, 2020 yılının Nisan ayında ikinci ünitenin inşaatına başlanması ve 2021 yılının Mart ayında ise üçüncü ünitenin temelinin atılması. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılına nükleer enerji üreten bir ülke olarak girmesini arzu ettiğimiz ve hedeflediğimiz ülkemizin bu minvalde gerçekleştirdiği çalışmaların nihai hedefine ulaşacağına inancımız tamdır.
Diğer yandan, ülkemizin ilk yüzer LNG depolama ve gazlaştırma ünitesinin Aralık 2016'da Aliağa'da devreye girmesi, ikinci ünitenin 2018 yılında Hatay'da devreye alınması, Türk Denizcilik Sicili'nin kayıtlı ilk yüzer LNG depolama ve gazlaştırma ünite gemisi Ertuğrul Gazi gemisinin satın alınarak 25 Haziran itibarıyla Hatay tesislerinde faaliyete alınması; hâlihazırda faaliyet gösteren lakin 2023 yılında tamamen faaliyete geçmesi planlanan Silivri Depolama Tesisi'ndeki çalışmaların kararlılıkla devam ediyor olması, bir fazı tamamlanan Tuz Gölü Yer Altı Depolama Projesi'nin 2023 yılında tamamen faaliyete geçmesi çalışmalarının aralıksız sürüyor olması; ülkemizin bu alandaki kararlılığı açısından büyük önem arz etmektedir.
Sayın Bakanım, özellikle, tamamen yerli imkânlarla sürdürülen doğal gaz arama ve çıkarma faaliyetlerinin ülkemizde büyük bir heyecan uyandırdığını hatırlatmak isterim. Bu sebeple, Fatih sondaj gemimizin 2018 yılında gerçekleştirdiği ilk sondaj faaliyetinin ardından 10 kez daha sondaj faaliyeti gerçekleştirmesi, Karadeniz-Sakarya sahasında Fatih sondaj gemimizin gerçekleştirdiği sondaj çalışmalarında iki farklı kuyuda toplam 540 milyar metreküplük bir keşfe imza atması, geleceğe dair umutlarımızı yeşerten önemli gelişmelerdir.
Geride bıraktığımız süreç ülkemiz için birçok tecrübenin kazanıldığı bir zaman dilimi olarak tarihe geçmiştir. Özellikle, mavi vatan sınırlarımız içinde gerçekleştirilen çalışmalar "dost ve müttefik ülke" olarak adlandırılan ülkelerin Türkiye'nin çıkarları söz konusu olduğunda gerçek yüzlerini göstermesine vesile olmuştur. Bu süreç kukla siyasetçilerin maskesini düşürmüş, karanlık çehrelerini ifşa etmiştir; mavi vatan politikamızı yayılmacı olarak gören, Türkiye'nin politikalarını saldırgan olarak yorumlayan siyaset sahipleri bir bir ortaya dökülmüştür. Özellikle belirtmek isterim ki: Akdeniz Türk suları, tartışmalı alan değil, bizim mavi vatanımızdır; bilinmelidir ki ne geri atılacak bir adımımız ne feda edilecek hakkımız ne de peşkeş çekilecek kaynaklarımız vardır. Doğu Akdeniz'de kendi çıkarlarının yanında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti başta olmak üzere hakları gasbedilmeye çalışılan milletlerin çıkarlarını da koruyan Türkiye, hem sahada hem de masada gösterdiği büyük devlet tavrını tavizsiz bir şekilde göstermeye devam edecektir.
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin ifade ettikleri gibi, enerji, geleceğin stratejik anahtarıdır. Bu anahtar, doğru, yerinde, isabetli ve tesirli kullanıldığı takdirde, sürdürülebilir büyüme ve yükselme ümitlerini canlı tutacak, Türk istikbali güvenceye alınacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygılarımla selamlıyorum; Enerji Bakanlığımızın bütçesinin Türk milletine hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Teşekkür ederim.