KOMİSYON KONUŞMASI

SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri, Bakanlığımızın değerli çalışanları, basınımızın kıymetli mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Millî Eğitim Bakanlığının 2020 yılı kesin hesapları ile 2022 yılı bütçesini görüşüyoruz. Sözlerimin hemen başında bu bütçenin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.

Bugün konuştuğumuz, konuşacağımız Bakanlığın elbette bütçe rakamlarına ciddi atıflar yapılacağı için yapılan, yapılamayan işlerle ilgili olarak ve önemine binaen Sayıştay raporlarına bağlı ince detayları irdeleyeceğiz, eleştireceğiz, savunacağız. Daha da önemlisi "Nasıl daha da güzel olurdu?" noktasına yönelik bakış açılarımızı ifade etmiş olacağız.

Bir felsefe olarak ve bir yaklaşım olarak insan hayatının beşikten mezara kadar tüm yaşam dönemlerini ilgilendiren davranışlarımızı, düşüncelerimizi, tutum ve eylemlerimizi, inançlarımızı ve daha birçok şeyi başlı başına etkileyen, yön veren, değiştiren eğitim öğretim faaliyeti; eğiten, eğitilen, yöneten ilişkisi açısından bugün burası "Barikayıhakikat müsademeyiefkârdan hasıl olur." veciz ifadesine bir zemin oluşturacaktır ümidindeyim.

Frederick Robertson'un dediği gibi "Öğretim sınıfta biter fakat eğitim ancak hayatla beraber sona erer." ifadesinden yola çıkarak ilköğretim, okul öncesi, ortaokul, lise, üniversiteyle başlayıp belki de bitmeyen eğitim sürecinin hayatın sonuna kadar çizdiği, çizeceği belirleyiciliği; yön ve yordamın kümülatif organizasyonu ve bir tüzel kişiliğin hem rakamsal hem de düşünce ve siyasi yönüyle ele alınmakta olduğunun bilincindeyim. Salgın hastalık sürecinde her alanda yaşanan savrulma, sıkıntı ve belirsizliğin en fazla etkilediği bir alan olmasıyla beraber getirilen çözümler arzulanan ve beklenen bir eğitim ve öğretim faaliyetinin gerçekleşmesini ne kadar sağlamıştır iyi niyetinin tartışılması elbette söz konusu olamaz. Ama yaşanan sürecin psikolojik olarak, pedagojik olarak, başarı ve performans olarak herkesin farklı değerlendirme yapmasına sebebiyet verdiği aşikârdır.

Yaratılış inceliği ve özelliği olarak Allah'ın her insana ayrı ayrı özellikler ve çeşitli kabiliyetler verdiğini biliyoruz. İşte, eğitimin, insanın, kişinin bunları elverişli bir şekilde kullanmasını, kullanır hâle getirmesini sağlıyor olması gerekir. Asırlık hesap yapıyorsanız bunun eğitimden geçtiğini söyleyip dururuz. Bütünlük içerisinde ne öğrencinin kabiliyeti, maddi imkânları ne öğretmenlerin becerisi ve başarısı, sosyal, ekonomik imkânları, kurumların fiziki güzellikleri tek başına bir başarının habercisi, öncüsü, adı olamaz elbette. Hepsinin etkisi ve katkısı son derece önemlidir ve inkâr edilemez. Aslolan bütün bunları bir araya getirerek bir hamur yoğurur gibi bu işi koordine etmekten geçer. Bu da tam da Millî Eğitim Bakanlığının omuzlarında taşıdığı yükün ifadesi ve beklenen ihtisas gerektiren bir mecburiyettir deme durumundayız.

Ne zaman eğitimle ilgili bir gündem oluşsa Finlandiya eğitim sistemi örneklendirmesiyle karşı karşıya kalırız. Sadece Finlandiya değil elbette, eğitimde başarı skalası yakalamış her ülkeden alınabilecek örnekler, dersler, uygulamalar olması doğaldır. Ama her ülkenin kendi şartlarını göz önünde bulundurarak bunlardan bir sonuç çıkarılması da kaçınılmazdır.

Sıklıkla söylediğiniz güzel bir sözü hatırlatmak istiyorum: "Çocuklarınızı kendi çağına göre değil, onların yaşayacağı çağa göre eğitin." ifadesi bir felsefenin net bir izahı olsa gerek.

Rakamların çokluğu bazen kafamızı karıştırabilir. Oysa yaklaşık 1 milyon öğretmen, 20 milyona yakın öğrenciyle girdiğimiz öğretim yılı hacmin büyüklüğünü ayrıca izah edecektir.

Bütçe olarak son yıllarda merkezî bütçeden en fazla payın Millî Eğitim Bakanlığına ayrılmış olması bu rakamlarla doğru orantılı olmakla beraber eğitime verilen önemi de ifade etmektedir. Pandemiyle birlikte yeni tedbirlerle beraber okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması, eğitime erişimin artırılması hedefi son derece önemli olup beceri temelli etkinlikler doğrultusunda temel eğitimin yapılandırılması düşüncesi sağlıklı bir bakış açısıdır ve önemlidir.

Bahsedilenlerin yanında 5 yaş net okullaşma oranının 2023 yılı için yüzde 100'e, yine tekli eğitimdeki öğrenci oranının yüzde 100, ilkokul, ortaöğretim ve lise için hedeflenmiş olması gelecek tasavvurundan kaynaklandığını söyleyebileceğimiz konulardır.

Anayasa'nın 42'nci maddesi eğitimi tarif eder ve şekillendirir ve kimsenin eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamayacağını kayıt altına alır. Anayasal çerçevesi belirlenmiş eğitim hakkını kullanma ile kullandırma hedef ve beklentilerle örtüştüğü kadar eğitimde kaliteyi ve başarıyı yakalama imkânı bulacağımıza inanıyorum.

Malcolm X'in dediği gibi "Eğitim olmadan bu dünyada hiçbir şeyi başaramayacaksınız." Peter Senge "İşleriniz iyi gidiyorsa eğitim bütçenizi 2 katına, işleriniz kötü gidiyorsa 4 katına çıkarın." derken "Eğitim, eğitim." diyordu. Jackie Chan'in "Hiç okula gitmedim, babam da gitmemişti. O yüzden oğlumun çok iyi bir eğitim görmesini istiyorum." sözünü okuduğumda babamı hatırladım, o da hiç okula gitmemişti. Bize şöyle derdi: "Evimde okumayan adam istemiyorum."

Sayın Bakanım, Bakanlığın çalışma azmi ve gayretini önemsediğimi ifade etmek istiyorum. Elbette geleceğimizi emanet edeceğimiz nesillere yapılacak her yatırım, geleceğimize yaptığımız yaptırım olacaktır. Hassasiyetinizin böyle olduğuna da inanıyorum. Elbette "Her şey dört dörtlüktür." deme durumunda da değiliz ama bardağın dolu tarafını görme gerekliliğini de atlamamalıyız diye düşünüyorum. Kıyaslama çerçevelerini bir bütünlük içinde değerlendirebilmeliyiz.

Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

2022 bütçesinin hayırlı olması temennisiyle hazırunu saygıyla selamlıyorum.