| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a) Millî Eğitim Bakanlığı b)Yükseköğretim Kurulu c)Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı ç) Yükseköğretim Kalite Kurulu d) Üniversiteler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 02 .11.2021 |
AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, konuşmama 2018'deki son PISA raporuyla başlayacağım. Rapora göre, Türkiye, eğitimde OECD ortalamasının oldukça altında. Rapor, okul öncesi eğitimin eksik olduğunu, öğretmenlerin mutsuz olduğunu, eğitim bütçesinin eksik olduğunu söylüyor.
Diyorum ki öğretmenler mutsuz, okul öncesi eğitimde eksiklik var, eğitim bütçeniz eksik. Sayın Bakan, öğretmenler mutsuz, dışarıda on binlercesi atanamıyor, sözleşmeli öğretmenler kadro bekliyor. 3600 ek gösterge problemi var ve olduğu yerde durmaya devam ediyor. Sizin "istikbalin mimarı" dediğiniz öğretmenlerimizin durumu bu. Şahlandırdığınızı zannettiğiniz ülkemiz için ve on dokuz senelik Hükûmetiniz için bu utanç size yeter diye düşünüyorum.
Diğer bir konu bütçe. Bütçe sunumunda "Yükseköğretim ve Millî Eğitim olmak üzere eğitime aslan payı ayrıldı." denildi. Ama işin içine enflasyon girdiğinde bir aslan "miyav" diyor, minik fareler kükredikleriyle kalıyor ne yazık ki.
Eğitimde standardı korumak için bile 222 milyar lira bütçe gerekirken siz 211 milyar lira ayırmışsınız. Bir de kusura bakmayın ama aferin bekliyorsunuz. Bakıyorum, toplam merkez bütçe 1 trilyon 751 milyar lira. Koskoca devletin merkezî bütçesi, kaybettiğiniz 128 milyar doların yaklaşık yüzde 1'i.
Geçiyorum, Yükseköğretime bakıyoruz. Yükseköğretimin millî gelire oranı yüzde 0,73; 2002'de de benzerdi ama o zaman 2 milyon öğrenci vardı, şimdi ise 8 milyon öğrenci var, tam 4 katı. Yani böyle bir durumda kalite olabilir mi gerçekten merak ediyorum. Ülkenin prestijli üniversitelerine, öğretim görevlilerine, öğrencilerine saldırıyorsunuz, bir de dalga geçer gibi, bu bütçeyle kendilerini var etmelerini istiyorsunuz. Sonra "Neden beyin göçü var?" diye düşünüyoruz. Neden var? Hem baskıya hem baskıyla öğrencilere, öğretim görevlilerine nefes aldırmayacaksınız hem kaynak ayırmayacaksınız hem de itaat ve hizmet bekleyeceksiniz; olmaz değerli arkadaşlar.
Merkez bütçeden Millî Eğitime 189 milyar lira ayrılmış, gider tahmininizse 222 milyar. "Bu bütçe bize yetmez." diye kendiniz demişsiniz zaten, haklısınız da. Önceki ihtiyaçların üstüne bir de pandemi koşulları var çünkü. Buna rağmense "Eğitime çok pay ayırdık..." Aslanlar, kaplanlar... Kusura bakmayın, bu politik söylemler gerçeği hiçbir şekilde yansıtmıyor. Pandemiye ve onca soruna rağmen Bakanlık bütçesinin millî gelire oranı yüzde 2,4; geçen sene yüzde 2,6'ydı, OECD ülkelerindeyse bu oran yüzde 6.
Hadi "azı karar, çoğu zarar" diyelim, kaynaklarımızı nasıl kullanıyorsunuz, ona bir bakalım. On dokuz senelik iktidarın 8'inci, cumhuriyetinse 76'ncı Millî Eğitim Bakanısınız. Ortalama görev süreniz bir buçuk sene, bunun altıda 1'ini ise çoktan tamamladınız. Dört senede bir eğitim sistemi, üç senede bir sınav sistemi değişiyor ülkemizde ne yazık ki. Sonra bakanlar değişiyor, kadrolar değişiyor; biri geliyor, biri gidiyor. Bütçenin nasıl harcanacağınaysa her sene başka bakanın başka kadroları karar veriyor. Hâlbuki zamanımızı yıkmak yerine yatırıma harcasak daha iyi olmaz mı? Mesela, Hükûmet bunu 2002'de güzel yapmıştı. O zaman Bakanlık bütçesinin yaklaşık yüzde 17'si eğitim yatırımlarına ayrılmıştı, şimdi ise bu oran yüzde 8. Neden acaba?
Pandemiden çok şey öğrendik; okullarda hijyen problemi var, uzaktan eğitimde tablet yok, bilgisayar yok, internet yok, ailelerin durumları yok. Güya bu eksiklikler giderilecek diye FATİH Projesi başlatılmıştı zamanında, yıl 2010'du, sonuçsa fiyasko. Bu konuya -kusura bakmayın Sayın Bakan- gireceğim. 2014'te bitecekti bu proje. Yıl 2021, 15 milyar para harcandı; öğrencilerin hâlâ tableti, bilgisayarı yok, üstelik daha iki sene önce dağıttığınız bu tabletler düzgün çalışmıyor. Neden? Çünkü donanım ile yazılım desteklenmemiş. Buna bir çözüm arayan, buna bir çözüm öneren var mı, böyle bir vizyon var mı? Ne yazık ki yok. Sürekli bir "Dostlar alışverişte görsün." hâliyle ihaleler açılıyor ama -kusura bakmayın yine Sayın Bakan- uluslararası yolsuzluk literatürü, ihtiyaç fazlası yatırımların rüşvet koktuğunu söyler. Böylece ülkenin kısıtlı kaynakları çarçur edilirken küçük bir kesim bundan ekmeğini yer. FATİH Projesi fiyaskosu da bana ne yazık ki bunu hatırlatıyor.
Sayın Bakan, şunu merak ediyorum: Bir öğrencinin yıllık harcaması ne kadar sizce? Asgari ücretli bir aile 3 çocuğunu sizce ne kadar paraya okutabilir ya da sözleşmeli bir öğretmenin ailesini geçindirebilmesi size göre mümkün mü? Bu ülkede öğrenciler mutsuz, veliler mutsuz, öğretmenler mutsuz ama siz günlüğü 2 bin liradan 4 lüks araçla korunuyorsunuz. Neden Sayın Bakan? Korktuğunuz bir şey mi var?
Enflasyonun yüzde 20'ye yaklaştığı bir ülkede...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum Aysu Hanım, süreniz dolmuştur.
Son cümlenizi alayım.
AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Toparlıyorum, son cümlem...
Bakanlık bütçesi yüzde 20 artmış, yetinin ve sevinin derim. Maarif Vakfı Başkanı olsaydınız yüzde 285 artırılırdı, o zaman buradaki eleştirilere de maruz kalmazdınız çünkü bütçe yapmanız, faaliyet raporu yayımlamanız gerekmezdi. Ama işte değilsiniz Sayın Bakan, o yüzden bütçeniz yüzde 20 artmış; siz bununla sevinin ve yetinin.
Teşekkürler.