KOMİSYON KONUŞMASI

OYA ERSOY (İstanbul) - Hazırunu selamlıyorum.

Öncelikle, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinin tartışıldığı bu dönemin, hem pandemi koşullarında hem ekonomik kriz koşullarında ve üstelik iktidara geldiğinden beri neoliberal politikaları uygulamada yani eğitimin piyasalaştırılmasında ciddi mesafeler kateden bir iktidarın eğitim alanında yarattığı yıkımın sonuçlarını bu iki ortamda yaşıyoruz, bunu söylemek istiyorum.

Şimdi, 4+4'e geçildiğinden itibaren özellikle kamu okullarına ayrılmayan bütçeler "teşvik" adı altında özel okullara aktarıldı ve özel okulların sayısı 5.942'den 13.870'e yükseldi. Bugün itibarıyla, biz, paralı eğitime karşı çıkarken okulların ticarethane, öğrencilerin ve velilerin tamamen müşteri hâline getirilmesine karşı çıkarken bugün özellikle ekonomik kriz koşullarında iflasa varan özel okulların öğrencileri aynen bir okulun herhangi bir malzemesi gibi satılığa çıkardığı, ilan verdiği, reklamlar verdiği dönemi yaşıyoruz.

Baktığımız zaman, aslında, eğitime ayrılmayan bütçe gerici, dinci cemaat ve vakıflarla yapılan protokollere ayrıldı -ayrıntılarını şimdi süre kısıtlılığı nedeniyle iletemeyeceğim ama- hepimiz biliyoruz, bu konudaki yargı kararlarına rağmen bu protokoller uygulanmaya devam ettirildi. Üstüne pandemi geldi, pandemi koşullarında özellikle eğitimin paralılaştırılmasıyla beraber yaratılan, derinleştirilen fırsat eşitsizliği ciddi anlamda arttı ve bölgesel eşitsizlikler buna eklendi. Öğrencilerin büyük bir çoğunluğu o EBA'ya ulaşamadı, teknik altyapı eksikliğinden, yoksulluktan, bilgisayara ulaşamamak ve internete ulaşamamak nedeniyle. Özellikle bu eşitsizliğe baktığımız zaman kız ve erkek çocuklar arasındaki farka da değinmeden geçemeyeceğim, bu ciddi oranda arttı. Zaten 4+4 eğitim sistemi bunu ciddi anlamda artırmıştı ve o dönem ciddi itirazların, özellikle bilim insanlarının, eğitim alanında çalışanların itirazlarının ne kadar gerçek olduğu ortaya çıktı. 6-17 yaş arası 769 bin 940 çocuğun eğitim dışında olduğu ve bunların yarısının kız çocukları olduğu raporlandı.

Gelelim yap-işlet-devretlere, yine süre kısıtlı olduğu için birkaç örnek vermek istiyorum. Pandemi sonrasında, özellikle -bir kere pandemi sonrası diye bir şey yok hâlâ pandeminin içindeyiz ama- yüz yüze eğitimin başladığı andan itibaren, okulların gerek hijyen gerek kadro gerek sınıfların yapısı itibarıyla pandemi sonrası koşullara uygun olarak hazırlanmadığı ve sınıf mevcutlarının 40-50 kişilik sınıflarda şu an yüz yüze eğitimin gerçekleştirilmeye çalışıldığı ve her gün neredeyse 2 kişinin Covid çıktığı, sınıfların karantinaya alındığı ve eğitimin sekteye uğrayarak devam etmeye çalıştığı, müfredattaki eksikliklerin özellikle iki yıl boyunca çocukların eğitim hakkı kaybını giderecek ve çocukların eğitimini geliştirecek bir müfredat hazırlığı yapılmadan okulların yüz yüze eğitime açıldığını görüyoruz.

Bakın, sadece Ankara'dan örnek vererek geçeceğim, özellikle piyasalaştırmanın bir parçası olarak yapılan bu yap-işlet-devretlerle ilgili: 2018 yılında başlanan Ankara Çankaya'da Eşref Bitlis Ortaokulu. Bu inşaat bitmesine rağmen, Bakanlığınız ilemüteahhit firma arasında yapılması gereken birtakım protokol eksikliği nedeniyle bir türlü eğitime başlanamadı ve eğitim eski binada, kalabalık sınıflarda sabahçı, öğlenci şeklinde devam ediyor. Bu okul Ankara'da, Ankara'nın merkezi Çankaya'da, gidiniz kapısı yok, okulun kapıları yok, bahçeden isteyen istediği şekilde girebilir, ortaokul öğrencilerine erişebilir, üstelik bunu pandemi koşullarında yapabilir. Bu kapıların olmaması, giriş kapılarının yok olması, elini kolunu sallayanın okula giriyor olması velilerde ciddi anlamda bir endişe yaratmakta.

Yine, 2018'de, Ankara Abidinpaşa 29 Ekim Ortaokulu, ona da hemen gidilip bakılabilir. Buralarda ikili öğrenim yapılıyor, kalabalık sınıflar nedeniyle pandemi koşullarında ikili öğrenime geçilmiş durumda ve ciddi anlamda eğitim hakkı ihlali söz konusu.

Öte yandan, pandemi döneminde okulları en uzun süre kapalı kalan ülkelerden biriyiz biz, evet, ama Türkiye'de Diyanetin kararıyla yatılı Kur'an kursları yüz yüze eğitime devam etti pandemi koşullarında. Demek ki yüz yüze eğitim yapılabiliyor, pandemi koşullarında yapılabiliyor, bunun için özellikle eğitimi önceleyen, laik, bilimsel eğitimi önceleyen politikalara ve böyle bir aklı önceleyen politikalara ve böyle bir politik eğitim sistemine ihtiyaç var.

Teşekkür ederim.