KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakanım, değerli bürokratlar, değerli hocalarım, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, çok farklı bir alanda, çok daha geniş bir alanda faaliyet gösteriyorsunuz. Ben de kısa konuşmamda kopuk kopuk, farklı yerlerden bahsedeceğim; belki toplu bir görüş arz etmeyecek ama mecburen öyle konuşacağım.

Şimdi, organizasyonla ilgili şöyle bir konu vardı: Siz, ilk Bakanlığınız zamanında çerçevenin iyi çizildiğini söylediniz ama bölge kalkınma idarelerini ve ajansları... Özellikle ajansları Sayın Bakanıma bırakıyorum ben ama bölge kalkınma idarelerini soracağım. Şimdi, onların süresi de uzatıldı, siz de sunumunuzda çok fazla bahsetmediniz. Bahsedilen rakamlar itibarıyla da ayrılan ödeneklere bakıyorum: Örneğin, son yıllarda, 2019 ve 2020'de daha önce 138 milyon küsur olan GAP İdaresinin ödeneği 87'lere düşmüş, bu sene biraz artırmışsınız; DAP'ın da aynı şekilde, KOP'un da. Yani bu bölge kalkınma idareleri ne yapıyor? Neden daha hareketli değiller? Neden yapması gereken görevlileri tam olarak yapmıyorlar? Bunlara neden daha fazla bütçe ayırmıyoruz Sayın Bakan? Bu bütçelerle... Tamam, biliyorum, kendi bütçeleri değil, farklı projelerden gelen paralarla bu işler yapılıyor ama bu paralar da yeterli değil.

Şimdi, 2019'daki sunumunuzda şöyle demişsiniz: "Toplam proje başvurusu 62.377, sözleşmesi imzalanan proje sayısı 18.607." Bugün verdiğiniz bilgiye göre de şöyle diyorsunuz: "Şimdiye kadar 5.731 projeye, 2021 yılı fiyatlarıyla, 5 milyar 802 milyon lira kaynak ayrıldı." Daha önce, 2019'da verdiğiniz rakamlar cari rakamlardı galiba ama bu, 2021 rakamlarıyla 5 milyar olmuş, hem proje sayısı hem de rakam olarak farklılık var; bunu izah edebilirseniz memnun olurum. Bu, bölgesel kalkınma açısından önemli bir konu. Siz de yine 2019'daki sunumunuzda "Yapısal dönüşümde 4 temel stratejimiz olacak; yüksek katma değerli üretim, sanayi verimlilik artışları, dijital dönüşüm ve bölgesel kalkınma." Demişsiniz. Sunumunuzda ve politikanızda bölgesel kalkınmanın daha ağırlıklı yer almasını bekliyorum.

Bir de bu kamu zararı meselesi var. Yine sunumunuzda diyorsunuz ki: "Kamu zararı yoktur." Geçen yıl da öyle dediniz. Sayın Bakanım, kamu zararı şöyle oluşuyor: Bir bürokratınız kasten veya ihmal sonucu bir kamu zararına neden olur ya da kamuda gelir artışına izin vermez ya da azalışa sebebiyet verirse kamu zararı oluşuyor. Kamu zararı durumunda Sayıştay farklı bir işlem yapıyor, kamu zararıyla ilgili ceza talebinde bulunuyor. Normalde Sayıştay raporları olumlu görüş, olumsuz görüş, şartlı görüş ve görüş bildirmeme şeklinde tezahür ediyor. Şimdi, sizin Bakanlığınızla ilgili olarak da bir şartlı görüş var yani tamamen olumlu bir görüş değil, şartlı görüş, olumlu ama şartlı olarak olumlu görüş bildirilmiş; geçen yıl da böyleydi.

Sayıştay raporuna değinmişken güzel bir de eleştiri var, iki konuyla ilgili eleştiri var ama ikisi de güzel. Sanayinin desteklenmesi kapsamında kullandırılan kredilerin geri dönüşleriyle ilgili olarak, şöyle: Halk Bankasıyla bir sözleşme, bir protokol imzalamışsınız, bu protokole dayanarak muhasebe işlemlerini yapıyorsunuz; bu, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na aykırı. Yani bu yaptığınız, bir bankanın, bir özel şirketin, bir başka kurumun işlemlerini esas almanız, bir Bakanlık olarak sizin bu işlemleri yapmamanız beklenemez; kamu idaresi olarak sizin bu takibi yapmanız lazım. "Banka ödesin, tahsil etsin, biz de oradaki kayıtları bu tarafa alalım..." Tarih farklıdır, sizin mevzuatınıza göre farklılıklar vardır; banka mevzuatı ile sizin mevzuatınız bir değil ki, muhakkak ki farklılıkları olacaktır. Bu yaptığınız, kamu mali yönetiminin anayasası olan 5018 sayılı Kanun'a aykırı. Sayıştayın bu konuda güzel bir tespiti var hem OSB'lere kullandırılan krediler ve bu kredilerin geri ödemeleriyle ilgili hem de parsel bazlı desteklerle ilgili olarak: 2020 yılı içerisinde kullandırılan kredi tutarı 705 milyon küsur, tahsilat tutarı 184 milyon lira ve 31/12/2021 tarihi itibarıyla OSB'ler ve sanayi sitelerinde toplam olarak 4 milyar 197 milyonluk kredi kullandırılmış, tahsilat tutarı ise 1 milyar 110 milyon lira. Tabii, burada, Bakanlık olarak sizin de kayıtları net bir şekilde tutmanız lazım. Gecikme ödemesi gereken, zammı ödemesi gereken firmaları tespit etmeniz lazım, tek tek bilmeniz, onları da ayırabilmeniz lazım; sadece banka kayıtları esas alınarak bu işleri yapmanız doğru değil Sayın Bakanım.

Bedelsiz parsel desteğiyle ilgili olarak da 2019 yılı için rakamlar verilmiş; önemli rakamlar, buradan bazı konuları öğreniyoruz. Bir de şurada diyor ki: "Desteklenen toplam 325 adet organize sanayi bölgesinin sadece 113 adedinde doluluk oranı yüzde 75'in üzerinde. 156 adedinde ise, doluluk oranının yüzde 50'nin altında olması dikkate alındığında organize sanayi bölgesi tüzel kişiliklerine sağlanan desteklerin yanında, doğrudan yatırımcılara sağlanan bedelsiz parsel desteğine de ağırlık verilmesinin mevcut kaynakların daha verimli ve etkin kullanımını sağlayacağı öngörülmüştür." Şimdi, burada desteklenen 325 organize sanayi bölgesi var; bunların, bu desteklerin bölgesel dağılımını da verebilir miyiz? Arkadaşlar not alabilirse memnun olurum.

Yine, organize sanayi bölgelerinin ve küçük sanayi sitelerinin desteklenmesi kapsamında yürütülen projelerin etki analizlerinin yapılmamasıyla ilgili Sayıştayın bir eleştirisi var. Etki analizinin yapılması da 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve kalkınma planları gereğince yapılması gereken bir işlem. Yani etki analizi olmadan verdiğiniz kredilerin -ki, sonuçta galiba 4,2 milyar lira olarak gerçekleşmiş bir kredi- etkisinin ne olduğunu bilmeniz mümkün değil ki, ne kadar olacağını bilmeniz mümkün değil. Ayrıca, hem mevzuat gereği muhakkak yapılması gerekiyor hem de mantık gereği bu etki analizlerinin yapılması gerekli diyorum.

Sayın Bakanım, şimdi ihracat konusuna değindiniz. Şöyle bir durum var: İlk yedi ayda İhracat Birim Değer Endeksi dış ticaret rakamlarımızda, dış ticaret fiyatlarında artış var. Ancak İhracat Birim Değer Endeksi ilk yedi ayda yüzde 9,5 değer kazanmışken ithalatta bu değer artışı yüzde 19 yani daha fazla ihracat yapıyoruz, gittikçe ihracatımızın değeri düşüyor. Bu Merkez Bankasının izlediği politikayla beraber cari açığın düşmesine kadar dövize de müdahale edilmemesi dikkate alındığında çok riskli bir durum. İhracatın birim miktar değeri de 2022 Cumhurbaşkanlığı Programı'na göre 1,13'e düşmüş ki 2017'de 1,74'tü bu rakam; 1,74'ten 1,13'e düşmüş 2019'da. Şu anda bu 1'in de altında yani kilogram başına yaptığımız ihracatın değeri 1 doların altına düşmüş, 2017'de 1,74 dolarken şimdi düşmüş. 1 doların altına düştüğünü ben biliyorum.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Kuşoğlu, lütfen tamamlar mısınız?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bunlar önemli konular.

Bir de TÜBİTAK'ın Türkiye'nin bilim ve teknoloji alanındaki temel göstergelerini de rica ediyorum. Geçmişten beri bütün Cumhurbaşkanlığı programlarında yer alırdı, bu sefer bulamadım. Öyle bir tablo verebilirlerse memnun olurum.

Bir de söyleyeceğim ama müsaadenizle Başkanım, bu elektrikli otobüsler yapılıyor, bizde de belediyeler tarafından da yapılmaya başlandı. Bunlarla ilgili de bir standart getirilmesi galiba gerekiyor. Bu konuda bir çalışmanız var mı, onu da sormak isterim.

Çok teşekkür ediyorum.

Bütçelerinizin hayırlı olmasını dilerim.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.