EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Başkanım, teşekkür ederim.

Öncelikle, Sayın Kalyoncu'ya da söz sırasını verdiği için teşekkür etmek istiyorum.

BAŞKAN MUSTAFA DEMİR - Evet, Hasan Bey'e teşekkür ediyoruz.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Sayın Bakan, değerli Bakanlık bürokratlarımız; hoş geldiniz öncelikle.

Biliyorsunuz, bütçe görüşmeleri var Plan Bütçe Komisyonunda, oradan biraz gecikmeli çıkabildiğim için sunumunuzu izleyemedim ancak dokümanınızı inceledim. Şimdi, tabii, bu, müsilajla mücadele konusunda Marmara'da bir eylem planı hazırlanmıştı. Bu eylem planında, Marmara Denizi'nin 18'inci Eylem Planı'nda Marmara Denizi'ndeki tüm hayalet ağların bir yıl içerisinde temizlenmesi hedefi vardı. Burada "150 bin metrekare hayalet ağın 21.500 metre karesi çıkarılmıştır." deniyor.

Şimdi, bunun kadar önemli bir konu var, yine, Marmara Denizi'nde kirlilik yaratan. Ülkemizde yaklaşık 2007 yılından beri balıkçıların kullandığı strafor balık kasaları ve kutuları var, bunlar zorunlu olarak kullanılıyor. Özellikle sanayi balıkçıları -işte gırgır, trol ve benzeri gibi- bu kutuları toptan alarak kendi teknelerinin üzerinde ve 15, 20, 25 adetlik lotlar hâlinde bir arada, naylona sarılmış bir vaziyette depoluyorlar. Tabii, balık avı gerçekleştiğinde, o aceleyle balığın bir an önce kasalanabilmesi için de bu lotlar bozuluyor ve o lotları bir arada tutan naylonlar, 5-10 metrekare naylon kılıf parçalanıyor ve kasalar kullanıma alınıyor. Bu naylon kılıflar, rüzgârın da etkisiyle teknelerden denize uçuyor ve depolama zorluğundan dolayı bazen de denize atılıyor balıkçılar tarafından. Bu işlemin bir av sezonunda on binlerce kez yapıldığını düşünecek olursak ve sezon boyu kullanılan strafor balık kasaları ve kutuları miktarından yola çıkacak olursak plastik girdisi bakımından denizlerimiz için çok ciddi bir tehdit oluşturuyor yani balık ağları kadar belki de daha fazla bir tehdit oluşturuyor. Bu, yoğunluğundan dolayı batan naylon kılıflar su kolonunda ve dipte şimdiden ciddi bir tehlike oluşturmuş ve yoğun balık avcılığının yapıldığı bölgelerde, kıyıda ve deniz içinde de bu naylonlar artık ciddi birikim yapmış durumda. Bu strafor balık kasaları ile kılıf ve kutuların takibi ve kontrolü açısından barkod veya karekod uygulaması ve bunların trafiğinin hem balıkçı hem de üreticiler nezdinde düzenlenmesi anlamında bir eylem düşünüyor musunuz, böyle bir projeniz var mı ya da şu ana kadar bir şey yapıldı mı bu konuyla ilgili?

Bir de ikinci bir sorum: Yine, eylem planında "Eylem 7" olarak "Arıtılmış atık suların yeniden kullanımı artırılacak, temiz üretim teknikleri uygulanacak." Diyorsunuz ve Kullanılmış Suların Yeniden Kullanım Alternatiflerinin Değerlendirilmesi Projesi'nden bahsediyorsunuz ilgili olduğunuz eylemler içerisinde Bakanlık olarak. "2019 yılında da tamamlanmıştır." notu var burada. Şimdi, Müsilaj Komisyonu olarak birçok uzman, akademisyen ve kamu kurumu görevlisini burada dinledik, sorularımızı sorduk. En çok üzerinde durduğumuz şey de... Özellikle bu, arıtılmış suların, derin deşarj yapılarak denizlere bırakılmaması noktasında hem Komisyon olarak, grup olarak hemfikir olduk hem de denizlere derin deşarjın yapılmaması konusunda neler yapılabilir, bu atıkların geri kazanımıyla ilgili bir çalışma yapılabilir mi diye çok tartıştık. O anlamda, sizin bu Eylem 7 olarak "2019 yılında tamamlanmıştır." dediğiniz proje tam olarak nedir, bunun bir çıktısı var mıdır, bu söylediğimle aynı şey midir? Zannederim, sunumunuzda çok detayına girmediniz bu konunun da. Bizim için hakikaten önemli bu geri kazanım konusu, bu konuda bir açıklama bekliyorum.

Teşekkür ederim.