BEDRİ SERTER (İzmir) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, hoş geldiniz, sunumuzu çok dikkatle dinledim.

Sizin sunumda kullandığınız ifadeleri düzelterek veya sizin eksik yansıttığınız noktaları gerçekle örtüşmeyen parçalarını tamamlayarak gideceğim konuşmamda.

İsminde cumhuriyeti taşıyan ve genç Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk on beş yılında ülkeyi yüzde 197 büyüten cumhuriyetin kurucularının kurduğu bir partinin milletvekili olarak tüm Türkiye'yi gezmekteyiz. Yirmi yıllık iktidarınızın sonunda ortaya çıkan tabloda kurumları yok ettiğinizi, yakında bırakacağınız iktidarınız sonunda temelde ülkeyi yapısal bir sorunla baş başa bıraktığınızı görmekteyiz. Ülkenin sanayi ufkunu genişletecek, dünyayla rekabetini güçlendirecek, nitelikli insan gücüne katkı koyacak politikaları değil, ucuz insan gücüne dayanan, orta düşük ve düşük teknoloji temelli sanayinin desteklendiğini açık, net bir şekilde görmekteyiz. Nitekim, bugün gelinen noktada, 2020'de imalat sanayisinin ihracat yapısı içerisindeki orta yüksek teknoloji payı yüzde 35,6, orta düşük teknolojinin payı yüzde 27,2, düşük teknolojinin payının yüzde 33,5 olduğunu görüyoruz; yüksek teknolojinin ise maalesef ki 3,7. Yüksek teknoloji tabanlı girişim sayısının imalat sanayisindeki payı resmî verilere göre binde 6, düşük teknoloji temelli girişim sayısı oranı ise yüzde 56,6. Bu tablo bize teknolojimizin güçlendirilmemesi nedeniyle ve yirmi yıllık iktidarınız sonunda bugün hâlâ "Yapacağız." diyerek söze başladığınız projelerin öngörüsüzlüğüyle ne kadar geç kalındığını göstermektedir. Bu tablo bize Türkiye'nin bugün, cumhuriyetin ilk yıllarında yetiştirdiği sanayileşme politikalarından iktidarınızın dengesiz siyaseti sonucunda 180 derece terse dönüldüğü bir gerçektir. Avrupa ve Orta Doğu pazarında sadece taşeron ülke hâline geldiğini acı bir gerçek olarak ortaya koymaktadır.

Yine, sunumunuzda "Emtia piyasalarındaki dalgalanmalar, enerji fiyatlarındaki hızlı artış, lojistik ve tedarik zincirlerindeki aksaklıklar en sorunlu alanlar olarak karşımıza çıkıyor." dediniz. Bugüne kadar, yirmi yıl elinizi tutan mı vardı? Sizi üç yıldır tutan mı var? Bugüne kadar bu problemler "Geliyorum." dedi ve siz bugün burada hâlâ yakarış hâlindesiniz, çok ilginç geliyor bana.

Son yıllarda neredeyse tek millî yatırım olarak gördüğünüz yerli otomobil projesine mesailer ve yatırımlar harcıyorsunuz. Bu proje için zoraki teşvik etmiş olduğunuz özel sektör girişimcilerinin istemeye istemeye de olsa elini taşın altına koyduğu bu projeye harcadığınız mesai ve yatırımlar yerine, sitem dolu konuşmanızın içinde yer alan sorunlara odaklanıp mesai harcamış olsaydınız ve öngörülü olsaydınız, bugün dolar 9,60'ları bulmaz, Hükûmetiniz de doğal gaza hiç istemediği şekilde iki gün önce yüzde 48 zam yapmış olmazdı. Hiç yakarmayın, hiç "Sorunlar önünüzde." demeyin, bu tabloyu siz yarattınız, bu ülkeyi siz bu hâle getirdiniz.

Tabii, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve TÜSİAD birlikte ayaklanınca Bakan Yardımcınız dün "Zamları tekrar masaya yatıracağız." demiş. Kış geçer de kurt yediği ayazı unutmaz Sayın Bakan.

Son dönemde böbürlene böbürlene anlatmaya çalıştığınız yüzde 9'luk büyüme sizin Hükûmetinizin tüm engellemelerine rağmen ülkemizin fedakâr sanayicilerinin ve iş dünyasının her türlü kendi çabasıyla gerçekleşen ve aldığı tüm risklerin sonunda ortaya çıkmıştır. Sizin de sunumunuzda belirttiğiniz gibi yapılmakta olan tüm AR-GE çalışmalarının yüzde 90'a yakın yatırımı özel sektör yapmaktadır.

Yani sözün özü sanayicimiz sizlere der ki: "Engel olmayın bize, başka ihsan istemeyiz." Ama hâlâ inatla ve doyumsuzca OSB Kanunu çıkarıp OSB'lerin başına da sizin atamış olduğunuz vali ve kaymakamları getirerek önlerine kaya koymuş oluyorsunuz. Burada Sayın Vali ve kaymakamlarımız yanlış anlamasın, onların görevleri çok farklı, biz onları başımızın tacı olarak görmekteyiz ama sanayicilik, üreticilik ve OSB'lerin girişim ve yatırımları noktasında söylenmesi gereken OSB yönetimlerinin sadece ellerinin değil, vücutlarının da taşın altında olduğu gerçektir. Nitekim sel ve doğal afetlerde etkilenen sanayi sektörünün ayağa...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümleleri alalım.

BEDRİ SERTER (İzmir) - Bir dakika daha rica edeceğim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Veremiyorum bir dakika, kusura bakmayın. Son cümlelerinizi...

BEDRİ SERTER (İzmir) - Son bir dakika rica ediyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Veremiyorum bir cümle, öyle bir kuralımız yok.

Teşekkür ediyorum.

BEDRİ SERTER (İzmir) - Üç senedir bu...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)