KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, ben sizin sunumunuzdan hareketle, birincisi, iktidar açısından; ikincisi, insan hakları açısından bazı saptamalar yapacağım. İktidar açısından yani parti başkanlığı yoluyla devlet başkanlığı ve yürütme adını verdiğimiz yönetim bakımından siz özellikle parlamenter diplomasi üzerine vurgu yaptınız, ben de parlamenter rejime dikkat çekmek istiyorum.

Şimdi, burada, önümde 1 no.lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi var ve bu kararname çerçevesinde -madde 20, bent (ç)- Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu oluşturulmuş bulunuyor Cumhurbaşkanlığı nezdinde. Acaba Kurul Başkan Vekili aramızda mı? Zira Kurul Başkan Vekilinin aramızda olup olmamasına göre konuşmamı şekillendireceğim.

Sayın Bakan, Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Başkanı aramızda mı acaba? Çünkü Anayasa değişikliğine göre, yürütme yetkisi tek başına Cumhurbaşkanına verilmiş bulunuyor, politikalar Cumhurbaşkanlığı nezdindeki kurullar tarafından yürütülüyor ve bakanlar daha çok bu politikaların uygulayıcısı konumunda. Burada bulunmuyor olması olumludur bence çünkü bu, parlamenter rejime dönüş iradesinin bir göstergesidir. Zira bu şekilde Dışişleri Bakanlığı varken ayrıca Dış Politikalar Kurulunun bir paralel kurul olarak bulunmasına gerek yoktur. Demek ki böyle bir kuruluş fiiliyatta da işlememektedir. Bu itibarla her ne kadar... 539 maddelik 1 no.lu CBK defalarca değiştirildi. CBK'nin yarısı -sayısı 85'e varan- torbaysa da bu da aslında neden parti başkanlığı yoluyla devlet başkanlığı ve yürütmenin sürdürülemez olduğunu göstermesi bakımından önem taşımaktadır.

Sayın Bakan, insan haklarına bir sayfa kadar yer veriyorsunuz konuşmanızda ve Avrupa Konseyine hiç yer vermiyorsunuz. Benim iki şapkam var bu konuda ve bunun üzerine biraz durmak istiyorum: Bir, insan hakları, Avrupa hukuku derslerini Avrupa üniversitelerinde vermiş bir kişi olarak, bir de yirmi yıl önce sizin Bakanlığınızla BM İnsan Hakları Eğitimi On Yılı Ulusal Komitesinin hâkim ve savcıların eğitiminden sorumlu üyesi sıfatıyla Dışişleri Bakanlığı İnsan Hakları Dairesiyle çok yakından çalışma yaptık, yürüttük, çok verimli çalışmalar yaptık. Bu çerçevede, aslında Dışişleri Bakanlığı bütçesinde Avrupa Konseyinin bağımsız bir başlık olarak yer almıyor olması önemli bir eksikliktir diye bir saptama yapmak istiyorum çünkü bu çerçevede esasen önümde metin var 6 başlık hâlinde. Bu metin, aslında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ve Anayasa Mahkememizin vermiş olduğu pilot kararlarla ilgili. Bunlar, Türk Ceza Kanunu'nun 299'uncu maddesinden -220, 299, 301- 314'e kadar yasama organının bu konudaki düzenleme yükümlülüğünü öngörmektedir. Ve zannediyorum Dışişleri Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi bu konuda önemli bir sorumlulukla karşı karşıya bulunmaktadır.

Şimdi, bu çerçevede, Sayın Bakan, altında sizin de imzanız olduğu için OHAL KHK'lere eklenen listeler içerisinde sadece birine değineceğim: Barış akademisyenleri. Bilindiği gibi barış akademisyenleri barışa çağrıda bulundular, şiddete değil ama onların bir kısmının adları sadece... Örneğin, Marmara Üniversitesindekilerin adları yer aldı ama İstanbul Üniversitesindekiler yer almadı. Ayrımcılığa tabi tutularak adları yer aldı ek listelerde ve bu kişiler Anayasa Mahkemesi tarafından, ağır ceza mahkemeleri tarafından aklandılar ama Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu bir türlü bunların görevine dönmelerine müsaade etmiyor.

Sayın Bakan, tabii ki bu belki sizin elinizde değildir.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Kaboğlu, süreniz tamamlanmıştır. Grup sözcülerine tolere ediyorum ama...

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Bir dakika sadece Sayın Başkan.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Çok kısaca toparlayın lütfen.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Tabii, çok kısaca toparlıyorum.

Sayın Bakan, bu konuda kuşkusuz sizin de sorumluluğunuz, vicdani sorumluluğunuz var ve bu konuyu lütfen gündeminize alınız.

Son nokta olarak, tabii, Avrupa Konseyine yer vermemiş olmanız acaba "Avrupa Konseyi ve Mahkemesi iç hukukumuzun bir parçasıdır." şeklinde anlayışınızın bir sonucu mudur? Böyleyse eğer olumludur ama bu durumda Avrupa Mahkemesi kararlarını tartışmaya açmamamız gerekir, gereklerini yerine getirmemiz gerekir.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum Sayın Kaboğlu.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Son cümle, sadece son cümle: İklim anlaşması çok önemli ama o ne kadar önemliyse İstanbul Sözleşmesi'nden çıkış da o kadar sakıncalıdır. Zannediyorum eğer parlamenter rejim söz konusu olsaydı bakanlar kurulunda bu görüşülecekti, ona "hayır" diyecektiniz ama parlamenter rejim olmadığı için, bakanlar kurulu bulunmadığı için, sadece fiilî Kabine toplantıları söz konusu olduğu için onu yapamadınız. Bu da parlamenter rejime dönüşün ne kadar yaşamsal olduğunu gösteriyor.

Teşekkür ederim.