KOMİSYON KONUŞMASI

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Bakan Yardımcıları, bürokratlar, değerli arkadaşlar; bugün 4 Kasım. 4 Kasım 2016'da halklarımızın emeği ve oylarıyla seçilen değerli arkadaşlarımız, milletvekilleri, belediye eş başkanları gözaltına alındılar ve kaçırılarak rehin alındılar. Beş yıldır siyasi darbeye zindanda direniyorlar, biz de HDP olarak direnişimizi sürdürüyoruz.

Öncelikle şunu söyleyeyim: Demokratik cumhuriyeti inşa etmek için mücadelemiz bütün gücüyle sürüyor ve en geniş ittifaklarla birlikte demokratik bir Türkiye yaratmak için adımlarımıza mutlaka devam edeceğiz.

"Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" adı altında yaratılan mevcut saray rejimi Türkiye Büyük Millet Meclisini birçok konuda baypas etti, biliyorsunuz. Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri onaylayan ve yürürlüğe girmesini sağlayan yetkili makam Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğu hâlde İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasından tutalım da Kavala ve Demirtaş kararlarında olduğu gibi AİHM kararlarının çiğnenmesi tam vahim bir durumdur, Türkiye demokrasisinin yerlerde süründüğünü gösterir, saray vesayetine işaret eder. Sayın Bakan, Türkiye'ye bu antidemokratik tablonun verdiği zararı Batı'ya 1 değil 1.000 tane kule dikseniz de gideremezsiniz.

Geçenlerde Taliban Türkiye'ye geldi. Erdoğan'ın Taliban için "Türkiye'nin inancıyla ters bir yanı yoktur." açıklaması vardı. Ankara'ya gelen ve VIP kapısında karşılanan, oradan geçirilerek karşılanan Taliban üyesi 31 kişilik heyetten 18 kişinin Birleşmiş Milletler terör listesinde yer aldığını biliyor musunuz? Bu örgüt, Afganistan'da 55 yaşındaki bir adamın 9 yaşındaki bir kız çocuğuyla "evlilik" adı altında satılmasına onay veriyor. Afgan kadınlar sanattan, spordan, eğitimden, kamusal yaşamdan bu örgüt, bu Taliban tarafından izole ediliyor ve şiddete maruz kalıyorlar. Bunları nasıl görüyorsunuz yani Afganistan'dan başarılı bir üniversite öğrencisini Türkiye'ye getirerek, destek vererek bütün bu suçların üstünü örtebilir miyiz? Biz Sergey İsmaülhil'in Türkiye'ye getirilmesinden büyük bir mutluluk duyduk, evet ama peki diğer Afgan kadınlar ne olacak? Türkiye'nin izlediği bu politikanın anlamı nedir diye size sormak istiyorum.

Yine, Türkiye'nin dış politikası, savaş politikası, yandaşların rant politikaları doludizgin gidiyor fakat dışarıda Türkiye yurttaşları da var Sayın Bakan ve özellikle işçiler bunların arasında öne çıkıyor. Örneğin, bütçeden inşaat işçilerine neden hiç pay ayrılmıyor? İnşaat işçileri "Gurbetçiliğe mecburuz." diyorlar ve vizesiz, kaçak olarak çalıştırılıyorlar. Örneğin, Kazakistan'da Sembol İnşaat ve BBR firması işçileri kırk gün boyunca Türkiye'ye dönemedi, oralarda büyük bir sefalet yaşadılar. Dışişleri Bakanlığı bu sorunu ülkeler arasında diplomasiyle çözebilirdi ama işçiler için parmağını bile kıpırdatmadı. Ben burada Sayın Yavuz Selim Kıran'ın hakkını da vermek istiyorum. Bizimle bu konuda pek çok kez görüştü fakat onun da gücü yetmedi herhâlde bu konuya. Bu işçiler ortada bırakıldılar, hâlâ haklarını alabilmiş değiller. Bu zombi hâline dönüşen şirketler işçilerin haklarını gasbediyor, ortada bırakıyor ve işçilerin hakkını koruyan hiçbir sistem geliştirilmiyor.

Bizim bir önerimiz var, bir fon sistemi kurulmasını istiyoruz. İşverenlerin verdikleriyle oluşturulan, sendikaların ve devletin, Bakanlığın denetiminde olan bir fon kuruluşuyla işçilerin haklarının korunabilmesi için çaba harcanması ve yurt dışındaki işçilere de sahip çıkılması gerekiyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz dolmuştur Serpil Hanım, son cümlelerinizi alayım.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Hemen toparlıyorum.

Bakanlığınızın bu konudaki pratiği ne yazık ki yeterli değildir.

Teşekkürler.