KOMİSYON KONUŞMASI

TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, Komisyonumuzun değerli ve kıymetli üyeleri, kıymetli basın mensupları, Bakanlığımızın saygıdeğer bürokratları; hepinizi saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum.

Ülkemiz dört bir yandan taarruz altındadır, Türkiye'nin sinir ve sınır uçlarıyla oynanmaktadır. Bir yandan "stratejik müttefik" kisvesiyle coğrafyamıza konuşlandırılan oyunları diğer yandan terörün yanı başımızda meşruiyet kazanma çalışmaları bardağı taşırma noktasına gelmiştir fakat gerilimin tırmandığı anlarda Türk hariciyesi kırılma noktalarına etkin müdahalelerde bulunmuştur. Bağımsız Türk yargısına dil uzatan diplomatik küstahlığa verilen tepki de bunlardan biridir. Derin bir geleneğin köklerinden beslenen Dışişleri Bakanlığı, fay hatlarını dizginleyerek hem sulh hem sükûnun bozulmasını önlemekte hem de muhataplarımıza kararlı mesajlar vermektedir. Bahse konu üslupsuzluğun müsebbibi olan elçiler bilahare geri adım atmışlardır; işte, bu başarı, Dışişleri Bakanlığının diplomatik zaferlerinden biridir. Eskilerin deyimiyle "hikmetihükûmetin" modern tabirle "devlet aklı" denilen kavramın müşahhas hâli Dışişleri Bakanlığıdır. Dışişleri, bir ülkenin hem çelikten sağlam iradesi hem de kılıçtan keskin zekâsı olmalıdır. Sayın Bakan başta olmak üzere hariciyecilerimiz bu iki unsuru da ortaya çıkarmak için var güçleriyle çalışmaktadır. Doğu Akdeniz'den Karabağ'a, Suriye'den Batı Trakya'ya kadar Türk devletinin yalnızlığa mahkûm edildiği her meselede Türk diplomasisi bir çözüm aramakta, bulmakta ve uygulamaktadır. Üstelik, Dışişleri Bakanlığı çok önceden beri üstlenmesi gereken bir vazifeyi artık hakkıyla yerine getirmektedir: Millî konularda paydaşlarını bir amiral gemisi gibi etrafına toplamakta, alakalı devlet kurumlarını ve sivil toplum kuruluşlarını bir orkestra şefi gibi yönlendirmektedir. Başkaları kitabını yazsa da bir türlü kuvveden fiile, teoriden pratiğe geçiremediği "soft power" yönetimi işte budur, gerçek stratejik derinlik budur.

15 Temmuz 2016'da 250 vatandaşımızı şehit eden, yüzlerce vatandaşımızın yararlanmasına sebep olan FETÖ'cü hainlere karşı kararlı bir duruş sergileyen, otuz yedi yıldır masumların kanıyla beslenen PKK'lı sürüngenleri ve caniliklerini bütün dünyaya ifşa eden, Türkiye'nin ve gönül coğrafyamızda yer alan ülkelerin haklarını gasbetmeye çalışan küresel siyasetin etkin aktörlerine karşı uluslararası arenada ciddi bir diplomatik savaş veren, siyasi gelecek planları yapıp ihanet odaklarıyla ağız birliğine giren hainlerin iştahını okşayan, yeni kriptoların ayak oyunlarına karşı direnen Türk hariciyesidir. Türkiye'nin kaderi, ilkesizler ve inançsızlar korosuna ne pahasına olursa olsun kurban edilmeyecektir. Ülkemiz, millî onurunu koruyacak irade ve kabiliyete dün olduğu gibi bugün de sahiptir.

Sayın Bakanım, yurt dışında yaşayan ülkücü hareket mensupları da toplumsal bir linç kampanyasına muhatap olmuştur. FETÖ'nün lobicilik çalışmalarıyla tezgâhlanan girişimler netice almış, hem Avrupa'da hem de Amerika'da vatandaşlarımızın açtığı yasal dernekler kapatılmıştır. Pensilvanya'daki kişinin verdiği sufleyle konuşan Amerikalı yetkililer, ülkücüleri terör örgütü olarak nitelendirmiştir. İşte, Türkiye'yi köşeye sıkıştırma planının bir başka perdesi olan bu hukuk cinayetine Dışişleri Bakanlığımız hak ettiği tepkiyi göstermiştir, meselenin takipçisi olacağını belirtmiştir. Her şeyden önce bir Türk milliyetçisi olarak Bakanlığımızı bu duruşundan dolayı tebrik ediyorum.

Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin "Cumhur İttifakı'nın ortak paydası; mevki, makam hırsı değil, Türk milletinin tarihî ve dokunulmaz haklarıdır. Cumhur İttifakı, Türkiye'nin yegâne umudu, yedi düvele karşı güvencesidir." Sözleri, Türk dış politikasında durduğumuz, duracağımız yerin işareti, attığımız ve atacağımız adımların teminatıdır. Bu sebeple, Türkiye'nin sınır ötesinde verdiği terörle mücadeleyi itibarsızlaştırmaya çalışanlara, Türk devletini işgalci olarak gördüğünü hadsizce ifade edenlere, Türk ordusunun mücadelesini son terörist etkisiz hâle getirilinceye kadar sürdürme kararlılığını baltalamaya çalışanlara, hakkına uluslararası hukuka uygun bir şekilde sahip çıkan Türkiye'nin politikalarını ve hatta "mavi vatan" kavramını dahi hazmedemeyenlere söylenecek tek bir sözümüz vardır: Canımızdan aziz bildiğimiz vatan için boyun borcumuz neyse gereğini yapmaya size ve sahiplerinize rağmen devam edeceğiz.

Sözlerime son verirken Türk Dışişlerinin şehit diplomatlarını saygıyla anıyorum. Uğruna canlarını verdikleri vatanın her bir karışında aziz hatıraları kutlu bir emanet olarak muhafaza edilmekte, uğruna şehadete koşarak gittikleri ilkeleri yeryüzünün dört bir yanında yine Türk diplomatları tarafından yaşatılmaktadır.

Bu duygu ve düşüncelerle heyetinizi selamlıyor, Dışişleri bütçesinin ülkemize, milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Saygılarımla.