KOMİSYON KONUŞMASI

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli katılımcılar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Beşinci yargı paketini görüşüyoruz Sayın Başkan. Bu teklifi hazırlayan Mustafa Arslan Vekilimiz ve arkadaşlarına teşekkür ediyoruz. Eğer bu teklife "Beşinci yargı reformu teklifi" adı verilmeseydi bugünkü acil ihtiyaçlardan ortaya çıkmış bir düzenleme ve içinde de olumlu düzenlemeler olduğuna dair teşekkürlerimizi sunacaktık ki yine kendilerine teşekkür ediyoruz bu gayretleri için ama Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu gerçek yargı reformu ihtiyacını karşılamaktan uzak, onun karşıtlığında boş sayılabilecek teklifler diyebiliriz. Maalesef, 2019 yılında Cumhurbaşkanı, yargıdaki ve hukuk, adalet sistemindeki ciddi yıpranmışlığa çözüm bulabilmek, çare bulabilmek için böyle bir adım atılmıştı 2019 yılında, Yargı Reformu Strateji Belgesi ortaya çıkmıştı, sonra da İnsan Hakları Eylem Planı'yla desteklenerek nihayet beşincisi olduğu belirtildi. Bugün ihtiyaç nedir, ona bakmak gerekir. Bu, asıl icra iflasla ilgili değişiklikler neden ortaya çıkmış, onu incelemek gerekir.

Ben, şu tabloyu takdirlerinize sunmak istiyorum: Bakın, 2003 yılında 2,5 milyar olan çiftçi borçları, bu yıl 200 milyarı aşmıştır; Tarım Kredi borçları, Ziraat Bankası ve özel bankalarla birlikte. Yine, BDDK verilerine göre, hane halkı borcu, vatandaşın bankalara olan, tüketici ve kredi kartı borçları da dâhil 2002'de 6,3 milyar iken 2021'in ilk altı ayında sadece 874 milyara çıkmıştır. Yine, UYAP verilerine göre icra iflas dosyalarına bakıyoruz, 2008 yılında 8 milyon icra iflas dosyası var iken 2018'de 19 milyon 901 ama 2021 yılında yedi ayda 25 milyon. Şimdi, bunu bütün yıla teşmil ettiğimizde demek ki 40 milyona yakın icra dosyasıyla karşı karşıya kalacağız. 40 milyon icra dosyası demek, toplumun yarıdan fazlasının borçlu ve icra dairelerinde sorunu olduğu ve takipte olduğunun işareti sayılır. Bu karşımıza çıkan değişiklikte bugün toplumun yaşamının icra iflas dairelerindeki yığılma ve yaşamın önemli bir bölümünün orada geçmesi nedeniyle acilen bu düzenleme gerekmiştir. Buna "Beşinci yargı paketi" demek yerine bugünün bilişim teknolojilerinden de yararlanarak olayı çabuklaştırmak, çabuk çözümlere varabilmek, icra dairelerindeki yığılmaları ve yaşamı kolaylaştırmaktan ibarettir. Çünkü bugün en sorunlu alanlarımızdan biri, borçlu Türkiye'nin en zordaki hem de hayatın geçtiği alanlardan biri icra iflas daireleridir.

Bir alan daha var ki, çok da telaffuz etmek istemiyorum, hapishaneler. Süleyman Bey'in de ifade ettiği gibi Türkiye'nin en büyük yatırımları, bugün, cezaevi yapma süreciyle geçmektedir. Bu, neden böyle oldu dediğimiz zaman, başkanlık sistemiyle maalesef hukuk ve adalet sistemimiz çok büyük sorunlar yaşamakta ama bu tür sözlerle... Sayın Mustafa Arslan sunumunda "Yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına yeniden kavuşacağız, yargı bağımsızlığına ve tarafsızlığına kavuşacaktır, temel hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi, genişletilmesi yeniden söz konusudur; özgür birey, daha demokratik Türkiye olarak yola çıkıldı." demiştir. Evet, bu güzel sözler 2019'da Cumhurbaşkanı sunumunda da vardı, bunlarla yola çıkıldı ama maalesef... Geldiğimiz noktada ise gösterdiğiniz bu hedef ve faaliyetlerin -63 hedef ve 256 faaliyet içermektedir bu strateji belgesi- neredeyse yüzde 80'inin tamamlandığını söylüyorsunuz ama geldiğimiz noktada yola çıkıldığından çok geride olmamızın, yargıya olan güvensizliğin iyice artmasının ve artık hukuk ve adalete Türkiye'de güvenilememesinin sonuçlarını çok açık görebiliyoruz. Demek ki bizim gerçekten esaslı bir adalet ve hukuk reformuna ihtiyacımız var ama maalesef adına "yargı reform paketi" diyerek getirdiğimiz konularda ise bunları karşılayabilecek çözümler bulunmamakta ancak Türkiye'deki sorunların acil giderilmesi için birtakım tedbirler aranmaktadır.

Bu teklif, torba teklif. 8 kanunda değişiklik öngören bu torba teklifin yararlı maddeleri bulunmaktadır. "Reform paketi" denmediği takdirde, bu basit düzenleme torba teklifle bugün dijital ortama geçilmesinin tabii ki yararlı sonuçları olacaktır. Çocuk teslimi elden geldiğince düzeltilmeye çalışılmıştır ama elektronik ortamda satış öngörülmesi bana göre çok yararlı. Çünkü son yıllarda bu hükûmet sistemiyle maalesef mafyayı da güçlendirdik. Mafyanın bu ihalelerde ve satışlardaki gücünü kullanması hemen hemen birçok ihaleye fesat karışmasına ve baskıyla ihalelerin değerinden çok düşük fiyatlarla yanlış ellere geçmesini sağlıyordu. Bu elektronik satış bunu bir ölçüde giderecektir diye düşünüyorum ve faydalı maddelerin en önemlilerinden biri olarak görüyorum.

Yine, 1'inci maddede icra başmüdürlüklerinin kurulması. Ben de katılıyorum arkadaşların fikirlerine. Burada, böylesine bir devlet kurumunun ihdası ve yetkilerinin sınırlanması ancak Anayasa ve kanunlar çerçevesinde olabilecekken Anayasa'nın 128'inci maddesine göre yönetmelikle düzenlenmesi tabii ki Anayasa'ya aykırılık teşkil eder. Yine, Sayın Kaboğlu'nun belirttiği gibi 40'ıncı ve 44'üncü maddelerde de Anayasa'ya aykırılıklar görülmektedir. Bu tür yasalar hazırlanırken yararlarına rağmen daha katılımcı... İcra müdürlüklerinin görüşleri alınarak ve diğer katılım unsurları da dikkate alınarak katkı ve katılımlarıyla hazırlanabilse çok daha yararlı sonuçlar alınabilirdi ama yine Adalet Komisyonunda hazırladığımız barolarla ilgili kanun teklifinde hepimiz biliyoruz ki tüm baro başkanları yürüyüşe kalkışmalarına rağmen onların gösteri ve yürüyüş hakkını, toplantı ve yürüyüş hakkını dahi, maalesef biz öngöremedik, onlara bu hakkını kullandırtmadık ve onların katkı ve desteğini almadan, katılımını almadan onların dışında Hükûmet kanadının görüşlerine uygun, sadece onların görüşüyle kanun hazırlandı, ne muhalefetin ne de katılımcıların görüşlerinin yasalar hazırlanırken, teklifler hazırlanırken maalesef yeterince dikkate alınmadığını buradan tekrar etmek istiyorum.

Bu yargı paketlerinden sonra ki yargı reformu hazırlanırken "Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, kişisel özgürlükler, adalete erişilebilirlik, uluslararası sözleşmelere uyum, AİHM kararlarına uyum" yol haritasıyla ortaya çıkılmıştı ama bu hedeflerden hiçbiri tutmadığı gibi geldiğimiz noktada "Anayasa Mahkemesi kararlarını, AİHM kararlarını tanımıyorum, uygulamıyorum." diyen yargıçlar ve savcılar var ve maalesef buna uymayanların öncelikle terfi edildiğini de biliyoruz. Yine bu sistem ortaya çıktıktan sonra hem yasaların dilinin çok yanlış hazırlandığı, dilinin doğru olmadığını ve yasaların hukuk ve adaletle ilgili gerçekten ihtiyacı karşılayabilecek verileri oluşturmadığını da rahatlıkla söyleyebiliriz.

Tabii ki bir zihniyet değişikliği gerekmekte yani gerçekten bir yargı ve adalet reformu yapmak, samimi olarak yapmak isteğiyle, hem katılımcılarla hem muhalefetin de görüşlerini öngörerek bir hazırlıkta çok büyük yarar var. Sayın Adalet Bakanı çoğu zaman iyi niyetli hareket etmiş, hatta bize, Adalet Komisyonuna sunumunda da yine iyi niyetli iddialarını ortaya koymuştu. Bir sözünü hatırlıyorum, size de hatırlatmak istiyorum: "Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun." demişti ama hiçbir şey Sayın Adalet Bakanının isteği gibi gitmedi. Bugün geldiğimiz nokta yıllar öncesinden çok kötüdür. 2019'da Yargı Reformu Strateji Belgesi sunulduktan bu yana her şey çok daha kötü gitmiştir diyebiliriz.

Bakın, bu 8 kanunda değişiklik getirdik. Bu kanunlardan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu daha önce de 4 kez değişmişti, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda yine geçtiğimiz yıllarda 3 kez değişlik yapıldı. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu yine 2 kez değişmişti, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu yine 2 kez değişmişti. Şimdi, bu değişikliklerle yine yeni değişiklikler yapıyoruz ama yine önümüzdeki aylarda ve yıllarda yine bu kanunlarda torba yasalarla sürekli değişiklik yapmaya devam edeceğiz çünkü bu kanun tekliflerini hazırlarken yeterli özen gösterilmediği gibi yeterli katılım da alınmadığı için muhalefetin önerileri de dikkate alınmadığı için maalesef bu hazırlıklar, hem kamu vicdanına sığmamakta hem de yargıya ve hukuk sistemimize yeterli güveni sağlayamamaya devam ediyoruz maalesef.

Ben, bu teklifi hazırlayan, emek çeken arkadaşlara teşekkür etmekle birlikte Türkiye'de halkın imtiyazlı bir sınıfının dışında neredeyse milyonlarca borçlusu ve potansiyel borçlusu olduğunun görüldüğü ve yine halkın imtiyazlı bir sınıf dışında neredeyse milyonlarca suçlu ve potansiyel suçlusu görüldüğünü üzülerek buradan ifade etmek istiyorum. Bireyine güvenen, bireyin özgürlüklerini sağlayan, adalete ve hukuka yeniden güven sağlayan, gerçekten yargı bağımsızlığını, tarafsızlığını öne çıkaran, Anayasa Mahkemesi kararlarını ve AİHM kararlarını uygulayan, hukuk devleti ilkelerine, sosyal hukuk devletine bağlılığını gösteren bir yola çıkmamız için el birliğiyle hareket edilmesi gerektiğine inanıyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.