KOMİSYON KONUŞMASI

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Evet, Sayın Bakan ve çok değerli bürokratlar...

Sayın Bakan hayırlı olsun göreviniz.

Evet, asgari ücret sınırlı bir çalışan kesimi değil, milyonları ilgilendiren ortalama ücret hâline gelmiş bir durum maalesef. Kalifiye üniversite mezunlarının artık asgari ücretle işe başladığı düşünülürse artık ortalama ücret hâline gelmiş. Türkiye, Avrupa Birliği ülkeleri arasında en düşük asgari ücrete sahip ülke ve aynı zamanda asgari ücretle çalışanların oranının en yüksek olduğu ülke. Türkiye'de asgari ücret civarında -yüzde 10 altı veya yüzde 10 üstü olmak üzere- çalışan oranı yüzde 57, Avrupa Birliği ortalamasına bakıldığında bu yüzde 9, en kötü durumda olan Romanya ve Macaristan'da bile yüzde 20 civarlarında.

Evet, bizim işçimiz, çalışanımız açlık sınırının altında yaşıyor; yarısından fazlası, biraz önce de ifade ettiğim gibi. Dolar yükseliyor, enflasyon artıyor ve verilen maaşlar, maalesef, eriyip gidiyor. Bu süreçte, Türkiye'de yoksulluk ve açlığı konuşuyoruz hiç durmadan. Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi yoksulluk üretiyor. Her şeye müdahale, hukuksuzluk, otoriterleşen ve denetlenemeyen iktidar ve bürokrasideki liyakatsizlikler göz önüne alındığında hepsi bir arada milletin ekmeğini çalıyor, emeğini ve geleceğini çalıyor Sayın Bakan. Yoksulluk o kadar arttı ki yoksulluğu bitirmek yerine yoksulluğu yönetmek gibi bir görev artık ortaya çıktı ve nüfusun yüzde 35'i sosyal yardım alıyor, bu da basına yansıdığı kadar.

Sizin kitapçığınızda baktım, çalışma çağındaki nüfusu yaklaşık 64 milyon göstermişsiniz; işgücü katılım isteği de 33 milyon 500 bin, istihdam edilenler de 29 milyon 481 bin kişi ki bunda mevsimsel çalışma elenmemiş yani mevsimsel çalışanlar da var.

Şimdi, 64 milyonluk genç bir nüfusta 33 milyonluk iş gücüne katılım oranı çok az bir oran. Bunun sebeplerini zaten biliyoruz, zaman zaman da kürsülerden dile getiriyoruz. Artık çalışmaktan ümidini kesip başvurmayanların büyük bir çoğunluk teşkil ettiği, milyonları teşkil ettiği göz önüne alındığında... Bu, mevsimsel çalışmaları da içine aldığı için istihdam oranını tam anlayamadım, bulamadım kitapçığınızda.

Evet, tüm ücretli çalışanların yüzde 17'si, yaklaşık 3,3 milyon çalışan, asgari ücreti bile elde edemiyor. Emeklilerin durumu çok kötü. TÜİK, enflasyonu doğru vermiyor bildiğiniz gibi, ona göre emekli maaşları belirleniyor. SSK ve BAĞ-KUR emeklilerinin gelirleri, bu enflasyon oranlarında hesaplandığında nasıl geçineceklerini sormak istiyorum. Bu kesimin derdi yoksulluk, işsizlik, hayat pahalılığı ve derinleşerek, artarak gidiyor. Halkın neredeyse yüzde 80'i temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor.

Sayın Bakan, çalışma çağında olanların 84 milyon nüfusa, toplam nüfusa oranı çok yüksek ülkemizde. Yani bildiğiniz gibi Sosyal Güvenlik Kurumu çalışanların katkılarıyla ayakta durur. Bu rakam ne kadar şu anda bilemiyorum, size soruyorum: Türkiye'de her bir emekliye kaç çalışan düşüyor, diğer ülkelerde bu durum nedir? Bu, sürdürülebilir mi Sayın Bakan?

Yine, aktif iş gücü programlarınızdan bahsettiniz ve zaten konuşmanızda kitapçıkla ilgili çok az cümle duyduk. Aktif iş gücü sizin ana, asli göreviniz değil -ara eleman meselesi bahsettiğiniz gibi, daha çok eğitim sistemiyle alakalı- Sanayi Bakanlığı ve hatta sizinle ortaklaşa değerlendirilebilecek bir konu. Sanayicilerin talep ettiği nitelikli iş gücü konusu, Bakanlığınızla birlikte birçok bakanlığı ilgilendiren bir konu, en az on dakika ona yer verdiniz. Keşke, Sosyal Güvenlik Kurumuyla ilgili bu 39 milyara yakın açığın nasıl kapanacağını, SSK'nin ödeme yapmadığı ilaçlardan bahsetmenizi, Sağlık Bakanlığıyla bunları karara nasıl bağlayacağınızı...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Sunat, teşekkür ediyorum.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Bitiriyorum, bitiriyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlenizi alayım lütfen.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - SMA hastalarının ilaçlarının nasıl Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödeneceğini, o çocuklarımızın ölüme mahkûm edilmemesi gerektiğini, EYT'lileri ve 3600'ü nasıl netleştireceğinizi duymak isterdik.

Teşekkür ediyorum, hayırlı olsun bu bütçe.