| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı b)Mesleki Yeterlilik Kurumu c)Sosyal Güvenlik Kurumu ç)Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü d)Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 05 .11.2021 |
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Tüm katılımcıları da selamlıyorum.
Evet, salgının, sermayenin ve AKP iktidarının çıkarlarını korumaya dönük politikalarıyla yönlendirilmesinin en ağır toplumsal sonuçlarını yaşadığımız bir süreçten geçiyoruz. Ve bu süreçte yine en fazla emekçiler, çalışanlar etkilendi ve etkilenmeye de devam ediyor. İktidar kamu kaynaklarını dezavantajlı kesimlerin yerine bir grup yandaşa dağıtma konusundaki tutumuna salgın sürecinde de devam etti.
Bu bütçede de yine kadınların, işsizlerin, ölümü gösterip sıtmaya razı ettiğiniz işçilerin, emekçilerin, emeklilerin ve emeklilikte yaşa takılanların talepleri yok. Bakanlığın bütçesinde maalesef ki vergi adaletsizliğine, artan işsizliğe, torpile, kayırmaya, sendikal hak ve özgürlüklere yönelik saldırılara karşı bir çözüm göremedik. Bakanlık her ne kadar bu konuda özel bir çalışma yapma ve bütçe ayırma gereksinimi duymasa da bu sorunlardan doğrudan ve en çok etkilenenler kadınlar oldu. DİSK-AR'ın Temmuz 2021 verilerine göre 2014 ila 2021 yılları arasında kadın iş gücü oranı erkek iş gücünün yarısı kadar ve kadınlar iş bulduklarındaysa sadece kadın oldukları için yaşadıkları sorunların haddi hesabı da yok. Kadınların yüzde 25'i asgari ücret altında çalışıyor ve özel sektörde de her 4 kadından 3'ü ise asgari ücret civarında ücret alıyor.
Bizler, HDP Kadın Meclisi olarak "Kadın Yoksulluğuna Hayır" kampanyası başlatmıştık ve emekçi kadınlarla bir araya geldik. Yazın 44 derece sıcaklıkta tarlalarda çalışan kadınlara günlük 50 TL veriliyordu ve üstelik sabah beşten akşam yedi ve sekize kadar tarlada mesaiye devam ederken bir de eve gidince temizlik, çamaşır, yemek, bakım hizmeti derken yirmi dört saate yayılan bir emek sömürüsü söz konusu.
Mevsimlik tarım işçilerinin sigortalı çalışmak ve çalışma haklarından yararlanmak gibi istekleri en yakıcı talepleri olmaya devam ediyor. Mevsimlik emekçilerin aldığı ücret tarla sahibinin belirlediği bir fiyatla değil, devletin tavan fiyatını koyduğu bir sistemle ücretlendirilmeli. Bu ücret eşitliksizliklerinin yanı sıra kadınlar iş yerlerinde de erkekler tarafından mobbinge maruz kalıyor ve sadece cinsiyeti yüzünden ayrımcılığa maruz kalıyorlar. İş yerlerinde fiziksel, sözlü cinsel taciz almış başını gidiyor maalesef.
Sizler her ne kadar "Kod 29 mağduriyetini çözdük." diye müjde verir gibi duyursanız da ve "Kod 29'u çıkardık." deseniz de aslında aynı içerikte 42 ila 50 no.lu 9 koda böldünüz ve aynı hukuksuzluk devam ediyor ve bu kodlarla işçiler, özellikle de kadınlar hâlâ mağdur ediliyor. Öyle ki kadınların iş yerinde tacize ses çıkarmalarına da bir engel hâline geliyor. Biz, "Kod 29" diyeceğiz yine çünkü yine hâlâ aynı uygulamayla devam ediyor. Kod 29'la işten çıkan kadınlar ahlaksızlıkla suçlanıyor ve ailelerinden, çevrelerinden baskı görüyorlar ve bir daha iş bulamaz hâle geliyorlar.
Sayın Bakan, bir diğer can yakan sorunumuz ise maalesef ki iş güvenliği. AKP iktidarı dönemi içerisinde en az 28.380 emekçi işinin başındayken yaşamını yitirdi. 2021 yılının ilk on ayında en az 1.847 kişi çalışırken hayattan koptu ve bu durum artık bir iş cinayeti rejimi hâline dönüşmüş durumda. Türkiye'de alınmayan önlemler, sağlıklı yapılmayan denetimler ve sürekli patronların çıkarlarını gözeten politikalar yüzünden bu durum her geçen gün ağırlaşıyor.
Yine, Türkiye'de her yıl 120 bin ila 360 bin kişi arasında meslek hastalığına yakalanıyor. İktidara gelir gelmez çıkardığınız aslında 4857 sayılı İş Kanunu'yla taşeron çalıştırma başta olmak üzere, esnek ve güvencesiz çalıştırma yasal hâle getirilmiş durumda. Kiralık işçilik ve özel istihdam bürolarıyla bütün işlerde güvence ortadan kalkmış durumda. Gelinen noktada, Türkiye sermaye için bir cennet hâline gelmiş, emek sürekli ucuzlaştırılmıştır. Göçmen emeği, kadın emeği, genç emeği, dezavantajlı grupların emeği hiçbir güvence verilmeden, en ucuz şekilde sermayenin zenginleşmesi için kullanılmakta. Emek kesimi çalışma yaşamındaki bu emek sömürüsüne, hak ihlallerine, özlük haklarına ilişkin taleplerini özellikle de toplu iş sözleşmesi dönemindeki grev haklarını kullanarak dile getirmek istiyorlar.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım.
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Toplu iş sözleşmesi dönemlerinde emekçilerin reel kayıplarını karşılamayan, büyümeden pay vermeyen politikalara karşı emekçilerin taleplerini dile getirebilmelerinin yolları açılmalı ve grev hakkı yasal güvence altına alınmalıdır.