| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı b)Mesleki Yeterlilik Kurumu c)Sosyal Güvenlik Kurumu ç)Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü d)Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 05 .11.2021 |
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım, kıymetli katılımcılar; şahsım ve İYİ Parti adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçemizin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Malumunuz 5502 sayılı Kanun'la Sosyal Güvenlik Kurumu kuruldu, 2006 yılı. Amaç şuydu: Norm ve standart birliği sağlamak hem işçilikte, iş hayatında hem emeklilikte. BAĞ-KUR kendi hesabına çalışanları, SSK işçilerimizi, Emekli Sandığı memurlarımızı temsil ediyordu ancak aradan on dört, on beş yıl geçmesine rağmen hâlâ norm ve standart birliğini ne çalışanlar arasında ne de emekliler arasında sağlayabilmiş değiliz.
Değerli katılımcılar, Sosyal Güvenlik Kurumuyla ilgili bazı şeyler söylemek isterim. 30 bin civarında çalışanıyla 83 milyon insana hizmet veren, bütçesiyle, kaynaklarıyla Türkiye'mizin gerçekten en önemli kurumlarından biri ancak gelin, görün ki en fedakâr memurlarımızın, gayretli çalışanlarımızın olduğu bu Kurum zaman zaman yeniden yapılandırmalarla bir hayli yoğun çalışmasına rağmen 666 sayılı bir Kanun Hükmünde Kararname'yle bir on yıldır hakları geriye götürülmüş personellerden oluşuyor yani bu Kurum ödüllendirilmesi gerekirken cezalandırılan 30 bin çalışan. Burada Sayın Bakanım hazırken bunları söyleyeyim ki belki bunları ciddiye alır. SGK çalışanları tıpkı Hazine ve Maliye Bakanlığında olduğu gibi yani gelir uzmanlığı gibi taşrada uzmanlık istiyor, SGK çalışanları sosyal güvenlik hizmetleri tazminatı istiyor, SGK çalışanları 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle kaybettikleri özlük haklarını, ikramiyelerini geri istiyor, sosyal güvenlik uzmanlığının taşra teşkilatlarında olmasını istiyor, yine, sosyal güvenlik denetmen kadrolarının kurum içinde başka birimlere geçişinin sağlanmasını istiyor. Hâlen 3000 ek göstergeyle il müdürleri, 2200 ek göstergeyle il müdür yardımcıları, şube müdürleri ve merkez müdürleri çalışıyor; bu ek göstergelerin düzeltilmesini talep ediyorlar. Daha çok var ama kısaca bunları anlatayım, mutlaka burada ciddi bir çalışma yapılmalıdır çünkü SGK kurulduğu günden beri başkanından en alt personeline kadar büyük bir özveriyle vatandaşlarımıza hizmet sunuyorlar. Bizzat bunları yaşayan bir eski sendika başkanı olarak burada bunu söyleyeyim.
Diğer bir husus, emeklilere... Vaktimiz çok dar, hızlı konuşmamız lazım. Emeklilerimiz artık Hükûmetimizden intibak bekliyor, intibak yasası bekliyor yani 2000 yılından sonrakiler için, inşallah bu defa duyarlar. Yine, emeklilerimiz refah payı istiyorlar; niye istiyorlar? Şimdi, Hükûmetimiz sağ olsun "En düşük emekli maaşını 1.500 liraya çıkardık." diye övünüyordu. Allah aşkına, şimdi, bu 1.500 lirayı Sayın Bakanımıza, milletvekillerimize, üst düzey bürokratlara verelim de bir ay bir yaşasınlar bakalım; var mı öyle şey? Yani bununla övünecek bir Türkiye nasıl 21'inci yüzyılı yakalayacak, nasıl Avrupa'yla, dünyayla yarışacak Allah aşkına? En düşük emekli maaşını hiç olmazsa asgari ücrete çıkarın da hiç olmazsa emeklilerimizin yüzü gülsün.
Yine, emeklilerimizin norm ve standart birliği, kavuşturma talepleri var; refah payı istiyorlar, haklılar; ek ödemelerin yükseltilmesini istiyorlar; katkı payı muafiyeti istiyorlar; ilaç parası ödemek istemiyorlar. Hani, siz diyorsunuz ya: "Hastaneler bedava." bedava falan değil. Emeklilerimiz, bayram ikramiyesinin böyle standart tutulmasını değil, gerçekten kurban kesecek paraya ulaşmasını, TÜFE'ye endekslenmesini talep ediyorlar, yine emeklilerimiz birçok haklı taleplerini söylüyorlar; bütün bunlar doğru.
Vaktimiz dar, bitiriyorum. Sayın Bakanım, siz de geçmişte Ömer Dinçer Bey'in yaptığı gibi talihsiz bir açıklama yaptınız. Ömer Dinçer Bey de bir zamanlar demişti ki: "Türkiye'deki memurların yüzde 36'sı vasıfsız, yüzde 11'i ise hiç kamu hizmeti üretmiyor." Siz de dediniz ki: "Merdiven altı sendikalar..." Allah Allah, bu merdiven altı sendikaların sayısı 195'i aşkın, toplamı 200 bin memur ve bu sendikaların tamamının denetimi sizde. Bu denetimler sizde olduğu hâlde nasıl merdiven altı oluyor? Bu sözünüzü düzeltmeniz lazım. Memurları kırdınız, üzdünüz, hiç kimse resmî kurulmuş sendikalara "merdiven altı sendika" diyemez, bunu düzeltin Sayın Bakanım çünkü bu çok yaralayıcı olmuştur.
Hepinize saygılar sunuyorum.