| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı b)Mesleki Yeterlilik Kurumu c)Sosyal Güvenlik Kurumu ç)Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü d)Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 05 .11.2021 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan ve Sayın Bakan Yardımcıları, değerli bürokratlar; öncelikle hoş geldiniz.
Ben bir eleştiriyle başlamak istiyorum. Bir defa kadın konusundaki hassasiyetinizin az olması, bürokrat yapınızdan ve Bakan Yardımcılarınızın hiç kadın olmamasından anlaşılıyor. Kadın temsiliyetinde bence burada sınıfta kaldınız. Bütçenizi ayrıca değerlendireceğiz.
Şimdi, tabii, bürokraside ve Bakanlık teşkilatında kadınlar yer almayınca o Bakanlık yapısının kendisindeki kadına bakış açısı, kadın istihdamını artırmak, kadın işsizliğini engelleme, kod 29'da kadınların en fazla etkilenen kesim olması, iş yerlerindeki taciz, mobbing gibi cinsiyetlendirilmiş iş yaşamı ve aynı zamanda eşit işe eşit ücret verilmemesi gibi temel problemleri de Bakanlığınızın görmesi, bunlara dair detaylı çalışma yapması ve bunlara çözüm önerileri geliştirmesi de ne yazık ki çok mümkün görünmüyor çünkü erkekler olarak, oturmuşsunuz ve bir erkekler dünyasını, daha doğrusu erkekler iş dünyasını yönetmeye çalışıyorsunuz. Bu anlamıyla Türkiye'de yaşayan kadınlar olarak ana, en önemlisi de işçi ve emekçi kadınlar olarak bir kez daha dezavantajlı olduğumuzu ve bu dezavantajın hâlihazırda devam ettiğini de ifade etmek istiyoruz.
Biz yaz boyuncu iş, aş buluşmaları yaptık. Kadınlar olarak tarım işçileriyle buluştuk ve şunu gördük: Aslında, kadınlar bu toplumda en fazla emeği sömürülenler ve çifte sömürüye maruz kalanlar. Biz kadınlar hem evde çalışıyoruz, üretiyoruz ve emeğimiz sömürülüyor ama bu da yetmiyor, aynı zamanda çalıştığımız iş yerlerinde en niteliksiz, en kötü işler bize yaptırılıyor fakat bir işten çıkarılma ya da herhangi bir işsizlik durumu söz konusu olduğunda da ilk gözden çıkarılanlar, ilk kapı önüne konulanlar, ilk işsiz bırakılanlar da kadınlar oluyor. Bu çoğu zaman kod 29 gibi gerçekten işçileri çok mağdur eden bir gerekçeyle olabiliyor ya da evlenmek, hamilelik gibi aslında çok insani, çok doğal gerekçelerle de kadınlar işsiz kalabiliyorlar, işsiz bırakılabiliyorlar. Bu anlamıyla özellikle Türkiye'deki kadın işsizlik oranının ve geniş tanımlı işsizlik oranlarının yüksekliğine baktığınızda da bunun önemini bir kez daha görmüş oluruz. O anlamıyla ben Bakanlığınızın kadın işsizliğini gidermek açısından en azından özel olarak bir çalışma yapması gerektiğini ifade etmeliyim.
Diğer bir mesele, EYT'liler meselesi. Ben de bir EYT'liyim, ben 98'de işe başladığımda yirmi yıl çalıştıktan sonra emekli olma hakkı kazanıyordum ama 99'da bir yasa geldi ve hâlâ emekli olabilmiş değilim. Şimdi, düşünün bu devlet memurluğunda kesintisiz çalışma çok da rahat bir şey ama devlet memuru olmayan kadınlar açısından kesintisiz çalışma neredeyse istisna değerli arkadaşlar. Niye? Hamile kalırsınız, işten çıkarılırsınız; evlenirsiniz, işten çıkarılırsınız; patronla takışırsınız, işten çıkarılırsınız; ustabaşıyla takışırsınız, işten çıkarılırsınız. Onun için sizin yirmi yıl kesintisiz çalışmanız ve mevcut koşullarda aslında emekli olmanız bir hayaldir. Onun için bu EYT meselesine, bir de bütün EYT'lilerin mağduriyetini gidermek açısından ama özel olarak da kadın EYT'liler açısından da bakmanızı ve bunu özel olarak değerlendirmenizi öneririm.
Diğer bir mesele, çalışma yaşamındaki sendikasızlaştırma ve örgütsüzleştirme meselesi. Bakın, bir çalışma yaşamının en iyi standardı nedir? Herkesin en azından güvenceli olarak çalışması ve herkesin mutlaka bir sendikaya üye olmasını iyi olarak değerlendiririz, en azından bunu öngörürüz. Türkiye'de ne oluyor çok açık ve net bir şekilde? Özellikle muhalif sendikalara üye olmanın önünde çok ciddi engeller var, sendikaya üye olanlar toplu bir şekilde işten çıkarılıyorlar ve en kötüsü, yandaş sendikalar Hükûmet eliyle güçlendiriliyor, palazlandırılıyor ve işçinin emeğinin üzerine oturan büyük bir, sarı sendika bile diyemeyeceğimiz, onun bile gerisinde bir sendikal çalışma hayatı devam ediyor.
Diğer bir mesele, çalışma yaşamında istisna olması gereken esnek ve kuralsız çalışmayı siz bir kural hâline getirdiniz. Neredeyse, artık, Türkiye'de güvenceli ve tam zamanlı çalışmak bir istisna ama esnek, yarı zamanlı ve güvencesiz çalışmaksa bir temel kural hâline gelmiş. Bunun, bütün bir çalışma barışını bozduğunu ve bugünkü yoksulluğun ve Türkiye demokrasisinin geriye gidişinin de temel nedenlerinden biri olduğunu da ifade etmemiz gerekiyor. Onun için, emeğe dönük baskılardan bir an önce vazgeçmeniz ve bu sendikasızlaştırma meselesine dair de çok hızlı adım atmanız gerekiyor.
Diğeri, ben devlet memuruyum...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Gülüstan Hanım, birkaç cümleyle tamamlarsanız.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Evet, son bir dakikanızı rica ediyorum, çok az konuşan kadınlar olarak en azından burada konuşalım.
Diğer bir mesele, 3600 ek gösterge. Bakın, birçok insan, birçok devlet memuru emekli olmuyor, biliyor musunuz? "Ha 3600 çıkacak, baharda emekli olacağız; 3600 çıkacak, yazın emekli olacağız; 3600 çıkacak, sonbaharda..." Çıkarmıyorsunuz arkadaşlar. Siz çıkarmadığınız için o insanlar emekli olmuyor, o insanlar emekli olmadığı için yeni kadro açılmıyor, yeni kadro açılmadığı için de siz istihdam yaratamıyorsunuz ve bu, kronik bir sarmala dönmüş durumda.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Bütün bu sorunlar devasa, beş dakikaya sığmaz, yine de teşekkür ediyorum.